Bestami Bozkurt

Bestami Bozkurt

PARA NASİP İLİŞKİSİ

Nasip nedir?

TDK’da şöyle:

Bir kimsenin elde edebildiği, sahip olabildiği şey.

Bazı insanlar dünyaya sadece para kazanmak için gelmişlerdir. Para kazanmak için ömürlerini verirler ancak o parayı harcamayamazlar.

Nasip olmaz.

Yokluk zamanlarının toplumsal belleklerde “sakla samanı gelir zamanı” şeklinde mottolaştırdığı birikime dönüştürme iç güdüsü hemen hepimizde vardır. Bazıları için o zamanın hiç gelmediğini görüyoruz.

Tanıdığım biri 35 yıl boyunca eşinden çocuklarından memleketinden uzakta Avrupa’da para biriktirip memleketinde tarla, takım, ev, dükkan alarak iyi bir birikim elde etmişti ancak bu adam harcamayı öğrenemediği için kazandığı parayı hiçbir zaman harcayamadı. Sakladı samanı ancak hiç zamanı gelmedi. Gelemeden ölüp gitti. İyi biriydi ancak parasının sefasını süremedi belki çocukları sürüyordur.

Nasip olmadı.

Cumhuriyet kurulalı beri yoklukların kıtlıkların getirisidir bu biriktirme, iktisat edip zor zamanlar için para saklama.

Şu oldu mu tamam!

Halk arasında konuşulur. Abi evimi aldım, arabamı aldım, tamam. Daha ne olsun? Karnımız doyuyor çok şükür…

Zor zamanların en kötü bırakıtı bu oldu maalesef. Parayı nereye, nasıl harcayacağımızı bilmiyoruz, bilemiyoruz. Yastık altı yapılan altınlar yastık altından çıkarılamıyor. Genelde başkalarına nasip oluyor.

Öte yandan…

Avrupalının ürettiği arabaya onlardan daha fazla kıymet veriyoruz. İdarecilerine bakıyorsunuz bisikletle işe gidip geliyor biz de arazi tarzı jeeplerle kuaföre giden sonradan görme lümpenler, sosyete olduğunu zanneden görgüsüzler…

Avrupalı neye değer veriyor? Gezip görmeye, kültürel olarak zenginleşmeye, kitaplara…

Biz de kocaman evlerde elalemin beğenisine sunulmak üzere mobilyalar, içleri cam, cincik boncuk…

Her zaman mı düğün yapıyoruz? Kredi çekip en iyisi olmalı… diye düşünülüyor. Düğünden sonra borç dağ gibi çıkınca evlilikteki ilk çatışmalar kaçınılmaz hale geliyor.

Hep başkalarına beğendirme merakı içinde ömrümüzü heder ediyoruz.

Kendimiz için yaşamak nasip olmuyor bu hayatı.

Gümüşlüklerde saklanan süslü çay bardakları bir gün gelmesi muhtemel misafirler için özenle saklanır ama o gün bir türlü gelmez.

Avrupalı’nın gündeminde sergiler, festivaller, filmler, gezilmesi gereken yerler yer alırken biz de kocaman evler, borç harç araba, son teknoloji telefonlar, …

Burada amacım Avrupalı güzellemesi yapmak değil ama maalesef biz de para başkaları küçük dilini yutsun diye harcanıyor, başkalarına göstermek için seferber ediliyor.

Biz de araba almak lüks olduğu için aynı zamanda hava atma malzemesidir.

İlber hoca söylemişti. Üniversitelerimizde entelektüel yok, bakın üniversite otoparklarına. Son model araçlarla insanlar birbirine üstünlük kurmaya çalışıyor.

Otoparklarda insanlar arada tapındıkları arada bindikleri araçlarıyla varlık göstermeye çalışıyor.

Kendimizi gösterebilmek için elimizdeki varlığı öne sürüyoruz.

Buradaki korkunç olan şey şu:

Okullarda çocuklarımız arasında büyük bir sosyal kamplaşmaya neden olması.

Bizim şöyle evimiz var böyle arabamız var şeklinde çocuklar arasında konuşulunca evi arabası olmayan çocukların kendilerinde büyük bir dışavurum sorunu yaşamaya başlandığını ve psikolojik bakımdan yıkımların yaşandığına şahit oluyoruz.

Bu çocukların bunları hedef olarak büyütmesi zamanla büyük bir ev iyi bir araba alındığında dünyada başarılı olunduğunu düşünmeye başlamalarıyla sağlıksız süreç yaşıyoruz.

Kendi kişisel kabiliyetlerimizi arttırmak, üretme potansiyelimizi arttırmak ve öğrenme becerimizi yükseltmek temel hedeflerimiz olmalıdır ve bunları tamamen kendimiz için yapmalıyız. Bunun için bolca okumalı, festivaller, sergiler, gösteriler, tiyatrolar, fuarlar kendi yaşam kalitemizi arttırmak için kullanılmalı.

Para, ne yastık altı yapılmak için kazanılır ne de gösteriş olsun diye. Kendi ufkumuza, dünya görüşümüze katkı sağlamayan para bize nasip olamamış paradır.

Şöyle bir fıkra ile bitirelim:

Araplardan zenginliği ile ünlü çok cimri bir adam eline ne zaman para geçse para sandığını açıp paraya şöyle dermiş:

  • Ey derbeder, ne zamandır ellerde dönüp dolaşırsın. Seni sandığına yatırayım da uzunca burada istirahat et. :)

BESTAMİ BOZKURT

EĞİTİMCİ YAZAR

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.