
Anıl Akın
Türkiye’de Siyaset: Hukukun Üstünlüğü ve Demokrasiye Yönelik Endişeler
Türkiye’de son dönemde yaşanan siyasi gelişmeler, demokrasinin temel ilkeleri açısından ciddi endişelere yol açmaktadır. Muhalif belediye başkanlarının tutuklanması, siyasi figürlere yönelik baskılar, parti değiştiren milletvekillerinin seçmen iradesini hiçe sayması ve terör örgütü lideri hakkındaki tartışmalar, toplumda büyük yankı uyandırmıştır. Bu süreçte sokaktaki vatandaşın tepkisi ise ikiye bölünmüş durumda.
Türkiye’de muhalefetin yerel yönetimlerdeki başarısı, merkezi iktidarın baskısını artırmıştır. Son olarak, CHP'li Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler'in "ihaleye fesat karıştırmak" suçlamasıyla tutuklanması, İstanbul’da büyük tartışmalara neden olmuştur. Bu durum, İstanbul’da tutuklanan üçüncü CHP’li belediye başkanı olması nedeniyle dikkat çekmiştir. Vatandaşların bir kesimi, yolsuzlukla mücadele kapsamında bu süreci desteklerken, geniş bir kesim ise muhalefete yönelik siyasi bir operasyon olarak değerlendirmektedir.
Bunun yanı sıra, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yeni yargı süreçleri ve iddianameler, siyasi rekabetin hukuki zeminde baskı aracına dönüştüğüne dair eleştirileri beraberinde getirmiştir. İmamoğlu destekçileri, bu durumun iktidarın seçimlerde güçlü rakiplerini zayıflatma çabası olduğunu düşünürken, iktidara yakın çevreler ise hukukun bağımsız işlediğini savunmaktadır.
Türkiye’de son dönemde milletvekili transferleri, seçmen iradesini yok sayan siyasi oyunların bir parçası haline gelmiştir. Seçildikleri partilerden ayrılarak başka partilere geçen vekiller, aslında muhalefeti güçlendirmek için oy almışken, iktidara ya da başka bir siyasi odağa geçerek seçmenin verdiği yetkiyi kötüye kullanmaktadır. Halkın oyu ile parlamentoya giren vekillerin, seçildikleri partiden ayrılıp yeni bir partiye geçmeleri ya da iktidarla yakın ilişkiler kurmaları, siyasi etik açısından tartışmalı bir durum yaratmaktadır.
Vatandaşlar arasında, parti değiştiren milletvekillerine karşı büyük bir tepki olduğu görülmektedir. “Biz onu şu partiye oy vererek meclise soktuk ama şimdi başka partinin politikalarını destekliyor, biz bu vekile oy vermedik” diyerek tepkisini dile getiren seçmenler, milletvekili transferlerinin yasal çerçevede daha sıkı kurallara bağlanması gerektiğini düşünmektedir. Bu durum, siyasete olan güveni de ciddi şekilde sarsmaktadır.
Son günlerde Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve çözüm sürecinin yeniden başlatılması yönündeki tartışmalar, toplumda derin bir infial yaratmıştır. Özellikle terörle mücadelede hayatını kaybeden asker ve polislerin aileleri, bu tür bir girişimin kabul edilemez olduğunu ifade etmektedir. Bunun yanı sıra, bazı kesimler, Türkiye’nin iç barışını sağlamak adına bu sürecin değerlendirilebileceğini savunmaktadır. Ancak genel kanı, böyle bir adımın hem hukuki hem de toplumsal olarak büyük bir tepki çekeceği yönündedir.
Son yaşanan siyasi gelişmelere ilişkin vatandaşlar farklı görüşler dile getirmektedir. Sokakta yapılan röportajlarda, bazı kişiler yargı sürecinin adaletli işlemesi gerektiğini ve suçlu olanların ceza alması gerektiğini savunurken, geniş bir kesim ise bu süreçlerin siyasi baskı amacıyla kullanıldığını düşünmektedir. Parti değiştiren milletvekilleri konusunda ise seçmenlerin büyük çoğunluğu tepkili. “Oy verdik, bize ihanet ettiler” diyen seçmenler, vekil transferlerine yönelik yasal düzenlemelerin olması gerektiğini ifade etmektedir.
Muhalif siyasetçilere yönelik baskılar, ifade özgürlüğü tartışmalarını beraberinde getirirken, iktidar yanlıları ise bunun hukukun doğal işleyişi olduğunu savunmaktadır. Öte yandan, özellikle gençler arasında Atatürk ilkelerinden ve Cumhuriyet değerlerinden uzaklaşılmasına yönelik ciddi bir endişe hakimdir.
Türkiye, son yıllarda birçok siyasi krizle karşı karşıya kalmış olsa da bu topraklarda özgürlük ve demokrasi mücadelesi asla sona ermeyecektir. Türk gençliği, Atatürk’ün mirasına sahip çıkacak ve çağdaş, laik, demokratik bir Türkiye için mücadelesine devam edecektir. Hukukun üstünlüğü, adalet ve halk iradesine saygı gibi değerler, sadece belli kesimlerin değil, tüm Türkiye’nin ortak çıkarıdır.
Ne olursa olsun, bu ülkenin evlatları, Cumhuriyet’in temellerini sarsacak girişimlere karşı duracak ve demokrasi mücadelesinden asla vazgeçmeyecektir!
ANIL AKIN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.