Cüneyt Şaşmaz

Cüneyt Şaşmaz

Yeni Nesil Terör Tehdidi ve/veya Antropolojik Sinyal Sabotajı?!

PKK'nın Silah Bırakma "Show'u" ve/veya Yeni Nesil Terör Stratejisi: Bir Algı Operasyonu mu?!
...
"Hayattaki yegane üstünlüğüm Türk doğmaktır!
Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli'yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin."
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
(6 Mart 1922'de yaptığı TBMM Konuşması'ndan)
...
"Bilelim ki, ulusal benliğini bilmeyen uluslar, başka uluslara yem olurlar."
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
(6 Mart 1922'de yaptığı TBMM Konuşması'ndan)
...
"Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler ortaya çıktı.
Oysa hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin?!
Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir.
Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır.
İşte Türkiye de, bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl, biraz daha çok gerilemiş, daha çok düşmüştür."
(Gazi Mustafa Kemal'in Meclis konuşmasından/İş Bankası Kültür Yayınları/TBMM Gizli celse zabıtları cilt 3./6 Mart 1922)
...
Bugün aslında dün'dü.
PKK'nın silah bırakma "show"u olarak lanse edilen Süleymaniye'deki sembolik tören, yıllardır süregelen bir mücadelenin yeni bir evresine işaret ediyor gibi görünse de, gerçekte neyi hedefliyor?!
Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın mektubu ve PKK'nın bu "jest"i, barış umutlarını mı yeşertiyor, yoksa daha karmaşık ve tehlikeli bir oyunun perdesini mi aralıyor?!
Nitekim...
Abdullah Ağar'ın dikkat çektiği "yeni nesil terör tehdidi" ve "antropolojik sinyal sabotajı" kavramları, bu sürecin göründüğünden çok daha derin ve çok katmanlı bir stratejiye dayandığını öne sürüyor.
Hal böyleyken...
Bu makalede, PKK'nın silah bırakma hamlesini, Öcalan'ın ideolojik dönüşümünü ve bu sürecin Türkiye için olası sonuçlarını mercek altına alacağız.
Bu kapsamda soru şu:
Silah bırakma tiyatrosu: Gerçek mi, Algı mı?!
Elcevap: ?!
PKK, 11 Temmuz 2025'te Irak'ın Süleymaniye-Ranya bölgesinde, 30-40 kişilik bir grupla sembolik bir silah bırakma töreni gerçekleştirdi.
Öcalan'ın 27 Şubat 2025'te yaptığı çağrıya dayandırılan bu adım, örgütün kendisini feshettiği ve silahlı mücadeleyi sonlandırdığı iddiasıyla kamuoyuna sunuldu.
Ancak, bu "tarihi" adımın detaylarına bakıldığında, Ağar'ın uyarısı kulaklarda yankılanıyor:
"PKK'nın niyet, hesap, kadro ve angajmanlarında değişme var mı?!
HAYIR."
O v'akit soru şu:
Peki, bu tören ne anlama geliyor?!
Demem o ki:
PKK'nın bu hamlesi, bir barış jestinden ziyade, bir pazarlık ve şantaj aracı olarak okunmalı.
Örgüt, sembolik bir hareketle "Ben adım atıyorum, şimdi sıra sende" diyerek devletten siyasi, anayasal ve idari tavizler koparmayı hedefliyor.
Süleymaniye'deki tören, örgütün silahları tamamen bıraktığına dair somut bir kanıt sunmuyor.
Bilakis, YPG/PYD, PJAK/YRK gibi ana bileşenlerin bu sürecin dışında tutulması, PKK'nın kontrol ettiği alanları terk etmemesi ve KCK'nın dağılmaması, bu "show"un bir algı operasyonunun parçası olduğunu düşündürüyor.
Hülasa:
PKK'nın bu adımı, silahlı mücadeleyle elde edemediği kazanımları, "demokrasi", "barış" ve "kardeşlik" gibi kavramları araçsallaştırarak elde etmeye yönelik bir stratejiye işaret ediyor.
Bu, Ağar'ın tabiriyle, "toplumsal sinyalleri manipüle eden" bir antropolojik sinyal sabotajı.
...
* Öcalan'ın İdeolojik Dönüşümü: Bookchin ve Demokratik Konfederalizm
Abdullah Öcalan'ın Marksist-Leninist ulusçuluktan vazgeçip Yahudi kökenli Amerikalı eko-anarşist Murray Bookchin'in demokratik konfederalizm teorisine geçişi, PKK'nın yeni nesil terör stratejisinin temelini oluşturuyor.
Bookchin'in devlet karşıtlığı, yerel özyönetim, ekolojik toplum ve feminist teorileri, Öcalan tarafından PKK'nın "terörist" imajını silmek ve Batı'da meşruiyet kazanmak için bir "yazılım güncellemesi" olarak kullanıldı.
Nitekim...
Öcalan'ın "demokratik modernite" söylemi, Bookchin'in fikirlerini araçsallaştırarak, PKK'yı sosyalist-militarist bir örgütten postmodern anarşist bir harekete dönüştürme çabasıdır.
Bu dönüşüm, özellikle Suriye iç savaşı, DEAŞ'ın ortaya çıkışı ve Esad rejiminin çöküşü gibi bölgesel dinamiklerle birleştiğinde, PKK'nın Suriye'deki YPG/PYD yapılanmasının Şam'a entegre olma ve Akdeniz'e ulaşma planlarını destekleyen bir zemin oluşturdu.
Demem şu ki:
Öcalan'ın Bookchin'den aldığı bu "bilgi-yapı virüsü", PKK'nın klasik silahlı ayrılıkçılık yerine, "devletsiz bir devlet" kurma hedefini gizleyen bir maske işlevi görüyor.
Yerel meclisler, halk meclisleri ve kantonlar gibi kavramlar, bu stratejinin sahadaki yansımaları.
Ancak, bu romantik imajın ardında, Türkiye'nin üniter yapısını ve toplumsal dokusunu hedef alan çok katmanlı bir operasyon yatıyor.
...
* Yeni Nesil Terör: Sivil Kuşatma ve Zihinsel Manipülasyon
Ağar'ın vurguladığı gibi, PKK'nın silah bırakma "show"u, örgütün niyet ve ideolojisinde bir değişiklik olmadığını gösteriyor.
Bu bağlamda cevap'ını arayan soru şu:
Peki, bu durumda PKK ne yapmaya çalışıyor?!
Cevap'ı yeni nesil bir terör siyaseti ve stratejisinde yatıyor.
Örgüt, silahlı mücadeleyle elde edemediği kazanımları, sivil kuşatma, içten çürütme ve zihinsel kodlara zehir enjekte etme yoluyla elde etmeye çalışıyor.
"Demokrasi", "insan hakları" ve "çevre" gibi kavramlar, toplumsal sinyalleri manipüle etmek için silahlaştırılıyor.
Nüans?!
PKK, bu süreçte hem Türkiye içinde hem de uluslararası alanda "şirinlik" sağlama peşinde.
Batı kamuoyunda, özellikle liberal sol çevrelerde, eko-anarşist bir imajla meşruiyet kazanmayı hedefliyor.
Suriye'de YPG/PYD'nin devletleşme çabaları, Irak'ta Sincar ve Mahmur'un statüsünü koruma girişimleri ve İran'daki PJAK/YRK gibi bileşenlerin muhafaza edilmesi, bu stratejinin bölgesel boyutlarını ortaya koyuyor.
Hasılı:
PKK'nın bu hamlesi, Türkiye'yi içten kuşatmayı ve devletin siyasi, ontolojik ve kültürel düğümlerini hedef almayı amaçlayan bir emperyal operasyonun parçası.
Örgüt, "barış" ve "demokratikleşme" söylemleriyle, devletin ve toplumun hassasiyetlerini istismar ederek, üniter yapıyı çökertmeyi planlıyor.
...
Netice:
PKK'nın tamamen silah bırakacağına dair hiçbir somut emare yok.
Süleymaniye'deki sembolik tören, örgütün ana bileşenlerini koruma ve meşrulaştırma çabasının bir parçası.
YPG/PYD'nin Suriye'de Şam'a entegre olma ve Akdeniz'e ulaşma planları, Irak'taki tartışmalı bölgelerde etkisini sürdürme girişimleri ve KCK'nın dağılmaması, bu "show"un bir algı operasyonundan ibaret olduğunu gösteriyor.
Ezcümle:
PKK'nın silah bırakma "show"u, barış umutlarını değil, yeni nesil bir terör stratejisini temsil ediyor.
Abdullah Ağar'ın uyarıları, bu sürecin bir pazarlık ve şantaj aracı olarak kullanıldığını, devletin ve toplumun travmatik düğümlerini hedef aldığını açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye, bu tehlikeli oyunu deşifre etmeli ve üniter yapısını koruma kararlılığını sürdürmelidir.
Uyuyanı uyandırmak kolaydır, ama uyuyor numarası yapanı uyandıramazsınız!
Cüneyt Şaşmaz

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.