LİBYA’NIN , ERDOĞAN’DAN ‘ONE MİNUTE’ BEKLENTİSİ…(1)

NURAY BAŞARAN

Seçim kampanyasını ‘BEKAA’ya bağlayan Cumhur İttifakı, yerelde sıkışırken; Türkiye’nin bölgedeki tehdit ve riskleri devam ediyor. 

Bu nedenle halen yüzde 52 güvenoyu almış iktidar ve Cumhur İttifakının, bu durumdan ve özellikle İstanbul’dan bir an öce silkelenip çıkma mecburiyeti var.

Elbette yanlış politika ve stratejileri ve sorumluları (ki bunları bu hafta yer yer  kaleme alacağım) gözden geçirmek gerekiyor. 

Ancak aynı sorumluların ve stratejilerin yanlışlığında boğulmadan, bu arenadan da hızla çıkmakta fayda var diye düşünüyorum.  

Zira İstanbul’a kendisini kilitleyen bir iktidar ve Ak Parti,  YENİDEN TÜRKİYE'yi  inşaa edemez. Ve bu ülkenin de, bölgedeki gelişmelerin de  beklemeye tahammülü yok. 

Seçim sonuçları gösterdi ki; bu ülkede YENİ TÜRKİYE, bir- iki- üç… diye giden Cumhuriyetler hayal! Bir tek Türkiye ve bir tek Cumhuriyet var. 

Ve şimdi o Türkiye ve Cumhuriyet’ine hasar verenlere hem, ‘ dur!’  deyip cezalarını vermek, hem de o hasarı tamir etme dönemini başlatmak gerekmektedir. 

Bunun için de ülke olarak hep birlikte, YENİDEN TÜRKİYE manifestosunu bir an önce hazırlayıp yola devam etmek gerekir.

İstanbul özelinde geçmiş seçimden sanal zafer elde etmek ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin nasıl yönetilip yönetilemeyeceği stratejilerini ülkenin diğer problemlerinin önüne geçirmek, olsa olsa geriye dönüş anlamı taşır. Bu da ülkenin ihtiyaçlar listesinde oldukça gerilerde yer alan küçük bir detaydan ibarettir.

Bugün yeniden Türkiye manifestosuyla büyük resme bakıp, yeni stratejiler üretmek ve söylemek zamanı….

Zira; bölgemiz ABD’nin Golan Tepeleri kararıyla bir 3. Dünya Savaşı’na doğru giderken; Türkiye Cumhuriyet’nin 100. Yılına giden yolda yapılacak ve yapılması gerekenlerin yanında,  bölge devletleri ile olan ilişkiler ve tedbirler de bizim geleceğimizde çok önemli yol haritası olacak diye düşünmekteyim.

Örneğin Libya…

Arap Baharı sürecinde Libya'yı 42 yıldır "demir yumrukla" yöneten Muammer Kaddafi yönetimini devirmeyi başaran Libyalılar, bombalı saldırılar, suikastlar, yargısız infazlar, iç çatışma ve ekonomik buhranla mücadele ederken, istikrara kavuşmak için çözüm yolları arıyor.

Afrika'nın en büyük petrol rezervlerine sahip Libya'da, 17 Şubat 2011'de başlayan ayaklanmaların ardından Kaddafi dönemi, NATO'nun askeri müdahalesi ile sona erdi. Ancak istikrarsızlık ve belirsizliklerle geçen sekiz yılda, Libya'daki aktörlerin iktidar ve doğal kaynaklar için savaşı devam ediyor.

Son bir haftadır, Libya'nın başkenti Trablus çevresinde General Halife Hafter'e bağlı güçler ile Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) birlikleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor.

Hafter'e bağlı güçler ile UMH birlikleri arasında Trablus çevresinde önceki gün sabahın erken saatlerinde çatışma çıktı. Trablus'un güney cephesi ile ilk kez kentin orta kesimlerinden silah sesleri yükseliyor. 

Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu'nun (UNSMIL), Libya’daki anlaşmazlığı çözmek için uluslararası yol haritasının parçası olarak 14-16 Nisan'da ülkenin güneyindeki Gadamis kentinde diyalog konferansı düzenlemesi beklenirken bu yolun tıkandığı da son gelişmeler ile görülüyor.

Son gelişmelere bakınca şunu söyleyebiliriz:

Savaşı General Hefter kazanırsa Libya’ya diktatörlük gelecek.  Diğer guruplar kazanırsa  kaos! 

İki durumda da sıkıntı var. 

Ve Libya,  uluslararası arenada yapılacak girişimler ile demokratik bir birleşik hükümete geçirilerek bölgenin stabil hale getirme gayretleri için bölgede siyasi liderlerin desteğine ihtiyaç duyuyor.

Askeri hükümetten daha çok, sivil bir hükümetin devreye girmesi ve güç birliğinin sağlanmasıyla Libya’nın  nefes alması sağlanabilir. Ve böylece bölgedeki İŞİD ve DEAŞ varlığı da yaşam alanı bulamayacak duruma getirilebilir. Zira herhangi bir tarafın kazanması,  diğer tarafın zaferi olmayacağı gibi;  her iki durumda da bölge bu terör örgütlerine yaşam alanı oluşturacak.  

Gelişmelere bakınca hem diktatörlüğün,  hem de kaosun İŞİD ve DEAŞ’a yaşam alanı açacağı görülüyor. Aynen Suriye’de olduğu gibi….Ki halen Libya’nın en az 3’e bölündüğü aşikar iken Türkiye jeopolitik konumuyla Libya’nın toprak bütünlüğünü koruma  konusunda strateji üretebilir. 

Bunun hem Türkiye’nin bölgedeki gelecek senaryolarındaki varlığı için önemi büyük. Hem de Türkiye bütçesinin birkaç katı varlığı olan Libya’ya bugün gösterilecek dostluk ile, oyunu iyi oynama durumundaki kazanımlarının önemi dikkate alındığındaki stratejik büyüklüğünü de kolay görebiliriz diye düşünüyorum. 

Zira bölgedeki oyuncular arasında şu anda başta İngiltere, olmak üzere, ABD, Almanya, Fransa, Rusya, Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır devrede.

Birleşmiş Milletler’in 14-16 Nisan’da yapacağı ama şimdi ertelenen  konferansta önereceği Unity Goverment’daki en güçlü adayı ve her kesime eşit uzaklıktaki Moin El Kikhia. 

Devam edeceğiz.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.