Prof. Dr. Mustafa TÖZÜN
Türkiye’de Sağlık Politikalarının Gelişimi- III
TÜRKİYE’DE SAĞLIK POLİTİKALARININ GELİŞİMİ- III
(BEHÇET UZ DÖNEMİ)
Prof. Dr. Mustafa TÖZÜN
TÜRKİYE’DE SAĞLIK POLİTİKALARININ GELİŞİMİ- I’de ilk Sağlık Bakanımız Dr. Adnan ADIVAR ve eşi Millî Mücadele Kahramanımız Halide Edip ADIVAR’ı konu edinmiştik. TÜRKİYE’DE SAĞLIK POLİTİKALARININ GELİŞİMİ- I’de ise Cumhuriyetin ilk yılları, Atatürk Dönemi’nin Sağlık Bakanı Dr. Refik SAYDAM’ı andık.
**
Bugün 1945-160 dönemi, Der. Behçet UZ Dönemini ele alacağız.
Demokrat Parti, 1950-1960 yılları arasında Türkiye’nin siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel alanlarında belirgin değişimlere yol açmıştır. Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan gibi önde gelen liderler tarafından yönlendirilen parti, iktidarının ilk yıllarında demokratikleşme süreçlerini hızlandırmış, tarım ve ekonomik politikalarda köklü reformlar hedeflemiştir. Bu dönem, Türkiye üzerinde derin izler bırakan ve sonraki gelişmeleri şekillendiren kritik bir dönemeç olarak kayda geçmiştir.
Adanan Menders tam adıyla “Ali Adnan Ertekin Menderes” (1899, Aydın – 17 Eylül 1961, Bursa) dönemin en önemli siyaset adamıdır. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak 1950-1960 yılları arasında görev yapmıştır. Demokrat Parti’nin kurucularından biri olan Menderes, partinin Genel Başkanlığı’nı da yürütmüştür ve 1950-1960 dönemi boyunca ülkenin siyasi ve ekonomik yaşamında belirleyici bir rol oynamıştır (İnan, 2002).
Dönemin siyasi gelişmeleri Mehmet Arif DEMİRER’in ATATÜRK – BAYAR – ADNAN MENDERES kitabında şöyle özetleniyor:
“14 Mayıs 1950 Genel Seçimler – DP % 55.22 ile iktidara geliyor (CHP % 39.59)
22 Mayıs 1950 Bayar Cumhurbaşkanı, Menderes Başbakan oluyorlar
25 Temmuz 1950 Hükümet Kore’ye asker (4500 kişilik tugay) gönderme kararı alıyor
19 Eylül 1951 Türkiye’ye NATO’ya üye olmak üzere davet ediliyor
18 Şubat 1951 Türkiye NATO’ya üye oluyor
18 Ocak 1954 Bayar’ın ABD gezisi başlıyor (Dönüşü 10 Mart 1954)
2 Mayıs 1954 Genel Seçimleri yine DP kazanıyor (DP % 58.42 – CHP % 35.11)
27 Ekim 1957 Genel Seçimleri, oy kaybına rağmen, DP kazanıyor (DP % 47.70 – CHP % 40.82 – CMP % 7.19 – Hürriyet P: % 3.86)
4 Ağustos 1958 Para Operasyonu yapılıyor: % 221 Devalüasyon - 359 milyon Dolar kredi, yaklaşık 400 milyon Dolar borç erteleniyor Bu operasyondan sonra enflasyon 1959 yılında % 20, 1960 yılında ise % 5 oluyor 27 Mayıs 1960 Askeri Darbe yapılıyor – DP iktidardan uzaklaştırılıyor Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar ve tüm milletvekilleri Yassıada’ya gönderiliyorlar – Milli Birlik Komitesi (MBK) Yönetimi alıyor – Gürsel Devlet Başkanı oluyor
14 Ekim 1960 Yassıada’da duruşmalar başlıyor
6 Ocak 1961 Kurucu Meclis açılıyor – 1946 yılında İslam Ansiklopedisi için Atatürk Makalesini ve Kronolojisi’ni yazanlardan Enver Ziya Karal 1961 Anayasası’nı yazacak Kurucu Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı oluyor. Doğan Avcıoğlu Anayasa Komisyonu üyesi!
15 Eylül 1961 Yassıada’da Kararlar açıklanıyor: 15 idam kararı – Nürnberg’de 12 idam kararı vardı, 6 milyon Yahudiyi katleden Nazilere karşı 16 Eylül 1961 İnfazlar: Zorlu ve Polatkan idam ediliyorlar
17 Eylül 1961 İnfaz: Menderes idam ediliyor” (Demirer, M. A.).
Adnan Menderes döneminin sonu 27 Mayıs darbesiyle sona erecek ve Adnan Menderes bu dönemin sonunda idam edilecektir. 27 Mayıs 1960 darbesiyle ilgili gelişmeler siyasal, akademik ve toplumsal yönleriyle hızla değişti. Yıllar boyunca Demokrat Parti (DP) içinde parti içi çekişmeler yaşanırken Adnan Menderes de bu süreçte öne çıktı. 27 Mayıs’a giden dönemde Menderes’in şahsileşmesi ve parti içi güç mücadeleleri, demokrasinin sağlıklı işlemesini sıkça zedeledi. Darbe öncesinde iktidarın uzlaşma ve istikrar hedefleriyle hareket ettiği savunulsa da sonuç olarak olaylar toplumda geniş yankı buldu ve ülke gündemini değiştirdi. 27 Mayıs’ın ardından Adnan Menderes’in devrilmesi, demokrasinin işleyişine yönelik önemli bir kırılma olarak görüldü ve bu süreç, demokrasi duruşu ile iktidar arasındaki gerilimi belirginleştirdi. Bu dönemde Menderes’in şahsileşmesi ve politik hatalar, demokrasinin zarar görmesi yönünde yorumlandı; dolayısıyla olaylar zinciri, demokratik iktidarın güven ve istikrarını sorgulatan sonuçlar doğurdu (Çetinkaya, 2020).
Dönem’in sağlık politikaları:
Dönem’in sağlık politikalarına imza atan hekim ise Dr. Behçet UZ oluyor.
II. Dünya Savaşı etkileriyle Türkiye’de sağlık alanında köklü dönüşümler yaşandı. Sıtma, tifüs ve çiçek gibi salgınlar ortaya çıktı; Savaşın ekonomik ve siyasal buhranı da sağlık politikalarını olumsuz etkiledi, denilebilir. Bu süreçte sağlıkla ilgili çeşitli yasa ve kurumlar hayata geçirildi.
Savaş dönemi ve sonrasında (1940’lı yıllarda) sosyal güvenlik ve sağlık örgütlenmesinde önemli adımlar:
1943’te Köy Ebeleri ve Köy Sağlık Görevlileri Birliği Kanunu çıkarıldı (sonradan yürürlükten kaldırıldı).
1945 yılında Sıtma Savaşı Kanunu (4772) ile Analık Sigortaları ve Meslek Hastalıkları Sigortası konularını kapsayan düzenlemeler çıkarıldı ve 4792 sayılı İşçi Sigortaları Kurumu Kanunu yürürlüğe girdi.
1946’da İşçi Sigortaları Kurumu kuruldu ve önceki küçük sandıklar birleştirildi.
Dr. Behçet Uz’un iki dönem Sağlık Bakanı olması (1946–1950) ve 9. Milli Tıp Kongresi’nde açıklanan “Birinci On Yıllık Sağlık Planı” ile merkeziyetçi, bütünleyici bir sağlık yaklaşımı benimsendi.
1952’de bu kurumlar sağlık örgütleri kurma, işletme ve personel istihdamı yetkisi kazandı; hastaneler ve sağlık birimleri kuruldu ve sadece işçilere hizmet vermeye başladı.
“Birinci On Yıllık Milli Sağlık Planı” ülkeyi 10 yıllık bir dönemi kapsayacak şekilde yapılandırdı. Plan, sağlık alanında devrim niteliğinde hedefler sunuyordu: Öncelik korunucu ve onarıcı hizmetlere verildi; yataklı tedavi hizmetleri merkezi idarelere devredildi; devlet tüm süreçlerden sorumlu oldu. Plan’ın hedefleri:
- Türkiye 7 sağlık bölgesine bölünecek ve her bölge için merkeziyetçi bir hizmet sunulması öngörüldü.
- Her bölgede belirli sayıda yatak ve personel ile birlikte koruyucu ve tedavi edici hizmetler entegre edilmek üzere yapılandırılacaktı.
- Bölgeler kurulunca her bölgede bir Tıp Fakültesi açılması düşünülüyordu.
**
Plan’ın tamamlanmasına rağmen hükümet değişikliği nedeniyle kanunlaşması mümkün olmadı ve daha sonra uygulanması sınırlı kaldı.
1954 yılında Sağlık Bakanlığı, il özel idareleri, belediyeler ve vakıflara bağlı hastaneleri merkezi yapı altında toplamak için bir adım attı; böylece kamu hastanelerinin yönetimi merkezi hale getirildi. Bu süreçte bazı kurumlar istisna olarak değerlendirildi.
- 1950–1960 arasında tedavi odaklı hizmetler güç kazandı; 301 kurum ve 18.837 yataktan 1960 başında 566 kurum ve 45.807 yatak sayısına ulaşıldı.
- Ancak koruyucu sağlık hizmetlerinin önemi azaldı; kamu sağlık hizmetleri içinde çok başlılık ve koordinasyon sorunu görüldü; özel sektörün rolü arttı.
- 1954’te 6134 sayılı yasa ile il özel idareleri, belediyeler ve vakıflara bağlı hastaneler kamuya devredilerek, sağlık hizmetlerinin yönetimi merkezi bir çerçeveye entegre edildi (SSK, MSB ve üniversite hastaneleri hariç).
**
Plan’da öngörülen diğer yapısal adımlar ve yasa/tüzükler:
- 1952 Ana ve Çocuk Sağlığı Örgütü kurulması ve merkezler/şubeler kurulması (bazıları yürürlükten kaldırıldı).
- 1953 Türk Tabipler Birliği Kanunu (yürürlükte),
- 1953 Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi (yürürlükte),
- 1954 Hemşirelik Yasası (yürürlükte),
- 1956 Türk Eczacılar Birliği Kanunu (yürürlükte),
- 1956 Eczacılar Yasası (yürürlükte) gibi önemli mevzuatlar çıkarıldı veya günümüzde uygulanmakta olan şekilleri benimsendi.
**
Bu dönemde;
Siyasi liberalleşme ve karma ekonomik yapı sağlık sektöründe çok başlılık ve koordinasyon eksikliği yarattı; özel sektörün rolü güç kazandı ve kamu kurumları da çeşitli sağlık örgütleri kurdu.
1954’te başlayan ve 1950’li yılların sonlarına doğru etkisini sürdüren Milli Sağlık Programı ve Sağlık Bankası çalışmaları bu çerçevede ilerledi.
**
Ayrıca 1955’te Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi de öğrenci kabulüne başladı.
**
Genel değerlendirme olarak söyleyebiliriz ki:
Bu Dönem’de Hastane odaklı bir sağlık sistemi kurulmul ve yaygınlaştırılmıştır. Lakin koruyucu sağlık hizmetleri ve bütünleşik planlama açısından sınırlılıklar devam emiştir.
Sağlık politikaları, merkeziyetçilik ve kamusal yönetim ekseninde önemli değişiklikler geçirirken, bazı uygulamalar uzun vadeli olarak istikrarlı şekilde yürütülememiştir (Kökçü, 2014; Öztürk & Şaylıgil, 2017; Ak, 2021).
**
Dr. Behçet UZ Hayatı (1893-1986):
Dr. Behçet Uz, 16 Ocak 1893'te Buldan'da doğdu. 1905-1910 yılları arasında İzmir İdadisi'nde parasız yatılı olarak eğitim gördü. Meşrutiyet’in ilanına (1908) tanık olan ve 30 yıl aradan sonra Kanun-u Esasi’nin yeniden yürürlüğe girdiğini gören genç kesim, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yeni döneme öncülük etmesini de desteklemiştir. Dönemin Jön Türk çizgisini sürdürdüğü düşünülen bu cemiyet, “Hürriyet, Adalet, Eşitlik, Kardeşlik” sloganını benimsemiş ve Şükrü (Saraçoğlu), Fuat Ziya (Yamanlar), Hüseyin Ragıp ve Yusuf Rıza gibi cemiyete yakın isimlerin derslerinden etkilenmiştir. Dr. Behçet Uz, lise eğitimini tamamladıktan sonra Tıbbiye-i Mektebi’ne devam etmeyi seçmiştir. Bu dönemde, topluma yakın isimlerle anılan Adliye-i Şahane’de Mazhar Paşa, Besim Ömer (Akalın) Paşa, Kadri Reşit (Anday) Paşa, Akil Muhtar (Özden), Celal Muhtar (Özden) ve Adnan (Adıvar) gibi isimler ile çalışma yürütmüştür. Bu dönemde Türk Ocakları'nda aktif rol oynadı. 1911'de, Anadolu genelinde kapsamlı bir sağlık taraması yapan Tıp Fakültesi Talebe Cemiyeti'nin başkanlığına seçildi. Bu sırada tıp fakültesinde ikinci sınıf öğrencisiyken babası vefat etti (1914). Tıp fakültesinden 18 Kasım 1918'de mezun oldu. Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları Kliniği'nde, 1919'da Profesör Kadri Reşit Paşa yönetiminde yardımcı doçent olarak akademik hayatına başladı. Şişli Etfal Hastanesi'nde de çalıştı. Bu arada, Mondros Mütarekesi imzalanmış ve Anadolu'nun işgali başlamıştı. Dr. Behçet Uz, Şişli Etfal Hastanesi ve Tıp Fakültesi'nde yoğun olarak çalıştığı 1920 yılında Kadri Reşit Paşa'nın yardımıyla Buldanlıoğlu ailesinden Hafız Ethem Bey'in kızı Sıdıka Hanım ile evlendi. Düğünden sonra bir süre İstanbul'da yaşadıysa da eşinin ısrarı üzerine daha sonra İzmir'e yerleşti.
Kısa süre sonra atandığı Memleket Hastanesi'nde çocuk hastalıkları servisi müdürü olarak çalıştı. Fransız Hastanesi, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Aydın Şimendifer Şirketi'nde hekim olarak çalışırken, Lütfi Bey'in maddi çıkarı olmayan ve gelir düzeyi tatmin edici olmayan hastalar için açtığı eczanede hastalarla ilgilendi. Öte yandan, başarılı olduğu hekimlik mesleğinde sürekli kendini yeniledi ve halk sağlığına verdiği önem nedeniyle sevilen bir isim oldu.
Cumhuriyet öncesi dönemde Dr. Behçet Uz ve 12 meslektaşı, İzmir Verem Savaş Derneği Hayriyesi’ni kurdu. Dernek, 1918’de kurulan Osmanlı Verem Savaş Derneği’nin işgal nedeniyle kapanmasıyla oluşan boşluğu doldurdu; amacı vereme karşı aşı geliştirmekti. Dernek; 14 Nisan 1923’te resmen kuruldu ve genç Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlık politikalarının şekillenmesinde etkili oldu. Dr. Uz’un kızı Mübeşşir’i veremden kaybetmesi, bu alanda O’na derin duyarlılık kazandırdı; Dr. Uz uzun yıllar derneğin Genel Sekreteri ve Başkanı oldu. İzmir Tabip Odası başkanlığı sırasında şehirdeki kamu sağlığı sorunlarına dikkat çekti ve Atatürk’ün İzmir’deki annesi Zübeyde Hanım’ın sağlığıyla da ilgilendi.
Dr. Behçet Uz, 1930 yılında İzmir belediye meclisi üyesi oldu ve şehrin sorunlarına karşı duyarlı tutumuyla dikkat çekti. 1931-1941 yılları arasında İzmir Belediye Başkanı olarak, şehrin altyapı eksikliklerini gidermek için büyük ölçekli projeler başlattı. Her ilçede çocuk bahçeleri, parklar ve çarşılar kurdu ve geniş caddeler ve bulvarlar açarak sağlıklı bir kentleşmenin temellerini attı. 23 Nisan 1938'de topladığı bağışlarla kurduğu çocuk hastanesinin temelini attı. Hastane, Sağlık Bakanı olarak görev yaptığı dönemde, 2 Nisan 1947'de Başbakan Recep Peker tarafından açılmıştır. Türkiye'nin en büyük fuarlarından biri olan İzmir Enternasyonal Fuarı'nın kuruluş sürecinde Dr. Behçet Uz'un izlerini görmek mümkündür. Fuar, 1 Eylül 1936'da daha önce Kültürpark olarak kullanılan ve uzun yıllar Türkiye ekonomisine ciddi bir katma değer sağlayan alanda açılmıştır
**
Dr. Behçet Uz, 1957 seçimlerinde DP’den İzmir Milletvekili seçildi; siyasi kariyeri 27 Mayıs 1960 darbesiyle son buldu. Diğer DP’li siyasetçiler gibi o da tutuklanıp Yassıada’da kurulan Adalet Divanı’nda yargılandı. Yaklaşık bir yıllık duruşmalar süresince kaleme aldığı savunması dikkat çekti ve hayatının kısa bir özeti olarak değerlendirildi. Kayseri Cezaevi’nde dört buçuk yıl hapis cezasının yaklaşık iki buçuk yılını çekti, ardından af ile özgürlüğüne kavuştu.
**
Tekrar aktif siyasette yer almadı, y, 19 Mayıs 1986'da İzmir'de aramızdan ayrıldı. Kabri, Bornova Kokluluca Mezarlığı'ndadır.
**
Behçet UZ Özgeçmiş bölümünü Turhan Ada’nın ilgili makalesinden özetleyerek aktardık. (Ada, 2024).
**
Dr. Behçet UZ’un ruhu şad olsun.
**
Her dönemi dünyanın ve ülkenin koşullarını düşünerek değerlendirmek gerekir. Bu dönemin (1945-60) sağlık politikalarına emek veren tüm idareci, hekim ve sağlık personelimizi saygıyla anıyoruz.
“Türkiye’de Sağlık Politikalarının Gelişimi” serimize Sağlıkta Sosyalizasyon ve Prof. Dr. Nusret FİŞEK ile devam edeceğiz.
Sağlıcakla kalın. 18.09.2025.
**
Kaynaklar:
Ada, T. (2024). Portraits from Our Medical History Dr. Behçet Uz (1893-1986). Cocuk Enfeksiyon Dergisi, 18(4), E269-E274.
Ak, S. (2021). Geçmişten günümüze Türkiye'nin sağlık politikaları. Ankara Sağlık Hizmetleri Dergisi, 20(1), 28-36.
Çetinkaya, S. G. (2020). Adnan Menderes’ in siyasal karakteri ve 27 Mayıs. Journal of Universal History Studies, 3(Prof. Dr. Mustafa Keskin Special Issue), 112-130.
Demirer, A. Atatürk – Bayar – Adnan Menderes. https://www.kemalizm1938.org/pdf/ataturk_bayar_dp.pdf (Erişim: 17.09.2025).
İnan, S. (2002). Muhalefette Adnan Menderes: 1945-1950 (Doctoral dissertation, SDÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü).
Kökcü, A. T. (2014). Türkiye'de Cumhuriyet Dönemi Sağlık Politikaları. Turkiye Klinikleri Journal of Medical Ethics-Law and History, 22(3), 98-105.
Öztürk H, Şaylıgil Ö. (2017). Bir Hekim ve Politika Adamı: Dr. Behçet Uz ve Sağlık Politikaları. J Behcet Uz Child Hosp. ;7(2):77-85. doi: 10.5222/buchd.2017.077.
**
Prof. Dr. Mustafa TÖZÜN KISA ÖZGEÇMİŞ:
İzmir’de 08.05.1976’da doğdu. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden (2001) mezun oldu. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Halk Sağlığı Uzmanı unvanını aldı (2007). Toplum Sağlığı Merkezi Sorumlu Tabibi, İlçe Sağlık Müdürü, Halk Sağlığı Müdürü görevlerinde bulundu. Halen İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalında öğreti üyesi olarak görevini sürdürmektedir. Akademik alanı dışındaki ilgi alanlarında da kitapları bulunmaktadır. Evlidir ve iki kız çocuğu babasıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.