Doğan Satmış

Doğan Satmış

Türkiye’nin En Önemli İnovasyon ve Teknoloji Buluşması Bir Vapurda Yapıldı

Geçen hafta İstanbul’da, bugüne kadar benzerini pek görmediğim ama inanılmaz yararlı bir toplantıya katıldım.

Bu toplantıyı Türkiye’nin en büyük Ajansı WPP düzenledi. “WPP Cofuture Stream” adı verilen bu toplantı, Şehir Hatları’nın Fahri Korutürk Gemisi’nde gerçekleşti. (Eski Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk 1980’li yıllarda öldüğü gün, o zamanki Devlet Başkanı Kenan Evren, evine başsağlığına gitmiş, ben de genç bir muhabir olarak bu görüşmeyi izlemiştim. Bunu de not edelim.)

Malum, şehir hatları gemileri ayrı ayrı bölümlerden oluşuyor. Bu toplantıda da ayrı ayrı bölümlerde, birbirinden çok değişik mesleklere sahip insanlar tek tek konuştular, deneyimlerini anlattılar. WPP Türkiye Başkanı Demet İkiler ve arkadaşları, bu gemi buluşmasını düzenlerken günümüzün toplantı klasikleri “Slayt, powerpoint, video, sunum, sahne” benzeri klişelerinden uzak olmasını sağlamışlardı. Dolayısıyla herkes eline mikrofonu alıp konuştu. İsteyen de araya girip sorusunu sordu. Oturma şekli de, vapurun koltuklarına bağlı olduğu için düzensizdi. Ama samimi bir ortam ve samimi konuşmalar gün boyu sürdü.
 

Toplantı boyunca müzik vardı, şehir hatlarının klasikleri çay-simit vardı, balık ekmek vardı. Gece de eğlence şeklinde devam etti toplantı.
 

Bu arada müzik için seçilen “Uninveted Jazz Band”dan da söz edeyim. İnanılmaz başarılı bir caz orkestrasıydı. Biri hariç tümü İstanbul’da yaşayan yabancılardan oluşuyordu. Kentte pek çok yerde de çalıyorlarmış. Caz sevenlere duyurulur.

egrjnkfxoaaphlf.jpg

Konuşanlardan biri İbrahim Betil’di. Eski bir bankacı ve sonra da hayatını sivil toplum hizmetine adayan İbrahim Betil, 4 yaşındaki üstün zekalı bir çocuğun öyküsünü anlattı. Bu çocuk üstün zekalı olduğu için devletin hiçbir okulu kabul etmemiş. Sonuçta yoksul bir aileden gelen bu çocuk diyanete bağlı bir okula gitmek zorunda kalmış. 5 yaşında Arapça ve İngilizce öğrenmiş. “Diyanete bağlı bir okul, böyle üstün zekalı bir çocuğa ne verebilir?” diye sorup dert yanıyordu. Betil bir ilginç olay daha anlattı. Okullarda kullanılması için “Çağdaş düzeyde” bir ders kitabı hazırlamışlar, ancak üçüncü sayfadaki bir resimde bayrağın ipi kısa diye Milli Eğitim Müsteşarı kitabı, içine bile bakmadan geri çevirmiş.
 

Bir başka konuşmacı 20’li yaşlarındaki parlak zekâ Mesut Keskin’di, Van Depreminde evleri yıkıldığı için bir anda yoksullaşan Keskin, gençlerin burs bulabilmesi için özel bir internet sitesi kurarak önemli bir buluşa imza atmış. “e-bursum” yüz binlerce öğrenciye hizmet veriyor şimdi.

İlginç konuşmacılardan biri de Ayşe Tükrükçü oldu. Okul arkadaşım araştırmacı Şeyda Taluk ile birlikte “Hayata Sarıl Derneği”ni kuranlardan olan Ayşe Tükrükçü’nün öyküsü tam romanlık, tacizler, tecavüzler, dayaklar, evlilikler, genevelere satılmalar ama sonuçta “Yıkılmadım, ayaktayım” noktasına gelmiş. Onunla ilgili bir anımı da anlatayım. Bir gün Beyoğlu’nda bir pubda oturuyordum, bir anda karşıdaki restoranın önünde bir kuyruk oluştu. Giderek uzayan kuyruğa girenler ilginç tiplerdi, çoğu yabancı görünümlüydü ve üstleri başları çok iyi değildi. Victor Hugo’nun Sefiller Romanı’ndan çıkmış insanlar da vardı aralarında. Neyse sonunda bu kuyruğun, akşam bedava yemek için gelenlerden oluştuğunu öğrendim. İşte o lokantayı Ayşe Tükrükçü kurdu. Gündüz lokantada parayla yemek satılıyor, akşam da isteyen bedava yiyebiliyor. Ve uygulama hala her akşam devam ediyor.

egqo1jpwsaewfez.jpg
 

Bir başka salondaki konuşmacılar da Galataport’un Genel Müdürü Erdem Tavas ve Genel Müdür Yardımcısı İrem yücel Kaymak oldu. İnşaatı tam gaz süren Galataport’u anlattılar. Galataport hakkındaki bilgiler çok ilginç. İstanbul’un 200 yıldır halkın girişine kapalı olan Karaköy-Fındıklı sahil şeridi, halka açılacak. Burada yine gümrüklü alanlar olacak ama yeni bir açılır kapanır sahil bandı ile halk da gemiler yokken bu sahilleri gezebilecek. Hatta bu “Açılır kapanır” yöntem dünyada ilk olduğu için başka ülkelere de ilham vermiş. Başka limanlarda da kullanılabilirmiş. Galataport 1.2 km’lik sahip şeridini kapsıyor, 33 futbol sahası kadar büyük devasa bir alan. 2.5 milyon ziyaretçi bekliyorlar. 10 yıldır ayaklarını İstanbul’dan kesen büyük turist gemileri de önümüzdeki nisan ayından itibaren geri dönecekler. 2020’de 65 turist gemisi, 2021’de 120 turist gemisi bekliyorlar.
 

Tabi bir de Galataport içinde İstanbul Modern Müzesi’nin inşaatı gözlerden uzakta ve gizlenerek sürdürülüyor. Tanıtım galası henüz yapılmadı. Bu müzeyi dünyaca ünlü bir mimar olan Renzo Piano inşaa ediyor. İtalyan mimar Piano’nun daha önce Paris’te Pompidou Merkezi’ni yaptığını da hatırlatalım. Genel Müdür Erdem Tavas Galataport sayesinde İstanbul’da ilk kez bir müze meydanı olacağı müjdesini de verdi. Eğer bu gerçekleşirse, benzerlerini başka dünya kentlerinde gördüğümüz müze meydanı kavramını da tanımış olacağız. Malum İstanbul’da Paris gibi, Londra gibi şehirlerdekine benzer müze meydanları yok.
 

Toplantıda ayrıca İbrahim Betil okul bittikten sonraki yılların eğitiminden bahsetti. Öncelikle genel olarak bizde “Okul bitti, eğitime paydos” diye bir anlayış vardır. Yani tıp fakültesini bitirmiş doktor artık yeni eğitime ihtiyaç duymadan emekliliğine kadar çalışabilir. Ya da aynı şekilde bir öğretmen hayatını yeni eğitim almayan, gençleri eğiterek geçirebilir. Oysa okul bittikten sonra eğitimin pekiştirilmesi şart. Aksi halde, 30 yıl öncenin bilgileri ile bir öğretmen yeni yetişen öğrencisine ne verebilir.
İbrahim Betil de buna dayanarak, şunları anlattı:

 

“Türkiye’de 1 milyon öğretmen var, çoğu hiç eğitim almadan emekli oluyor. 20 yıl öncesinin bilgisiyle eğitim veriyor. Biz bunu önlemek için bir vakıf kurduk, 177 bin öğretmene meslek içi eğitim verdik. Bu eğitimi alan öğretmenlerin öğrencileri, ‘Hocamız değişti’ diyor.” 
 

Toplantıda ayrıca moral bozucu ekonomik görüşler de dile getirildi. Örneğin, Açıl Sezen (Bloomberg HT yorumcusu), “Türkiye’nin yaşadığı ekonomik kriz nedeniyle 1 milyon kişi işini kaybetti” dedi. 
 

Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Gökhan Şen, “Krizde şirketlerin borcu üç kat arttı. Otomobilde Pazar yüzde 60 küçüldü. Artık eskisi gibi yüzde 5 büyüyen bir Türkiye olmayacak” mesajını aktardı.
 

Bu toplantıya 2 bin kadar reklam, pazarlama, halkla ilişkiler, teknoloji ve medya çalışanının katıldığını geleceğin evlerinden, korku filmlerine kadar her türlü konunun da tartışıldığını ekleyelim. Dahası Göbeklitepe’yi bizzat kazı ekibinde görevli olan Alman Arkeolog Jens Notroff ve Doğuş Grubu Kurumsal İletişim Başkanı Bahar Erbengi, Antep fıstığını ise belgeselini çeken gazeteci Coşkun Aral anlattılar.
 

Tebrikler WPP, tebrikler Demet İkiler, tebrikler Cofuture Stream Bosphorus’ta emeği geçen herkes…

 

 




 

Önceki ve Sonraki Yazılar