KADIN – 14

Değerli okurlar, sürdürmekte olduğum yazı dizisini takvimler 31 Temmuz’u gösterdiğinden dolayı ilk dünya güzelimiz Keriman Halis Ece’yi anmamak olmazdı.

  • Türkiye’nin İlk Dünya Güzeli: Keriman Halis Ece (1913-2012)
    Keriman, 16 Şubat 1913 tarihinde İstanbul’da yangın söndürme aletlerinin mümessili Tevfik Halis Bey ve Ferhunde Hanım’ın altı çocuklarının ikincisi olarak dünyaya gelmiştir.
    Dedesi Hurşit Bey, Sultan Abdülaziz’in başmabeyncisidir. Ailenin büyüklerinden bir kişinin şeyhülislamlık yapmış olduğundan bahsedilmiş olsa da bununla ilgili olarak kesin bir bilgiye ulaşılamamıştır.
    Soyu ile ilgili farklı bilgiler olmasına rağmen, Kuzey Kafkasya'nın batı ucunda yerleşik olan Ubıhlar’dan olduğu söylenebilir.
    Amcası değerli operet bestecisi Muhlis Sabahaddin Ezgi, halası, Türk Sanat Musikisinin kıymetli bestekârı Neveser Kökdeş Hanımefendi, erkek kardeşi ise Galatasaray Spor Kulübü’nde futbolculuk ve sonrasında yöneticilik yapmış olan Turgan Ece’dir.

    Annesinin rahatsız olmasından dolayı Keriman Halis’i 6 yaşına kadar büyükannesi, sonrasında dadısı ve mürebbiyesi yetiştirmiştir.
    Mürebbiyesinden Fransızca ve piyano çalmayı öğrenmiştir.
    Lise öğrenimini İstanbul’da Fevziye Mektebi’nde tamamlamış, sonrasında ise Akşam Sanat Okulu’na devam ederek, burada da dikiş, nakış, yemek konularında kendini geliştirdiği gibi ata binmeyi ve yüzmeyi de bilirdi.

18 yaşına geldiğinde Keriman Halis, lise öğreniminin devam ettiği dönemde katıldığı Galatasaray Balosunda Cumhuriyet Gazetesi’nin düzenlediği güzellik yarışmasına arkadaşları katılması konusunda gelen teklifleri babası tarafından reddedilmişti.
Bir sonraki yıl yarışmaya katılması gündeme geldiğinde, dönemin ileri gelen edebiyatçılarının da tavsiyesi ile Keriman Halis yarışmaya katılabilmişti.

Yarışmaya katılım için verilen ilan şu şekildeydi:
16 - 25 yaşlarında evlenmemiş, namuslu kızlar 'hafif ve balo kıyafetiyle' yapılacak bu seçime katılabilecek. Kazanamayanların izzet-i nefislerinin rencide edilmemesi için adları açıklanmayacaktır.

Cumhuriyet Gazetesi’nin 1929’dan itibaren düzenlediği güzellik yarışmalarında, 1929’da Feriha Tevfik Hanım, 1930’da Mübeccel Namık Hanım ve 1931’de de Naşide Saffet Hanım Türkiye Güzeli seçilmişlerdir.

1932 yılı başında Cumhuriyet Gazetesi tarafından dördüncüsü düzenlenen güzellik yarışması katılımın az olması nedeniyle gerçekleştirilememiştir.
Belçika’da yapılacak olan Uluslararası Güzellik ve Zarafet Yarışması’na (International Pageant of Pulchritude) Türkiye’nin davet edilmesi üzerine Haziran 1932’de tekrar bir güzellik yarışması düzenlenmeye karar verilmiştir.
Yapılan haber ve duyurulara rağmen sadece 8 kişinin başvurduğu yarışma 2 Temmuz 1932, saat 16:00’da Cumhuriyet Gazetesi’nde yapılmış ve Keriman Halis Hanım Türkiye Güzeli seçilmiştir.

Yarışmanın jürileri Abdülhak Hamid, Cenap Şahabettin, Vasfi Rıza, Yunus Nadi ve Peyami Safa'nın oylarıyla birinci seçildi.

Keriman Hanım’a seçim sonunda hitap eden Halit Ziya Bey, “Talih sizde değil, sizi intihap eden hakem heyetindedir. Çünkü bu şerefe cidden layıksınız ve Türk güzelliğini hakkı ile temsil ediyorsunuz. Türkiye öteden beri birçok iftira ve bühtanlara maruz kalmıştı. Bilhassa necip, zeki ve münevver Türk kadını hakkında öteden beri pek yanlış fikirler dönüp duruyordu. Siz, Türk hanımlığına ne olduğunu garbe bizzat tanıtacaksınız. Heyet namına sizi tebrik ve muvaffakiyetinizi temenni ederim” demiştir.

Seçimin kriterlerinin ne olduğuna dair Cumhuriyet Gazetesi’nin ilgili sayfalarında net bir bilgiye ulaşılamamış olmakla birlikte Keriman Halis Hanım’ın lise mezunu olması, Fransızca’ya aşinalığı ve aynı zamanda Akşam Sanat Okulu’nda edindiği dikiş, nakış, yemek yapma gibi konularda kendini geliştirmiş olması, piyano çalabilmesi gibi özelliklerinin de fiziki güzelliğinin yanı sıra seçilmesinde etkili olduğu düşünülebilir.
Yarışma sonunda sadece Türkiye Güzeli seçilen Keriman Halis Hanım’ın ismi açıklanmış, diğerlerinin isimleri açıklanmamıştır. Dolayısıyla yarışmaya katılan diğer adaylar hakkında maalesef isimleri gizli tutulacağı sözü verildiği için herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır.

Yarışmanın jüri üyeleri şair ve yazarlardan Abdülhak Hamit ve eşi Lüsyen Hanım, Ahmet Haşim, Cenap Şahabettin, Halit Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Cahit, İzzet Melih ve eşi, Peyami Safa; ressamlardan Arif Dino, İbrahim Çallı, Meliha Fuat Hanım, Nazmi Ziya, Seniha Hanım; heykeltıraşlardan İhsan Bey, Mahir Bey ve Nejat Bey; Güzel Sanatlar Akademisi sanat tarihi hocası Burhan Ümit Bey, 1931 Türkiye Güzeli olan Naşide Saffet ve kardeşi Nadide Hanım, konservatuardan Pakize Hanım, Vala Nurettin Bey, noter Galip Bingül Bey, doktor Burhanettin Bey ve Mustafa Hulusi Bey; diş hekimi Osman Vehbi Bey ve Vamık Bey’den oluşmuştur.

Takvimler tam da 90 yıl önce tarihte bugünü gösterdiğinde yani 31 Temmuz 1932, saat 17:00’da Belçika’nın Spa kentinde yapılan güzellik yarışmasına 28 ülkeden gelen güzeller katılmışlardı.
Her ülkenin yarışmacısının yanında kendi ülkesinden bir de jüri üyesi gelmişti.
İki turda yapılan yarışmanın ilk turunda, jüri üyeleri kendi ülkelerinin güzeline puan veremeyecek, ikinci turda ise en yüksek puanı toplayan dört güzel finale çıkacak, tekrar oylama yapılacaktı.
Bu turda ise jüri üyesi kendi ülkesinin güzeline de puan verebilecekti.

28 ülkenin temsilcisi arasından Keriman Halis Ece, salondakilerin 'Vive la Mustafa Kemal', 'Vive la Miss Turquie' tezahüratları arasında dünya güzeli seçildi.


O 28 ülkenin temsilcisi arasından Keriman Halis, salondakilerin “Vive la Mustafa Kemal”, “Vive la Miss Turquie” tezahüratları arasında dünya güzeli seçildi.


Yarışmanın sonucu 1 Ağustos 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde kırmızı başlıklaTürkiye Güzeli Keriman Halis Hanım Dünya Kraliçesi İntihap edildi” şeklinde verilmişti.

Yarışma ile ilgili muhafazakâr kesimlerin sözcülüğünü yapan gazetelerde Darüşşafaka emekli öğretmeni olduğu ifade edilen Halid Turhan Bey’in anılarında yarışmaya katıldığı ve konuyla ilgili olarak herhangi bir eleme olmadan yarışma jürisinin Türkiye Güzelini Dünya Güzeli olarak ilan ettiğini yazmıştı. Ayrıca yarışma sonucunda jüri başkanı tarafından yarışma sonucunun ilanının şu şekilde yapıldığı da iddia edilmişti:

Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa’nın, Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 600 senedir dünya üzerinde hâkimiyetini sürdüren Osmanlı artık bitmiştir. Onu Avrupa Hıristiyanları bitirmiştir. Elbette Amerika’nın ve Rusya’nın hakkını inkâr edemeyiz. Neticede bu, Hıristiyanlığın zaferidir. Müslüman kadınların temsilcisi, Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu kızı zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzeli varmış, yokmuş bu önemli değil. Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. Avrupa’nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa’da oynanan dansa müdahale eden Kanûnî Sultan Süleyman’ın torunu işte mayo ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik, Müslümanların geleceği böyle olması temennisiyle, Türk güzelini dünya güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa’nın zaferi için kaldıracağız.”

Hatta öyle ki, Avrupa basınında günlerce “Osmanlı Kızının Son Hali” manşetli haberler yer aldı.

Hatta öyle ki, Avrupa basınında günlerce 'Osmanlı kızının son hali' manşetli haberler yer aldı.

Ancak bunu kanıtlar nitelikte Türk ve yabancı basında herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır.
Ayrıca dünya güzellik yarışmasına katılan ilk Türk kadın da Keriman Halis değildi.
Türkiye’de 1929 yılından itibaren güzellik yarışmaları yapılmakta olup ilk güzel seçilen Feriha Tevfik, Amerika’da yapılan yarışmaya başvuru süreci sona erdiği için katılamamış ancak 1930 yılında Avrupa’da düzenlenecek olan yarışmaya başvurulmuştu.
1930 yılı dünya güzellik yarışması Paris’te yapılmış ve 1930 yılı Türkiye Güzeli olan Mübeccel Namık bu yarışmaya katılmış fakat dereceye girememişti.
Kısacası, Keriman Halis’in Dünya Güzeli seçilmesi ile ilgili bilginin eksik ya da hatalı olduğunu söylemek gerekir.
Ayrıca Macar basınına göre (haftalık yayın yapan Színházi Élet dergisi) yarışmaya katılan 28 güzelin eleme usulüne göre her turda en az puan alan güzellerin elenmesi ile sona kalan altı güzelden dördünün finale çıktığını ve Danimarka, İspanya, Yugoslavya ve Türkiye Güzelleri’nin finale kaldığını yazmıştı.

Keriman Halis’in önce Türkiye Güzeli ardından da Dünya Güzeli seçilmesi yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk kadınına modern dünyayı açması Cumhuriyet karşıtları tarafından hoş karşılanmamış ve konuyla ilgili olarak olayı “Hristiyanlık-Müslümanlık çatışması” olarak vermişlerdir.


Keriman Halis ülkeye döndüğünde Sirkeci Garı’nda güzellik yarışması ile ilgili verdiği demecinde şunları söylemişti:
En sonunda ben ve Almanya güzeli kaldık. Kırmızı bir tuvalet giymiş, yakasına da beyaz kurdele takmıştım. Jüri başkanı elindeki zarfı açtı. Heyecandan bayılabilirdim ve bütün tiyatro salonu, ‘Yaşasın Miss Turkey!’ sesleriyle inledi.

Yarışmadan sonra kendisi ile yapılan röportajlarda gözleri dolarak anlattığı olay ise, kaldığı otelden halkı selamlaması için dışarıda bekleyen grubun karşısına Türk Bayrağı bulunmadığı için çıkamadığını, babasının yardımı ile oldukça uzun bir kırmızı atlas kumaş üzerine yastık kılıflarından ay-yıldız yaparak balkona çıkıp halkı selamlamasıdır.

Koyu kahverengi gözlü, parlak uzun siyah saçlı, bembeyaz bir ten ve 1.65’in üstünde bir boya sahip olan Keriman Halis ile ilgili yarışma sonrasında Atatürk’ün yaptığı açıklama şöyleydi: “Türk ırkının necip (soylu) güzelliğinin daima mahfuz olduğunu (korunduğunu) gösteren dünya hakemlerinin bu Türk çocuğu üzerindeki hükümlerinden memnunuz. Fakat Keriman Ece, hepimiz işittiğimiz gibi söylemiştir ki o, bütün Türk kızlarının en güzeli olduğu iddiasında değildir. Bu güzel Türk kızımız, ırkının kendi mevcudiyetinde tabii olarak tecelli ettirdiği güzelliğini dünyaya, dünya hakemlerinin tasdikiyle tanıttırmış olmakla elbette kendini memnun ve bahtiyar addetmekte haklıdır. Türk milleti, bu güzel çocuğunu şüphesiz samimiyetle tebrik eder. Cumhuriyet gazetesi bu meselede Türk ırkının diğer dünya milletleri içinde mümtaz (seçkin) olan asil güzelliğini göstermek teşebbüsünü takip etmiş ve bunu dünya nazarında muvaffakiyetle (başarıyla) intaç eylemiştir (sonuçlandırmıştır).

Türkiye'ye döndüğünde, Atatürk tarafından Keriman Halis onuruna Makbule Hanım ve Afet İnan'ın da katıldığı bir davet düzenlendi.
Yarışmadan sonra Atatürk tarafından kendisine verilen “Ece” unvanı 1934 Soyadı Kanunu sonrasında kendisine soyadı olarak da verilmiştir.

Çeşitli kampanyalarda yer alan Keriman Halis Ece'nin başarısı Japonya'da ders kitaplarında Türk kadınının uzun bir süreç içinde erkek egemenliği ve baskısından kurtulması içerikli “Keriman Halis Olayı” olarak yer aldı.

Güzellik yarışması sonrasında sade bir yaşam sürmüş olan Keriman Halis iki kez evlenmiştir.
İlk eşi Dr. Orhan Sanus, ikinci evliliğini ise Hasip Tamer Bey ile yapmıştır.
İlk evliliğinden oğlu Sezai Biltin ve kızı Ece olmuştur.
İkinci evliliğinden de Cenk isimli bir oğlu olmuştur.
28 Ocak 2012’de İstanbul’da vefat etmiş cenazesi Feriköy Mezarlığı’na defnedilmiştir.

…devam edecek

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.