Cüneyt Şaşmaz

Cüneyt Şaşmaz

LİDER/3

"Türkiye halkı ırken, dinen ve harsen müttehit, yekdiğerine karşı hürmet-i mütekabile ve fedakarlık hissiyatiyle meşhun ve mukadderat ve menafi müşterek olan bir heyet-i içtimaiyedir."

Atatürk
...
Türkiye laik'tir.
Türkiye ulus devlet'tir.
Dil'i Türkçe'dir.
Bayrağı Ay Yıldızlı olan'dandır.
Ortak pay'da da buluşmak kaydı ile herkes eş vatandaştır.
Aksini iddia edenlere dikkatlice bakmak gerekir.
Ne de olsa ters/yüz zamanlar.
Türk demek, adalet demek, cesaret demek, feraset demek.
Türk'ün aklı, yani cesareti, feraseti, adalet'i olmadan cihan'a hükmetmek mümkün mü?!
Baş'a gelmek değil mesele, hangi matematik üzerinden o koltuğa oturduğun, kim'ler adına çözüm, siyaset üreteceğin mühim mesele!
İçinden geçmekte olduğumuz süreç "hayal politik" değil, her yanı "real politik"!
Her şey o kadar açık ki.
Şeffaf ihanet?!
İhanet eden ne adına ihanet ettiğini biliyor.
Kimin eli kimin cebinde sorusu kapsamında "iyot" gibi açıkta kalınan zamanlar!
Öncelikle...
Başka milletlere sevdalananlardan ve/veya manda'cılardan değiliz.
Medeniyet raks'ı çerçevesi'nde 'Tango'cuyuz!
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün laik, çağdaş emanet'ine sahip çıkan,
Tarih'te yaşayan Atatürk'lerin emanet'ine sahip çıkan Milyon'lardan 1'isiyiz.
...
Ülkemizde toplumsal muhalefetin ve siyasi tartışmanın yoğunlaştığı bir dönem yaşanıyor.
Ülke içinde birlik de dirlik de sizlere ömür.
Global köy'e dönen günümüz dünya'sını anlamak için geçmiş'i geçmiş'te bırakmak şart.
Aksi halde sadece kafalar karışmaz, ülke'lerin içleri de karışır.
Kaldı ki, sorun da, sorun'la çözülmez.
Bugün'ün sorunlarını çözmek için çağ'ın ruhu'na uygun düşen stratejik akıl şart.
İçinden geçiyoruz zaman'ın!
Özenle bulandırılan su'daki duruluk nedir ne değildir!?
15 Temmuz'dan bu yana devlet'i temsil eden irade, 1 oy için, Barzan'a, Kandil'e, BOP'çulara teslim olmuş ise bu "dandini dandini dastana" hikaye'nin sonu nerede nasıl biter?!
...
19 Mayıs 1919, basit bir tarih değildir.
Sadece "Türk Milleti" için değil, "İnsanlık" için atılmış büyük bir adımdır.
O adım'ın ardından, 23 Nisan 1920 tarih'i geldi.
"Laik" Dünya'nın çivi'si 29 Ekim 1923'te Anadolu'da çakıldı.
...
Atatürk, Misak-ı Milli sınırları içerisinde, batı tipi bir ulus devlet ile cumhuriyet rejimini birlikte ilan etti.
Atatürk ilkeleri olarak adlandırılan "altı ok"un üçü Rus devriminden, üçü de Fransız devriminden alınırken, Türkiye’ye özgü sentezci bir yaklaşım ile ulusal cumhuriyet yapılanmasına gidildi.
Ne var ki, ulus devlet kurulmasına rağmen sadece milliyetçilik ilkesi ile yetinilmiyor ve aynı zamanda halkçılık ilkesine de temel prensipler içinde yer verilerek farklı alt kimliklerden gelen Anadolu ve Trakya halkının aynı ulus devlet çatısı altında halkçılık politikası çizgisinde bir araya gelmelerine giden yol açılıyordu.
Anadolu halkının büyük çoğunluğunun Müslüman kökenli olmasına rağmen, yeni kurulan devletin laikliği esas alması da, farklı din ve mezhep anlayışından gelen insanların ortak bir çatı altında bir araya gelmelerini hedefleyen ve İslam dünyasında ilk kez ortaya çıkan farklı bir siyasal yapılanmanın sonucu olarak öne çıkıyordu.
Böylece, farklı din ve etnik kökenden gelen insanların, beraberce aynı devletin çatısı altında bir araya gelerek yaşamaları mümkün hale getiriliyordu.
"Devrim" yapan "kurucu liderler"; insanlığa kazandırdıkları değerlerle, "Devrim Kanunları"yla, getirdikleri "ilkeler"le anılırlar.
Önderlik ettikleri toplumun içinde neyi değiştirmişler, insanları hangi yöne sevk etmişler, isimlerini hangi "mücevher taş"a yazdırmışlar, ona bakılır.
...
Mustafa Kemal bizim için dilimiz, dinimiz, bayrağımız, el sanatlarımız, ünlü yazarlarımız, kompozitörlerimiz, şarkıcılarımız, milli sporcularımız gibi bir "değer" değildir.
"Kurucu İrade"dir.
Bu irade, laiklik ilkesiyle bütün İslam alemini aydınlatarak ümmet kültürü yerine yurttaş kavramını getirmiş, modern ulus-devlet düşüncesini Müslümanların kafasına nakşetmiştir.
Emperyalizm, bu yüzden hala onunla uğraşıyor!
Bu "Aydınlanma", dün olduğu gibi gelecekte de bütün İslam alemini dönüştürmeye devam edecektir.
Atatürk'ü sevmediğini söyleyenler, O'nu itibarsızlaştırmaya çalışan ve/veya uğraşanlar için bu kapsamda soru şu:
Altın çöpe düşse değerinden bir şey kaybeder mi, tenekeyi parlatsanız "çeyrek altın" eder mi?!
...
"Devrim Kanunları" konjonktürel değil, yapısaldır; bu ülkenin kemiklerine işlemiştir.
Bugüne kadar etnik ve dini boğazlaşmalar içinde bu ülke parçalanmıyorsa, bunu "Devrim Kanunları"na, özellikle de laiklik ilkesine borçluyuz.
Ata'sına yani geçmiş'ine saygısı olmayanın gelecek'ine saygısı olur mu?!
Eskilerin deyişiyle "Dinime küfreden bari müselman olsa"ve/veya kurnazlık bir zeka çeşidi değildir.
Yılmaz Özdil, bir "taraf"ın , "Mustafa Kemal" kitabı vs.
Şimdi Almanya'da himaye gören Can Dündar'ın 2007 öncesinde çektiği "Mustafa" belgeseli bize neyi hatırlatıyor!?
Yahudi Alman sponsorlu "Gallipoli" belgeselini, Özden Örnek'in bebesine çektirmemişler miydi?!
Bedava iş yok, herkes işinde gücünde.
İçi boşaltılan (boşaltılmak istenen değil) Atatürkçülük kimlerin eseri!?
II. Cumhuriyetçi Oral Çalışlar'ın eşine yazdırılan sipariş Latife kitabı vb!
Yılmaz Özdil'in "Mustafa Kemal"i, "Son Cüret"i (Özetlemeye kalksak evlere şenlik bir sürü satır var, kitap art arda dizgiye verilen fotokopilerden oluşuyor, kaynakça'da yer alan kitapları dahi okumamış. Yazsak lüzumsuz hikaye.)
Geçtik.
O "II. Cumhuriyetçi" Can Dündar, korkunca, dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya sığınmıştı, himaye gördü.
Kameraların önünde, Dündar'ın, Aksu'ya nasıl eteklendiğiniherkes gördü, arşivde kaydı var.
Yılmaz Özdil, Sedat Peker'den sonra, Can Dündar'a da sahipçıkmış.
(Dündar'a, Peker'e sahip çıkan FETÖ'ye de, PKK'ya da sahip çıkar!
Konu narko ise PKK'nın sermayesi nedir, HDP, YPG vs.)
Gallipoli belgeseli ile başladı, Mareşal Mustafa Kemal Atatürk'ün ağırlığını yok sayma süreç'i.
Can Dündar'ın Mustafa'sı.
Derken Yılmaz Özdil'in "Mustafa Kemal"i.
Kaftancıoğlu'nun "Atatürk demem Gazi Mustafa Kemal Paşa"derim nida'sı.
Orhan Pamuk'un Atatürk hakkındaki satırlarına kimler ne dediya da Sözcü, Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet vb ne varsa ortada!
Atatürk'ün hikayesine sahip çıkamayanlar mı emanet'ine sahip çıkacaklar!
Sinan Meydan şu kitapları irdelesin bakalım, ne diyecek?!
II. Cumhuriyetçiler'in kucağına oturanlar, oturtulanlar mı Laik Türkiye'yi ayaklandıracak!?
Türkiye, tarihinde bu kadar kolpacıyı bir arada görmedi!?
Laik'lik karşıtı eylemlerin odak'ındaki baş'lar bu defa yeni CHP'nin içinde.
Sözcü, Yeni CHP, Fox vb derken, içi boşaltılan laik'lik ya da etkisi marjinalize edilmek istenen Mustafa Kemal Atatürk operasyonu ortada.
"Atatürk'e suikast" ise bu da bir başka suikast!
İtibar suikast'i.
"Yobaz'ın tek gün'ü" desek değil, "Gallipoli", "Mustafa", "Mustafa Kemal" derken...
Kitap yazarak vatan kurtulsaydı, "Mustafa Kemal" isimli kitabı ilk olarak, o adı taşıyan fani yazmaz mıydı?!
Oksimoron’un tam karşılığı enstantane:
Atatürk üzerinden siyaset ticaret yapanların bir elleri yağda, diğer el bal’da, buna karşılık Atatürk Türkiyesi her nasılsa uçurum’da!
Aynı anda iki doğru olamaz ise "Mustafa Kemal" kitap’ını yazanlara sormalı, kitap’larınız yok satarken, Atatürk Türkiyesi neden uçurum’da!?
Neticede, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Atatürk kitapları yazılarak, açık artırmada satılarak inşa edilmedi.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kimler aşağılamış, kimler aşağılatmış, kimler bu aşağılama'ya seyirci kalmış?!
Cüret ettirmemek esas ise "Son Cüret" kapsamında, Atatürk Türkiye'sini ters ayak'a almaya çalışan baş'lar A'dan Z'ye ortada.
Ne kadar'ı yerli, ne kadar'ı milli; bu da bir başka ağır roman hikaye!
Sorgulayan beyin olmadan ufuk'un ötesini görmek mümkün değil, tecrübe işin tuzu biberi.
...
Atatürk halifeliği kaldırdı, İslamiyeti değil.
Cumhuriyet 29 Ekim 1923'de ilan edildi.
Halifelik 3 Mart 1924'de kaldırıldı:
Kanun No: 431
13 maddeden oluşan bu kanunun ilk maddesini lütfen dikkatli okuyunuz:
Madde 1:
Halifenin görevine son verilmiştir.
Halifelik; Hükümet ve Cumhuriyetin anlam ve kavramı içinde esasen mevcut olduğundan, Hilafet Makamı kaldırılmıştır.
Dolayısıyla sizin o altını kalın kalın çizerek sarfettiğiniz, "Laik Türkiye Cumhuriyeti, İslamiyet'in başı olan Halifeliği kaldırarak kurulmuş bir devlettir" ifadesi külliyen yanlıştır!
Türkiye Cumhuriyeti, 7 düvele karşı savaş verilerek, üç kıtaya yayılmış Türk topraklarından kurtarılabilen kadarı üzerinde kurulmuş bir Türk ‘Cumhuriyet’idir.
...
Atatürk, 'çağ'ın ruhu'na hitap etti.
Dönem'in "Osmanlı bakiyesi"ni, 1923'te açılan parantez üzerinden dönüştürmeye, medeni, çağdaş dünya'nın parçası yapmaya çalıştı.
Türkiye'yi, Avrupalı bir devlet yapmak için gecesini gündüzüne kattı.
Mustafa Kemal'in Türkiyesi, İslam'ın emrettiği hiçbir evrensel değer'le uğraşmadı, hurafeleri içinden ayıkladı.
Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'i, Laik'liğe içinde yaşadığımız dünya'nın gözü ile "ulusal" bir pencere açtı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkçülük'ü de laik'tir, milli'dir, aynı zamanda yereldir.
Günümüz kavramı üzerinden söyleyecek olursak, "Global"dir.
Hem global hem de yerel!
Bugün'den dün hakkında ahkam kesenler için bir başka soru:
O gün'ün milletvekilleri'nin, bakan'larının, bürokrat'larının, tüccar'ının, seçmen'inin ufku nereye kadardı!?
Laik çağdaş Cumhuriyet'e, birey olmaya kaç'ı hazır'dı?!
Biat etmeye dayalı kültür'de, eleştiri kültürü hangi cenah içinde gelişmiş!?
Kemalist, Atatürkçü kesim içinde bu kültür gelişmiş ise "Demokrasi"den anlamamız gereken nedir!?
Mustafa Kemal'i eleştirenlerin niyetleri neydi, 1923'teki hikayeyi daha ileri taşımak mı yoksa Saltanat, Halife vb!?
Neticede, Atatürk'ü yerden yere vuran'ın da, kul hakkı diye bir derdi yok.
Mustafa Kemal, işgal'i sonlandırdı, sonra aynı Batı ile masa'ya oturdu, Lozan'da.
Osmanlı tasfiye olurken, dönem'in münevverleri neyi ne kadar anladı!?
Mustafa Kemal'i küçümsemediler mi?!
Mustafa Kemal'in devraldığı ordu, Alman'ın elinden geçen ordu idi.
Kurtuluş Savaşı denilen de 1. Dünya Savaşı içindeki bir başka savaş'tır.
1776, 1789'un ruhu'na uygun 1923 operasyonu, öncesinde 23 Nisan 1920.
Mustafa Kemal'e, "aldattı" diyenler, çağ'ın ruhu'ndan bihaber olanlar.
Neticede, 1776, 1789, Avrupa içindeki Aydınlanma ve/veya Sekülerizm operasyonu idi.
19 Mayıs'ta Samsun'a çıkan meçhul'e adım atmadı, neyi neden yaptığını biliyordu!
Aynen Çanakkale'de olduğu gibi.

Önce tepe'de ya da derin'de "anlaşma" sağlandı, sonra sahada temizlik operasyonu başladı!
(Son Bölüm Yarın)
Cüneyt Şaşmaz

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.