Kemal Kılıçdaroğlu'ndan 'Hançer' Açıklaması!

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan 'Hançer' Açıklaması!

4 Kasım'da gerçekleşen CHP Kurultay'ı ve yerel seçimlerin ardından ilk kez canlı yayında konuşan eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'hançer' çıkışıyla ilgili açıklama yaptı.

4 Kasım'da gerçekleşen CHP Kurultay'ı ve yerel seçimlerin ardından ilk kez canlı yayında konuşan eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'hançer' çıkışıyla ilgili açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu, "Beraber yola çıktığınız arkadaşlar, birlikte mücadele ettiğiniz, birlikte kavga verdiğiniz ve "İlla sen Cumhurbaşkanı adayı ol" diyen arkadaşlar dönüp tam tersini yaparlarsa ne dersiniz? Bunu vatandaşın taktirine sunayım" dedi. Eski CHP lideri, "Ben boşuna sırtımdan hançerlendim demiyorum" ifadelerini kullandı.

4 Kasım'da gerçekleşen CHP Kurultay'ı ve yerel seçimlerin ardından ilk kez canlı yayında konuşan eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 4 Kasım'da gerçekleşen CHP Kurultay'ı ve yerel seçimlerin ardından ilk kez canlı yayın konuğu oldu.

Kılıçdaroğlu, KRT TV’de gazeteciler Elif Doğan Şentürk, Zafer Arapkirli, Ali Kemal Erdem ve Atakan Sönmez'in sorularını yanıtladı.

KILIÇDAROĞLU NE YAPIYOR?

Kemal Kılıçdaroğlu şunu yapıyor. Şu eleştiri geldi; neden ofis açtın? Çok sayıda talep var ve insanlar görüşmek istiyorlar. Hepsini evde kabul etme şansım yok. Bizim eski genel başkanları ofis açıyor, ben de bir ofis açtım. İnsanlarla oturup konuşuyoruz. Kimisi tez hazırlıyor, sorular soruyorlar. Gazeteci bir kitap yazacak, geliyor sorular soruyor.

Öğleye kadar kendime arıyorum. Kitap okuyorum, yazı yazıyorum. İletilere, raporlara bakıyorum. Öğleden sonra da ofise gidiyorum. Vatandaşlar, politikacılar, STK'lar geliyor. Oturuyor, konuşuyoruz. Tabii geniş zaman ayıramıyorum. Ama 10 günde bir felsefeci, tarihçi ve sosyologlar ile bir araya geliyorum. 4.5-5 saatlik bir görüşme, tartışma... Çok keyifli bir tartışma oluyor. Benim buna ihtiyacım var.

Günlerim dolu dolu geçiyor.

GÜNİZ SOKAK BENZETMESİ

Güniz Sokak'ı bilmiyorum oraya iki kere gittim rahmetli Demirel ile konuşmak üzere. Ecevit'in ölüm yıl dönümü vardı. Ecevit'i en iyi kim anlatır? Dedim ki rakibini bulmak lazım. Bir haber gönderdim. Biz toplansak, Ecevit'in ölüm yıl dönümünde Demirel, Ecevit'i anlatır mı diye. 'Tabii' demiş. Gerçekten de Ecevit'i çok güzel anlattı. 'Bu konferans benim hayatımdaki en zor konferanslardan biri çünkü rakibimi anlatacağım sizlere' demişti.

Benim ofisime gelen sadece CHP'liler değil. Her partiden vekil arkadaşlar, geçmişte parlamentoda olan arkadaşlar geliyor.

'Kılıçdaroğlu bir köşede otursun' diyorlar. Allah aşkına neden korkuyoruz, çekiniyoruz? Ben bu ülke için elimden gelen tüm çabayı gösterdim ve göstermeye devam ediyorum. Tam tersine ülkenin bu kadar sorunu varken Kemal Kılıçdaroğlu bu sorunlara çözüm üretmek, yeri geldiğinde tartışmak yeri geldiğinde de önderlik yapmak durumundadır.

'Niye ofis açtı' hayatımda duyduğum en saçma sözlerden birisi. Eğer bir insan bu ülkenin huzuru, kalkınması için bu ülkenin refahı için çalışacaksa bunun Kemal Kılıçdaroğlu olması şart değil. Herkes çalışmalı, üretmeli.

CHP KURULTAYI

Bir kişi uzun süre genel başkanlık yapmamalı ama genel başkan değişecekse güvenli limana partisi taşımalı ve o limanda değişiklik gerçekleşmeli. Parti çalkantılı bir döneme girmeden, iç tartışmalara gebe bir yapı oluşmadan partiyi güvenli limana getiririz ve parti genel başkanını seçer. Düşüncem buydu. Kurultayda da bunu ifade ettim.

Kurultayımızda benim de kabul etmediğim... Bizim partimizin bir özelliği var. Kendi aramızda tartışırız, kavga da ederiz. Ama bu atışmalarda bireysel çıkara dönük hiçbir şey yapmayız. Tartışmanın odağında da parti vardır.

Tartışmaların sıkıntılı bir sürecin içine sokulmasını asla doğru bulmadım. Özgür Bey'e genel başkanlığı devrederken 1,5 saatlik özel bir görüşme yaptık. Düşüncelerimi kendisine aktardım ama Özgür Bey benim bu konudaki düşüncelerimi biliyor.

Hayatın kendisinde vefa dediğimiz bir kavram var. Bu kavramın ne kadar değerli olduğunu düşünen her insan bilir. Kendi aramızda oturup bu kavram üzerinde çok daha güzel şeyler yapabilirdik. Kırgınlıklar önlenebilirdi. Benim güvenli limandan kastettiğim bu.

VEFASIZLIĞA MI UĞRADI

Onu benim kalkıp söylemem ne kadar doğru bilmiyorum ama kamuoyunda böyle bir algı var. Vefa dediğimiz şu; kader birliği yapmaktır. Bir ayrışma varsa bu ayrışmanın da objektif zeminde yapılması lazım.

"SIRTIMDAKİ HANÇERLERLE SEÇİME GİRDİM" AÇIKLAMASI TARTIŞMA YARATMIŞTI

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP kurultayındaki konuşmasında "Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım" demişti. Kılıçdaroğlu'nun bu sözleri gerek parti içinde gerekse parti dışında tartışılmıştı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Partimizde kimse kimseyi hançerlemez. Bunu en iyi siz bilirsiniz" diye yanıt verirken ilerleyen günlerde ise dönemin İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener açıklama yaparak, "Kimsenin arkasından hançer vurmadım. Herkese, hak ettiği takdirde hançeri kalbine vururum" demişti.

'HANÇER' ÇIKIŞI

Beraber yola çıktığınız arkadaşlar, birlikte mücadele ettiğiniz, birlikte kavga verdiğiniz ve "İlla sen Cumhurbaşkanı adayı ol" diyen arkadaşlar dönüp tam tersini yaparlarsa ne dersiniz? Bunu vatandaşın taktirine sunayım.

Sanki ben zorla cumhurbaşkanı adayı olayım... Böyle bir şey aklımdan geçmiyordu. Ama MYK'de de PM'de de 'Olmazsa olmaz, sizin mutlaka olmanız lazım' bir sürü ama... Her toplantıda bunlar söylendi. "Peki, partinin kararına uyalım" dedik. Şimdi arkasından "Keşke aday olmasaydı" dediler.

Ben siyasete girerken teklif üzerine girdim. Ben genel başkan olacağım demekle genel başkan olunmaz. Genel başkanlık bir konjektur işidir. Kamuoyu sizin genel başkan olmanız konusunda belli bir olgunluğa oluşursa siz zaten mecburen genel başkan olursunuz.

ZAFER PARTİSİ İLE YAPILAN PROTOKOL

Sinan Oğan beyle bir görüşme yaptık. Görüşmeyi ben yalnız yapmadım. Başka bir arkadaşım daha vardı. Bir belediye başkanı arkadaşımız vardı. Görüşmeden sonra onun bazı talepleri oldu. Ben, 'Ben diğer liderlerin haberi olmadan bu vaatlerde bulunamam. Önce görüşeyim ondan sonra size döneyim' diye söyledim. Ertesi gün bütün genel başkanları aradım. Dediler 'Herhangi bir sorun yok. Aday sizsiniz, oturun konuşun' dediler. Bu olaydan sonra biz ikinci turda Zafer Partisi ile bir araya geldik. Yetki bana verildiği için görüşmeleri yaptık. Görüşmelerde Zafer Partisi'nin de talepleri oldu.

Bir oya dahi ihtiyaç duyduğumuz dönemdeyiz. O günün koşullarını bir tarafa bırakıp, bugüne göre yorum yapmak kadar yanlış bir şey yok.

Kaldı ki o dönemki anketlerin hepsinde biz öndeyiz. Bunlar ortadayken Zafer Partisi ile protokol imzaladık. O protokolde çok önemli bir şey var. "Belediye Başkanlarını mahkeme kararı olmadan kayyum atanmasının doğru olmadığı ve önüne geçileceği" yazılı. Zafer Partisi'nin Genel Başkanı buna imza attı. Bunu kimse konuşmuyor.

Herkes kendi kafasına göre "Ben Kılıçdaroğlu'nu nasıl eleştireceğim, nereden tutmalıyım ve nasıl eleştirmeliyim" havasına girdiler. İlk kez karşılaşıyorum.

Protokol eleştirilebilir ama bir okuyun. Bu protokoller altılı masa adına yapılan protokoller değil.

ADAYLIK SÜRECİ

"Aday olacaksın", "Mutlaka aday olmalı' diyorlardı. Daha önce de iki kez cumhurbaşkanlığı seçimi oldu ve ben aday olmadım. Kimse de o dönem sen aday ol demedi. Bizim partide dayatma olmaz. Altılı masada da bunlar konuşuldu. Biz orada kararları oy birliği ile alıyorduk.

Başlangıçta hiç adaylık konuşmadık. Bu bana söylendi. "Adaylığınızı şimdiden açıklayalım" dediler. "Hayır" dedim.

Karşı taraf seçimde hiçbir şey yapmadı ama hep biz suçlandık? Benim adaylığımı parti, MYK, PM istedi. Olduk. Bireysel Özgür bey demek doğru değil. Biz MYK toplantısı yapıyoruz.

O dönem yayınlanan bütün anketlere bakın.

"KILIÇDAROĞLU TEK BAŞINA MÜCADELE ETTİ, SİZ NEREDEYDİNİZ?"

Bize gelen anketlerin tamamında Millet İttifakı kazanıyordu. Biz bütün olumsuzluklara rağmen, sahte videolara rağmen, Kandildeki baronların açıklamalarına rağmen 25 milyon oy aldık. Biz sağlıklı bir seçim mi yaptık? Erdoğan çıktı 'Evet sahte videolar yapıldı' dedi. Bir Allahın kulu çıkıp senin adaylığın şaibelidir diyemedi. Bana söyledikleri lafın bir kelimesini söyleyemediler. Sonra kalkıyorlar "Kılıçdaroğlu şöyle..." Kılıçdaroğlu tek başına mücadele etti, siz neredeydiniz? Meydanlardaydı Kılıçdaroğlu, ne yaptı Kılıçdaroğlu? Bana birisi çıkıp söylesin şurada yanlış yaptın. Bu ülke için yapmadığımız şey kalmadı. Hangi lider linç yedi, hangi lider terör örgütünün saldırısına uğradı, hangi liderin önüne kurşun atıldı? CHP'de genel başkan olmak için yürekli olacaksınız. Bir milim adım atmayacaksınız.

Jandarma, Erdoğan'ın seçim bildirgesini dağıtıyordu. Valisi, kaymakamı, İletişim Başkanlığı fake hesaplarla yaptı. Biz ele geçirilen bir devlet ile mücadele ettik. Buna rağmen biz yüzde 48 oy aldık. Bütün bunlar unutuluyor, günah keçisi olarak bir kişi. Vay efendim niye böyle yaptı? Her şeyden önce ahlak ve vicdan lazım.

SEÇİM SABAHI BAŞLAYAN 'DEĞİŞİM' TARTIŞMASI

E ben boşuna demiyorum hançerlendik diye. Niçin böyle bir talep birden bire patlıyor ben bunları biliyorum ama gereksiz bir tartışmaya zemin hazırlamak istemiyorum.

"AKŞENER'İN MASADAN NEDEN KALKTIĞINI VE SONRA NEDEN DÖNDÜĞÜNÜ BİLMİYORUM"

Sayın Akşener'in hangi gerekçe ile masadan kalktığını ve döndüğünü bilmiyorum. Bir gün uygun ortam olur ilk sorum bu olacak. O kadar zor koşullarda mücadele verdik ki. Yorum yapıyorsan o günün atmosferine bakacaksın. Bir akıl tutulması var. Benim bildiğim gazetecilik böyle değil. Araştırır, bakar. Hiçbir ayrıntıya girilmeden, doğrudan doğruya Kılıçdaroğlu'na nasıl saldırırız, nasıl eleştiririz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler