Bestami Bozkurt

Bestami Bozkurt

ZAMAN YOK…!

Değişiyor…

Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.

Hayatlar değişiyor, anlayışlar değişiyor, teknoloji değişirken yaşamlarımıza da dokunuyor ve insanları kökünden sökerek farklı formata eviriyor. Evrilirken insan, doğasına aykırı şekilde teknolojiyle eşzamanlı şekilde makineleşmeye başlıyor.

Teknoloji hayatlarımıza dokundukça insanları zahmetsizliğe alıştırıyor.

O zahmetsizlikte bakir, kısır, çorak kalan yeknesak ve ufunetli bir rahmetsizliği doğuruyor.

Zahmetsiz ve rahmetsiz bu nesilde yeni jenerasyon zahmetsizliğin dibini sıyırıyor.

Salt haz arayışına bodoslama dalan ve tüketimin çılgınlığında buhar olan makinemsi insanların üretmenin zahmetine yeniden girebileceklerine dair hiçbir emare yok. Ancak dünyada kaynaklar tükenip hızla buhar olurken teknolojinin yapaylığına gömülen insanların gelecekte teknolojinin yenilip içilmeyen bir şey olmadığını anladıklarında sanırım iş işten çoktan geçmiş olacak.

Özgürlük fısıltılarıyla büyülenen kitlelerin aynı oranda otoriterleşen kibirleri, nefisleri psikolojik savaş atmosferlerini büyütmekte ve geleneksel olan ne varsa tarumar etmektedir.

Bu hengamede orta tabaka yok olup giderken alt ve üst tabaka orantısız ve adil olmayan şekilde büyümektedir.

Toplumsal buhranların en büyük sebebi adaletsizliktir.

Bir tarafta cennetten hayat yaşayanlar bir tarafta cehennemi yaşayan insanlar, bir tarafta çöpten ekmek toplayan insanlar varken yanından geçen kibirli yüzleriyle milyonluk araçlara binenler, bir tarafta ölüm kalım mücadelesi verenler bir tarafta eğlencenin birini bitirmeden diğerine koşanlar özgürlük sayıltısı ile otoriterleşen bencillikleriyle kendilerine tapınan zavallılar topluluğuna dönüşür.

Kimse dile getirmese de kendilerine tapınan o kadar çok insan var ki…

Yaptım, ettim, kazandım, her şeyi ben yaptım, ben olmasaydım…, ben dedim ki…, ben şöyle, ben böyle…

Ben, ben, ben..

Bu ciddi bir toplumsal hastalığa dönüştü ve devleşti.

Makineleşen insanlar artık deizm bataklığında kendilerine tapınmakla meşguller.

Sosyal medya platformları bu bataklıkta insanların zaaflarını kullanarak büyüme peşinde.

İnsanlar ciddi ciddi zamanlarını ben senin gönderilerini beğeneyim, bunu sistematik bir iş olarak aralıklarla yapayım ama ne olur sen de benim gönderilerime bir el at da beğenilerim çok olsun. Hatta bunun için kurbanlarını tespit ederek onlara mesajlar atarak kendi görünürlüğünü, kibrini beslemenin yollarını arıyor.

Sonra da tüm bunları biz yapmamışız gibi çocuklarımızın telefona, tablete, teknolojiye bağımlı olduğundan dertleniyoruz.

Annenin elinde telefon, babanın elinde telefon bir yandan akşam dizisi açılmış, çaylar, çerezler… sonra da “oğlum, kızım kalk ödevini yap, kitap oku!, hocam bu çocuk kitap okumuyor, ödevlerini yapmıyor”

Teknoloji ile beraber 24 saat zaman kimseye yetmez oldu. Adam arabada, kamyonda, kaldırımda, tuvalette sosyal medyaya bağlanıyor ve sorsan herkes koşuşturma içinde…

Ulaşımın gelişmesi de yetersiz…

Ne iş yaptın? Neyi hallettin?

Hiçbir şeyi…

Zaman yok…

Neyle meşgulsün?

Herkes kendine tapınmakla meşgul. Zaman yok…!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.