Cüneyt Şaşmaz
Türkiye’nin Demokrasi Sınavı ve/veya CHP’ye Darbe mi, Yeni Bir Direniş mi?!
Türkiye’nin siyasi sahnesi, adeta bir satranç tahtasında oynanan yüksek riskli bir oyun gibi.
Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) yönelik art arda gelen tutuklamalar,
Soruşturmalar ve fezlekeler, sadece bir muhalefet partisini değil,
Türkiye’nin demokratik ruhunu hedef alıyor.
İstanbul’un sevilen belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun
Mart 2025’te yolsuzluk ve PKK bağlantısı iddialarıyla tutuklanması, bu fırtınanın zirvesi oldu.
CHP’li belediye başkanları, milletvekilleri, parti üyeleri,
Hatta bağımsız gazeteciler birbiri ardına gözaltına alınıyor ya da hapse atılıyor.
CHP lideri Özgür Özel, bu dalgayı “Atatürk’ün partisine karşı bir darbe” olarak nitelendiriyor.
Soru şu:
Bu tablo ne anlama geliyor?!
AKP, CHP’siz bir Türkiye mi hayal ediyor, yoksa bu hamleler daha büyük bir planın parçası mı?!
...
* 2024 Yerel Seçimleri: AKP’nin Çöküşü, CHP’nin Yükselişi
2024 yerel seçimleri, Türkiye’nin siyasi dengelerini altüst etti.
CHP, %37,8 oy oranıyla ilk kez halk oylamasında AKP’yi geride bırakarak tarih yazdı.
Bu, Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 yıllık iktidarındaki en büyük yenilgiydi.
İmamoğlu gibi popüler figürlerin büyük şehirlerdeki başarısı, AKP’nin hegemonik gücünü sarstı.
2028 cumhurbaşkanlığı seçimleri için muhalefete umut aşıladı.
Ancak, tam da bu zaferin gölgesinde, CHP’li isimlere yönelik soruşturmalar ve tutuklamalar hız kazandı.
Tesadüf mü?!
Asla.
Analistler, AKP’nin bu hamlelerle CHP’yi kriminalize ederek muhalefeti oyun dışı bırakmayı hedeflediğini öne sürüyor.
İmamoğlu’nun yanı sıra Adana, Antalya ve Adıyaman gibi CHP’li belediyelerin başkanları da benzer suçlamalarla hedefte.
Bu, sadece yerel yönetimleri değil, CHP’nin ulusal çaptaki siyasi momentumunu kırmayı amaçlayan bir strateji olarak okunabilir....
* AKP’nin Stratejisi: Tek Parti Rejimi mi?!
AKP’nin geçmişi, muhalefeti zayıflatmak için yargıyı bir araç olarak kullandığına dair örneklerle dolu.
HDP’li belediye başkanlarının yerine kayyum atanması,
Gezi Parkı protestoları sonrası kitlesel gözaltılar,
Ergenekon davaları, bu taktiğin önceki versiyonları.
Ancak CHP’ye yönelik bu son dalga, ölçeği ve hedef aldığı isimlerin profiliyle dikkat çekiyor.
Bu bağlamda cevap'ını arayan soru şu:
Peki, nihai hedef ne?!
Bazı yorumcular, Erdoğan’ın anayasal sınırlar nedeniyle
2028’de yeniden aday olabilmek için anayasa değişikliği peşinde olduğunu,
Bunun için de CHP’nin zayıflatılmasının kritik olduğunu söylüyor.
Dahası, “yolsuzlukla mücadele” retoriği, CHP’li belediyelere yönelik operasyonları meşrulaştırmak için bir kılıf olarak kullanılıyor.
Ancak aynı suçlamaların AKP’li belediyelere yöneltilmemesi, bu sürecin siyasi motivasyonlu olduğu eleştirilerini güçlendiriyor....
* Medya Susturuluyor, Halk Sokakta
Bu süreçte medya üzerindeki baskı da tırmanıyor.
RTÜK’ün muhalif kanallara cezalar yağdırması, misal Sözcü TV’ye verilen 10 günlük yayın durdurma cezası,
Bu operasyonların kamuoyundan gizlenmeye çalışıldığını gösteriyor.
Sosyal medyada ise spekülasyonlar alevleniyor.
Kullanıcılar, Erdoğan’ın çevresindeki “Pelikancılar” ya da “Tayyipçiler” gibi grupların Bu stratejileri şekillendirdiğini iddia ediyor.
Eski AKP’li Bakan Ertuğrul Günay’ın sözleri ise çarpıcı:
“Bu soruşturmalar, siyasi bir yıpratma aracı.
Erdoğan, bölgesel güç değişimlerine odaklanırken muhalefeti etkisiz hale getirmeye çalışıyor.
”Uluslararası toplum da sessiz değil; Avrupa Parlamentosu’nun CHP’ye destek açıklamaları,
Türkiye’nin otoriterleşme yolunda ilerlediği eleştirilerini güçlendiriyor.
...
* Halkın Öfkesi ve CHP’nin Direnişi
İmamoğlu’nun hapse atılması, milyonları sokağa döktü.
Protestolar, halkın bu sürece tepkisiz kalmayacağının kanıtı.
Ancak CHP’nin bu öfkeyi sürdürülebilir bir siyasi harekete dönüştürmesi şart.
Özgür Özel’in liderliğinde CHP, bu krizi bir dayanışma ruhuna çevirebilir.
Türkiye’nin çok partili demokrasi geleneği, 1950’lerden beri köklü bir miras.
CHP’nin Atatürk’ün kurucu partisi olarak ideolojik ağırlığı ve 2024’te kazandığı geniş taban, kolayca silinebilecek bir güç değil.
İmamoğlu’nun Kürtlerden muhafazakârlara uzanan bir koalisyon kurma potansiyeli, AKP için ciddi bir tehdit.
Ancak bu baskılar, muhalefeti bölerek ve kamuoyunda güvenilirliğini zedeleyerek AKP’nin tabanını konsolide etmeyi de hedefliyor olabilir.
Ezcümle:
Bir Kavşakta Türkiye?!
AKP’nin CHP’yi kriminalize etme stratejisi, kısa vadede muhalefeti sarsabilir, ancak uzun vadede ters tepebilir.
Türkiye’nin toplumsal dinamikleri, tek parti rejimine dönüşü zorlaştırıyor.CHP’nin tarihsel mirası ve geniş tabanı, bu baskılara karşı direnç oluşturuyor.
Ancak muhalefetin bu krizi fırsata çevirmesi için birlik ve etkili bir iletişim stratejisi şart.
Medyanın susturulması, yargının siyasallaşması ve protestoların bastırılması, Türkiye’nin otoriterleşme yolunda ilerlediği eleştirilerini haklı çıkarıyor.
Türkiye, demokrasinin mi yoksa otoriterliğin mi galip geleceğini belirleyecek bir kavşakta.CHP, bu sınavı geçerse, 2028 seçimleri için umut vadeden bir hareket inşa edebilir.
Aksi takdirde, AKP’nin hamleleri muhalefeti zor bir yola sürükleyecek.
Bu, sadece CHP’nin değil, tüm Türkiye’nin sınavı.
Cüneyt Şaşmaz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.