Prof. Dr. Erkan SEVİNÇ

Prof. Dr. Erkan SEVİNÇ

Hikayeleri Kendi Hayatından...

"Ben kendi hayatımdan çıkarıyorum hikayelerimi. Beni yaratan ve oluşturan renkleri anlatmak istediğimde 12-13 yaşlarıma gidiyorum. Geriye dönüp baktığımda bir film yapacaksam, çocukluğumun Bursa'sıyla ilgili bir film olsun dedim. Tarkovski'nin dediği gibi 'Sinema zamanı durdurma, kısıtlama, hapsetme sanatıdır'. O zaman dilimizi o şekilde hatırlayalım, bu şekilde hapsedelim iyi gelir hepimize diye düşündüm. Bir ahde vefa mı denir buna, geçmişe olan özlem mi denir, derinlemesine düşünmedim ama saati geldi, bir şey 'yap' dedi, yaptım."

Böyle diyor “Bursa Bülbülü “ile ilgili Ata Demirer. Onu sinema ve Tv oyuncusu, standup sanatçısı, komedyen olarak biliyoruz ama temelinde müzisyen. Müziğe olan yeteneği küçük yaşta keşfedildi. Ortaokul ve liseyi doğduğu kent Bursa’da tamamladı. Bu arada ağabeyinin yardımıyla gece kulüplerinde piyanist-şantör olarak çalıştı. 1991 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nın Türk Müziği Bölümünü'ne girdi ve İstanbul'a taşındı. Konservatuvarda öğrenciliği sırasında müzisyenlik yapmaya devam etti. Bu arada Grup Vitamin üyesi Gökhan Semiz ile olan yakın arkadaşlığı sayesinde stand up gösterilerine başladı.

O sıralarda Uğur Yücel'in röportajında, "Genç komedyenler arıyorum" lafı üzerine, kapısını çaldım, beni hemen seyircilerin önüne atıverdi. Sabah kalktığımda vücudumda hala adrenalin vardı! O anda karar verdim, ben güldürü yapacaktım. Okulu bıraktım, müzik dar geldi bana. ‘Negatif İsmail’ ve birkaç dizi sonrasında, sevdiğim işi yapmak uğruna, inatla, bir süre daha parasız çalıştım, bazı yerlerde. Sonunda Star'da ‘Korsan Tv’ ile televizyona başlayıp, buralara kadar geldim.”diyor Demirer.

Müzisyen olarak 3 yapıtı da var. Makara, Exit ve Alaturka. Müziğin, aşkın, vazgeçişin arasında Bursa’nın 1980’li yıllarına doğru bir yolculuğu izleyiciye çıkaran ve bu yolculukta dönemin sadece atmosferini değil müzikal olarak da yapısını göstermeye çabalayan “Bursa Bülbülü” filmi Disney+ platformunda yayınlanması sonrasında sadece izleyici odağında değil dinleyici odağında da büyük ilgi gördü. Film içinde gerek bireysel gerekse de Melek Büyükçınar ile gerçekleştirdiği düetleri dijital platformlarda oldukça talep gören çalışmalar olarak dikkat çekti. Bu taleple doğru orantılı olarak filmde yer alan çalışmaların LP formatında ilgilileriyle buluşması hem filme ilgi duyanları, hem plak koleksiyonerlerini, hem de yeni dönem arşivcilerini oldukça heyecanlandırdı.

“Bursa Bülbülü izleyicileri 80’li yılların taverna ve gazino dünyasına götürüyor… Seksenli yıllarda Bursa’da düğünlerde, kınalarda büyük bir hevesle müzik yapmaya çalıştığım zamanları ve hayallerimi hala çok net hatırlıyorum. Yıllar geçti, kısmet oldu bugüne geldik ve o yılların hikayesini yazarken müziklerini de büyük şef, büyük müzisyen, kıymetli ağabeyim Taşkın Sabah sayesinde hayata geçirdik. Albümde birbirinden değerli müzisyen arkadaşlarım bize eşlik etti Ne şanslıyım ki Bursa Bülbülü plak formatında da müzik marketlerin raflarında. Bu plağın müzikleri o yılların ağabeylerinin, Cengiz Sezen’lerinin, Arif Susam’larının, Nejat Alp’lerinin, Ümit Besen’lerinin, Ferdi Özbeğen’lerinin ve daha nicelerinin müziklerine saygı duruşudur”derken gözlerindeki yaşları da gizlemiyor.

Peki neden sinemalarda değil de dijital platforma verdi filmini?

"Sinema sanatı kolay kolay yok olacak bir sanat değil. Dijital platformları sinema için bir kaynak, ekstra güvenlik, ekstra bir lüks olarak görüyorum. Bu pandemide sinema yüzde 60'a yakın seyirci kaybetti. İki üç haftada 3 milyonlara gelen Oscar adayı Avatar gibi filmler bile hâlâ 1 milyonlarda falan. Bu platformlar bir fırsat. Öyle düşünmek istiyorum açıkçası. Televizyonun icadı bile sinemayı bitirememiş... Sinemayı Koruma Kanunu'nun bir daha gözden geçirilmesi iyi olur. Bunu bu film münasebetiyle her yerde dile getiriyorum”

Ata Demirer’in hayatında ailesi yanında alkol, deniz, tekne, güzel kadınlar, kuşlar önemli yer tutuyor. Tabii bir de Yunan müziği ile Jazz.. Ha bir de kısa Marlboro. Çocukluğundan beri kilolu.Kendisini “Katil Balina”olarak tanımlıyor.

Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Oyu kime acaba?

“O sandıkla benim aramda. Bu tip hayaller kurmuyorum ben, hepimiz için hayırlısı neyse o olsun. Güzel şeyler olsun da çok fazla şey söylemek istemiyorum. Siyaset benim uzmanlık alanım değil, çok cahil kalırım. Bizi nezaket kurtaracak. Daha yumuşak bir dil, mizaha alan bırakacak bir renklilik. Kabarelerini yapabilelim, onlarla büyüdük. Skeçleri pervasızca yapacak bir ortam, bir mizahçının dileği bu olur herhalde"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.