Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükkılıç: Erdoğan'ın kaygısı Erbakan ile aynı

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükkılıç: Erdoğan'ın kaygısı Erbakan ile aynı

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile rahmetli Erbakan'ın KKTC konusunda kaygısının aynı olduğunu söyledi

KİM, NASIL YÖNETİYOR (1)NGAZETE YOUTUBE KANALIMIZDA!NURAY BAŞARAN İLE KİM NASIL YÖNETİYOR’UN İLK KONUĞU, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh BÜYÜKKILIÇ oldu.

KİM,  NASIL YÖNETİYOR (1)

NGAZETE YOUTUBE KANALIMIZDA!

NURAY BAŞARAN İLE KİM NASIL YÖNETİYOR’UN İLK KONUĞU:

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh BÜYÜKKILIÇ

Memduh Büyükkılıç:

"ERDOĞAN’IN KAYGISI RAHMETLİ ERBAKAN İLE AYNI:

MİLLİ VE YERLİ"

 

Doğrusunu isterseniz Kayseri Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç ile ‘KİM,  NASIL YÖNETİYOR’ projesinin hazırlık aşamasında tesadüfen karşılaştık.

Anadolu’nun İstanbul’u (bana göre) Kayseri’nin Belediye Başkanıydı. Milli Görüş geleneğinden geliyordu. Tabii bir de Büyükkılıç,  Tıp Doktoru. Uzmanlık alanı ise sinir ve kas hastalıklarını kapsayan NÖROLOJi…

Bu neden mi önemli?…Siyaset yapmak için de artık bu bilim gerekli.  En azından sağlam bir sinir sistemi! Hele hele son zamanlarda…

Biz de döküldük yollara. Başkan Büyükkılıç röportaj için çok ilginç ve çok anlamlı bir mekanı seçti…

İşte o mekan (Sakarya Meydan Savaşı’nda tüm son sınıf öğrencileri şehit olan Kayseri Lisesi’nin hikayesi)…Yıllarca Amerikan Lisesi ile eğitimde mücadele eden, Hulis Akar’ın, Turgut Özal, Behçet Kemal Çağlar, Abdullah Gül’ün, Taner Yıldız’ın…mezun eden o okulun hikayesi…

Büyükkılıç’ın bilinmeyenleri ve gündemdeki konulara ilişkin ilginç değerlendirmeler. Hem görsel videosu hem de okumak isteyenler için o röportajın yazılı hali…

Bayram süresince keyifle okuyup izlemeniz dileğiyle…

NURAY BAŞARAN- Sayın Memduh Büyükkılıç bizi Taş Mektep ’de ağırladınız. Ülke bugün de bir milli mücadeleden geçiyor , bizi özellikle mi bu mekânda ağırladınız? Bize biraz bu mekânın hikâyesini anlatabilir misiniz?

Memduh BÜYÜKKILIÇ- Şimdi burası Kayseri Lisesi diye bilinen bir bina . Tarihi bir yapıdayız. Burada bu tarihi yapıda , en önemlisi Sakarya Meydan Muharebesi sırasında lise son sınıf öğrencilerimiz o savaşa katılır,  hiçbirisi geri dönemez , hepsi şehit olur. Böyle anlamlı bir bina. Buradan kaynaklanarak burayı milli mücadelenin bir bakıma merkezi halinde olan bir okul olmaktan öte , müzeye dönüştürme suretiyle hem tarihi dokuyu korumak,  hem de bu hatırayı yad etmek amacıyla böyle bir çalışma yapıldı. Ayrıca milli mücadele ile ilgili de Kayseri’mizin verdiği destekleri , çalışmaları içeren görüntüler ve projeler yerleştirildi.

Hatırlanacağı üzere ülkemiz , adeta işgal edilme amacı içerisinde Kayseri’mizin de Develi, Fıratlı bölgesine kadar Fransızlar gelmişti.

NURAY BAŞARAN- Sizin de doğduğunuz bölge değil mi?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Evet, dolayısıyla o bölgede bu tarafa gelmemişti. Atatürk’ün deyimiyle, ‘ Develi düşerse Kayseri düşer, Kayseri düşerse ülke düşer, Türkiye Cumhuriyeti düşer’  mantığı içerisinde bir yaklaşım içerisinde…

NURAY BAŞARAN- Aslında 22 Temmuz 1921’de de tabii o milli mücadele ve işgal güçleri Ankara (Türkiye Büyük Millet Meclisi sıkıntıya girdiğinde )Atatürk diyor ki, ‘ Kayseri’yi hazırlayın’  ve bu bina TBMM’nin çalışmaları için hazırlanıyor.

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Alternatif bir Millet Meclisi , hem de bina olarak bu bina.  Şehir olarak da  Kayseri .  Doğal olarak  Kayseri’nin stratejik önemi asla göz ardı edilemez.  Atatürk’ün yine yaklaşımlarıyla ve sağduyusuyla hakikaten 1926’da Kayseri’de uçak fabrikası yapılmış . Hava İkmal diye bilinen bölgede, ihraç bile edilmiş.  Böyle milli mücadelede yeri olan,  stratejik konumu ve durumu olan aynı zamanda Tank fabrikası yapılmış ve bunların hepsi gösteriyor ki,  Türkiye’nin elbette ki limana ihtiyacı var,  elbette ki deniz ulaşımı önemli ama stratejik bağlamda da bu tür şehirler ve merkezler çok daha önemli ve anlamlı .  Bizler işte bu stratejik şehirde milli mücadelede her türlü desteği vermiş olan şehirde , kayıtsız şartsız ve o Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin alternatif binası olarak hazırlanmış olan yerde , aynı zamanda da Sakarya Meydan Muharebesi’nde de şehit olan canlarımızı,  o konumda müze olarak bulunan yerde , Taş Mektep ’de bu programı yapıyoruz.

NURAY BAŞARAN- Tabii bu binanın başka özelliğinden biri de iki cumhurbaşkanı, şu anda bir Genelkurmay başkanı ve Milli Savunma Bakanı olan Hulusi Akar, Turgut Özal ve Abdullah Gül’ünde mezun oldukları okul.

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Tabii Kayseri Lisesi önemli bir merkez ve önemli bir lise.  Siz de uğradığınız gibi değişik siyasiler ve devlet adamlarının da çıktığı,  aynı zamanda sanat adamlarının da çıktığı Behçet Kemal Çağlar gibi değişik isimlerin Kayseri lisesinden mezun olduğu ve yüzlerce siyasinin de yetiştiği bir bina.

NURAY BAŞARAN- Programımızın adı Kim Nasıl Yönetiyor olduğuna göre , aslında siz bir tıp dokto rusunuz, nöroloji uzmanısınız , Develi’de doğdunuz ama bir süre sonra imam hatip lisesinden -buradan mezun olmadan önce - bir İzmir hikâyeniz var.  Ben de bir İzmirli olarak sormak istiyorum ; Bornova Suphi Koyuncuoğlu lisesi’nde okudunuz sonra Ege Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdiniz İzmir yolculuğunuzdan sonra tekrar görevler, askerlik ve Kayseri’ye geldiniz ve Refah Partisi’nden siyasete girdiniz. Kısacık bir İzmir konusunu anlattıktan sonra siyasete gelelim diyorum ne dersiniz?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Nuray Hanım tabii üstat Necip Fazıl’ın bir dizesiyle ben bunu vurgulamak istiyorum ; bizler Anadolu çocuklarıyız rahmetli anamızın babamızın üstümüze hem okusun anlayışı , hem de vatanına, milletine, devletine faydalı olsun anlayışıyla, İimam Hatiplerde okutulmuş.  Her nedense bir garip anlayış var hala daha anlayamadığımız.  Öz vatanında garip,  öz vatanında parya muamelesiyle… Dönemsel olarak imam hatipleri  bu ülke silmeye çalışmış. Burada mensubu olmaktan her zaman gurur duyduğum bu anlayışı,  hakikaten önünün kesilme süreci var, niye böyle bir düşünce var ben çözemiyorum, anlamıyorum. Şunu söylemek istiyorum;  değerlerine bağlı, vatanına bağlı, milletine bağlı,  hiçbir zaman ihanet düşüncesi olmayan anlayıştaki Anadolu çocuklarının yok edilme mücadelesi bu 1971’de olmuş, 1981’de olmuş, 28 Şubat’ta olmuş değişik zamanlarda üniversiteye giriş zamanlarında olmuş, olmuş, olmuş… Biz işte o mağdur olarak nitelendirilecek kesimlerdeniz.

NURAY BAŞARAN- Bu meslek liselerinin üniversiteye girişindeki not puanlama sistemi ile ilgili mi? Bu Bornova Suphi Koyuncuoğlu lisesindeki hikâyeniz.

MEZUN OLDUĞUMUZ YIL BİZİ (İMAM HATİPLİLERİ) ÜNİVERSİTE SINAVINA ALMAMIŞLARDI

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Bizim mezun olduğumuz sene üniversite sınavlarına dahi almamışlardı bizi. 12 Mart 1971’den sonrasına gelen bir süreç

NURAY BAŞARAN- İmam Hatip Liseliler olarak mı?

Memduh BÜYÜKKILIÇ- Tabii, tabii, bizi o sene sınava dahi almadılar. Zaten sadece bir gidersen İslam Enstitüsüne gidersin , mantığı vardı. Tabi ki biz de başarılı çocuklardık.  O zaman isterseniz,  eğer illa biz üniversiteye gireceğiz ya da başka alanda hizmet edeceğiz derseniz , o zaman ya dışardan sınava girip yeniden lise mezunu oluyordunuz.

NURAY BAŞARAN- Aslında imam hatip lisesine girdiğiniz yaşlarda seçim çok da  çocuğun olmuyor,  ailenin seçimi oluyor değil mi?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Herkes için geçerli. Şimdi diyelim ki,  lise sınavı yapıldı onlar hatta ortaokuldan sonra olduğu için kısmen kendi görüşü de olur. Bizde ilkokulu bitirdikten sonra başlıyoruz , sizi ister istemez dediğim gibi hem milli değerlere bağlı olsun,  hem de vatanına milletine faydalı olsun anlayışıyla veriyor aileler o okullara.  Şimdi sizin önünüzü kesme projesinde,  devleti yönettiğini zanneden zihniyetler, engellemeye çalışıyor, yoksa devletin falan bir suçu yok. Devletleri yönetenlerin zihniyetleri , anlayışları, felsefeleri , işte biz de bu anlayış açısından tekrar lise son sınıfı okumak üzere Bornova Suphi Koyuncuoğlu lisesine kayıt olduk.  Fen bölümü, o zaman edebiyat bölümü vardı.  Fen bölümü vardı , şimdi eşit ağırlıklı ya da sayısal var.

NURAY BAŞARAN- O zaman Bornova Suphi Koyuncuoğlu lisesine kayıt olmasaydınız,  şimdi tıp doktoru olamayacaktınız , puanlarınız yetmeyecekti.

İKİ LİSE DİPLOMASI İLE TIP OKUYABİLDİ

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Zaten gidemiyordunuz ki başka yere. O sene okudun,  mezun oldun ,iki diplomalı lise mezunu bir delikanlı olduk. Tabii ki üniversite sınavlarına girdik.  Herkes gibi sonrasında da kendimizden emindik,  çalışkandık . 485,25 puan aldık. Bugün gibi hatırlıyorum. Türkiye’mizde herhangi bir üniversite veya bölüme rahatlıkla hiçbirine engel yok girecek konumdayken Ege Tıp’ı seçmiştim,  İzmir’i sevmiştim …

NURAY BAŞARAN- İzmir’e tesadüf mü gittiniz?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Abim vardı orada , Bornova’da Ege Üniversitesi’nde Fen Fakültesi’nde fizik bölümünde hocaydı . O’nun yönlendirmesiyle İzmir’i seçmiştim. İzmir hakikaten güzel bir yer.  Allah vergisi çok güzel, doğal güzellikleri olan hoş bir yer. Yöneticilerinin yaptığı hizmetler, eksiklikler, aksaklıklar her yerde olduğu gibi o boyutu ayrı.

Biz de İzmir’de okuduk,  ardından tıp fakültesine kaydımızı yaptırdık ve sonrasında da bitirince,  ihtisas olarak Nöroloji bir kısmını Ege’de , bir kısmını daha sonra ihtiyaçtan kaynaklı Kayseri’de Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesinde okuduk , tamamladık.  Derken sonrasında mecburi hizmet vardı malum.  12 Eylül sonrası benim kurada çıkan yerim Niğde’ydi.  Şehrimize de yakın 130km.  Niğde’de çok önemli ve anlamlı bir dönem yaşadım.  Sonra Kıbrıs’ta askerliğimi yaptım, tabip teğmen olarak:  Daha sonraki sürecimizde Kayserimize geldik.  Bu arada Kayseri’de ihtisasımızın kalan kısmını tamamlarken aslında işin sürecini de bu eylemlerden kaynaklı -Allah o günleri göstermesin denir ya- 12 Eylül darbesindeki eylemlerden kaynaklı bir bakıma memleketine dönüş mantığı.  Daha güvenli bulduğumuz için gelme kararı aldık. Ama rızkımızı veren Allah , nasibimizde de eşimle doktor hanımla evlenmek varmış Tıp fakültesinde. Böyle kısmet oldu.

NURAY BAŞARAN- Evet ailecek doktorsunuz onu ayrıca konuşmak istiyorum.

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Doktor hanımla tanışma görüşme , Allah da yazmış.

NURAY BAŞARAN- Doktor hanımın uzmanlık alanı nedir?

Memduh BÜYÜKKILIÇ- Aile hekimi .  O da ayrı bir yara .  Bizde yara çok.  Kendisi Tıp fakültesi’nin dönem birincisiydi ama o dönem zihniyetlerin uygulamaların keyfiliği egemen olduğu bir süreçte ihtisas a almadılar.  Mecburen daha sonra pratisyen olarak devam ederken aile hekimi olarak hizmet etti . Halen çalışıyor aile hekimi olarak,  Kayseri’mize hizmetini sürdürüyor,  hem bize bakıyor hem hastalarına bakıyor.

NURAY BAŞARAN- Ne kadar güzel. Şimdi aslında siz nöroloji uzmanısınız.  Nöroloji , sinir sistemi , kas hastalıkları- bir dönem ruh hastalıkları da buna dahildi ama 20.yy’dan itibaren işte psikiyatristler ve ruh ayrıldı-  buna niye giriyorum,  çünkü siyasette ruhu yakalamak , zaman zaman sinirlere hâkim olma, sinir bozucu olayların yaşandığı bir dönemler var.  Siz 1993’te Refah Partisi’nde,  1998-2001 arası Fazilet,  sonra da 2001’de Ak Parti’de siyasete devam ediyorsunuz. 20. Dönem Kayseri milletvekilisiniz yine…

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Marifet çok bizde…

NURAY BAŞARAN- Hep bir mücadele… Siyaset yaptığınız partiler kapanıyor,  partilerin adları değişiyor falan.  Şunu sormak istiyorum;  sizin uzmanlık alanınıza siyaset ne kadar yakındı , neden siyaseti düşündünüz? Yoksa Suphi Koyuncuoğlu lisesinden başlayan hikâyeniz ve yaşadıklarınızdan dolayı mı mücadele etme gereği duydunuz?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Şimdi değişik yorumlanabilir ama ben siyaseti tercih bağlamında düşünmedim.  Bir bakıma toplumun ilgisi veya bizim felsefemizdeki az olmanın getirisi kazanımıyla ön plana çıkmış oldum. Ben bunu gönül huzuruyla söyleyebilirim

NURAY BAŞARAN- Aslında İzmir’de de Milli Türk Talebe birliğindesiniz. Hekimler Birliği Vakfındasınız, Milli Gençlik Vakfında orada çalışmalarınız var.

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Bizim çizgimiz belli.

NURAY BAŞARAN- Toplumsal olaylara duyarlılığınız da var bir taraftan üniversite yıllarında ve sonrasında.

Memduh BÜYÜKKILIÇ- Benim siyasi olarak , tabi öğrenci teşkilatları 12 Eylül öncesi çok yaygın ve yoğundu hatırlarsanız. O süreçte bizim çizgimizde bir Anadolu evladına yakışan bir çizgiydi. Milli Türk Talebe Birliği, Tıp Fakültesi talebe derneği vardı,  onun ben başkanlığını da yaptım.  Ben orada Milli Türk Talebeler bünyesinde gençlerimize hizmet etmek amacıyla,  onları devletine vatanına milletine bağlı bir şekilde yönlendirme amacıyla,  teşkilatların içerisinde bulundum.  Asıl benim siyasi olarak bir süreç içerisinde bulunduğum bir dönem var;  onu herkes bilmez.  1977 yılında rahmetli Turgut Özal Milli Selamet Partisi İzmir adayıydı.   Biz de 4. Sınıf öğrencisi olarak en aktif olduğumuz dönem diyelim.   O dönemde birlikte iki buçuk- üç ay seçim çalışmalarında beraber çalıştık,  dolaştık kapı kapı.

NURAY BAŞARAN- Tesadüf mü oldu yoksa Turgut Beyin Kayseri’deki…

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Kayseri ile alakası yok.  Benim üniversite yıllarım hep İzmir’de geçti . İzmir’deki ekiple,  grupla dolayısıyla devam etti . 1977’de rahmetli Erbakan Hocam,  o zaman Milli Selamet Partisi Genel Başkanı olarak Turgut Özal’ı İzmir’den aday gösterdi.  1. Sıradan,  biz de o süreç içerisinde tabii ki çizgimizin insanı olarak , felsefemizin insanı olarak,  beraber koşuşturmaca oynadık.  Gençler olarak sorunlarında , vesaire beraberinde kendi oğulları,  Üstün Doğan olsun Ahmet Özal olsun,  yakınındaki ekiple beraber koşuşturmaca oynadık.   Ama benim siyasi çalışmam rahmetli Özal’ın kaybetmesiyle o dönemde bitmiş oldu,  yani öğrenci bazında. Kazanamadı , gitti .  Sonra biliyorsunuz üst düzey yönetici olarak Demirel’in yanında , Devlet Planlama’ da müsteşar olarak vesaire devam etti.

Şimdi bizim felsefemizde , Anadolu insanlarının kendilerine özgü zenginlikleri vardır.  Kültüründe insanı rahatlatan olaylar vardır. Sizin için şer gözükür,  hayır var.  Hayır gözükür şer var tabii koşturuyorsunuz,  çalışıyorsunuz , adayınız kazanamıyor üzülüyorsunuz.  Sonra 12 Eylül oluyor,  tüm partiler kapatılıyor , tüm siyasiler siyasete yasaklanıyor.  O kazanamayan Turgut Özal aksine üst düzey bürokrat.  O  zamanki Evren ve arkadaşları konseyi onayından sonra,  çalışmalarına Devletine hizmet bağlamında destek veriyor ve daha sonraki süreçte,  siyasi yasaklılık kalkınca bir parti kuruyor ve Anavatan Partisi adı altında ülkenin önünü açıyor.  Bakın yani şimdi Dünya Bankasından gelmişti rahmetli Özal 1977’de. Türkiye’mize o zaman ve İzmir’de de aday olmuştu.  Modern yaşantısı,  görüntüsü falan,  böyle ufuklu yaklaşımı , bakış açısı falan değişik zengin bir insandı.  Şimdi böyle bir süreçte Türk parasını koruma kanunu diye bir şey vardı. Cebinizde 1 Mark ya da Dterlin, dolar çıksa,  içeri atılıyordunuz yakalandığınızda. Bu dönemde de işte Türkiye’nin hem telekomünikasyon bağlamında,  hem ekonomik bağlamında önünün açan kararlara imza attı ve sonrasında Anavatan Partisi olarak tek başına iktidar oldu ve 1983’den 1991’e kadar herhalde o süreçte devam etti ve bu süreç içerisinde uzman bir hekim olmama rağmen , siyasete hiçbir engel olmamasına rağmen öyle bir yaklaşımımda olmadı.  Düşüncem de olmadı ama sivil toplum örgütlerinde değişik etkinliklerde bulundum.

NURAY BAŞARAN- Neden?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Düşünmedim yani bir hekim olarak.

NURAY BAŞARAN- Mesleği mi yapmak istediniz

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Mesleğimi yapmak istedim.  İhtiyaç duymadım hatta mecburi hizmetimiz bitince,  ben Kayseri’mize dönmek üzere o zaman ailem burada evliyim,  bir de çocuğum var,  güzel bir kızım.

NURAY BAŞARAN- Allah bağışlasın bugün 3 çocuk 3 torun var galiba

Memduh BÜYÜKKILIÇ- 2 tane torun var,  gelecekler İnşallah İstanbul’dan nasip olursa .  Onun heyecanı ve sevinci var içimizde Allah herkese bu duyguları yaşatsın.

Sonrasında ben üniversiteye dönmek istedim,  o dönemde kişisel başarıya değil , bilime değil yani tenzih ederim ama böyle tavassuta dayalı yaklaşımla öğretim üyesi ya da asistan ya da uzman değerlendiriliyor,  bir üst akademik personeller olarak.

NURAY BAŞARAN- Bugün de bu tür sıkıntılar var ona sonra geleceğiz ama sizi tanımaya devam edelim.

Memduh BÜYÜKKILIÇ- Şimdi kısmen var ama o zaman keyfilik çok daha fazlaydı.  Ben dönmeyi düşündüm üniversiteye almadılar. Aynı şekilde eşim ihtisas yapmak istedi , onu almadılar falan … O süreçlerin hepsini biz yaşadık.  Sadece ben değil,  o dönemki nesiller yaşadı

NURAY BAŞARAN- Çok ağır,  acı geçti o yıllar.

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Ben üniversitede tıp fakültesinde okurken kapılarda yazardı;  soyadları tamamı aşağı yukarı aynı.  Ya damadı , ya oğlu,  ya bilmem neyi… hep aynı soy adlarda öğretim üyeleri vardı . Çünkü genel bir sınav yoktu , sınavlar malum daha sonra ortaya çıktı . YÖK vasıtasıyla yapılan çalışmalar vesaire. Bunlar bir bakıma tarafsızlığı sağlamış oldu , aksi tarafları var mıdır vardır. Dolayısıyla ben siyasete o zaman hiç sıcak bakmadım.  Daha sonraki süreçte 93’te o zaman Refah Partisi’nin il başkanı olmam istendi , daha sonrada malum milletvekili oldum.

NURAY BAŞARAN- Tayyip Bey İstanbul il başkanı iken siz Kayseri il başkanıydınız değil mi?

Memduh BÜYÜKKILIÇ- Evet Kayseri’mize hep davet ettiğimizde kırmaz gelir,  burada siyasi çalışmalarda destek verirdi yer verirdi.

NURAY BAŞARAN- Refah, Fazilet ve Ak Parti , bu üçündeki geçişi ya da üçü arasında farkları,  ya da benzerlikleri nasıl değerlendirirsiniz. Tabii zaman anlamında,  zamanın ruhu da çok önemli ama.

Memduh BÜYÜKKILIÇ- Refah Partisi felsefe olarak kucaklayıcı kuşatıcı bir felsefe olmasına karşılık , Refah Partisi’nin felsefesini istemeyenler açısından sanki dar bir kalıpta , bir kesimin siyasi felsefesi ve anlayışıymış gibi algılanmaya ve yorumlanmaya ve pazarlanmaya takdim edilmeye çalışılıyordu.  Fakat Erbakan Hoca’nın ufku ve bakış açısı öyle değildi .  Ben şöyle gözlemledim;  tabii sizden belki yaş grubu olarak büyüğüz, yaşınız buna müsait değil ama okuduğunuzda araştırdığınızda görürsünüz,  12 Eylül öncesindeki çizgi hocanın minareler ve fabrika bacaları birlikte yükselecek mantığı içerisindeki maddi ve manevi kalkınma felsefesi hep göz ardı edilirdi. Şimdi o alay ettikleri , hor gördükleri,  küçümsemeye çalıştıkları ve yok etmeye çalıştıkları o çizgide , ağır sanayi hamleleri vardı . Tank sanayi hamleleri vardı,  uçak sanayi hamleleri vardı. Bunlar 1970’li yıllarda,  1980’li yıllarda konuşulan konulardı.  Bu çizgiyi yok etmek,  bu anlayışı yok etmek, eğer biz o gün o çizgiye sahip çıksak,  o anlayışa sahip çıksaydık,  ki tabi ülke üzerine oynanan oyunları kimse göz ardı edemez.  Biz sadece Türkiye olarak , dün de bugün de Türkiye olarak ibaret değiliz.  Türkiye’yi yok etmeye çalışan ya da görmek istemeyen ya da zayıf kalmasını isteyen her zaman odaklar olmuştur.  Bunu bir mazeret olarak görmüyorum,  bir uyanık olmanın bu odakları göz ardı etmemenin gereği olarak görüyorum. İşte Refah Partisi’nin felsefesi buydu. Fazilet’te bunun bir benzeriydi .  Aç -kapa Artema (!) mantığında , bu felsefe kapatılıyor ama hiçbir zaman kapatmakla bir yere varılmıyor.  Çünkü orada bir potansiyel var,  bir hedef var,  bir enerji var,  bir anlayış var,  bir kitle var,  siz bunu yok sayamazsınız . ‘Kapattım’  demekle hiçbir şey kapanmaz.

NURAY BAŞARAN- Fazilet ve Refah Partisi belki halktan bu teveccühü tam olarak alamadı kısa bir dönem koalisyon hükümetiyle iktidar oldu ama 2001’de Ak Parti ile birlikte…

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Alamadı mı acaba? Almasını istemediler mi? Engellemeye mi çalıştırlar?

NURAY BAŞARAN- Şimdi sonuçları itibariyle tabi değerlendirmek istiyorum

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Siz sonuçları ama içerisinde bulunan bizlerdik, sıkıntılarını yaşayan insanlar olarak.  Şimdi ben aday oluyorum,  partim 1998’de kapatılmış Fazilet Partisi’ne geçmişiz , geçmek durumunda kalmışız

NURAY BAŞARAN- Belki bu tereddütten dolayı oy alamıyorsunuz.

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Biz 98’de aday olacağız,  partimizin kapatılma davası açılmış.  Bir siyasi partiden aday olarak milletin huzuruna çıkıyorsunuz , şimdi kapatılma sürecinde olan,  davası açılmış böyle bir siyasi oluşuma siz destek verir misiniz? Oy verir misiniz? Adayına vermezsiniz ya da verecekseniz,  o partinin çok fanatik mensubu olursanız,  ona sempati ile bakanların önünü kesersiniz , gücünü kesersiniz , sempatiyi azaltırsınız

28 ŞUBAT SIRADAN BİR OLAY DEĞİLDİ

NURAY BAŞARAN- Oyum boşa gitmesin diye düşünürüm en azından.  

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Tabii o mantıkta.  Yani biraz da korku kültürü vardı.  28 Şubat sıradan bir olay değildi.  Bu millete yaşatılan korkuyu,  her kesime ekonomide de,  öğrenciler boyutunda da,  bürokrasi boyutunda da , adeta demokrasinin kılıcı gibi herkesin kafasında sallanıyordu. Medeni cesaret istiyordu o dönemde.  Ben varım, ben tavırlıyım,  sen de kim oluyorsun,  milletin gücü varken,  deme cesaret istiyordu.  Bize öyle bir süreci bize yaşatıyorlar.  Daha sonrasında da Fazilet Partisi de gerçekten kapatılıyor.  Sonraki süreçte de bakılıyor ki , anlaşılan rahmetli Erbakan Hoca’ya karşı , onun şahsında niye tavır var?  Bir tarz var,  bakış açısı var , bir ayrışma oluyor,  siyasi yasaklığı da olduğu için.

NURAY BAŞARAN- Niye sizce? Onun şahsında mıydı bu felsefesi

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Yani adam profesör,  doktor ve makine profesörü.  Yani yurtdışında eğitimini almış . Almanya’da kürsüsü olan bir insan.  Şahsı ile ilgili değil,  felsefesi ile ilgili bilgin birisi olması,  tek suçu benim anladığım bu.  

NURAY BAŞARAN- Bugün en çok ihtiyacımız olan da milli ve yerli olmak sanırım değil mi?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Ve bu yine siyaseten Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı , onun şahsında bir algı oluşturarak yedi benzemezin bir araya gelmesiyle oluşturmaya çalıştığı ve yok etme mantığında da-  Allah’ın izniyle buna güçleri yetmez ayrı konu ama - ben aynı şeyi orada görüyorum.

NURAY BAŞARAN- Yalnız şöyle bir fark yok mu?  2001’de Ak Parti kuruldu ve inanılmaz bir şekilde iktidara geldi.  Tek başına 20 yıldır da bu iktidar devam ediyor.  Halk öyle bir teveccüh gösterdi ki şu anda Ak Parti’nin son 20 yıldır belki ilk 10 yılı değil ama son 10 yılı isteyip de yapamayacağı hiçbir şey yok .  Sizce o Erbakan’ın felsefesi milli ve yerli üretim sanayii Ak Parti yapabildi mi? Bu konuda eksiklikleri var mı? Gelinen noktada nasıl görüyorsunuz süreci?

ERDOĞAN’IN KAYGISI RAHMETLİ ERBAKAN İLE AYNI:

MİLLİ VE YERLİ

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Şimdi rahmetli Erbakan’ın felsefesini diyorum,  bakın kişilik değil.  Seversiniz sevmezsiniz ayrı bir konu,  şu anda sayın cumhurbaşkanımızın kaygısı rahmetli Erbakan’ın kaygısıyla aynı.  Milli ve yerli .  Şu anda gözlemlediğim benim yapmadığı aşağı yukarı Erbakan hocanın o gün bundan 15-20-30 yıl önce hatta 40 yıl önce söylediği söylemler ve anlayışın tamamına yakını şu anda hayata geçirildi. Halende geçiriliyor o günün koşullarındaki veriler ayrı bugünün koşullarındaki veriler ayrı . Ama istemezükçüler yine aynı işin garip tarafı ben milli ve yerli çizginin bir Allah’a şükür mensubu olmaktan onur duyduğum bir boyutta dışardan yönlendirilen bir anlayışla yaklaşım ve anlayış var hangi felsefe bu köprüyü istemeyiz hangi felsefe bu geçit istemeyiz hangi felsefe bu ağır harp sanayi ile ilgili konularda istemeyiz diyebilir yerli ve milli olan bir insan şunu diyebilirsin ben bunu istemiyorum daha iyisini yapacağım ama istemeyiz felsefesi ile birilerine hizmet ediyorsunuz 3-5 tane ağacı bahane ediyor Gezi Parkı diyor ama Gezi Parkı’nın temsilcisiyim diyen kesimden gelene bir bakıyorsun bunlar kimin temsilcisi kimin avukatı diyorsunuz demek durumunda kalıyorsunuz şimdi sayın cumhurbaşkanımız bütün bunlarla mücadele ederken güçlü olmanın sadece sözle değil elbette ki güçlü yatırımlarla altyapısını oluşturan ve özelliklede bu hamlelerle olacağının farkında olduğu için ister istemez çalışmalarda yapıyor iyi bir noktaya geldi bence yeter mi yetmez inşallah günün koşullarında uygun daha fazlasının yapılması gerektiği kanaatindeyim.

NURAY BAŞARAN- Aksayan yanlar var mı sizce?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Aksatılmaya çalışılan yanlar var

NURAY BAŞARAN- Belli ailelerin sürekli devletteki görevlere gelmesi gibi zaman zaman bunlar kamuoyunda da çok konuşuluyor, gündeme de geliyor. Bunlara ne kadar katılıyorsunuz?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Şimdi bakın ben kimsenin avukatı değilim ama o getirildiği söylenilen isimlerin liyakati yoksa alıp bir kenara koyalım. Örneğin benim oğlum ODTÜ mezunuysa,  benim oğlum tıp fakültesi mezunuysa,  benim kızım Marmara Siyaset Dış İlişkiler mezunuysa ,hepsinin yabancı dili tam, eğitimli ise, bunlar bu devlete bu millete hizmet etmeyecek mi? Yurtdışına mı kaçsın? Gitsin.  Bunu lütfen böyle değerlendirmemek lazım.  Yani soy adımızı taşıyor,  o zaman benimkinde öyle bir pozisyon yok da,  soyadını taşıyor olması, o insanların suçu değil.   Yani liyakat var mı, yok mu, siz ona bakın. Kimin oğlu,  kimin kızı olduğuna değil.

NURAY BAŞARAN- Peki sadece soy adını taşıyor ama liyakati yok?

Memduh BÜYÜKKILIÇ- O zaman hepimiz karşısında duralım.  Ona ben bir şeye demiyorum ama liyakati olan insanların adeta  üzerinde yok etme mantığında bunu yapmanın bir şeyi yok.  Yazık o çocukların ümidini , o çocukların geleceğe olan katkısını , niye biz yok sayalım ? Onlar birer beyin.  Kimin oğlu olduğu,  kimin kızı olduğu değil,  önemli olan eğitimi , donanımı , liyakati,  bu ülkeye sahip çıkıp çıkmadığı ihaneti varsa,  hep beraber karşısında duralım.  Liyakati yoksa,  hep beraber karşısında duralım ama şunun oğlu, bunun kızı,  bu yanlış bir şey, yaklaşımın etik olmayan bir boyutu olabilir mi? Olabilir o da ayrı bir boyut .  Ona zaten inanıyorum ki,  herkes dikkat etmeye çalışır. Burada hata yapanlar da olabilir.   Onların da üzerinden hareket etmek suretiyle,  linç politikasını herkese de uygulamayalım diye düşünüyorum.

NURAY BAŞARAN- Siyasetin içinde de uzun yıllardır varsınız.  Bu tür sıkıntılar gündeme geldiğinde ya da siz gördüğünüzde parti içinde rahat konuşabiliyor musunuz ? Tayyip Bey ile konuşabiliyor musunuz? Parti içi demokrasi Ak Parti’de ne kadar var?

PARTİ İÇİ DEMOKRASİ HİÇ BİR PARTİDE OLMADIĞI KADAR AK PARTİ’DE VAR

Memduh BÜYÜKKILIÇ- Herhalde hiçbir partide olmayan kadar var. bunu rahatlıkla söyleyebilirim.  Bakın bizlerin dışarıya olan bakış açımız tavrımız duruşumuz ayrıdır,  kendi içimizdeki değerlendirmemiz ayrıdır.   Ortak akıl , bizim olmazsa olmazımız.   Yani istişare denilen,  ortak akıl denilen, ben sizi yok sayamam.   Siz de beni yok sayamazsınız,  saymamalısınız.  Hiç ummadığınız insanların çok güzel önerileri olur ama sizin bu önerileriniz değer bulur,  bulmaz o ayrı konu.

NURAY BAŞARAN- Yani Tayyip Bey’ e bunları söyleyebiliyor musunuz?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Tabii ki de ,  tabii ki de konuşuyoruz.  Daha geçenlerde 40 tane belediye başkanı bir araya geldik.  15 büyükşehir,  25 tane de il belediyesi,  yerel yönetimler başkanımızın başkanlığında herkesi görüşlerini rahatlıkla söyledi.  Çünkü işin nezaket boyutu vardır.   İşin bir temsil boyutu vardır,  kendi içimizde tartışırız , sonrasında neler söyleyeceğimizi  Sayın  Cumhurbaşkanımızın vakti o kadar bol değil .  Bizim tartışmalarımızı, 4 saat süren tartışmalarımız,  görüşmelerimiz,  değerlendirmelerimiz oldu. Daha ne olsun?   Gelsin başında beklesin mi ?  Yani böyle yöneticilik olmaz ki.   O’nun vaktini heba etmek olur.   Biz kendi içimizde değerlendirdik,  herkesin seviyeli bir şekilde hiçbir zaman kırmadan dökmeden,  itham ederek değil öneri sunarak,  gerçekten hiçbir zaman bakın burada belediyeler birliği bağlamında olsun ben orada da encümen üyesiyim,  belediyeler olarak kendi aramızda yaptığımız çalışmalarda sayın cumhurbaşkanımıza arz ettiğimiz olumlu, tutarlı ve seviyeli hiçbir şeye hayır demedi ve demez.   Yeter ki , makul olsun ama siz yani adeta incitmek maksatlı ya da rencide etme maksatlı söz söylerseniz…

NURAY BAŞARAN- Mesela bir liyakatsiz, bulunduğu yeri hak etmiyor,  sırf soy adından ya da akrabalık bağlarından dolayı böyle birisini teşhis ettiniz.   Sayın cumhurbaşkanına korkmadan çekinmeden söyler misiniz?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Tabii ki de söyleriz.   Niye söylemeyeceğiz ?  Sayın cumhurbaşkanımız bu tür şeyleri sever.   Dinlemeyi, değer vermeyi,  kamuoyunda lanse edilmeye çalışılan bir boyutu var,  bir de onun şefkat, merhamet, iyi niyet, hoş sohbet tavır ve tarzı var..Tabii Erdoğan’ı tanımayanlar da var.

NURAY BAŞARAN- 20 Yıl oldu, tanımayan var mıdır?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Tabii 20 yıl ve öncesi de var.  Mesela 1994 bir dönüm noktasıydı.   Yerel yönetimlerde başlattığı , İstanbul’da bu işin duayeni olarak bizlerin de Kayseri’de ben il başkanı oldum,  belediye başkanımız da merkezde başlattığımız süreç adeta bir dönüm noktası oldu.  Bir devrim niteliğinde yerel yönetimlerin merkezi haline geldi.  Yılların getirdiği yıpranmışlık olabilir,  yüz eskimesi olabilir,  bunlar doğaldır.  Ya da bazen liyakati olmayan bazı kardeşlerimiz aramıza gelmiş olabilir.   Bunlar da doğaldır,  bunların hepsini ayıklar,  bunların hepsini seçer,  bunları değerlendirir,  hiçbir fikri önemsiz saymaz.  Yeter ki makul olsun,  yeter ki hakikaten tutarlı olsun , yani kamuoyunda öyle zannedildiği gibi değil.  Bir kere ortak aklı en çok önemseyen bir insan ve lider.   Hiçbir zaman söyleyeceğimiz şeyi esirgemeyiz ve rahatlıkla söyleriz ama bu demek değil ki,  dışarıya mesaj vereyim,  ya da şov yapayım,  ya da siyasi öyle bir kazanım elde edeyim.   Öyle bir mantık zaten bize bir şey ,  gerek de yok yani.

NURAY BAŞARAN- Sayın Erdoğan da,  siz de ulusal siyasette , hem de yerel siyasette siyaset yaptınız. Daha önce Melik Gazi Belediye başkanıydınız,  son seçimlerde de büyükşehir belediye başkanı oldunuz.  Kayserililer sizi çok erken güne başlamakla anıyorlar,  böyle ‘atom karınca ‘  diye lakabınız var. ‘ Kayseri’nin doktoru’  diye de anılıyorsunuz. Şehrinizi nasıl yönetiyorsunuz?. Nasıl yönetilir bir şehir?

ŞEHRİ YÖNETMEKTEN ÇOK HİZMET ETMEYİ ÖNEMSİYORUZ

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Biz şehri yönetmekten çok hizmet etmeyi önemsiyoruz.  Yerel yönetimlerin doğasında hizmet vardır,  gönüllerde yer etmek vardır. Hem içinize sinecek,  hem de karşı tarafın memnuniyetini sağlayacaksınız.  Bir kere yaptığınız işi severek yaparsanız,  keyif alırsınız,  zevk alırsınız , karşı taraftakine de hizmet etmenin mutluluğunu yaşarsınız.  O da memnun olur.  Yaptığınız işi yük olarak görürseniz,  hem kendinize eziyet edersiniz,  hem karşınızdakine zulüm edersiniz.  Bizim yapımızda,  felsefemizde bu var.  Bakın Kayseri,  mutlak bir siyasi teslimiyet mantığında olan şehir değil. Düşünür,  değerlendirir, ‘ bu insan çalışkan mı , bu insan dürüst mü? Bu insan gayretli mi?  Bu insan ufuklu mu?  Bu insan,  insana değer veriyor mu’ diye.   Yani ne pahasına olursa , ‘ bu bizim adamımız’  mantığında oy vermez.   Böyle bir yaklaşımda da olmaz .  Biz de zaten böyle bir beklenti içerisinde olmayacağız.

1994’ten önce ben Kayseri şehrini değerlendirirken,  incitme anlamında değil ama alt yapısı olmayan gecekondularla donatılmış arzu ettiğimiz ulaşım yeterliliği ,  modern yapılar ve anlayışların olmadığı,  ne bileyim her yerden tuttuğunuzda elinize gelen,  yeşili olmayan,  çevreci anlayışı olmayan,  bir şehirle biz adeta muhatap olduk.   Ve böyle bir süreçte iş başına geldik.   Belki de o eksiklikler bizim felsefemizdeki arkadaşlarımızın belediye başkanı olmasına zemin hazırladı.  Bunu da ben böyle değerlendiriyorum.

NURAY BAŞARAN- Belki de sonra şanslı oldu değil mi?  Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olması gibi. Şehre bir şeyler katmıştır.

KAYSERİLİNİN BEKLENTİSİ YÜKSEKTİR

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Yani onu vatandaşa sormak lazım.  Elbette katmıştır.  Kayserili kolay kolay tatmin olmaz,  beklentisi yüksektir . Çıtayı her dönem yükseltir ve daha fazlasını da ister,  bunu da hak  ediyor.  Çünkü destek veriyor,  siyasi destek verdiği yerde de bunun karşılığının olmasını ister. Kayseri kendine yeten bir şehir. Hayırseverler vasıtasıyla kamu yatırımları da dahil birçoğunu kendilerinin yapıyor olması,  hem şans olmuş,  hem dezavantaj olmuş.

NURAY BAŞARAN- Kayseri denince akla;  sucuk ve pastırma,  böyle gastronomi geliyor,  mantı geliyor….

Memduh BÜYÜKKILIÇ- Halbuki öyle değil

NURAY BAŞARAN- Ama bir de ticari yanları var Kayseri’linin.

Memduh BÜYÜKKILIÇ- Şimdi Kayseri hayırseverleriyle meşhur olan bir şehir.  Hangi kamu binasına bakarsanız , hangi sağlık tesisine,  hangi eğitim tesisine bakarsanız,  hangi üniversitenin fakülte binasına bakarsanız,  mutlaka bir hayırseverin ismi yazılır ve o yapmıştır. Örneğin yarın açacağımız 75-80 milyona mal olan bir çocuk hastalıkları ile ilgili kemik iliği merkezi nakli hastanesi var.  Bunun tamamına yakını hayırseverlerin marifetiyle yapılmıştır. Bizim burada hayırseverlik ön plana çıkmıştır ama bu hayırseverliğin ön plana çıkmasından dolayı da , bir dez avantajı olmuştur.  Kamudan alacağımız yatırımlarla ilgili zaman zaman,  ya siz yaparsınız mantığında yaklaşımlar olmuştur,  şimdi öyle değil.  Sağ olsun sayın cumhurbaşkanımız şehrimizin eksiklerini biz ifade ettiğimizde makul olan ve olması gereken her zaman yanımızda yer alıyor her zaman bizleri de destekliyor.

NURAY BAŞARAN- Biogazdan elektrik üretimine geçtiniz 2 gün önce.   15 bin haneye yetecek galiba.

Memduh BÜYÜKKILIÇ- Şimdi şöyle Kayseri biliyorsunuz ,  pastırma ve sucuğun merkezi.  Burada bizim bir Bey Değirmeni diye bir yatırım yerlerimiz .  Orada besicilikle hedefimiz 100 bin hayvan orada beslenecek ve bölgenin bir bakıma en önemli dinamosu olacak. Aynı zamanda da değişik bölgelerde de yapılan besicilik yerleri var.  Buralardaki kirliliği gidermek, hem de değerlendirmek amacıyla biogaz hayvan atıklarından,  pisliklerinden gaz üretiyoruz.  Şu anda 1.5 megavatlık faaliyete geçti , yakında 4.5 megavata yakında tamamlanıyor.  Aynı zamanda bir o kadar da güneş enerjisi santrali kurulacak.   Aynı zamanda orada sera kurulacak,  aynı zamanda atıklar da gübre olarak değerlendirilecek.  Kazan kazan politikasıyla,  hem çevreci hem yenilenebilir,  hem temiz enerji şekliyle şehrimize büyük bir kazanım.  Belediyemizin cebinden 1 kuruş çıkmadan,  Kayseri felsefesi aynı zamanda da oradan belediyemize gelir sağlamak amacıyla olan bir çevreci yatırım.  Bu manada çok şükür iyi bir noktaya geldik. Daha demin bir şey eklemeyi unuttum,  Kayseri’de bundan önceki süreçte 5 tane park yoktu,  yani 1994’den önceki dönemlerde şöyle hatırı sayılır büyük park.  Ama şimdi Allah’a şükürler olsun irili ufaklı en az 2000 adet parkımız var.  Bunların hepsi aktif,  hepsi sosyal.

NURAY BAŞARAN- Millet bahçesi yapıyorsunuz 1 tane de.

Memduh BÜYÜKKILIÇ-O ayrıca sayın cumhurbaşkanımızın şehrimize en büyük armağanı oldu , ayrıca teşekkür ediyorum. Bizleri seviyor bizim de elimizden tutuyor , bizi burada yalnız bırakmıyor. 1 milyon 265 bin metrekarelik bir alan,  hava ikmal bünyesinde duruyordu.  Onun üçte birini aldık,  orayı 1 milyon 265 bin metrekare bizim kendi belediyemizin çalışanları projelendirdi.  TOKİ marifetiyle yapılmasını sağlıyoruz,  ayrıca içerisinde bizim belediye olarak yapacağımız kütüphane, müze gibi etkinliklerimiz de var.  Şehir her geçen gün üzerine bir şey koyan bir mantık içerisinde,  6 bin yıllık ticari geçmişimiz var.  Ticaret kanımıza,  iliklerimize işlemiş .

NURAY BAŞARAN- Ticaret şehri mi Kayseri tam olarak,  yoksa hepsinden biraz mı?  Ticaret, tarım yoksa hepsinden biraz mı var ne önde?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Geçmişten beri ticaretin ve endüstrinin merkezi olarak bilinir.  4 tane organize sanayimiz var , ticarette kemik dediğim gibi -ne alıyorsun ? Ne satıyorsun?- diye başlar.  Yani mutlaka bir şey alır,  satar.  -Ayakta alır , ayakta satar mantığında- ticareti bilir,  böyle bir kültür oluşmuş. Ama bu demek değildir ki;  turizmde, tarımda, hayvancılıkta ya da kültürel bağlamda.  Bir kere Kayseri açık müzedir.  6 bin yıllık geçmişi var.  Değişik medeniyetlere ev sahipliği yapmış.  Cumhuriyet meydanına gelin,  durun , en az orada 5 tane medeniyetin eserlerini görürsünüz.  Kalemizden başlar,  kapalı çarşımıza devam eder . Hunad Hatun’un Külliyesiyle devam eder.  Efendim cumhuriyet dönemi eserleriyle devam eder,  Mimar Sinan’ın Kurşunlu Camisi, Mimar Sinan gibi bir değerimiz var,  onun müzesini yapıyoruz Kayseri’de.

NURAY BAŞARAN- Erciyes gibi bir doğa harikası var.

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Haseki Başkanımızın, Bakanımızın Kayseri’mize kazandırdığı böyle kayak merkezi olarak profesyonel manada uluslararası standartta bir kayak merkezimiz var.  Şimdi orayı hem sıcak su,  hem yüksek irtifa merkezi,  sporun kamp merkezi olarak anılması için çalışmalar yapıyor , yatırımlar yapıyoruz.  

NURAY BAŞARAN- Ne zaman o hale gelecek?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Şimdi zaten kısmen geçti sayılır.  2 tane spor salonumuzu  yaptık.  Tesisleriyle beraber 6 tane daha ihale ettik.  Şu anda futbol takımları orada kampta bisiklet,  uluslararası yarışmalar yapılıyor.  Kamp yine orada devam ediyor,  otel yapımları devam ediyor,  sıcak su ile ilgili çalışmalar son aşamada.  İnşallah umarız çıkacak.  Kayseri dediğim gibi,  üzerine her dönem bir şey eklemeden daha bir yere gitmez,  varmaz ve eleştirilir, eklemeye çalışıyoruz. Havaalanındaki terminal binamızın yenilenmesi çalışması devam ediyor,  tramvay ile ilgili eklentilerimiz devam ediyor.

BASIN MÜZESİ KURUYORUZ

NURAY BAŞARAN- Bir basın müzesi düşünüyorsunuz. Milli mücadelede Ankara’da basın sıkıntıya girince bütün gazetelerin basımı Kayseri’den olmuş , buradan dağıtılmış. Bugün  medyanın içinde bulunduğu durum çok tartışılıyor ve biraz sıkıntılı . Biraz da bana göre içler acısı.  Bu nedenle de size bunu sormak istedim yani Kayseri’de yeni bir medya imkânı tanımak istiyor musunuz? Medya ile ilgili çalışmalarınız var mı?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Şimdi şöyle dijital medya ön plana çıkmaya başladı ister istemez.   Geçmişteki medyanın yaptığı çalışmalar ya da değerleri yok olmaya yüz tuttu.  Biz onları basın camiasına hem hizmet etmek,  hem onların beklentilerine cevap vermek amacıyla onu gazeteciler derneği başkanı rahmetli Melih Altınkaya vardı covid den dolayı rahmetli oldu, kimler gidiyor yani. Onunla kararlaştırmıştık.

NURAY BAŞARAN- Siz de covid geçirdiniz bu arada geçmiş olsun. O nedenle bu röportaj biraz gecikti.

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Evet sağ olun. Eşim geçirdi, oğlum geçirdi 3 doktor bir arada geçirmek durumunda kaldık.  Üçümüz de doktor olmanın getirisiyle aşılarımızı yaptırdığımız halde,  olabiliyor ama çok şükür ağır seyretmedi.  En azından o kazanımımız oldu diyelim.  Dikkat etmezsek,  ihmal edersek , hayatımıza mal olabiliyor.  Bu işin şakasının olmadığını,  aşıları mutlaka yaptırmamız gerektiğine bu vesileyle parantez açmış olalım.  Spekülasyonlara da kulağımızı tıkayalım.  Çünkü aşı ile ilgili spekülasyonlar da yapılıyor. Kimileri çıkıyor , meydan okuyor.  ‘Aşıya hayır ‘diyor.  Biz aklın,  bilimin ışığı doğrultusunda hareket etmek zorundayız. Duygularımızın değil,  bu da önemli bir olay. Basın müzemiz ile ilgili de hem yeni başkanımızın ismini verip,  hem de tarihi dokunun olduğu,  eski evlerin ve mekanların olduğu bölgede bir müzeye dönüşüyor. 10 tane müze çalışmamız var . 1 tanesi de basınla ilgili olan müze.

 

BİR ŞEHİRDE GÜVEN DUYGUSU ÇOK ÖNEMLİ

 

NURAY BAŞARAN- En büyük hayaliniz nedir Kayseri ile ilgili?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Şimdi şöyle ; insanların ihtiyaçlarını gidermek, gönüllerde yer etmek,  dualarını almak,  benim bunun dışında Kayseri ile ilgili yapılması gerekenleri zaten biz yapıyoruz,  beklentilerine ihtiyaçlarına cevap vermeye ilgi gösteriyoruz, özen gösteriyoruz. Huzur çok önemli,  güven duygusu çok önemli,  benim şehrim aidiyet duygusu çok önemli , ben bunu çok önemsiyorum. Yavrularımız buralardan başka yerlere kayıyorsa başka şehirlere gidiyorsa…

NURAY BAŞARAN- Kayıyor mu?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Yok azalmaya başladı , önceden kayıyordu. Şimdi iş adamlarımız buradan geçip gidiyorsa , başkaları buralara gelmiyorsa,  nitelikli göçü kast ediyorum.  Biz o zaman şöyle düşünmeliyiz,  şapkamızı gözümüzün önüne koymalıyız ve , ‘hayırdır ne oluyor’ demeliyiz.

NURAY BAŞARAN- Türkiye’nin genelinde böyle bir şey olduğu söyleniyor, katılır mısınız?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Şimdi böyle göstermeye çalışanlar var, olabilir. İnsan yurt içine de gider,  yurtdışına da gider. Kazanımlarını orada biriktirip,  burada yatırıma dönüştürür. Gerek bilgi bağlamında, gerek ekonomik bağlamda,  bunlar doğal şeyler.  Artık globalleştik , yani sınırları çizme şansınız yok . Önemli olan,  o sınırları geliştirmek, altyapıyı oluşturmak ve gençlerimize güzel bir gelecek bırakmak.  Bu bağlamda ne yapıyoruz,  buna kafa yormak gerekiyor.  Benim şehrim diyebilmesi için,  eğitimde yeterli olması lazım, sağlıkta yeterli olması lazım,  turizmde, kültürde, sosyal hayatta aradığını bulması lazım. Örneğin biz Devlet Tiyatrosu ile ilgili eksiklerimiz vardı, Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü kurdurduk devletimizin Kültür Bakanlığı marifetiyle.  Turizmde ataklar ve atılımlar yaptık, balon turizmi biliyorsunuz Kapadokya’ya özgüdür ama Kapadokya’nın hemen yanı başındaki bizim Soğanlı bölgemizde , vadimizde yine aynı çalışmaları başlattık, yamaç paraşütlerimiz var, onu geliştirmeye çalışıyoruz. Bu yönüyle biliyorsunuz Kapuzbaşı Şelaleleri diye bir değerimiz var, oraya yönelik çalışmalarımız, gayretlerimiz var. Onu gündemde tutmaya çalışıyoruz.  Allah vergisi,  inşallah görmenizi arzu ederiz.  Dağın içerisinde fışkıran suların olduğu bir şelale, hatta bir ulusal medyada Niagara Şelalesi başka bir versiyonu niteliğinde bir soru soruldu bu şelale gösterildi. Şimdi böyle bir Kuş Cenneti gibi bir değerimiz var; Sultan Sazlığı.  301 tane kuş orada , mutlak korumada.  Koramaz Vadisi diye bir değerimiz var,  orası Mimar Sinan’da doğduğu bölge.  UNESCO’nun geliştirici miras listesine girdi, gastronomide önemli çalışmalarız var, sağlık alanında önemli çalışmalarımız var.  30 tane burada sağlık ile ilgili tesis var. 15 tanesi akredite. Bunların içlerinde en önemlisi Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi gibi bir değerimiz var,  aşı boyutunda yaptığı çalışmaları hepimiz biliyoruz,  dua ediyoruz takdir ediyoruz. Aynı zamanda Şehir Hastanesi gibi bir kazanım,  Sayın cumhurbaşkanımızın Kayseri’mize yaptığı çalışma.  Burayı bir tıp fakültesiyle taçlandırdı , sağlık bilimleri bir tıp fakültesi daha açıldı . Bunların hepsini ekiyoruz, ekliyoruz .  Yeter mi?  Yetmez.  Şimdi hızlı tren beklentisi var,  herkes dillendiriyor,  ben de dillendireyim . Burada şehrine hizmet eden bir büyükşehir başkanı olarak,  bunu sahipleniyor güdüsünde olursak kaybederiz. Elbette ki bunun ile ilgili sayın cumhurbaşkanımız ve ulaştırma bakanımız gerekli çalışmaları yapıyor, inşallah onu da ben Kayseri’mizin…

NURAY BAŞARAN- Müjde veriyor musunuz?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Ben müjde verme makamı değilim.  En önemli felsefem,  sorumluluk makamında olan insanların sorumsuzca konuşmaması lazım, dikkat etmesi lazım .  Sizin söylediğiniz önemlidir bağlayıcı olmaz ama ben söylediğimde önemlidir ama bağlayıcı olur.  O bağlamda biz nerede,  ne zaman, ne konuşacağımızı, hem deneyimimizle,  hem de siyasi ,  biz de şu vardır söylediğiniz sözleri yerine getirmeniz lazım. Konuştuğunuz zaman doğruyu söylemelisiniz.  Yapamayacağınızı vaat etmemelisiniz.  Vaat ettiğiniz şeyi de hayatınıza mal olsa bile  hayata geçirmelisiniz.  Biz bu ilkeleri önemsiyoruz.  

NURAY BAŞARAN- Kayserililer az önce de dediğim gibi,  size, ‘ atom karınca, şehrin doktoru’ diyor.  Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Hangisi size daha uygun?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Şimdi insan zaten kendi nefsini hep yukarlarda görür.   Umarım biz o tür yaklaşımlarda bulunanlardan olmayız . Benim kendimi nasıl tanımladığımdan çok,  başkalarının beni nasıl tanımladığı önemli ama o tanımlamaya da benim layık olma yolunda emek göstermem gerekir. 

NURAY BAŞARAN- Kayserililere ve Türkiye’ye son mesajınızı sormadan önce son bir şey sormak istiyorum

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Sor, kolay olsun

NURAY BAŞARAN-  Malum bir kayıp trilyon davası vardı,  fazilet döneminde.  Sonrasında 17-25 Aralık oldu.   O gelenekten gelen kişilerin yönetiminde.  Şimdi Sedat Peker olayı çıktı.  Bunlar tesadüf mü?  Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Şimdi bunlar benim dışımda.  Ben belediye başkanıyım, yerel yöneticiyim.  Ben şehrimle ilgilenirim,  genel siyasete hiçbir zaman kafa yormam.  Düşüncem yok anlamında değil.  Düşüncem vardır ama benim tutup da bu düşüncemi paylaşmak gibi bir görevim yok . Siyasette görevler vardır,  Ankara’daki milletvekillerimizin, siyasilerimizin…

NURAY BAŞARAN- Siz Ankara’da da bulundunuz ve genel siyaset de yaptığınız için sordum. Bunlar tesadüf mü?

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Bakın ben bulunduğum süreç içerisinde siyasi çalışmalar yaptım.  Nedir?   O zaman denetleme vardı .  Milletvekili olarak.  Nedir efendim,  3 tane görevimiz vardı;  bir denetleme, iki temsil etme, 3 yasama. 3 tane.  Biz bunlarla ilgilenir ve bu arada siyasi çalışmalarda da yer alırdık. Şimdi ben belediye başkanıyım,  millet beni belediye başkanı olarak seçmiş.   Bana yakışan,  belediye başkanı olarak görevimi yapmak.  Bu şehri daha yaşanabilir hale getirmek , aidiyet duygusuyla şehri sahiplenmesini sağlam yönünde kafa yormak ve vakit geçirmek .  Benim siyasi demeçler vererek , mesajlar vererek o sürecin içerisinde yer alarak,  vakit geçirmeye inanın ne vaktim var ne kafa yormaya fırsatım var. Elbette büyümenin getirdiği , teknolojinin getirdiği zikzak var.  Onu konuşanlar olur.  Türkiye bir hukuk devletidir,  bazıları böyle görmek istemese de . Türkiye’de varsa yanlış yapana hukuk çerçevesine gereği yapılır.  Hukuku eleştirenler de,  kendisine karşı yanlış karar alındığı vesaire değerlendirdiğinde, - içine sinmediği içindir hiçbir zaman öyle değildir- hukuk herkes için lazımdır.  Bu manada ben devletimize güvenmemiz,  savcımıza, hakimimize, hukukumuza neyse güvenmemiz gerektiği kanaatindeyim.  Var ise bir iddia,  götürürsün belgeyi verirsiniz.  O da gereğini yapar ama spekülatif olarak açıklamalar, konuşmalar,  bunlar gereği yapılacak konular olmalıdır.  Ben böyle bakarım olaya.  Bu belediye çalışmalarında da böyledir,  siyasi çalışmalarda da böyledir.  İşin politik yönünden çok bence hukuk çerçevesinde çözüm veya gereğinin yapılmasının doğru olacağı kanaatindeyim .  Ben bu olaylara böyle bakıyorum.  Ben böyle olayların içerisinde de yer almak ,  konuşulmasını da istemem .  Üzerinde durulmasını da istemem.  Benim için kaldırımım önemli,  yolum önemli,  camim önemli , sağlık ocağım önemli .  Burada yaşayanların ihtiyacı önemli,  cem evim önemli,  ne ise yani hepsi ile ilgili ötekileştirmeden kucaklayarak kuşatarak gönüllerde yer ederek merkezi ile taşrasıyla alt yapısıyla kültürel boyutuyla sosyal yönüyle,  turizm boyutuyla,  kısacası şehrimi zenginleştirmek,  ekonomik olarak canlandırma,  işsiz kardeşimle iş bulma,  istihdam ortamı sağlamak gibi gibi,  gibi… Ben böyle görüyorum,  böyle değerlendiriyorum.

NURAY BAŞARAN- Çok teşekkür ediyorum son mesajınızı almak isterim bir de;  Kayseri’nin en büyük problemi nedir onu sormayı unuttum.  Son mesajınızla birlikte toparlayalım çok teşekkür ederim

Memduh BÜYÜKKILIÇ-Sağ olun ben teşekkür ediyorum. Şehrimizde sizleri ağırlamaktan bizlerin görüşlerinin ifade edilmesine fırsat vermenizden dolayı ben teşekkür ediyorum.

Geçen 2 hafta önce 10 tane büyükşehir belediye başkanı Kayseri’mizdeydi.  Biz Kayseri’mizin geçmişini konuştuk, mevcudunu konuştuk, geleceğini yönelik de  perspektif planımızı,  projelerimizi paylaştık.  Uygulamalarımıza da bakın bu bir zenginliktir,  şehrimizdeki uygulamalarda belediye başkanlarını gezdirdik. Projelerimiz kağıtta değil , uygulamada,  bu mantıkla gereken çalışmaları yaptık.  Çok şükür kendileri ifade eder,  değişik açıklamalar yaptılar.  Basına da yansıdı.  Kayseri’de yapacağınız bir şey kalmamış mantığında yaklaştılar. Ama biz öyle düşünmüyoruz.  Her zaman yapılacak bir şey vardır. Bizi ,  seven ve güvenen Kayseri’nin yerli ve milli düşüncesiyle bu hem şehirlilerimize layık olma yolunda bizim gayret gösterip göstermememiz önemli.  Biz gayret göstermek zorundayız daha fazlasını yapmak zorundayız,  kaynaklarımızı israf etmemek durumundayız.  Elimizdeki verileri en iyi şekilde değerlendirmenin gayreti içerisinde olmalıyız. Çalışanlarımızın tepeden bakarak hükmederek değil,  onların gönüllerinde yer edip,  onları motive ve teşvik ederek verimliliği sağlamalıyız.  Korkutarak değil,  sevgi kültürü ile o insanların hizmet etmesini sağlamalıyız. Şehrimde ve dolayısıyla ülkemde huzur ortamına katkı sağlamayı önemsemeyi, - ben çok üzerinde dururum-  bu şehirle ilgili kimsenin olumsuz konuşmasına fırsat vermem.   Ve tasvip de ,  etmem hatta rahatsız olurum.   Bu şehir olumsuz konuşulacak bir şehir değil.  Siz cümlemizin başında çok güzel tanımladınız ; belediye başkanlarımızda benzer sözlerin daha fazlasını zikretti.  Nedir ? Anadolu’nun Paris’i ya da biz İstanbul’u dedik şimdi.  İstanbul bizi örnek veriyor,  ne kadar güzel bir duygu.  Şimdi Anadolu’da bir cazibe merkezinden bahsediyoruz.  Kayseri adeta insanların huzur bulduğu bir şehir.  Adeta büyükşehrin konforu olan ve büyük şehrin sıkıntısını yaşatmayan bir şehir.  Dışarıya çıkınca bazen Kayserili hem şehirlilerimiz bizi eleştirir,  saygı duyuyorum.  O eleştirileri bizi bir bakıma motive eder ve katlı sağlayan bir yaklaşım olarak görüyorum.  Ben hemşehirlilerime diyorum ki,  siz dışarıya bir gidin o büyük şehirleri anlı şanlı büyük şehirleri bir görün,  ondan sonra gelin Kayseri’nin kıymetini o zaman anlayacaksınız diye.  Böyle takılıyorum.   O açıdan kolay yaşanan,  huzurlu bir şekilde yaşanan,  birbirimize sahip çıkan değerlerimize bağlı ama yeniliğe de açık,  gelişmeye açık,  teknolojiye açık,  bunlar da çok çok önemli.  İhracata açık.  Hani 140 ülkeye ihracat eden , burada fabrikalarımız var,  yani bunlar sıradan konular değil,  geçmişte dediğimiz gibi savunma sanayinin yatırımlarının olduğu bir şehir.  Güvenli bir şehir , güvenli bir liman,  ayrıca bu şehirde şimdi de onun olması için hep gayret gösteriyoruz;  biz şehrimizi seviyoruz,  biz insana hizmet etmeyi ibadet görüyoruz,  biz onların duygularına,  düşüncelerine layık olursak ne mutlu bize diyoruz.

 

İŞTE O VİDEO VE İŞTE O YAYIN:

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler