Gülçin K. İNCEİPLİK

Gülçin K. İNCEİPLİK

TÜRKİYE’NİN GENÇLİKLERİ

Bir ülkenin geleceğini öngörebilmek için mevcut genç nüfusun özelliklerine ve sorunlarına bakmak gerekir. Çünkü gençlik bir toplumun geleceğe dair en önemli verim kaynaklarından biridir. 

Türkiye nüfusunun önemli bir kısmını da gençler oluşturuyor. Çoğu araştırmada genç yaş grubu 15-30 aralığında tanımlansa da TÜİK’in genç tanımlasında yer alan 15-24 yaş arasındaki nüfusumuz 13 milyona yakın ve bu genç nüfusla bile Avrupa’nın zirvesinde yer alıyoruz(1).

Yaş ve nüfus faktörlerini dikkate alan bu tanımlar biyolojik ve demografik yaklaşımlardır. Fotoğrafa sosyoekonomik faktörleri de eklediğimizde Bourdieu’nün de belirttiği gibi gençlik kavramı homojen bir yapıdan çıkıyor. Tek bir gençlikten öte, farklı koşullar altında yaşayan birçok gençlik hallerinin var olduğunu görüyoruz(2).

Örneğin; özel bir üniversitede okuyan 20 yaşındaki bir genç ile, aynı yaşta çalışmak zorunda olan bir genci, evinden dahi çıkamayan engelli bir genci, hatta aynı yaştaki evli ve çocuklu bir genci aynı sosyal grup içerisinde değerlendiremeyiz. Bu noktada kavram toplumsal bir soruna dönüşüyor.

Türkiye de gençlik hallerinin bir hayli çeşitli olduğu ülkelerden biri. O zaman günümüz Türkiyesi’nin gençlik hallerine elimizdeki verilerle bir bakalım:

2019 yılını genç işsizlikte % 25,4 ile kapattık. Yani geçtiğimiz yıl her 4 gençten biri işsizdi. (Korona sürecini henüz değerlendirmeye alamıyoruz, çünkü TÜİK verileri 3 ay geriden geliyor)

İstihdama katılabilen genç nüfusun % 54,1’i ise ağırlıklı olarak garson, servis elemanı gibi hizmet sektörü alanlarında çalışıyor. Bunu % 28,2 ile sanayi sektörü, % 17,7 ile tarım sektörü izliyor(1).

Uuslararası Çalışma Örgütü’nün 2019 yılı raporuna göre, genç işsizlik sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın sorunu. Rapora göre, 267 Milyon genç ne istihdamda ne de eğitimde yer alabiliyor(3). Bu sayıların Korona sonrası güncelleneceğini düşünürsek, öncesinde yapılan 2021 tahminleri olan 273 Milyonun çok üzerinde çıkabileceği de herkes tarafından beklenen bir gerçek.

Türkiye de bu tabloda kötü bir manzara sergiliyor. Nitekim Avrupa’da zirvede ikinciliğe oynuyoruz. Genç nüfusumuzun % 26’sı ne istihdamda ne de eğitimde yer alabiliyor.  Bu oran genç erkeklerde % 18,3, genç kadınlarda ise % 34 dolaylarında(1). Genç kadınlar erkeklere nazaran istihdamda ve eğitimde daha çok görünmez durumda.

İstihdam edilen gruba geçersek, genç nüfusun istihdam oranı 2019 yılında % 33,1. Çalışan nüfusun %73’ü çalıştığı işten memnun, % 49,8'i ise de elde ettiği kazançtan memnun görünüyor(1).

Öte yandan Habitat Derneği ve  Infakto RW Araştırma Şirketi’nin 2019 yılında ikincisini yayınladığı “Gençlerin İyi Olma Hali” başlıklı raporda, 18-29 yaş aralığındaki gençlerin % 63’ünün aylık ortalama gelirinin 1.500 TL’nin altında olduğu tespit edildi(4).

Aynı yıl asgari ücretin 2.020 TL, açlık sınırının 2.124 TL, yoksulluk sınırının ise 6.918 TL olduğunu değerlendirdiğimizde, yoksulluk genç nesiller arasında en büyük sorunlardan biri.

Bunu tetikleyen ise dünyanın da en büyük sorunlarından biri olan eşitsizlik. Özellikle bir gencin eğitim döneminde yaşadığı fırsat eşitsizliği, o genci iş yaşamında yeni bir eşitsizliğin içine çekiyor ve bu durum o bireye yetişkin olduğunda dahi yoksulluk döngüsünden bir çıkış yolu bırakmıyor.

Buradan çıkmanın yolu;  İslamcı, laik, darbeci, Z kuşağı, kindar, dindar gibi kutuplaştırmalardan uzak durup kapsayıcı bir gençlik politikası uygulamaktan geçiyor. Bunun için onların gelişimlerini destekleyecek, daha aktif birer vatandaş ve sağlıklı nesiller olmalarını sağlayacak düzenlemeler gerekli.

Tabii bunu devletin payının git gide azaldığı, hane halklarının yani ailelerin payının ise git gide arttığı eğitim harcamaları ile başarabilmek pek mümkün değil.

2018 eğitim harcamaları verilerine göre, en yoksul % 20’lik dilim ile en zengin % 20’lik dilimde bulunan ailelerin eğitime ayırdıkları payda 32 katlık bir fark bulunuyor. Eğitim harcamalarında hane halkının payı arttıkça, yoksul aile çocuğunun yaşadığı eşitsizlik derinleşiyor.

Eğitim harcamaları yüzdesel olarak artsa da bu harcamalardaki payın artış oranı ailelere ait. Nitekim 2018 yılında eğitim harcamalarında devlet finansı % 72,9’a düşmüştü(5). Yani zengin aile çocuğuna daha iyi bir gelecek inşa edebilmek için daha çok eğitim harcaması yapabilirken, yoksul ailenin çocuğu eşitsizliğinin derinliklerinde kaybolup gidiyor. Eğitimle aşabileceği yoksulluk ve eşitsizlik sorunları bütün yaşamına yayılıp kalıcı hale gelebiliyor.

Eğitim için Dünya İnovasyon Zirvesi (WISE), bu yıl “Gençlerin Eğitimleri ve 2020’de Gelecek Konusunda Algısı” başlığında yürüttüğü araştırmanın bulgularını yayınladı. Araştırmada Türk gençlerinin de verileri var. Rapora göre, Türkiye’de de olduğu gibi tüm dünyada gençleri ilgilendiren en önemli sorunların başında yoksulluk ve sosyal eşitsizlik geliyor(6).

Nitekim rapora göre, gençlerin eğitim alanından beklentilerini; gelecekte kendi başlarının çaresine bakabilmek, önceliklerini yönetebilmek, başkalarıyla da ilgilenebilmek ve mutlu oldukları bir kariyere sahip olmak oluşturuyor.

Kısacası; günümüz gençleri yarının “özgür”, “üretken”, “güçlü”, “sorumlu” ve belki de en önemlisi “mutlu” bireyleri olmak istiyor.

İşte bu yüzden gelecek, gençlerin bu beklentilerini gerçekleştirebilmek için mücadele eden toplumların olacak.

O halde Gençlik Bayramımız’ın 101. yılında, gençlerimizi politik bir araç olmaktan çıkartarak siyasi, ideolojik ve dini kutuplaşmaların en uzağında tutmayı öğrenmeliyiz ve her bir gencimiz için daha adil ve eşit bir Türkiye inşa etmeliyiz. 

Nice 19 Mayıslar’a.

 

Kaynaklar:

(1). http://tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=33731

(2).Bourdieu, Pierre. 1993. “Youth’ is Just a Word.” In Sociology in Question, edited by Pierre Bourdieu, 94– 102. Thousand Oaks, CA: Sage.

(3). https://www.ilo.org/global/about-the-ilo/newsroom/news/WCMS_737053/lang--en/index.htm

(4).https://habitatdernegi.org/wp-content/uploads/turkiye-de-genclerin-iyi-olma-hali-raporu-2-ozet.pdf

(5).http://tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=30588

(6).https://www.wise-qatar.org/wise-global-education-barometer-2020/

 

Gülçin KAYA İNCEİPLİK

19.05.2020

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.