Zefirya

Tatil ve eğlence beldesi Bodrum, kültür ve sanat ağırlığı taşıyan bir kimliğe de bürünüyor.
Bazıları bunu etkinlik fazlalığı olarak yorumluyor.
Bu yanlış bir değerlendirme bence.
 
Bir kentte ne kadar çok kültür ve sanat etkinliği oluyorsa, o kent uygarlığa ve çağdaşlığa daha layık bir çizgiye oturuyor demektir.
Geçmişte bunun fakirliğini yaşıyordu Bodrum.

 
Ne zamanki Antik Tiyatro devreye girdi, kalede konserler verilmeye başlandı, Turgutreis Doğuş Marina’da inanılmaz mükemmelikte organizasyonlar yapıldı, işte o zaman Bodrum kültür ve sanat kulvarında hızlı bir tırmanışa geçti.
 
Bu tırmanışın diğer önemli kavşakları ise Gümüşlük Klasik Müzik Festivali'yle, kaledeki bale gösterileri ve tabii ki, Cenap-Gülay Tezer’in Dibeklihan eseri..
 
Antik tiyatro, Türk klasik ve sanat müziğini yıllarca kucakladı.
Ülkenin en seçkin sanatçılarını Bodrum’lulara tanıştırdı, dinletti.
Park sorununa rağmen halk, akın akın konserlere gitti, taşların üzerinde oturdu, en azından büyük şehirlerde yaşayanların tattıkları hazzı, zevki ve keyfi yaşadı.
Televizyonda gördüğü sanatçıların çoğunu izleme imkanını buldu.
 
Turgutreis Konserlerine gelince, Doğuş Holding’i gerçekten kutlamak ve marinada konser fikrini yaratan o dönemin Marina genel müdürü Ali Erkan Bezirgan’ı alkışlamak gerek.
Dünyada görülmemiş bir modeldi bu.
5000 kişi tahta iskemlelerin üzerinde oturarak, dünya çapındaki sanatçıları izledi ve alkışladı yıllarca.

 
Doğuş Holding ayrıca bu konserlerden elde ettiği gelirlerin tümünü de engellilere sahip çıkan vakıflara bıraktı.
 
Doğuş bununla da yetinmedi, kaledeki bir alanı da değerlendirerek, Bodrum’a 1500 kişilik ikinci bir gösteri merkezi de kazandırdı.
 
Devlet Opera ve Bale Genel Müdürlüğü'nün organizasyonlarıyla, birkaç yıldır burada da çok güzel sanatsal etkinlikler yapılıyor, konserler veriliyor.
 
Keşke diğer Holdinglerimiz de kültür ve sanat hayatımıza Doğuş gibi destek verseler, Çeşme-Kuşadası-Marmaris-Fethiye gibi turizm kentlerinde konserler düzenleseler…
 
Bodrum’un kültür ve sanatının mihenk taşlarından biri de, Gümüşlük Sanat Festivali'dir.
 
Yıllarca imkansızlıklar içinde büyük başarılar yaratan ve adını tüm sanatseverlerin kalbine kazıtan Gümüşlük oluşumu, başta ünlü piyano sanatçımız Gülsin Onay ve bir avuç gönüllü sanatseverin eseridir.
 
Bıkmadan, usanmadan, yılmadan görevini sürdürmekte kararlı olan Gümüşlük Sanat Festivali'ni de güçlü bir Holdingimizin desteklemesi lazım ki, bunu Borusan-Anadolu-Koç-Sabancı- Eczacıbaşı,FİBA ve Nurol gibi holdinglerden biri rahatlıkla yapabilir.
 
Şimdi gelelim Dibeklihan’a..
 
Tüm servetlerini buraya dökerek Bodrum’a, Avrupa’da bile örneğine kolay rastlanmayacak taştan yapılı muhteşem bir kültür ve sanat merkezi kazandıran Tezer çifti, yıllardır burada Türkiye’nin en güzel eserlerinin, resimlerinin, heykellerinin, seramiklerinin ve el sanatlarınının sergilenmesini sağladılar.
 
Hele rahmetli Cenap Tezer’in söyleşileri, ülkemizin en değerli bilim adamlarının, yazarların konferansları unutulacak gibi değil.
 
Bir Köy Enstitüleri etkinliği, bir Harran bölgesi tanıtımı, bir Muğla-Milas-Ortaca geceleri, yemekleri, müzikleri, el sanatları filan, hele Küba gecesi, Büyükelçinin dansları, hareketli figür ve parçaları müthişti müthiş..
 
Şimdi aynı hızla etkinliklerini sürdüren Dibeklihan’ı Uluç Tezer, daha da ileriye taşımak için gecesini gündüzüne katıyor, çırpınıyor adeta.
Bir holding desteği de buraya olsa, ne güzel ne mükemmel olur.

 
Niye Holding desteği diyorum biliyor musunuz, çünkü kültür ve sanat merkezleri ticarethane değil, para kazanamıyorlar.
Hepsi keselerinden yiyorlar.
Onun için holding desteği şart.
Bu destek de vergiden düşüyor nasıl olsa…

 
Nurol Kültür Merkezi ile Belediye'nin Heredot Kültür merkezinin çalışmalarını ve etkinliklerini de küçümsememek lazım.
Onlar da ellerinden gelen gayreti gösteriyor, konser ve konferanslar, sergiler düzenliyorlar.

 
Ama bir yeni Sanat ve Kültür merkezimiz daha var ki, yeni devreye giren bu merkez de hayli ses getirecek.
 
Aktur Tatil sitesinin içinde ZEFİRYA adıyla müthiş bir mekan yaratmışlar.
Amfitiyatro şeklindeki bu gösteri alanı, harika bir deniz panoramasına sahip ve oturduğunuzda harika bir tablo ile karşılaşıyorsunuz.
Konseri mi dinlemeli, yoksa karşıda duran o harika manzarayı mı seyretmeli, şaşırıyor insan.

 
Adını batı rüzgarı tanrısı Zefiros’tan alan Ege melteminin estiği bölgelere, tarihte Zefirya denirmiş.
Merkezin adı da bu yüzden Zefirya olmuş.

 
Aktur yönetimi hem bir şahasere imza atmış, hem de Gümüşlük Festivali'yle işbirliği yaparak, çok güzel konserlerin evsahipliğini üstlenmiş.
Burada ilk konseri dünyaca ünlü piyanistimiz Gülsin Onay verdi.
Büyük bir kalabalığın beğeniyle izlediği bu konserde Onay, parmaklarını Frederic Chopin’in eserlerinde ustaca kullandı ve millete (İyi ki Gülsin’imiz var. Onunla iftihar ediyoruz) dedirtti.

 
Zefirya’da 19 Temmuz’da Hollanda’lı Viyolonsel Jeroen Den Herder ile Tayvan’lı piyanist Hua-Hsuan Lee’nin, 26 Temmuz’da Tuncay Yılmaz’ın (keman) ile Emre Elivar’ın (piyano), 2 Ağustos’ta ise Alman Konstanze Eickhorst’un (piyano) konserleri var.
 
Gümüşlük Uluslararası Festivali; 1 Ağustos’ta Eser Öktem’in (piyano), 18 Ağustos’ta Begül Erhan’ın (gitar) ve 6 Eylül’de Gülsin Onay’ın piyano konserlerini de Dibeklihan’da yapıyor.
 
Anlaşılan bu yıla konser yılı diyecek ve çoğunu mutlaka izleyeceğiz.
 
Konuyu noktalamadan önce Bodrum’lu sanatçımız Numan Pekdemir ile Nadir beyin de Bodrum Filarmoni Orkestrası kurma gayret ve girişimlerini de belirtmeliyim.
Ayrıca Numan beyin Bodrum’da başarılı pek çok konsere imza attığını da söylemeliyim.

 
Bodrum’un kültür ve sanat yıldızı giderek yükseliyor.
Ne güzel…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.