Prof. Dr. Erkan SEVİNÇ

Prof. Dr. Erkan SEVİNÇ

GÜN SONU

POS, Point of Sale (Satış Noktası) in kısaltılmışı. Hepimizin cebinde banka kartları var. Bu kartlar alışverişte yaşamımızda. POS cihazlarını kullanan işletmeler gün bitince gün sonu alıyorlar. Saat 23:45’e kadar alınan gün sonu bedelleri ertesi gün hesaba alacak kaydediliyor. Sağlık bakanımız da her gece korona virüsüne yakalananları ve kayıpları “gün sonu raporu” gibi açıklıyor. Her gece artan sayılarla.

İnsan beyninin bir özelliği yaşamındaki kötü olayların ilk anda aklına geldiği. Hani derler ya “yaşamım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti” diye. Sağlık bakanını dinlerken öyle bir dalmışım ki yaşadıklarıma..

Daha ilkokuldayım. Babam Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gözü pek, çalışkan binbaşısı. Yıl 1960. Günlerden 27 Mayıs. Ülke ilk ihtilalle tanışıyor. İzmir’de sokaklara çıktığımızda babamı omuzlara aldıklarını hatırlıyorum. Evde tam bir bahar havası. Sonra ne oluyor? Babama bir sarı zarf geliyor ve bir gecede emekli ediyorlar. Babam 235 general ve yaklaşık 5.000 subayın yer aldığı listede. .2 Ağustos 1960 günlü 42 sayılı yasa. Bu kanunun gerekçesinde ordu subaylarının gençleştirilmesi (babam zaten geçti) rütbe enflasyonunun önlenmesi (orduda sayılı binbaşı vardı) Kadro fazlalığının giderilmesi (Bırakın fazlalığı ihtiyaç vardı) ve Orduda piramidin yeniden kurulması ( Ben bildim bileli orduda aynı piramid var) yer alıyordu. Ailemiz büyük üzüntüler yaşadı.

Üniversite yıllarım. Hem Tıp Fakültesi’nde okuyorum hem de Demokrat İzmir gazetesinde. Yıl 1971. Günlerden 12 Mart. Yine bir darbe. Saat 13.00'de Ordunun verdiği muhtıra TRT Radyolarından okundu. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a, Başbakan Demirel'e, TBMM'ye ve Cumhuriyet Senatosu'na yazılı olarak gönderilen 3 maddeli muhtırada, Demirel istifa etmez ve yerine askerlerin onaylayacağı bir hükümet kurulmazsa, ordunun idareyi doğrudan üzerine alacağı bildirildi. Başbakan Süleyman Demirel'in istifa etmek zorunda kaldığı bu süreçte Türkiye, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı "ara rejim" dönemine girdi. Muhtıra sonrasında başlanan operasyonlarda çok sayıda işkenceler,  hapisler yaşandı. Yakından tanıma fırsatını bulduğum Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 6 Mayıs 1972'de idam edildi.Çok kötü günlerdi çok.

Artık üniversitede asistanım. Radyoloji ihtisası yapıyorum. Bir yandan da arkadaşlarımla kurduğumuz Mebajans’ta yine gazeteciliğe devam ediyorum. Yıl 1977..Günlerden 1 Mayıs.. İzmir Tabip Odası olarak İstanbul Taksim’deki kutlamalara katılıyoruz. Kanlı 1 Mayıs olarak tarihe geçen olayda resmi rakamlara göre 34 kişi hayatını kaybetti. Tam bir savaş alanı olan o alandan nasıl sağ çıktım hala hayret ederim.

Danimarka’dayım. Kopenhag Üniversitesi’nde üst ihtisas yapıyorum. Soğuk bir christmas akşamı. Yıl 1978. Günlerden 25 Aralık.. Olağan bir tatil akşamı diyebiliriz. Merkeze birşeyler yeme içmeye gidiyorum. Şimdiki aklım olsa çıkmam tabii. Dönecek hiçbir taşıt bulamadım. Meğer toplu taşım araçları dâhil herkes o gece ya içiyor ya da ailesiyle kutlamada. Taksi bakıyorum ve bir yandan da yürüyorum. Ayaklarım ellerim donuyor. Öleceğim herhalde. Bir evden Danimarka’lı seslendi. “Gelsene” diye. Beni misafir ettiler de donmaktan kurtuldum.

Evlendim. Çoluk çocuk sahibi oldum. Eşim ikinci çocuğa hamile. Adını bile koymuşuz. Ultrasonda ben takip ediyorum ne de olsa bu konuda uzmanım. Doğuma bir ay var. Yıl 1986. Günlerden 11 Ekim. Alsancak’ta bir arkadaşımın muayenehanesinde “gel bakalım bizim erkek ne yapıyor?” deyip ultrasona soktum. Bir de ne göreyim. Çocuk ölmüş. Kordon dolanması. Duygularımı anlatamam.

Felaket geliyorum diyordu geldi de. Özellikle darbeye zemin hazırlamak için sağ ile sol kapıştırılıyor,ülkede anarşi yaratılıyordu.Yıl 1980. Günlerden 12 Eylül. Darbe ! Hapisler, işkenceler, idamlar, üniversiteden atılmalar. Bir başka yazı konusudur yaşadıklarım, gördüklerim, hissettiklerim.

Babamı kaybettim. Yıl 2012. Günlerden 21 Haziran. Canımdan çok sevdiğim babamı Çeşme Çakabey’de cennet mekânına uğurladığım gün aklıma geldikçe hala için için ağlarım.

Daha çok olay var tabii ki. Kötü anılar silinebilir mi? Çoğumuz “Sil Baştan” filmindeki gibi geçmişimizden kurtulmak isteriz.

Ön bellek ve ana bellekten oluşan beynimizde, önemli olmayan bilgiler ön bellekte kayıtlanır. Örneğin bir defaya mahsus gerekli olan bir telefon numarasını ön bellek 10 dakika için depolar ve daha sonra bu bilgi bir daha hatırlanmaz. Önemli bilgilerse ana bellekte depolanır. En son bilgiler en üstte, ilk öğrenilenlerse en altta kayıtlanır ve böylece hafıza katmanları oluşur. Yaşanan acı hatıralar hem ana belleğe hem de sosyal hafızaya kayıtlanır. Kişi, geçmişindeki acı travmayı tamamen unutsa bile sosyal hafıza unutmaz. Keşke unutabilseydik.. Ya da sadece güzel olayları hatırlayabilseydik.

Korona virüsü nedeniyle ev hapsindeyiz. Haydi, bir müzik açalım da dinleyelim. Sevgili Cem Karaca’dan..

İnsanlar gülüyordu de
Trende, vapurda, otobüste
Yalan da olsa hoşuma gidiyor, söyle
Hep kahır, hep kahır, hep kahır, hep kahır.

Bıktım be!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.