
Nevzat Bingöl
Gazze’den İran’a: Yeni Ortadoğu’nun Haritası
19 Ekim 2023’te kaleme aldığım “Gazze’den Turan Rüyasına” başlıklı yazımda, Gazze’deki çatışmaların yalnızca Filistin’le sınırlı olmadığını, asıl hedefin İran olduğunu yazmıştım. İsrail’in, Gazze’yi bir başlangıç noktası olarak kullanarak savaşı İran’a taşıyacağını, bunun bir vekâlet savaşı değil, doğrudan rejim değişikliğine yönelik bir strateji olduğunu ifade etmiştim.
Bugün geldiğimiz noktada, bu öngörünün adım adım hayata geçirildiğini görüyoruz. Yaklaşık bir buçuk yıl boyunca İsrail ve Amerika’nın öncülüğünde yürütülen çok katmanlı askeri ve siyasi operasyonlar, bölgenin yeniden dizaynına yönelik daha büyük bir planın parçalarıydı.
İran’a Doğru Uzanan Savaşın Anatomisi
İlk aşamada İran’ın bölgedeki vekil güçleri — Hizbullah, Hamas ve Husiler — zayıflatıldı. Ardından İsrail üzerinden İran topraklarına yönelik nokta saldırılar başladı. Bugünse artık doğrudan İran’ın askeri altyapısı hedef alınıyor. İran’ın komuta zinciri ve askeri tesisleri sistematik olarak yıpratılıyor.
Bu saldırıların askeri boyutunun yanı sıra, içeride sosyal ve etnik fay hatlarını harekete geçirecek bir planın da işletildiği açık. Çünkü yalnızca dış müdahaleyle değil, iç isyan ve kargaşayla da rejim değişikliğine zemin hazırlanıyor.
Toplumsal Fay Hatları Hareketleniyor
İran, geçmişte dış tehditler karşısında genellikle tek yumruk haline gelir, özellikle Azeri nüfus bu dayanışmada kritik bir rol oynardı. Ancak son yıllarda İran içinde yaptığım gözlemler, artık bu tablonun değiştiğini gösteriyor.
Özellikle Tebriz merkezli Traktör futbol kulübü etrafında şekillenen Azeri milliyetçiliği, mollalara olan sadakati zayıflatmış durumda. Kürtler zaten yaklaşık 100 yıldır silahlı ve siyasi mücadele içinde. Beluciler son 10 yıldır aktif silahlı eylemler yürütüyor. Huzistan’daki Araplar ise Ahvaz-Abadan hattında Kuveyt benzeri özerk bir yapı talebiyle siyasi mücadele yürütüyor. Seküler İranlıların sayısı da ciddi şekilde artmış durumda.
Bugün İran toplumunun yaklaşık yüzde 70 ila 80’i rejimden memnun değil, rejime olan güvensizlik nedeniyle seçimlere katılım oranı yüzde otuzlar civarında. Bu, dış müdahalenin içerde karşılık bulacağı anlamına geliyor.
Yeni Haritalar: Sembol mü, Strateji mi?
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun yıllar önce ABD Başkanı Trump ile gerçekleştirdiği bir görüşmede, “Ortadoğu haritaları değişecek” ifadesini kullanması, bugün yaşananların aslında uzun vadeli bir plan olduğunu gösteriyor. Trump’ın o gün masaya kalemle vurup “Bu Ortadoğu, bu da İsrail” diyerek verdiği sembolik mesaj, bugün İran’ı hedef alan saldırılarla ete kemiğe bürünmüş durumda.
Sonuç: Rejimi Çökert, Haritayı Yeniden Çiz
İsrail ve ABD, İran’ı hava saldırılarıyla askeri olarak çökertmeyi, içeriden de halkı sokağa dökerek rejim değişikliğini tetiklemeyi hedefliyor. Eğer İran’ın emir komuta sistemi çöker ve aynı anda hem dış saldırılar hem iç isyanlarla karşı karşıya kalırsa, rejimin ayakta kalması oldukça zorlaşır.
Bu süreçte sahaya Kürt ve Beluci silahlı grupların da dahil olması, İran’ı çok cepheli bir yıkımın eşiğine getirebilir. Dolayısıyla önümüzdeki dönem sadece İran için değil, tüm Ortadoğu için yeni bir harita dönemine işaret ediyor. Ve bu harita, artık masada değil, sahada çiziliyor.
Bu süreç, İran’da Azerbaycan eyaletinin Azerbaycan devletine bağlanması, doğuda bir Beluci devleti kurularak Pakistan ve Afganistan’daki Beluc nüfusu aracılığıyla baskı altına alınması ve batıdaki Kürdistan eyaletini de Irak Kürdistan bölgesine bağlanması, petrol ve gaz zengini Huzistan eyaletinin de körfezdeki gibi bir prenslikle yönetilmesi ile sonuçlanabilir.
Ortadoğu, yeni bir eşiğe geldi. Gelişmeler, sadece İran’ın değil, bölge ülkelerinin tamamının geleceğini yeniden tanımlayacak güçte. Bu yüzden dikkatle izlenmeli, sağduyu elden bırakılmamalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.