Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

TRT’DE AÇLIK OYUNLARI

TRT’DE AÇLIK OYUNLARI

"Marsilya’da piyangodan 100.000 frank çıkan iki işçi, bir yer açıp, ömürlerinin sonuna kadar çalışmadan yaşayacakmış! Sizin sınıfınız, bu işte! Onlar gibi olduğunuzda da geldiğiniz yeri unutuyorsunuz. Elinize mülkiyet geçince de onu paylaşmıyorsunuz. İşte sizin kokuşmuş sınıfınız, acınacak hâldesiniz…”

Bir anarşist, böyle diyordu işçilere, Germinal romanında.

Daha evvel yazılarımda bahsettim. Bendeniz, şu anda bir köyde yaşıyorum. Bütün yazı, Samanlı dağlarını gezerek, böğürtlen, kızılcık, kuşburnu toplayarak; ormanda rüzgârın, suyun, kuşların sesini dinleyerek geçiriyorum. Kuşların yuvası, dikkatimi çekiyor. İkinci yuvası olan kuş yok. Bir ağaçta yazlığı, bir ağaçta kışlığı olan kuş yok. 

Eve gelince haberlere bakmak rûhumu daraltsa da bakıyorum işte! Bir çeşit arınma olan bu doğa gezilerinin arkasından, kokuşmuş sınıfımın acınacak hâllerini iliklerime kadar hissediyorum. Tek tesellim, içinde olmamak. “Hadi canım fırsat çıkmamıştır” diyecekler için peşinen söyleyeyim. Gâyet güzel(!) bir görevden, yol yakınken istifa ettim. Evliya değilseniz bu düzenin içinde kaybolup gitmeniz kaçınılmazdır. Daha da vâhimi, kaybolduğunuzda bol bol dâvâ edebiyatı yaparsınız. Namazlı abdestli kıytırık bir danışmanın üçüncü maaşını öğrendiğinizde, “Ulan şerefsiz! O zaman hastaneye niye arabanla gitmiyorsun?” diye bağırmak istemezsiniz artık. Hastaneye makam arabasıyla gitmeli ki park ücreti vermesin.   

Dün TRT Yönetim Kurulu’na iki başörtülü hanım atandı. Birisi, köşe yazarı. Devletin uçağında bütün dünyâyı gezdi. Zâten iyi geliri var ama demek ki yetmiyor. Bu atama, tam da Erdoğan için canını verecek bir başörtülü köylü hanımın, hemşehrisi Erdoğan’a isyânını yazmayı düşündüğüm sırada oldu. 

“Yeter da! Biraz sağına soluna baksın! Böyle giderse inekleri satacağum.”
 
Süt satamazsa kocasının emekli maaşına kalacak olan bu hanım, başörtü dâvâsına baş koymuş iki hanıma piyango vurduğunu bilse ne yapar acaba? Hem de Erdoğan’ın vurdurduğunu..

Dün ne CHP’lilerin ne de sosyal medyadakilerin bu konudaki itirazlarını ciddiye aldım. TRT’de seyrettiğim açlık oyunlarını okuyunca sebebini anlayacaksınız.

TRT’yi kurumsal olarak tanımam, görev icâbı ziyâret edişimle oldu. Biraz dikkatli bakınca nasıl bir çiftlik olduğunu anlamamak mümkün değil. Ben gördüğümde çiftlikte CHP-MHP döneminin tasfiyesi sürerken, AK Parti-Cemaat dönemi başlamıştı. Pasife alınan MHP’li dâvâ arkadaşlarımın niye burnundan soluduğunu, kurumun en tepesindeki üst düzey idârecilerin yemek yediği restoranı görünce daha iyi anladım. Dikkat ettiyseniz restoran diyorum, yemekhâne değil. Buraya personel ve alt düzey idâreciler giremiyordu. Alt düzey idâreciler, buraya girememenin ezikliğini yaşarken, buraya terfi edenler ise İslâm dâvâsı kemâle erdiği için pek mutlulardı. Nasıl olmasınlar, ilk iş olarak içki servisi kaldırılmıştı. 

Filmi tekrar edeyim isterseniz. TRT diye bir çiftlik var. Çiftliğinde bilmem kaç yıldızlı lüks restoran var. Bu restoranda sırasıyla CHP’liler, MHP’liler yemek yemişler. Şimdi ise geldiği yeri unutan AK Partililer yemek yiyorlar. 

TRT Yönetim Kurulu’na atanan iki başörtülü hanım da yiyecekler ve Sâlih Tuna müstear ismiyle yazan diğer yönetim kurulu üyesi Dâvut Kayacı ile restoranda Bretch sohbeti yaparken şöyle diyecekler:

“28 Şubat’da başörtülüler, buraya giremiyorlardı. Çok şükür kazandık!”

Ne güzel! Başörtülüler, bir kaleyi daha ele geçirdiler. Çok gururlandık. 

Bütün dâvâ, işte bu! Aksırana tıksırana kadar yemek. Çünkü açız; çok açız. Restoranda yiyen, mutlu; kovulan, isyanda. Şöyle bir tam tur dönsün hele, açlık oyunları başa saracak. 


Gelelim tepkilere…

Bir kere CHP’liler sussun! Restoranda kurduğunuz düzen, alkolsüz devam ediyor o kadar! Gerçi biz, sizi solladık. Câmide bile dizimizi kırıp cemaatle birlikte yerde oturamıyoruz artık. En emin yer olan Allah’ın evinde, protokol ile vatandaş arasına emniyet şeridi çektik.

MHP’liler, “serok” tokadından serseme döndüler. “Ya Nihal Atsız’dan vazgeçin ya Andımızdan” dediğim için bana “a la garson türbanlı”, yâni fâhişe diyerek, “Ya Apo’dan vazgeçin ya Allah’tan” cevâbı veren, Bahçeli’nin pek sayın danışmanı Şükrü Alnıaçık’ın, bu Aposever atama hakkında bir çift laf etmesini beklemiyorum. Açsın, Kuzuların Sessizliği’ni seyretsin!

AK Partili Hâcer Haniç’in “Erdoğan, bu hanımı nüfusuna geçirsin!” tepkisi, çok dikkat çekti. Hâcer Hanım, 2018 seçimlerinde AK Parti’den aday olmuş. Nüfusa geçse susacaktı. 

Açıkçası ben şükrettim. Ermeni diasporasından ödül alacak kadar Türk târihine Fransız olan bu hanım, TRT’nin restoranında sınıf atlayınca ülke batmaz, kendisi batar. 

Ya Türk Târih Kurumu’na atansaydı? 

Cumhuriyet târihini iyi bilenlerin benim gibi şükrettiklerine eminim. 

Yeterince tabii âfet yasadık. Başka âfete gerek yok!

 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum