Cüneyt Şaşmaz

Cüneyt Şaşmaz

Çanakkale 110?!

"Büyüklük odur ki;

Hiç kimseye iltifat etmeyeceksin..

Hiç kimseyi aldatmayacaksın.

Memleket için gerçek ülkü neyse onu görecek,

O hedefe yürüyeceksin.

Herkes senin aleyhinde bulunacaktır.

Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır.

İşte sen, bunda karşı koyuşları yok eden olacaksın.

Önüne sayılamayacak güçlükler yığacaklardır.

Kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak,

Kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu güçlükleri aşacaksın.

Ondan sonra sana büyüksün derlerse,

Bunu diyenlere de güleceksin."

Gazi Mustafa Kemal Atatürk

...

18 Mart Çanakkale Zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir.
2025'te bu büyük zaferin 110. yılını kutlayacak olmamız gerçekten anlamlı bir olay.
Çanakkale Zaferi, 1915'te I. Dünya Savaşı sırasında
Osmanlı Devleti'nin Çanakkale Boğazı'nı savunduğu,
Kahramanlık ve fedakârlıkla dolu bir destandır.
Bu zafer, yalnızca askeri bir başarı değil, aynı zamanda bir milletin birlik,
Beraberlik ve bağımsızlık iradesinin simgesidir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün;
"Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum" sözleriyle tarihe geçen bu mücadele,
Türk askerinin vatan sevgisi ve kararlılığını gözler önüne serer.
Çanakkale, "geçilmez"liğini tüm dünyaya göstermiş,
Ulusal bilincin güçlenmesinde büyük rol oynamıştır.
110. yıl kutlamaları, bu destansı zaferi anmak,
Şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle yâd etmek için harika bir fırsat.
"Çanakkale Zaferi", çok önemli bir zaferdir!
Dünya tarihine yön vermiş büyük bir zaferdir!
Neden?!
Niçin?!
Niye?!
Çünkü; İngilizler, "Çanakkale Savaşı"nı kazanamadıkları için
I. Dünya Savaşı'nı kazandıkları halde "kazanırken" kaybetmişlerdir.
Rusya'ya zamanında gitmeyen ve/veya gönderilmesine izin verilmeyen yardım
Küredeki dengeleri altüst etmiştir.
Osmanlı coğrafyasının bölüşüldüğü, sınırların cetvelle çizildiği "Sykes-Picot" anlaşmasında
En başta Ruslar olduğu halde daha sonra çekilmek zorunda kalmışlardır!
Sonrasında İngilizler "tek kurşun atmadan" İstanbul'u işgal etseler de,
Anadolu'daki "Milli Direniş" karşısında boyun eğmek zorunda kalmışlardır.
Osmanlı, I. Cihan Harbi'ne girerken "Yönlendirilen" bir devlet idi!
Dönemin 'Almanya'sı, Padişah ve Enver Paşa üzerinden Bab-ı Ali'yi yönlendiriyordu!
Bu süreçte Almanya'nın en büyük hayali "Turancılık" projesi ve/veya
Dönemin BOP operasyonu üzerinden Kafkaslar'a uzanıp enerji yataklarını ele geçirmek idi.
'Dönemin Avrupası'nın iç dengeleri buna izin vermedi!
Tabii ki, bu kayıptaki en büyük pay, "neyi neden yaptıklarını bilmeyen, sadece sonuca odaklanmış"
Almanların yumruk ile çorba içme ısrarını sürdürmesi idi!
"Çanakkale Savaşı"nın sonuçlarına kısaca göz atacak olursak:
1- Çanakkale Zaferi, müttefikleriyle Rusya'nın irtibatını önlemiş,
Dolayısıyla savaş iki yıl uzamış,
Bu arada çıkan Bolşevik ihtilali ile Rusya savaş dışı kalmıştır.
Bu durum ihtilal Rusyası ile müttefiklerini birbirinden ayırmış,
Kurtuluş savaşı yıllarında kuzeyde güvenliğimizi sağlamış ve zafere ulaşmamızı kolaylaştırmıştır.
2- Bu savaşlar, İngiliz ve Fransız kuvvetlerini Gelibolu Yarımadasına bağlamış,
Almanya ve müttefiklerinin yükleri azalmıştır.
3- Düşmana çok büyük insan ve malzeme zayiatı verdirilmiştir.
4- Türk ordusunun zaferi, İngiltere ve Fransa'nın sömürgelerindeki prestijlerine bir darbe,
Esir milletlere bir ümit ve istiklal ışığı olmuştur.
5- Çanakkale Zaferi, Türk askerinin direnme gücünün, fedakarlık ruhunun,
Vatanseverlik şuurunun bir abidesidir.
Harpten önce kıymeti üzerinde tereddüt edilen Türk ordusu,
İyi sevk ve idare edildiği zaman ehliyetli ellerde, binbir yokluk ve zarurete rağmen
Neler yapmaya muktedir olduğunu dünyaya göstermiş,
Balkan yenilgisinin kara lekesini tertemiz kanıyla silmiştir.
6- Bilindiği gibi, büyük hadiseler olağanüstü şahsiyetleri,
Büyük ve müstesna kabiliyetleri meydana çıkarmaktadır.
Mustafa Kemal'in ortaya çıkışında
Çanakkale savaşları kader tayin edici bir merhale olarak gözümüze çarpmaktadır.
7- Çanakkale Zaferleri, Mustafa KEMAL'in ordu içinde olduğu kadar
Tüm milletçe de tanınmasına vesile olmuştur.
Bu suretle Türk Milleti, 1866'dan beri makus istikamette gelişen talihini yenecek olan
Liderlerini bulmuştur.
Ordu ve Millet, Anafartalar Kahramanı'nın, ATATÜRK'ün bu işte,
Milli Mücadele'yi zaferle sonuçlandırmasında,
Genç, dinamik ve yepyeni modern bir devlet kurmasında,
En büyük ilham ve kuvvet kaynağı olmuştur.
8- Çanakkale, Milli mücadele'nin bir nevi başlangıcı sayılmaktadır.
Çanakkale, Türk'ün vatanseverliğinin, cesaretinin,
Mücadele azminin ve kahramanlığının sembolüdür.
Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Çanakkale Savaşı sırasında söylediği çok önemli bir söz vardır.
Mealen şöyle diyor Gazi:
"Hiç kimse vatanımızı benden, bizden daha iyi savunamaz, sevemez!"
Ortada "Çanakkale Zaferi" diye büyük bir zafer var ise bu "zafer"de
Türk'ün genlerinde var olan bileği bükülmez, diz çöktürülemez "çelik irade"si,
"Adalet, cesaret, feraset" timsali o "milli ruh"un izdüşümü
Mustafa Kemal'in etrafında kenetlenmiş "irade"de saklıdır.
"Bir Ceylan'ın yönettiği 'Aslan Ordusu'na, bir 'Aslan'ın yönettiği 'Ceylan Ordusu' evladır!"
Türk kültüründe vatan için "Şehid olmak" en yüce payedir!
İngiliz arka planlı Özden Örnek'in oğlu Tolga Örnek,
MI6'nın etkisinde kalarak çektiği "Gallipoli" belgeselinde
Mustafa Kemal'i 50-60 saniye göstererek,
O'nun komutanlık dehasını küçümsemek istemiş olsa da, hakikat ortada!
"Çanakkale" demek "Mustafa Kemal" demektir.
Aynı zamanda;
"Komutanlık, cesaret, ölümüne vatan aşkı ve milli direniş için umut, düşman için bozgun" demektir.
I. Cihan Harbi'nde, Almanlar'ın Enver Paşa üzerinden oynadıkları tüm savaş oyunları geri tepmiştir.
Sarıkamış'ta tek kurşun atmadan donan askerlerimiz,
Cepheden cepheye koşturularak zamansız yorulan Osmanlı Ordusu,
Almanlar'ın denetiminde kurulan Teşkilat-ı Mahsusa'nın Kuşçubaşı Eşref'inin
"Şerif Hüseyin'in öldürülmesi" ile ilgili "inisiyatif" kullanmaktaki tereddütü
Kaçınılmaz sonu hazırlamıştır:
Bunların hepsi Almanlar'ın "planlama"daki hatalarının,
Renk körlüklerinin neticesinde yaşanan başarısızlıklardır!
Neden, niçin, niye?!
Elcevap:
Yönlendirilen devlet iseniz, sizi yönlendiren devletin çıkarları
Ve/veya riski kadar varsınız, zaafları kadar güçlüsünüz!
Hiçbir İngiliz, Alman ya da bir başka güç,
Kendi varlığını riziko edecek operasyonların altına imza atmaz.
Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Osmanlı'yı kurtarmak için
Çok büyük mücadeleler verdiler ama başarılı olamadılar.
Osmanlı, önce 22'ye bölündü.
O 22 parçadan birinin adı Türkiye Cumhuriyeti'dir.
O devlet sayısı daha sonra 28'e, ardından 32, 34 ve
Irak'taki parçalanma ile son olarak 36'ya çıktı.
Bölgede operasyon yapan dış güçlere Osmanlı'yı bölmek yetmedi,
Şimdi de Türkiye'yi bölüp,
Ortaya çıkacak yeni parçalarla Anadolu Federe
Ya da Konfedere Cumhuriyeti'ni kurmak istiyorlar.
Ama...
İşte aması var.
Satın aldıkları onca İrlandalı Türk'e rağmen bir türlü bu amaçlarına ulaşamadılar.
Bu yüzden de adına "Türk" dedikleri organizasyonlardan şikayetçiler.
Bir başka vatansever dostumuz da, Atatürk döneminde bu çürümenin olmadığını söylüyor.
Yanlış.
Büyük romantizm.
İstiklal Mahkemeleri neden kuruldu?!
O insanlar hain değilse neden asıldı?!
Neredeyse, Kurtuluş Savaşı'nda şehit düşen insan sayısı kadar insan,
Neden darağacında sallandırıldı!
Mustafa Kemal'e suikasti kimler yaptı o zaman?!
Gazi Mustafa Kemal'in dahi;
"Topraklarımızdan düşmanı kovmayı başardım ama şu aferistlerle başedemedim!"
Dedikleri kimlerdi, acaba?!
Atatürk'ün "aferist" diye bahsettiği,
Bugün şikayet ettiğimiz rüşvetçi, menfaat sever siyasetçi, bürokratlardan başkası değil.
Türkiye'nin kurulduğu dönemlerde toprak zengini olanlar kimlerdir?!
Bunları şunun için söylüyorum, insanın olduğu her yerde ve her dönemde bu tür şeyler olur.
Çünkü Allah biz kullarını, meleklerden ve diğer canlılardan farklı olarak "nefs"li olarak yaratmış.
Ömrümüz de nefis mücadelesiyle geçmiyor mu?!
Eğer Atatürk döneminde yönetimde çürüme, bugünkü düzeyde değildiyse,
Bu onun şahsi beceresinden kaynaklanıyor.
Yoksa, bugünkü varlar, Atatürk'ün Türkiye'yi kurduğu ve
Hayata gözlerini kapadığı günkünden kat be kat fazla!
Türkiye Cumhuriyeti, 7 düvele karşı savaş verilerek,
Üç kıtaya yayılmış Türk topraklarından kurtarılabilen kadarı üzerinde
Kurulmuş bir Türk 'Cumhuriyet'idir.
Kurtuluş Savaşı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulması ile sonlandı.
Yokluk içinde, silahsız ve dağıtılmış güçsüz bir ordu ile kazanılan Kurtuluş Savaşı ve devlet...
Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milleti'ne sadece bağımsız bir ülke vermedi.
Ezilen, kimliği yok edilen, aşağılanan, yoksul ve fakir bırakılan,
Vergiler altında inleyen Türk Milleti'ne hakkını geri verdi.
Geri vermekle kalmadı.
Kaybettiği özgüveni geri kazandırarak ayağa da kaldırdı.
Biz işte bu muhteşem insana ihanet ettik.
Emanetini koruyamadık.
Şehitlerimize ihanet ettik.
Geleceğimize, çocuklarımıza, vatanımıza ihanet ettik.
Vatanı emanet ettiği gençlere bıraktığı "Gençliğe Hitabe" aslında bir vasiyetnamedir.
Ülkemizin düştüğü durum "Gençliğe Hitabe"de birebir anlatılmıştır.
Çıkış yolu da anlatılmıştır.
Bu çok kıymetli vasiyete sahip çıkmadıkça
Atatürk'ün armağanı Bayramları kutlamaya hakkımız yoktur!
İki yüzlülüğe ve arsızlığa devam ederek kendimizi inkar ettiğimizi ne zaman anlayacağız?!
Kurtarıcısına ihanet eden hiçbir kavim ayakta kalamadı.
Bizler de ihanet ettik.
Mustafa Kemal "Süperman" değildi, öyle olmuş olsaydı, Osmanlı'yı kurtarırdı.
Ölüyü diriltmek sadece Yaradan'a mahsus bir özellik ise Osmanlı'nın hikayesi ortada!
Mustafa Kemal'in dehası, o çökmüş, çürümüş yapıdan,
Laik, çağdaş, çağ'ın ruhu'na hitap eden bir devlet'i çıkartması.
Asla pes etmemesi, ufkun ötesini görmesi.
"Atatürk" kitabı yazarak ya da "Nutuk" okuyarak "Gordion düğümü"nü çözmek mümkün değilse
Nedir şeytan'ın gör dediği enstantane!
Çanakkale'de kullanılan harita Sarıkamış'ta işe yarasaydı, tarih farklı yazılırdı, değil mi?!
O çok zor şartlar altında, bir avuç inanmış adam, dünya'yı yenmedi, çağ'ın ruhuna hitap eden
"Önder Mustafa Kemal"in iz'inden giderek, Türkiye'yi yok olmaktan kurtardı.
Dinozorlar da büyük canlılardı, Osmanlı gibi, çağ'ın ruhu'na hitap edemedikleri için
Yani, değişen doğa koşullarına uyum sağlayamadıkları için yok oldular.
Bu çerçeve'de, Laik, Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti de sonsuza kadar diri kalacak ise niyet bu ise
Çağ'ın ruhuna hitap eden "stratejik akıl" hayat memat mesele.
"Devrim" yapan "kurucu liderler"; insanlığa kazandırdıkları değerlerle,
"Devrim Kanunları"yla, getirdikleri "ilkeler"le anılırlar.
Önderlik ettikleri toplumun içinde neyi değiştirmişler, insanları hangi yöne sevk etmişler,
İsimlerini hangi "mücevher taş"a yazdırmışlar, ona bakılır.
Mustafa Kemal bizim için dilimiz, dinimiz, bayrağımız, el sanatlarımız, ünlü yazarlarımız,
Kompozitörlerimiz, şarkıcılarımız, milli sporcularımız gibi bir "değer" değildir.
'Kurucu İrade'dir.
Bu irade, laiklik ilkesiyle bütün İslam alemini aydınlatarak
Ümmet kültürü yerine yurttaş kavramını getirmiş,
Modern ulus-devlet düşüncesini Müslümanların kafasına nakşetmiştir.
Emperyalizm bu yüzden hala onunla uğraşıyor!
Bu "Aydınlanma" dün olduğu gibi gelecekte de bütün İslam alemini dönüştürmeye devam edecektir.
"Devrim Kanunları" konjonktürel değil, yapısaldır; bu ülkenin kemiklerine işlemiştir.
Bugüne kadar etnik ve dini boğazlaşmalar içinde bu ülke parçalanmadıysa,
Bunu "Devrim Kanunları"na, özellikle de laiklik ilkesine borçluyuz.
Ezcümle:
Gazi'nin altını çizdiği gibi;
Hiç kimse bu vatanı bizim kadar sevemez ve bizim kadar ölümüne savunamaz!
Cüneyt Şaşmaz

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.