UNUTULAN ‘ADA’LAR…

‘Cephe’de kazanıp, ‘masa’da kaybetmek bu olsa gerek. Gelişmeleri izleyip de bu cümleyi kurmamak elde değil.

Elbette dünyadaki yeni gelişmeleri ve henüz netleşmeyen dengeleri doğru okumaya çalışmakla birlikte, insan ‘Kurtuluş Savaşı ile yoktan bir Cumhuriyet var eden Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Milletinin kazanımları, bugün yıllardır önemsenmeyen, umursanmayan politikalar ile bir biryeniden elden gidiyor mu? ‘ demeden edemiyor. Zira son günlerde Ege’de sular yeniden ısınıyor.

Yunanın eskimiş generalleri, İstanbul köprülerini yerle bir etme hayalini kurabilirken, bu taşların nasıl ustaca ve kurnazca yıllar içinde örüldüğü de bugün ap-açık ortada!.

Uzun süredir anlam verilemeyen ve Yunanistan tarafından göz göre göre işgal edilen bu adalar, kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk tarafından Lozan’da net olarak -bırakın Yunan tarafından silahlandırılmayı- askersizleştirilmesi sağlanarak elde edilmişti. Bugün Yunan bayrakları ile donatılmış durumda.

Ne yazık ki, Atatürk’ün ölümünden sonra yapılan Paris Antlaşması’na bırakın katılmayı, alınan kararlar konusunda bile bir çaba sarf etmememizi anlamak mümkün değil.

Belki de mümkün!

Zira bu günlerde Atatürk’ün ölümünün normal olmadığı ve zehirlendiğine dair bulgu ve belgelerin yer aldığı bir kitap yayınlandı.

Kitabı henüz okumamakla birlikte, tüm bu gelişmelerin tarihçesine bakıp da Atatürk’ün bu Cumhuriyet’in başından uzaklaştırılmasının ne kadar önemli olduğunun, gün geçtikçe daha da anlaşılır hal aldığı da bir o kadar kesin.

Zaman içinde bu tarihi gerçeklerin ortaya çıkması ve çıkacak olması ayrıca önemli.

Elbette bugün Ege’deki gerçeklerin de zaman içinde tartışılarak ortaya çıkacağı da kesin.

Konumuza dönersek, son yıllarda ne yazık ki cephede kazandığımız her avantajı ‘masa’dakaybettiğimiz gerçeği ile karşı karşıyayız.

Dünya dengeleri değişir ve yeni dünya düzeni kurulurken elimizde bulundurduğumuz hak ve güçlerimizi ne kadar iyi kullanıp, anlattığımız tartışılır boyutta.

En azından Ege’de mevcut hakkımızı tekrar savaşarak alma noktasına gelmiş durumdaysak , bunabir yönetim ve siyaset başarısı demek ne yazık mümkün değil.

‘Kıbrıs biraz bekleyecek’ politikası, bugün bizi Kıbrıs’ta ‘işgalci’ suçlaması ile karşı karşıya bırakmışken; yıllardır bölgede ve içerde darbelerle demokrasimizi kesintiye uğratmış NATO üyeliğimiztam da şimdi gerekliyken; NATO’dan çıkma girişimi bir başka ‘masa’da kaybetme olayından başka bir şey değildir.

NATO’nun ikinci büyük ordusu durumundayken; ABD’ye ‘üs’ler tahsis ederek bir başka NATO ülkesini tehdit etmeyi NATO gündemine taşımak gerekirken; biz ‘küstük oynamıyoruz’ politikası yapamayız. Kurtuluş Savaşı’nın kazanımlarını ‘masa’da vermek vatan hainliği ile eş değerdir.

O nedenle yapılan tarihi anlaşmaları ve adalar ile ilgili tüm gelişmeleri özellikle oyuna getirilmek istendiğimiz ‘kıt’a sahanlığı’ noktasında Lozan’daki maddeler doğrultusunda uluslararası arenada çalışmaları derhal başlatma mecburiyetindeyiz.

Bu konuda görüşlerine ve bilgisine çok önem verdiğim Cihat Yaycı’nın açıklamaları ve tezleri de ayrıca çok önemli. Hem Libya ile yapılan Mavi Vatan noktasındaki müttefiklerimizi –siyasi duygusallıktan arınarak- gerekirse Mısır ve İsrail ile genişletebilmeli. Diğer taraftan Rusya ve ABD’nin bölgedeki PKK unsurlarına gerektiğinde nasıl ortak destek verdiklerini de görebilmeliyiz.

Değişen dünya düzeninde ‘denge’ politikası diye kazanımlarımızı kaybetmek üzereysek , -kimsenin bu milletin inançları ve vatan sevgisi dengesini bozmaya hakkı yoktur. – Ya, ‘ yapamıyoruz’ deyip gitmek ya da koltukta kalma siyasetini artık bırakıp vatan siyasetine geçmek zamanıdır.

Bunun yolu da, önce birlik ve beraberlikten geçer. Bu beraberliği yapması gereken makamlar, artık ülkeyi mahallere bölmek ve bu sınırları derinleştirmek yerine , birleştirme mücadelesine dönmek mecburiyetindedir. Ki, o ‘küçücük’ Yunanistan’ın küçük oyunları ‘masa’ da boşa çıkarılabilsin. Şimdi vatan için biraz tarih çalışmak ve siyaset yapma zamanı değilse , ne zaman?

Ümitsiz değiliz.

Elbette bunun mücadelesini sonunda ‘Mehmetcik’ verir ve gereğini yapar. Onların yıkacağı köprüler varsa, bizim de onlar buna daha teşebbüs edemeden yıkacağımız ‘TAPINAK’ları var! Hodri meydan Yunanistan

Önceki ve Sonraki Yazılar