Cüneyt Şaşmaz

Cüneyt Şaşmaz

BİTMEYEN KISIR'DÖNGÜ?!

Re'aksiyon "Aksiyon" değildir, diye çok yazdık, kimin neyi ne kadar anladığı ortada.

Şeytan taş'layarak, içimizdeki şeytan (nefis) ile mücadele etmek ve/veya ezmek kolay olsaydı, BOP'taki hikaye(miz) böyle mi olurdu?!

BOP'un final sahnesi'nde, "insanlık'ın düştüğü hal"e, şeytan gülmesin de, kim(ler) gülsün!?

Nitekim...

Dolmabahçe Mutabakatı çerçevesi'nde "helalleşme" turu...

"Helalleşmek" istenen cenah içinde, rejim'in bekası kapsamında, yanlış'larından, hata'larından kaynaklı "nedamet" getiren var mı?!

Görünen hali ile BOP'un final'inde, "Laik, Çağdaş, Ulus Devlet"ile "Helal"leşilmek isteniyor.

Yüzde 50 artı 1'e dayalı sistem'de, tek kazanan, artı yüzde 1üzerinden

"marjinal oy"lar!

Neo Sevr çerçevesinde, "Barzangil familya" ile gizli/açık halay'a duranlar vb.

Bugün aslında dün'dü...

O "Ekonomi"den anlamıyor ise Çiller, Derviş anlıyordu "ve fakat" onlar da başaramadı, neden?!

Bitmeyen kısır'döngü?!

Dün'ün hikayesi "diplomasız"dı!

Bugün'ün hikayesi "ekonomi bilmiyor"!

O bilmiyor ise "Ekonomi"yi bildiğini iddia eden çok!

Buna rağmen, "Ekonomi Düğümü" hala çözülmüş değil.

Erdoğan'ın diploması tartışmalı!

Kaldı ki, Davutoğlu'nun diploması tartışmasız.

Alim düzeyinde okumuş.

Ne var ki, Bakan, Başbakan olarak "performans"ı ortada!

Erdoğan, ekonomiden anlamıyor ise Çiller anlıyor'du.

Ki, "Tarih" değil "Ekonomi" 'Profesör'ü idi.

Boğaziçi mezunuydu ve İngilizce'yi, Türkçe'den daha iyi konuşuyordu, netice?!

Buna rağmen iş'in içinden çıkamadı!

Çiller, ekonominin "Profesör"üydü, yine de olmadı.

Ucuz muhalefet yapanlar, büyük barzan devletinin değirmenine su taşıyanlar, bu durum'da "Çiller için ne diyecek?"

"Erdoğan gitsin, Çiller gelsin" deseler, olmayacak!

Çünkü, Çiller gitti, Erdoğan geldi.

Derviş'i dönem'in CHP'si içinde muhafaza ettirip, vekil yaptırdılar vs.

Ayna'ya bakmak esas ise bohçacı kadın ağzı ile siyaset yapan Özgür Özel gibiler için hakikat vakti.

Kaldı ki, "Çiller de ekonomiden anlamıyordu" deseler, anlıyor, hem de hepsinden daha iyi anlıyordu, üstüne üstlük "Prof"!

"Dil bilmiyor" diye yazdırsalar, Çiller "anadil"inden iyi İngilizce konuşuyordu!

"Diploması yok" deseler, çok iyi derece ile Boğaziçi'nden mezun olmuş.

Bu arada kaçının diploması Çiller'in diploması kadar başarılı?!

Hal böyleyken...

Bu noktada, "ekonomi hocaları"nın uzmanlık alanlarına laf edecek değilim.

Yalnız, bu nokta'da sorguladığım, "akademik doğruları" tekrar ederek, bugün'ün sorun'una "çare" olmak, ne derece mümkün!?

Cevap'ı aranması gerekli "basit soru" budur.

Diğer soru da şudur:

'Matruşka BOP'ta, yapılan iktisadi operasyon'ların ne kadarı kitap'a uygun!?

Soros ve/veya Mobius "ekonomi kitapları" yalayıp yuttukları için mi hep "winner (kazanan)"?!

Bir dönem Hazine Müsteşarı olarak da görev yapmış Mahfi Eğilmez, Soros ya da Mobius'un yıkıcı ya da yapıcı zenginliğiiçin ne der?!

İstihbari bir network'ün görünen yüzü Soros gibi Mobius gibi isimlere "kazandıran kitap"ta yazılı olanlar, onların okudukları kitap'larda yazılı olanlar ile benzeşmiyor ise ne düşünmeliyiz?!

Ki, aransa da, o "sır kitap"ları bulmak imkansız ise "istihbarat savaşları"nda kim, kim'in ego'su ve/veya zeka'sı ile alay ediyor?!

Bu da bir başka "Kral çıplak" nidası!

Bu sebepten çok yazdık, süreç ne akademik, ne de idelolojik diye.

Demem o ki:

Sistem çalmaya, aldatmaya yani kandırmaya dayalı ise "tek boyut"tan bakarak hiçbir sorun'a "deva" olun(a)maz.

Çağ'ın ruhu'na hitap edemedikten sonra ayak'ta kalmak ne kadar mümkün!?

Yeraltı zenginliğine dayalı, dün'ün Arap zenginleri, BOP'ta ilk kaybeden, yıkılan olmadı mı?!

2008 tsunamisinde, kaç Avrupa devleti, şirket olmuş olsalardı, batmış, tasfiye olmuşlardı?!

"Borç alan emir de alır" ise batık Avrupa'nın "şirket devlet" demokrasi'lerinin hikayesi de ortada!

Demem şu ki:

"Borç'la büyümenin maraz'ları bunlar" demek, kolaycılığa kaçmak olur.

Palavrayı kesip ve/veya akademik doğruları bir kenara bırakıp, "hakikat" ne ise onu söylemek elzem.

Her daim gördüklerinin yarısına, duyduklarının hiçbirine.

Neticede, para'yı veren, nasıl harcayacağına da karar veriyor, dayatıyor ise "möbius şeridi" içinde dönmekte olan hikayenin bir yön'ünde bu var.

Medya'yı yönlendiren üst akıl, aynı zamanda, nasıl tüketeceğine de karar ver(dir)iyor ise diğer yön'de de bu var.

Allah'ın en kutsal emaneti "akıl" ise Allah'ın verdiği akıl'ı doğru kullananlar çağ'ın ötesine geçiyor, yükseliyor.

Bitmeyen "yönlendirilen devlet" sorunsalı!

Hasılı:

Klasikleşmiş, artık ezber'e dönüşmüş "kamu maliyesi" anlatımı, aktarımı, bugün yaşadıklarımızı, art arda gelen operasyonları izah'a yetmiyor!

"Velev ki, yetiyor" diyen var ise hodri meydan!

İddialı olan kim varsa, devlet görevine talip olsun ve perde arkasındaki

"küresel koca"lar ile tanışsın!

Kaldı ki, "Dünya çapında şöhret" isim Kemal Derviş de, farklı hikaye mi?!

Erdoğan'ın özel'inde olmadığı iddia edilen ne varsa, Derviş'te vardı.

Bugün Erdoğan için söylenenden fazlası, Derviş için söyleniyordu, öncesinde Çiller için vb.

Re'aksiyon "Aksiyon" değildir, diye çok yazdık, kimin neyi ne kadar anladığı ortada.

Ezcümle:

Şeytan taş'layarak, içimizdeki şeytan (nefis) ile mücadele etmek, ezmek kolay olsaydı, BOP'taki hikaye(miz) böyle mi olurdu?!

BOP'un final sahnesi'nde, "insanlık'ın düştüğü hal"e, şeytan gülmesin de, kim(ler) gülsün!?

Kaldı ki, 2007 öncesinde, TSK konuşunca döviz fırlıyordu, "Neo Sevr'e senkron" olanlar konuşunca düşüyordu.

2021 real politik'inde ise Erdoğan konuşuyor, dolar 12 TL'nin üstünde.

Kayan eksen çerçevesinde "Neden?" diye sormaya gerek var mı?!

Bünyedeki "kronik"leşmiş rahatsızlıklara atıf yaparak, bugün yaşanmakta olanı anlatmaya çalışmak, ne gaflet ne de dalalet.

Had'sizlik ve/veya Pollyanna'cılıktan öte bir şey değil.

Kaldı ki, Ak Parti, 2001 krizi sonrasında "iktidar" olmadı mı?!

Bu nokta'da, "doğru soru" şu:

Çağ'ın ruhu nedir ne değildir?!

Hangi saf'laşma, çağ'ın ruhu'na hitap eder, "üniter yapı"yı bozdurmaz, birliğimizin, dirliğimizin teminatı olur?!

Hangi saf'laşma, Osmanlı'nın hazin sonundan mülhem, "yarım kalan" Sevr projesi üzerinden, "büyük ermeni kürt devleti"ni yükseltir?!

Barzan "ekonomist (?)" olduğu ve/veya "başarılı (!)" olduğu için mi "büyük devlet"ini inşa ediyor ya da hangi stratejik akılsızlar sayesinde devlet kurdu, büyütüyor, diye sormak mümkün.

"Arif olan anlar"; ne var ki, arsız her daim arsız'dır, anlamaz.

Yaradan, Hz Lut'un kavim'ini helak ettirmese, Peygamber de olmuş olsa, gözü dönmüşler, o'nun da namus'una göz dikmez miydi?!

Anlaşıldığı üzere, eşcinsel oldukları için değil, arsız oldukları için, Peygamber'in namus'una göz dikmeye cür'et ettikleri için, helak edildiler.

Uzun laf'ın hülasası:

"Eksen"ler arasında "Hakem"lik yapacak "1 numara" sorunsalı.

"Vatan demek namus demek" ise 'arsız halaycılar'ın girdikleri yol'un "bitiş çizgisi" de ortada, kıyamet'e akan süreç'in aşılan "ufuk çizgisi" de.

Şerif Hüseyin "dün'ün hikayesi"nin içinde saklı.

Bugün'ün hikayesi'nde ise (helalleşilmek istenen) Barzan'gil familya var.

Gömlek'in ilk düğmesi doğru iliklenmez ise imam'ın yellendiği coğrafyayı, BOP'un nasıl götürdüğü "ayan beyan" ortada.

Cüneyt Şaşmaz

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.