Nuray Başaran’ın Kaleminden Cumhuriyet Yazı Dizisi: Bir ‘Garip’ Cumhuriyet (4)

‘Çukulata Kutuları’na Sığmayan Cumhuriyet Skandalı
Yazı dizimizin bir önceki bölümünde (3. Bölümde ); Cumhuriyet’in kuruluşu ve devrimlerini anlatmak üzere Atatürk tarafından kurulan Cumhuriyet Gazetesi’nin, bugün ‘Çukulata Kutuları’nda gelen para ile haber yapma noktasına gelmesinin trajik durumunu ve olayların kronolojisini anlatmıştım.
Elbette hepimiz çok üzgünüz Cumhuriyet’in bu duruma gelmesinden. Bize yazanlar da üzgün. Gerek arayanlara, gerekse bize not ve belge gönderenlere çok teşekkür ediyorum. Onların da bizim gibi tek amaçları var; Cumhuriyet’i korumak ve Cumhuriyet’i sağlıklı ve şaibesiz yaşatmak.
Bazı Cumhuriyet çalışanları da, ‘çukulata kutuları’nda gelen paranın söylenenden daha fazla olduğu ve ilgili yetkiliye gelene kadar dörtte bir orana indiğinin Cumhuriyet koridorlarında konuşulduğunu da kulis bilgisi olarak yazmazsam dizi yazısının eksik olacağını söylüyor.
Her ne kadar bu konuda söylenen ve açıklanan resmi rakam dışına çıkmak istemesem de, bu kulisler ve dedikodular bile; bir Cumhuriyet varlığının bu duruma düşürülmesine sebep olan yöneticilerinin, aslında ‘CUMHURİYET’e sahip çıkılması gereken en önemli günlerden geçtiğimiz şu sıralar , varlığımıza ne kadar zararı dokunduğunun anlaşılması açısından çok önemli diye düşünüyorum. Ve bu sebeple bu kulis bilgilerine de yer vermek durumunda kaldım.
Bu arada Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici ise ,- her ne kadar Cumhuriyet Gazetesi yönetimi ‘çukulata kutuları’nda alınan paranın iade edildiğini söylese de- , bu para karşılığı istenen haberlerin Cumhuriyet Gazetesi tarafından nasıl yerine getirildiğini 15 Haziran 2023 tarihinde belgeleriyle anlatacaktı.
Faruk Bildirici’nin bu yazısı bugüne kadar yaşanan hukuki süreçlerinin bilgileri ile birlikte halen bloğunda yayınlanmaktadır. Biz de aynen bugün yayınlıyoruz. Virgülüne dokunmadan!
Ama o yayından önce söylemek istediğimiz güncel son dakika bilgileri var.
Ve bunlar, ‘KEŞKE SKANDALLAR BUNUNLA KALSAYDI!’ dedirtecek türden maalesef….
Bir sonraki bölümde işleyeceğimiz CUMHURİYET ARŞİV PAZARLIĞI için size bugünden son dakika haberimizi hemen verelim :
BİR DÖNEM CUMHURİYET’İN ARŞİVİNİN PAZARLANDIĞI KRİPTO PARA BORSASI ICRYPEX'İN BAŞKANI GÖKALP İÇER, ÇARPICI SUÇLAMALARLA DÜN TUTUKLANDI.
MAHKEMEYE SEVK EDİLEN İÇER, “UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE TEMİN ETME” VE “KADINA KARŞI OLASI KASTLA ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS” SUÇLARINDAN CEZAEVİNE GÖNDERİLDİ.
Evet tüm bunların hikayesini yazı dizimizin 5.bölümümüzde yayınlayacağız.
Bu bölümü Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’nin ‘çukulata kutuları’nda Cumhuriyet Gazetesi’ne gelen paralar ve sonrasındaki yayın politikası değerlendirmesi ile ilgili kaleme aldığı makaleyi aynen yayınlayarak, yorumu okuyucularımıza bırakıyorum:

“PARA KARŞILIĞI HABER”İN ÖYKÜSÜ VE CUMHURİYET’E SORULAR (*)
Haziran 15, 2023
Cumhuriyet gazetesine yöneltilen “para karşılığı manipülatif haber yapıldığı” suçlamasıyla gündeme gelen elektronik ticaretin düzenlenmesi hakkındaki yasanın politik arenadaki serüveni kadar medyada izlediği yol da zikzaklarla dolu.
Elektronik ticaret piyasasındaki tekelleşmeyi önlemek amacıyla Ticaret Bakanlığı’nın hazırladığı yasa TBMM’de görüşülürken CHP, HDP ve İyi Parti milletvekillerinin de desteğini almıştı. 1 Temmuz 2022’de 307 oyla kabul edilen yasaya karşı hiç ret oyu kullanılmamış; sadece İyi Parti’den Fahrettin Yokuş çekimser oy vermişti.
Ama nasıl olduysa CHP, yasanın 7 Temmuz’da Resmî Gazete’de yayımlanmasından haftalar sonra bazı maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Yasanın yürürlüğe gireceği 1 Ocak 2023 tarihi yaklaşırken de yasa aleyhine aniden geniş bir lobi faaliyeti başladı. Bu faaliyeti yürütenlerin başında e-ticaret platformu olarak Türkiye pazarının lideri konumunda olan Trendyol geliyordu.
İki yıl kadar önce Rekabet Kurumu’nda kendisi hakkında soruşturmayı yürüten ve sektördeki şirketlerin tüm verilerine sahip olan Hatice Yavuz’u üst düzey yönetici olarak transfer eden Trendyol, agresif bir tekelleşme politikası izliyordu.
Sermayesinin yüzde 86’sı Çinli Alibaba şirketine ait olan Trendyol, tekelleşmeye karşı olduğu belirtilen bu yasadan çok rahatsızdı. Yasa nedeniyle Trendyol Cüzdan para yükleme gibi bazı hizmetleri durdurmak zorunda kalmışlardı.
Trendyol’dan sonra pazarda ikinci durumda olan hepsiburada ile üçüncü durumda olan N11’den yasaya karşı itiraz gelmedi. Dördüncü durumda olan online pazaryeri GittiGidiyor da tekelleşmenin sonucu olarak geçen yıl piyasadan çekilmişti.
Trendyol’un yatırımcılarından Princeville Capital’in yönetici ortağı Emmanuel DeSousa bile İstanbul’a gelip, “Türkiye’ye yüz milyonlarca dolar yatırım yapabiliriz ama yeni düzenlemedeki bazı unsurlar, sermaye girişini zorlaştırıcı” diye demeç verdi.
Habertürk: Çinli şirket öcüsü yanlış
Başlangıçta yasa hakkında medyada yayımlanan haberler de genellikle olumluydu. Ama yürürlük tarihi başlarken aniden hava döndü; aleyhte bir kampanya başladı.
Görebildiğim kadarıyla yasaya karşı medyadaki kampanya Habertürk’te başladı. İlk yazılardan biri Güntay Şimşek’in Habertürk’te 8 Kasım 2022’de kaleme aldığı “E-ticaret kanunu her şeyi altüst edecek” başlığını taşıyordu. Şimşek, 22 Kasım’da “E-Ticaret kanunu kamu otoritelerine de zarar verecek”, 3 Aralık’ta “E-Ticaret kanununa da ithalat gibi bakılıyor”, 11 Aralık’ta “E-Ticaret kanunu tekelleşmeyi önleyebilir mi?”, 19 Aralık’ta “Yeni başlayanlar için; E-Ticaret kanununun zarar tespiti”, 23 Aralık’ta “Yerli şirketteki yabancı yatırımcı ne kadar yabancı olabilir” başlıklı beş yazı daha yayımladı.
Şimşek, altıncı yazısında “Çıkarılan E-Ticaret Kanunu ile serbest piyasa ekonomisinin ruhu da örtüşmüyor, ama kanunun asıl amacının veya gizli hedefinin “Çinli” bir şirket “Trendyol” olduğu da fısıldanıyor” görüşünü dile getirdi. “E-Ticaret Yasası’nı “Çinli şirket” öcüsü ifadesi kullanarak savunmak, globalleşen ve dijitalleşen dünyada yanlış” diyerek, bu şirketi savundu.
Yine Habertürk’te Kemal Öztürk, 1 Aralık’ta “Yeni e-ticaret yasasının medyaya etkisi” başlığıyla yasanın aleyhine bir yazı yayımladı. Ayrıca Habertürk’te yasaya karşı birçok haber kullanıldı; televizyonda program da yapıldı.

Kampanyaya katılan diğer yazarlar
2022 Kasım-Aralık aylarında birçok medya kuruluşunda yasa aleyhine yazı ve haberler yayımlandı. Bunlardan biri de Halktv.com.tr yazarı Barış Soydan’ın “Ali kıran baş kesen yeni E-Ticaret Kanunu” başlıklı yazısıydı.
Türkiye gazetesi yazarı ve TGRT programcısı Cem Küçük de geçen kasım ayından itibaren e-ticaret yasasına karşı kampanya başlattı. Küçük, 11 Kasım’da “Yeni e-ticaret kanununda bazı meseleler”, 23 Kasım’da “Yeni e-ticaret kanununu muhaliflerin desteklemesi tuhaf değil mi?”, 5 Aralık’ta “Yeni e-ticaret Kanunu’ndaki bazı çelişkiler ve yanlışlar”, 28 Aralık’ta “E-Ticaret kanunundaki yanlıştan dönülsün” başlıklarını taşıyordu.
Kasım ve aralık aylarında e-ticaret yasası aleyhine BloombergHT ve Aydınlık’ta da haber ve yazılar yayımlandı. Ancak bu iki medya kuruluşunun diğerlerinden farkı, yasanın TBMM’den geçtiği zaman da yasaya karşı çıkmış olmalarıydı. Bloomberg HT’de 1 Temmuz 2022’de “E-Ticaret Kanunundaki değişiklik Super APP’lerin önünü kapadı” başlıklı bir haber yayımlanmıştı. Aydınlık’ta da Recep Erçin, “E-Ticaret düzenlemesi sektöre gem vurabilir” yazısını kaleme almıştı.
T24 yazarı Füsun Sarp Nebil ise tüm bu yazarların aksine dönemin Ticaret Bakanı Mehmet Muş ile söyleşi de yaparak, yasa lehine yazı serisi hazırlamıştı.

Cumhuriyet’teki ani tavır değişikliği
Cumhuriyet gazetesini yasa aleyhine kampanya yürüten diğer medya kuruluşlarından ayıran en önemli fark, TBMM’den geçmesinin ardından yasayı desteklemiş olmasıydı. Cumhuriyet’te 3 Temmuz 2022’de yayımlanan haber, “Kartlar yeniden dağıtılacak” başlığını taşıyordu. Başlık üzerinde “TBMM’den jet hızıyla geçen yeni yasa, e-ticarette tekelleşmenin önünü kapatmayı amaçlıyor” deniliyordu. “Sektörün itirazları” olduğuna dikkat çekiliyordu ama “tüm paydaşlar tarafından paylaşılan olumlu izlenimin baskın olduğu” vurgulanıyordu. Ayrıca dönemin Ticaret Bakanı Mehmet Muş ile CHP TBMM Komisyon Sözcüsü Tahsin Tarhan’ın yasal düzenlemeyi destekleyen görüşleri de haberin altında iki kutu olarak aktarılıyordu.
Ancak Cumhuriyet, Aralık 2022’den itibaren tamamen yasanın karşısında pozisyon aldı. 1 Aralık’ta Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel’in, bir TV programındaki “E-ticaret yasası maliyetleri artıracak” sözleri, 5 Aralık’ta “E-Ticaret Yasası’nın emlak sektöründe rekabeti olumsuz etkilediği belirtiliyor”, 10 Aralık’ta bilişim sektörünün önemli bir isminin “E-Ticarette kantarın topuzunu kaçırmamak gerekir” değerlendirmesi, 14 Aralık’ta giyim sektöründen iki iş insanının “Yeni yasa herkesi mağdur edecek” görüşü ekonomi sayfalarında yayımlandı. Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. K. Cem Şanlı’nın “Kendi markasını satamayacak” şeklindeki değerlendirmesini 17 Aralık’ta haber yapan Cumhuriyet, 21 Aralık’ta da “E-ticaret yasası esnafı vuracak” başlıklı ve kaynağı belirsiz bir habere yer verdi.
Aralık ayında Cumhuriyet’te yayımlanan haberlerin en çok dikkat çeken yanı, yasanın Meclis’ten geçtiği dönemde yayımladığı haberde olumlu yanların öne çıkarılırken sonra yapılan haberlerde yaklaşımın tamamen değişmesiydi. İlk haberin tersine sonradan yapılan altı haberde, sadece yasa aleyhine görüşlerin aktarılması, olumlu görüşlerin yok sayılması şaşırtıcıydı.

Suçlamadaki tarih ile çakışma
İlginçtir, aniden yasa aleyhine Cumhuriyet’te Aralık ayı içerisinde tam altı haber yayımlanıyor. Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Turan Karakaş’ın, bir e-ticaret firmasından e-ticaret yasası aleyhine manipülatif haber yapma karşılığında kayıt dışı para aldıkları iddiasıyla savcılığa yaptığı başvuruda da suç tarihi olarak 5 Aralık’a işaret ediliyor!
Bu tarihte yasaya karşı kamuoyu baskısı oluşturulması için “iki büyük çikolata kutusu içerisinde kayıt dışı olarak 500 bin lira alındığı öne sürülen suç duyurusunda” adı belirtilmeyen e-ticaret firmasının “haberleri yeterli görmediği” ve bu yüzden başka para vermediği de iddia ediliyor. Gerçekten de Cumhuriyet’te yayımlanan altı haberin hiçbiri birinci sayfaya çıkarılmamış, çoğu ekonomi ve iç sayfalarda aralara sıkıştırılmış küçük haberler.
Eski Genel Yayın Yönetmeni Arif Kızılyalın, İdari-Mali İşler Müdürü Osman Selçuk Özer ve Reklam Müdürü Esra Bozok’un suçlandığı bu olaydan Vakıf Başkanı Alev Coşkun’un da haberdar olduğu belirtilen suç duyurusu kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla noktalandı.

Mollaveisoğlu’nun tanıklığı
Ancak Cumhuriyet’ten yapılan “Cumhuriyet içeriden ve dışarıdan saldırı altında” ve “Cumhuriyet, bir Kuvayı Milliye kurumudur; işgal edilemez” biçimindeki yalanlamalarda suçlamanın içeriğine yönelik ayrıntılı açıklama yapılmadı.
Oysa Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Mollaveisoğlu, 7 Haziran’da yaptığı açıklamada kendisinin tanıklığından söz ediyor, “iddiaların tespitini ve gerçek ise gazetecilik etiği açısından asla kabul edilemez bu durumla ilgili gereğinin yapılmasını istediğini” dile getiriyordu.
Ancak gazetede bir inceleme yapıldığını gösteren bir gelişme olmadığı gibi iddialar “İçeriden dışardan saldırı altındayız” açıklamalarıyla geçiştirilmeye çalışıldı. Mollaveisoğlu da 14 Haziran’da yeni bir yazı yazarak durumu okurlara şikayet etmek istedi. Genel Yayın Yönetmeni olarak yazısını gazetede yayımlatamadı; Yazı İşleri’ne hâkim değildi!
Bunun üzerine ipleri koparmak pahasına yazısını sosyal medyadan paylaştı. Mollaveisoğlu, açıklamasında haber karşılığı para alındığı iddiasını doğruluyordu:
“Benden önceki dönemde gazeteye bir e-ticaret firması kayıt dışı para getirmiş, çıkarılan yasa ile ilgili bazı haberlerin yapılmasını istemişti. Dönemin genel yayın yönetmeni parayı alıp yönetime vermiş ve bu haberler gazete sayfalarında yer bulmuş.
Meslek ilkelerine ve gazetemize yapılan bu ihanet, vakıf yönetiminde tartışma yaratmıştır. Elbette ben de bu tartışmada yalın bir gazetecilik gerçeğinin yanında durdum.”
Mollaveisoğlu, sorumlu olanların gazeteden uzaklaştırılması isteğinin yerine getirilmediğini, vakıf yönetiminin bu etik yanlış konusunda ikiye bölündüğü ve “bu çirkinliğin savunulduğunu” ifade etti.
Cumhuriyet yönetimi çok geçmeden Mollaveisoğlu’nun suçlamalarına “Altı aydır Genel Yayın Yönetmenliği yapan Mollaveisoğlu Cumhuriyet gazetesine uyum sağlayamadı. İyi bir televizyon programcısı olmasına karşın yönetim yeteneği gösteremedi” açıklamasıyla yanıt verdi:
“Tüm basın kuruluşları ekonomik açıdan zor durumda ama bu grup ısrarla gazeteye saldırıyor. Cumhuriyet Vakfı ve Cumhuriyet gazetesi bir Kuvayı Milliye kurumudur; işgal edilemez, satılamaz, satın alınamaz.”
Bu gelişmelerin ardından Mollaveisoğlu’nun Genel Yayın Yönetmenliği’ne son verildi ve adı bugünkü Cumhuriyet’in künyesinden çıkarıldı.

Cumhuriyet soruları yanıtlamalı
Cumhuriyet yönetimi, “Saldırı altındayız” savunmasıyla geçiştirmek yerine ortaya çıkan sorulara tatmin edici yanıtlar vermesi gerekli. Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermiş olması da bu dosyanın kapanması için yeterli gerekçe olamaz.
Çünkü Mollaveisoğlu’nun da vurguladığı gibi bu artık ceza davasının değil, gazetecilik meslek etiğinin konusu. Cumhuriyet’in üzerine düşen gölgeyi kaldırmak için yanıtlanması gerektiğine inandığım soruları sıralayayım:
1. E-ticaret şirketinden yeni çıkan yasa aleyhine haber yapmak için 500 bin lira alındı mı?
2. Bu konuda gazete içinde inceleme başlatıldı mı; başlatıldıysa sonucunda nasıl bir işlem yapıldı?
3. Para karşılığı haber yapmak üstelik de kamu yararı yerine piyasada tekel konumunda olan bir e-ticaret şirketinin çıkarlarını koruyan haberler yayımlamak gazetecilik etiğine ve Cumhuriyet’in ilkelerine aykırı değil mi?
4. Eğer para alındığı iddiası doğru değilse Temmuz 2022’de ilk çıktığında yasaya destek veren Cumhuriyet, neden Aralık 2022’de tam tersi bir tutum alarak yasa aleyhine tam altı haber yayımladı?
5. Yasayı destekleyen ilk haberde mesleki kodlara uygun olarak karşı görüşe de yer verilirken, Aralık 2022’deki altı haberde de sadece yasa aleyhine görüşlerin kamuoyuna yansıtılması etik açıdan sorunlu bir tutum değil mi?
6. Neden bu haberlerde yasal düzenlemeye şirketler değil de yasanın asıl muhatapları olan tekelleşmenin önlenmesi ve tüketiciler açısından bakılmadı?
Aslına bakarsanız bu soruların bir bölümü Habertürk yazarı Güntay Şimşek ile e-ticaret yasasının yürürlüğe giriş tarihi yaklaşırken aniden aleyhte kampanyaya başlayan diğer yazarlar ve medya kuruluşları için de geçerli. Kampanyaya altı yazıyla destek veren Güntay Şimşek, neden yasayı olumlu bulanların da görüşüne yer vermeden Trendyol şirketinin sözcüsü gibi davrandı? Cumhuriyet ve Güntay Şimşek, bu soruların yanıtını öncelikle okurlarına vermek zorunda.
Tabii Trendyol da yasa aleyhine medyada yürütülen kampanyadaki rolü olup olmadığı konusunda kamuoyunu aydınlatmak zorunda. Zira Cumhuriyet hakkındaki iddialar ortaya atıldığında da Trendyol’un adı gündeme gelmişti.
Üstelik yürütülen kampanya etkili de oldu. Danıştay 10. Dairesi, yasanın uygulama yönetmeliğinin yürütmesini durdurdu. Anayasa Mahkemesi de CHP’nin iptal talebini esastan görüşmeye karar verdi.
Gazetecilik, bir şirketin çıkarlarını gözetmek, onların sözcülüğünü yapmak değil, toplumun ve özellikle de bu yasanın muhatabı olan esnaf, çalışanlar ve tüketicilerin çıkarını savunmaktır.
Faruk BİLDİRİCİ/ 15 Haziran 2023
EVET YORUM SİZİN ! DEVAM EDECEĞİZ.
……………………………………………………………………………………………………………………….
(*) Bu yazı İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hâkimliği kararına istinaden kısmen sansürlenmiştir. Ancak itirazı görüşen İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hâkimliği 25.10.2024 tarih ve 2024/11132 sayılı kararla içeriğin çıkarılması kararını kaldırmıştır.
* * * * * * * * * *
İçeriğin Çıkarılması Kararını Kaldıran Mahkeme Kararı:
T.C.
İSTANBUL ANADOLU 5. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2024/11132 D.İş
HAKİM : Hüsamettin DURAN 211500
KATİP : Melike UYSAL 243325
İTİRAZ EDEN : DSM GRUP DANIŞMANLIK İLETİŞİM VE SATIŞ TİC. A.Ş.
VEKİLİ : Av. NEŞAT BAŞOĞLU,
TALEP : Erişimin Engellenmesi
TALEP TARİHİ : 21/07/2023
KARAR TARİHİ : 21/07/2023
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunan muteriz hakkındaki Hâkimliğimiz kararına yönelik, Anayasa Mahkemesi’nin 2016/1430 sayılı kararıyla, Hâkimliğimizin 2023/8222 D.İş sayılı kararı hakkında hak ihlali kararı verilmiş olup; Anayasa Mahkemesi kararına uyularak yeniden ele alınıp dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Anayasa Mahkemesi kararlarına ilişkin ilgili hükümleri;
“Madde 152 – Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.
Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.
Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.
Madde 153 – Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun (…) teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” şeklinde olup;
Anayasa Mahkemesinin, E.2020/76, K.2023/172, 11/10/2023, tarihli kararıyla, 29/7/2020 tarihli ve 7253 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 5. maddesiyle 5651 sayılı Kanun’un 9. maddesinin;
1. (5) numaralı fıkrasında yer alan “…erişimin engellenmesi…” ibaresinin “…içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi…” şeklinde değiştirilmesinin,
2. Değiştirilen (8) numaralı fıkrasının,
3. (9) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…erişimin engellenmesi…” ibaresinin “…içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi…” şeklinde değiştirilmesinin,
ç. Eklenen (10) numaralı fıkrasının,
1. (11) numaralı fıkrasında yer alan “…sorumlu kişi,…” ibaresinin “…içerik, yer ve erişim sağlayıcıların sorumluları,…” şeklinde değiştirilmesinin, Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE,
5651 sayılı Kanun’un 6518 sayılı Kanun’un 93. maddesiyle değiştirilen 9. Maddesinin; 1. (1) ve (3) numaralı fıkralarının Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE, Karar verilmiş ve 10 Ekim 2024 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
“T.C. Anayasası’nın 153. maddesinin 6. fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir (Danıştay 4. Dairesi. 09.05.2011 tarih ve 2011/2546 esas, 2011/3384 karar sayılı kararı).
Bu konudaki Anayasa Mahkemesi’nin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 Sayılı kararında; “Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir (YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2020/1709 K. 2021/3002). Buna göre itiraz yoluyla da olsa Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararı verilen yasa hükmü Anayasanın 153/6. Maddesi gereğince “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.”
Somut olay değerlendirildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin 2016/1430 sayılı kararıyla muteriz hakkındaki Hâkimliğimiz kararına yönelik hak ihlali kararı verilmiş ve kararın istinadı 5651 sayılı Kanunun kişilik haklarının ihlaline ilişkin 9. Madde düzenlemesi içeriğinde yer alan “…içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi…” ibareleri Anayasa Mahkemesinin, E.2020/76, K.2023/172, 11/10/2023, tarihli kararıyla iptal edilerek 10 Ekim 2024 tarihinde yürürlüğe girmiş olmakla; madde hükmünün uygulama imkanı kalmadığından Anayasa Mahkemesi’nin 2016/1430 sayılı ve E.2020/76, K.2023/172 sayılı kararlarına istinaden itirazın kabulüne ve ilgili url adresine ilişkin içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki gibi karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle
1-İtiraz eden vekilinin usul ve yasaya uygun talebinin KABULÜNE,
2- https://farukbildirici.com/para-karsiligi-haber-in-oykusu-ve-cumhuriyet-e-sorular/
URL adresindeki paylaşımların İÇERİĞİN ÇIKARILMASI VE/VEYA ERİŞİMİN ENGELLENMESİ KARARININ KALDIRILMASINA;
3-Hakimliğimizce verilen kararın en geç 4 saat içinde yerine getirilmek üzere 5651 Sayılı Yasanın 9/5-8 gereğince ERİŞİM SAĞLAYICILARI BİRLİĞİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
4-Kararın itiraz eden vekiline ve Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na tebliğine,
Dair karara karşı iki hafta içinde İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.25/10/2024
Katip 243325
¸e-imzalıdır
Hakim 211500
¸e-imzalıdır

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.