Cüneyt Şaşmaz

Cüneyt Şaşmaz

Cemaat (Azınlık) Vakıfları Seçimi

"Türkiye basını, milletin gerçek ses ve iradesinin doğduğu yer olan cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale oluşturacaktır.
Bir düşünce kalesi, düşünce yolu kalesi!
Basın görevlilerinden bunu istemek, cumhuriyetin hakkıdır."

Gazi Mustafa Kemal Atatürk
(05.02.1924, İzmir’de Gazetecilerle konuşması)
Azınlık (cemaat) vakıfları Türk hukukunda istisnai nitelikte olup, diğer vakıflardan oldukça farklıdır.
Bu vakıflar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurulmuş ve 1912 yılında tüzel kişilik kazanmıştır.
Yürürlükteki Türk Medeni hukukundaki düzenlemelere göre cemaat vakfı kurulması mümkün değildir.
Ancak Lozan Antlaşması ile Türkiye, azınlıkların haklarının korunacağını taahhüt etmiş ve bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti tarafından varlıkları kabul edilmiştir.
Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren cemaat vakıflarının taşınmaz edinmesine ilişkin düzenlemelerde çok fazla değişiklik yapılmış, yapılan düzenlemeler hukuki ve siyasi zeminde sürekli tartışma konusu olmuştur.
Osmanlı devletinde azınlıklar inanç merkezli olarak tanımlanmış, gayrimüslim unsurlar azınlık olarak kabul edilmiştir (Alkan, 2009, s. 94; Uluç, 2008, s. 967).
Osmanlı’da esasen ‘azınlık’ kavramına işaret etmek için ‘cemaat’ tabiri kullanılmıştır.
Günümüzde de ‘azınlıklar’ kelimesi ‘cemaat’kelimesi ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır (Em, 2006, s. 38).
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da azınlık kavramı yine dini inanç merkezli biçimde tanımlanmış ve sadece gayrimüslimler azınlık olarak kabul edilmiştir.
(Bkz. ‘D.2.a. Lozan Antlaşması’nda Azınlıkların Durumu’)
Azınlık vakıfları veya cemaat vakıfları olarak anılan vakıflar da bu çerçevede gayrimüslimlere yönelen vakıflar olarak kabul edilmektedir (Alkan, 2009, s. 94).
Buna göre Lozan çerçevesinde azınlık olarak kabul edilen Rumlar, Ermeniler ve Museviler (Yahudiler) ile Türk-Bulgar Dostluk Antlaşması ile de Bulgarlar azınlık olarak kabul edilmiş olup, Türkiye’de bunlardan başka azınlık bulunmamaktadır (Güler, 2007, s. 191; Güneri, 1973, s. 87; Özkaya, 2012, s. 177; Şimşek, 2010, s. 5; Tunç, 2004, s. 37)
Azınlık vakıflarından anlaşılması gereken Rum, Ermeni ve Museviler tarafından kurulan vakıflardır (Ekşi, 2011, s. 14; İşeri, 1964, s. 255; Kurban ve Tsitselikis, 2010, s. 9).
Lozan Antlaşması’nda belirtilen ‘azınlık’ tanımı, Türkiye'nin katıldığı diğer uluslararası antlaşmalarda da esas alınmış ve Lozan anlamında bu kavram değerlendirilmiştir (Aytaç, 1999, s. 44).
Türk hukukunda adı geçen bu azınlık gruplarının kurduğu vakıfların cemaat vakfı olarak kabul edilebilmesi için 1926 tarihli TMK’nın yürürlüğe girmesinden önce yani 4.10.1926 tarihinden önce kurulmuş olması gerekir.
1952 yılında Danıştay kararları ile cemaat vakıflarının diğer mülhak vakıflar gibi Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün denetim ve kontrolünde olduğu görüşü benimsenmiştir.
(Danıştay Genel Kurulu’nun 14.04.1952 tarih ve E.52/82 K.52/94 sayılı istişare görüşü ve akabinde Danıştay’ın 21.06.1960 tarih ve 1960/7 Esas, 1960/2946 sayılı Kararı; 09.01.1963 tarih ve E.1962/2560 K.1963/83; 20.02.1963 tarih ve E.1962/2954 K.1963/699 sayılı kararları)
Bugün cemaat vakfı olarak kabul edilen bu vakıfların sayısı 160’tır.
Cumhuriyetin ilanından önce azınlıklarla ilgili tarihte acı tecrübeler yaşanması ve bunların toplumsal hafızaya kazınması sebebiyle, bu tür vakıflar konusunda biraz daha hassas davranılmasının gerekliliği ortadadır.
"Ulusal Güvenlik" seviyesinin ölçümlendiği zamanlar!?
Yangın'a sebep olanlar yangın'ı söndüremezler!
Panikle attıkları her adım yangın'ı daha da büyütür, derinleştirir.
Bakış açısı değişmediği sürece, kaotik sarmal da değişmez.
Yani?!
Aydınlık taraf değil, karanlık taraf beslenir.
ABD'deki, Avrupa'daki "Aydınlanma" bizim eserimiz değil ve fakat Türkiye'deki Aydınlanma Atatürk'ün eseri.
Çoklu satranç oynayan, her kesim'den adam'ı alır, yaşadığı ortam içinde kendi adına besler, sonra da amaç'a giden yol'da kullanır.
ABD'den Rusya'ya, İsrail'den İran'a, Vatikan'dan Çin'e, Türkiye'ye vb hikaye budur.
Azınlık Vakıfları 31 Aralık tarihine kadar kendi Başkanlarını seçmek zorunda.
Konuya ilişkin İçişleri ve Kültür Turizm Bakanları, ilgili bürokratlar ve Azınlık Vakıfları mevcut Başkanlarının katılımıyla İstanbul Valiliğinde dün bir toplantı yapıldı.
Karar Toplantısı ise cumartesi günü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun başkanlığında yine İstanbul'da yapılacak.
Devlet bürokratlarının seçime ilişkin görüşleri, seçimlerin mevcut yönetmeliğe göre yapılması.
Kendi içinde dağınık olan vakıfları toparlamaya, birleştirmeye gerek yok.
Bu şekilde gelmişler, bu şekilde devam etsinler.
Bilinen o ki, arka planda vakıf seçimlerini organize eden paralı güçler, kendi içlerindeki muhalifleri bu yolla tasfiye ediyor!?
Mevcut yönetmelik,"her vakıf kendi seçim bölgesinde seçim yapabilir" diyor.
Ekonomik olarak güçlü olan Ermeni ve Rum Vakıfları, seçimleri her vakfın kendi bölgesinde değil, İstanbul genelinde yapılmasını istiyor?!
Seçmenleri araçlarla İstanbul'da dolaştırıp, her bölgede oy kullanmalarını sağlayarak, istedikleri kişiyi "Başkan" seçtirmek ve gücü elinde tutmak peşindeler.
Ulusal güvenlik açısından Başkanlık"ın "tek bir elde, tek bir güçte toplanması sakıncalı"!
Arka plandaki o "görünmeyen el"in kurgusu, Azınlık Vakıflarına istediklerini "Başkan" seçtirmek.
Cumartesi günü İstanbul'da yapılacak toplantıda Türkiye seçimlerin ya mevcut yönetmeliğe uygun yapılmasını açıklayacak ya da azınlıkların isteği olan "yönetmeliği revize etmeye evet" diyecek?!
Hal böyleyken...
İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü'nün görev alanında; 1 adet Gürcü Vakfı, 1 adet Süryani Vakfı, 1 adet Bulgar Vakfı, 1 adet Keldani Vakfı faaliyet gösteriyor.
Bu vakıfların cemaat sayıları kısıtlı olduğundan seçim bölgesinin İstanbul il geneli olması uygun mütalaa edilebilir.
Ancak...
Adı geçen vakıflara bu imkan verilince, cemaat sayılarının az olduğunu beyan eden Rum ve Musevi vakıfları da seçim bölgelerinin İl geneli olmasını isteyecektir.
Musevi vakıflarına bu imkanın verilmesinde Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü "bir sakınca öngörülmemekte" diyor, konuyu ilgili bakanlıkların değerlendirilmesini istiyor.
Vakıflar 1. Bölge Müdürü Hayrullah Çelebi, konuyla ilgili uyarıyor:
"Rum vakıflarına bu imkanın verilmesi halinde, Rum Patriğinin hareket alanı daha fazla genişleyecek, tüm Rum vakıflarında otorite sağlayacak, İstanbul genelindeki Rum Vakıflarının yönetimine yeni üye yerleştirmek suretiyle 2023'te yapılacak Balıklı Rum Hastanesi Vakfı yönetimini ele geçirmesine imkan verecek, muhaliflerin de elini zayıflatacaktır.
Ermeni vakıfları da seçim bölgesinin İstanbul il geneli olmasını istemektedirler."
Oyun içinde bir başka fırıldak.
Nitekim...
Ermeni Vakıf Yönetim Kurulu seçimleri tek merkezden, (Patrik Sahak Maşalyan, Toros Alcan ve Bedros Şirinoğlu tarafından) organize ediliyor.
Demem o ki:
Dinin otorite gücünü, Vakıflardan elde edilecek ekonomik gücü ve ermeni cemaat üyelerinin desteğini alıp, siyasi gücü bir elde toplama hedef!
Demem şu ki:
Seçim yönetmeliğinin 7. Maddesinde belirtildiği üzere her bir cemaat vakfı özel hukuk tüzel kişiliği bulunduğundan, her cemaat vakfı ayrı olarak seçim yapmalı, tek merkezden seçim tertip heyetleri belirlenerek toplu bir şekilde aynı gün, aynı yerde ve aynı saatte seçim yapılmamalı, vakıf yönetimlerine baskı yapılmasının önüne geçilmeli.
Ezcümle:
Lozan antlaşmasının 7. Maddesi, din adamlarının vakıf seçimlerine müdahale etmesine imkan vermiyor.
Böyle olduğu halde patrik vakıf seçimlerini organize ediyor.
Bu engellenmeli.
Ermeni vakıflarının Katolik, Gregoryen ve Protestan olarak ayrı ayrı seçimlerini yapması gerekmektedir.
Rum Vakıflarından seçmeni yetersiz olanlar, seçim bölgesine en yakın bölgeden yönetici adayı almalarına idari yönden (fiili uygulamada) olumlu bakılarak değerlendirilmelidir.
Netice:
Cemaat Vakıfları Yönetim Kurulu Seçim Yönetmeliği'nin yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak, yönetmeliğin uygulaması hakkında bir genelge yayınlanmasının uygun olacağını düşünüyorum.
Cüneyt Şaşmaz

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum