Çidem Ayözger Ergüvenç

Çidem Ayözger Ergüvenç

Şaşırmak

Şaşırmak oldukça sık rastlanan bir duygudur; olmayacak bir şeyle karşılaşınca şaşırırsınız, sevinç, övünç ya da üzüntüyü de beraberinde getirebilir ama yol arkadaşı mutlaka hayrettir. Artık her gün artan fiyatlara hayret etmeyeceğim diyorum ama elimde değil her seferinde “bu kadarı da olamaz” sözcükleri dilimden dökülüyor; şaşırıyorum, hâlâ şaşabildiğime de daha çok şaşıyorum.

İsimlerde şaşırırım. Bora adlı bir delikanlı tanıdım, kendisine sürekli Mahmut diyorum yanlışlıkla; garibim de her seferinde düzeltiyor. Bu durum birkaç kez tekrarlandıktan sonra, “Bora’cığım kusura bakma ama kesin sende bir Mahmut’luk var” demiştim. Ama daha beteri, bir kez topluluk içinde Asur isimli bir delikanlıya seslenirken isminin başına olmayacak bir harf ekleyerek ağzımdan kaçıvermişti. “Aman abla etme” demeğe kalmadı benim seslenişim zavallının üstüne yapıştı.

Sıklıkla bir araya geldiğimiz arkadaşlarımızla buluştuğumuz bir gün, eşine dönüp, “Osman da bugün biraz durgun” dedim. Kadın hayretle yüzüme bakıp Osman’ın kim olduğunu sordu. Eşinin adının Çetin olduğunu, ağzımdan yanlış isim çıktığını o zaman anımsadım ama dilin kemiği yok.

Deyimleri kullanırken de şaşırırım. Örneğin “kedinin bacağını ayırmak”, “şeytanın bacağını kırmak”. Bu ikisini hep karıştırıp “kedinin bacağını kırmak”, “şeytanın bacağını ayırmak” olarak söylerim. Yıllar önce eşimin şantiyesinde çalışan bir mühendis vardı, kedi düşkünü. Karı koca evlerinde belki on tane kadar kedi beslerlerdi. Bir gün adam beni telefonla aradı ve bir süredir çekmekte olduğu bir hastalıktan kurtulduğunu söyledi. Çok sevindim, “Desenize kedinin bacağını kırmışsınız” dedim. Çok üzüldü, “Hangi kedinin? Bizimkilerden birinin mi? Biz nasıl böyle bir şey yaparız” diye telefonda inliyor; yanlış ifade kullandığımı anlatana kadar adamcağız kıvrandı durdu.

Her zaman ben şaşkınlık yapmam; bazen başkaları da yapar. Yıllar önce, bir arkadaşımın önerisi ile bir manikürcüye gittim. Kadın gerçekten işinin ustası, yalnız konuşmasına takıldım. Öyle bir konuşuyor ki neredeyse geniz eti fırlayıp alnıma yapışacak; o kadar nazal konuşuyor. Çalışırken bana sorular soruyor, ben de kendimce yanıtlıyorum. Birden, “Çiğdem abla sizin geniz etiniz mi var? Biraz genizden konuşuyorsunuz da” demez mi? “Kızım, tencere dibin kara seninki benden kara. Bugüne kadar bana kimse böyle bir soru sormamıştı!” diyemedim. Herhalde vardır diyerek geçiştirdim.

Yine eski yıllarda benden yaşça büyük bir tanıdığım kendine bir volkswagen araba aldı ama ehliyeti yok. İşe almak zorunda kaldığı şoför onu almaya gittiğinde itinayla kapıyı açar, ön koltuğu yatırır kendisini arka koltuğa alırdı. Hem çok şaşırmıştım hem de çok gülmüştüm.

Evlenirken marka bir masa örtüsü alınmış, yıllar sonra yazlığımıza götürdüm. Güneşte kalıp solmasın diye özen gösteriyorum. Şifonyerimin önünde ayna var; çekmeceyi açtım örtü ilk günkü gibi pırıl pırıl; yüzüme baktım yaşım gereği yüzümde çizgiler… Şaşırdım mı önemli değil ama hemen örtüyü cezalandırdım ve güneşten korumaktan vazgeçtim. O da çaresiz benim gibi yaşanmaya boyun eğdi.

Yazlığımızda yüzme alanımız ipe dizili beyaz mantarlarla çevrilmiştir. Bağlantı yerlerinde iki, üç mantar bitiştirilerek bağlanır. Zamanla yosun tutar ve beyaz renkleri yer yer kararır. Ciddi görme sorunu olan bir arkadaşım yüzerken grup mantarları insan zannetmiş el sallamış, günaydın demiş; hiç yanıt yok kim bu asosyal komşu diye düşünerek yakınına kadar yüzmüş. Ancak o zaman mantarları tanımış ve hem çok şaşırmış, hem de üzülmüş. Sevgili Yıldız’cığım kendisini çok üzdüğü halde bu durumu bana kahkahalarla gülerek anlatmıştı. Gittiğinden hoşnut olsun, ışıklarda dinlensin.

Geçen gün hem çok üzüldüm hem de hayretten küçük dilimi yutacaktım. Dünyaca ünlü, pırıl pırıl, yeni baba olmuş bir hakemimiz insan diyemeyeceğim, hayvan asla demeyeceğim bir yaratık tarafından görevi başındayken yumruklandı. Elmacık kemiği kırıldı.

Öfke toplumu olmamızı sağlayanlar herhalde hiç şaşırmamışlardır. Şiddet görerek büyüyen topluma mâl olmuş bir insan kindar bir toplum yarattığı için çok mu mutlu acaba?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum