Metin Külünk
Dikkat! Sıra Bizde
7 Ekim Gazze saldırılarından sonra, İsrail’in soykırım ve katliam politikalarıyla küresel ölçekte sokaklarda büyüyen nefret, artık devletler ve küresel ticaret tekelleri nezdinde de açıkça görülmektedir. İsrail, taşınamaz bir ur hâline gelmiş ve kurucuları bile ondan kurtulmak istemektedir. Yani, kendi elleriyle kurdukları bu yapının başlarına bela olacağını bile bile, bugün şeytani bir cinnet hâline bürünen kehanetçi yapıdan kurtulmak için her gün yeni bir senaryo sahnelenmektedir.
Ancak bir gerçek var ki; Theodor Herzl’dan bu yana güçlenen Siyonizm, eklemlenen Evanjelizm ile birlikte, karşımızda son derece metotlu çalışan ve kendi inanmışlığı uğruna hiçbir engel tanımayan bir yapı vardır.
Oyunları bozuldukça saldırganlaşan, saldırganlaştıkça cinnet hâline gelen, bütün peygamberlere yaptıklarını şimdi de tüm insanlığa yapmaya hazır bir yapıdan söz ediyoruz. Öyle ki bu yapı, nükleer soykırım yapabilecek kadar gözü dönmüş bir hâlde.
Ve bu yapının doğrudan hedefinde Türkiye var.
Suriye’de olduğu gibi, dizilerin içindeki bir gruba verdikleri destekle bölgede etnik ve mezhep temelli bir çatışmanın önünü açtılar. Bu çatışmayı da sürekli büyütmeye çalışıyorlar. Beraberinde, Suriye’deki YPG unsurlarını kullanarak hayal peşindeki bu yapılar, İsrail’in iki dudağı arasında kendilerine yer bulup Suriye devleti üzerinde baskı kurma peşindeler.
DİKKAT!
Şimdi sıra Türkiye’de.
Vatan topraklarında yaşayan tüm farklılıklarımızla biriz.
Mezhep temelli ayrılıkları aşarak, vatan temelli, devlet temelli, bağımsızlık temelli birlikteyiz.
Etnik farklılıkları aşan, vatan-millet-devlet ve egemenlik temelli bir birlik anlayışına sahibiz.
Dindar ya da dindar olmayan, Atatürkçü ya da olmayan, laik ya da anti-laik… Kısacası tüm farklılıklarımızı aşan bir akılla, vatanseverlik odaklı, bağımsızlık odaklı, millet-devlet egemenliği temelli bir anlayışla bir ve beraber olmalıyız.
Çok açık bir hedefiz.
Hiç ummadığımız bir anda bir fitne ateşi yakılabilir.
Tarihimizde Çorum olaylarını, Maraş Katliamı’nı, Sivas olaylarını, Gazi Mahallesi olaylarını, faili meçhul cinayetleri biliyoruz.
Uğur Mumcu’nun neden katledildiğini, İsrail’in bu cinnet geçiren politikalarına baktığımızda şimdi daha iyi anlayabiliyor muyuz?
Eşref Bitlis Paşa’nın uçağının neden düşürüldüğünü, neden şehit edildiğini şimdi daha iyi anlayabiliyor muyuz?
Erbakan Hoca’nın neden yıllarca itibarsızlaştırıldığını, itibar suikastlarına kurban gittiğini şimdi daha iyi anlayabiliyor muyuz?
Neden Sayın Erdoğan’a yönelik saldırıların onu itibarsızlaştırmak, zayıflatmak ve devirmek üzere organize edildiğini;
Tarihleri çalma, fesat ve bozgunculuk temelli bir aklın Sayın Erdoğan’a neden bu kadar saldırdığını;
PKK’yı, FETÖ’yü ve özellikle içerideki dindar kesim içinden seçilen unsurları nasıl araç olarak kullandıklarını şimdi daha iyi anlayabiliyor muyuz?
Gelin, bütün farklılıklarımızı bir kenara bırakarak bir olalım.
Elbette kendi içimizde sert tartışmalar yapabiliriz; bunların hepsine saygı duyarız. Ancak çok dikkatli olmalıyız.
Vatan paramparça olursa, bu tartışmaları yapacak toprak da bulamayız.
Başımızı yaslayacağımız bir devlet baba da, devlet ana da bulamayız.
Özellikle Adana, Mersin ve Hatay hattına çok dikkat!
Beraberinde İzmir’e çok dikkat!
İstanbul, Bursa ve sahil bölgelerine özellikle çok dikkat!
Gelin şimdi hep birlikte, elimizde bayrağımızla huzur ve güven içinde yaşadığımızı hatırlayarak,
bayrağımıza daha güçlü bir şekilde sahip çıkalım.
İç cephenin birlik ve beraberliğine sahip çıkalım.
Açıkça söylüyorum:
SIRA BİZDE!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.