Doğan Satmış

Doğan Satmış

Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri ırkçılıktır

İzmir’de korkunç ırkçı bir cinayet yaşandı. Cinayetin kurbanı Deniz Poyraz adlı genç bir kadındı.

Bir iki dilim domates ve birkaç zeytinle mütevazı sofrasında kahvaltısını yapan umut dolu genç kadın, tanımadığı, bilmediği bir katilin,  kurşunlarına hedef oldu.

Elinde çantası ile HDP binasına gelen soğukkanlı katil, muhtemelen orada bir toplantı olacağını öğrenmişti ve planını ona göre yapmıştı, belki 40 kişiyi öldürecekti, toplantı ertelendiği için bunu yapamadı ama annesi yerine işe gelen Deniz Poyraz’ın Azrail’i oldu.

 Irkçılıktan beslenen kiniyle, şarjöründeki kurşunları, genç kadına boşalttı.

Tıpkı 28 yıl önce Solingen’de sırf Türk oldukları için evleri ateşe verilerek katledilen 5 kişilik aile gibi.

Tıpkı Norveç’de katil Breivik’in kurşunlarına hedef olan 17 yaşındaki Türk kızı Gizem Doğan gibi.

Tıpkı Almanların toplama kamplarında yaktıkları Yahudiler gibi.

Tıpkı Ku Klux Klan’ın Amerika’da siyahileri yaktıkları gibi.

Listeyi uzatmak mümkün.

Irkçılık, böyle bir şeydir, silahı alıp, sadece farklı etnik kökenden oldukları için insanları öldürmektir. Ve bunu önlemezseniz, tıpkı Bosna’da Müslümanları katleden Sırpların yaptıkları gibi yüz binlercesini öldürenler çıkar. Ya da Ruanda’daki gibi sayılar milyonu da kolayca bulabilir ve bu milyonlarca insan, palalarla kesilerek katledilir.

Türkiye bu ‘ırkçılık’ belasını üzerinden hiç atamadı. Yakın siyasi tarihe bakın, her üç beş yılda bir ‘Irkçı’lık tezahürleri görürsünüz. Bir Maraş’ta, bir Çorum’dadır.

İlle de Madımak gibi insanları otele kapatıp yakmak gibi cinayet de olmayabilir ırkçılık. Bazen ‘Varlık Vergisi’ gibi ‘ırkçı vergi’ koymak da bazılarının aklına gelebilir, ya da 6-7 Eylül olaylarındaki gibi dükkânları yağmalamak da.

Uygar dünya da ırkçılığı tam olarak bitirmiş değil, Amerika’da hala siyahi insanları dizleri ile boğan ırkçı katil polisler var, ya da ırkçı sürüsüne yol veren ve zor def edilen Donald Trump gibi siyasetçiler de var.

Irk ayırımının bittiği günlerde Güney Afrika’ya gitmiştim, bir şoför, sırf rengi siyah olduğu için, bizim yanımızda nasıl davranacağını bilmiyordu, masamızda otursa mıydı kararsızdı, “Biz Türkiye’den geldik, gel bizimle otur, biz ırk ayırımı bilmeyiz” diyerek onu rahatlattım. Ama bu yıllardan sonra bile Türkiye’nin Yahudi nüfusu azaldı, Rum nüfusu azaldı, Ermeni nüfusu azaldı, Kürtlere ise parti kurmak bile çok görülüyor, her fırsatta kapatılıyor ya da kapatılmaya çalışılıyor, seçilenleri ise pişman ediliyor.

Türkiye’nin çok temel sorunları var; siyasi, ekonomik sıkıntılar ve işsizlik var, fırsatını bulan kendini yurtdışına atmaya çalışıyor.

Ama ne yazık ki Türkiye’nin bir de ırkçılık sorunu var.

Maalesef kendi siyasi ikballerini düşünen bazı kesimler, ‘Yurtseverlik’ ile ‘Irkçılık’ arasındaki farkı bilmeyen kitlelerin bu zaafını sonuna kadar suiistimal etmeye de niyetli gözüküyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar