Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

ECE ÜNER HAKSIZ MI? YETMİŞ İKİ MİLLET DAHÎ, ELİN YÜZÜN YUMAZ DEĞİL!

Camus’nün Veba romanı hakkında bir şeyler yazmak istiyordum. Özellikle karaborsacı Cottard hakkında. Yaşadığımız her her salgının Cottardları var. Çok uzağa gitmeyelim. Cemaat güçlüyken, “Hocam hocam!” diye ağlayıp şiir yazanlar, şimdi “Reis reis!” diye ağlıyorlar. Her devirde borsaları var. İşin ilginç tarafı, her devirde kananları da var.

“Bakalım korona salgınında kimler Cottard, kimler Dr. Rieux olacak?” diye düşünürken kolonya karaborsası, ortaya çıktı. Adam, aynı fiyattan satsa zâten sürümden kazanacak. Yok olmaz, muhakkak karborsacı olmalı. O parayı yüz yaşına kadar yiyeceğinin garantisi var sanki.

Zihnim romanla meşgûlken Show tv haber sunucusu Ece Üner’in sözleri, gündem oldu. Karaborsacılar ve fırsatçılar için, “Sorsan hepimiz Müslümanız. Ama gel gör ki namaz, 5 vakit; ahlâk, 24 saat farz.” dedi.

İlk dikkatimi çeken şey, Üner’in, “biz” dilini kullanmasıydı. Yâni özeleştiri yaptı. “Hey Karaborsacılar! Bir de utanmadan namaz kılıyorsunuz!” demedi.  

Yeni Şafak gazetesinden, “Namazın konuyla ne alâkası var? Bu sefer olmadı Ece Üner!” tepkisi geldi.

Oysa şöyle bir tepki gelmeliydi: “Namaz kılanların yalan söylediğini, iftira attığını, fır fır döndüğünü, zulüm karşısında sustuğunu nerede gördün ki karaborsacılık yaptıklarına ve yapanlara sustuklarına ihtimâl veriyorsun?”

Böyle bir soruyu sormaya yüzümüz kalmayınca kestirmeden saldırmalı: “Namazla ne alâkası var?”

Adamın biri, hâkim karşısına çıkmış. Hâkim sormuş:

“Karını niye öldürdün?

“Nâmusum için!”

 “İyi de dosyanda, hırsızlık, adam öldürme, uyuşturucu, darb, ne ararsan var.”

Adam, şöyle bir dikilmiş:

“Bunların nâmusla ne alakası var Hâkim Bey?”

....

Eskiden ben de kızardım. Özellikle sinema ve beyaz ekrandaki filmlerde dindarların ahlâksız gösterilmesine karşı çıktığım çok yazım var. Fakat artık yazamıyorum. Çünkü dindarlar, yalan söylüyor, iftira atıyor, yetim malına el uzatıyorlar.

Geçen sene mart- haziran arasındaki yerel seçim süreci, üç aylara rastlamıştı. Muhâfazakâr basındaki yalan haberlere doyamadık. Ne orucumuz kaldı ne bayramımız!  

Oysa ne kadar iddiâlıydık iktidara gelirken. Keçisi çalınan müftüyü, “Müftü keçi çaldı” diye haber yapanları utandıracaktık. Utandırmak şöyle dursun, zulüm, haksızlık, yalan habercilikte geçmişi kirli olanlar, başımıza ahlâk âbidesi kesildiler. Demek ki iktidar olmak, ahlâkı unutturuyor; muhâlefet olmak ise hatırlatıyor. Solcuların devrimi ile sağcıların dâvâsı, iktidarda kirlendi. Şöyle tarafsız bir gözle târihe bakabilsek kimsenin kimseye diyecek sözü olmadığını görmek zor değil. 

........

Ahmet Hakan, Ece Üner’i önyargılı olmakla suçladı. Peki yedi asır evvelden seslenen Yunus Emre de mi önyargılı?

Birkez gönül yıktın ise

O kıldığın namaz değil

Yetmiş iki millet dahî

Elin yüzün yumaz değil

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum