Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

BÜYÜK DOĞU’CU EMİNE MERVE, YAKUP KÖSE HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR ACABA?

İki yıl evvel Emine Merve isminde haylice tesettürlü, Büyük Doğucu bir hanım kızımız, tesettürlü olmayan hanımları, soyulmuş domatese benzetmişti. Estetikten mahrum, kaba saba bir konuşmaydı ama üzerinde durulması gereken birkaç cümle vardı. Meselâ şu cümle:

“Soyulmuş domatesleri, kimse almak istemez.”

Erkeği özne, kadını nesne gören çok ibtidâî bir cümle...

Akıllara ziyan bir cümlesi daha vardı, Emine’nin:

“Büyük Doğu kadını, ibdanın emir ve yasakları dışına çıkamaz.”

Büyük Doğucu kızımız, muhtemelen Necip Fâzıl’ın sahâbe gibi yaşadığını sanıyor; Neslihan Kısakürek’in tesettürlü olmadığını bilmiyordu.

Emine Merve’ye (domates kelimesi için bütün hanımlardan özür dileyerek) şöyle seslenmiştim:

“Bak kızım, sana hayâtın acı gerçeğini söyleyerek başlayayım.

Bizim mahallenin pek dindar erkekleri evlenirken soyulmamış domates tercih ederler. Özellikle ezik olanlarına bayılırlar. Fakat soyulmuş domates görünce de…

Çevrene bir bak kızım! Gerek evlilik yoluyla gerekse de başka yolla ikinci hanım tercihi yapan dindar erkekler, ilkine göre daha soyulmuşu mu yoksa soyulmamışı mı tercih ediyorlar? Pek mücâhid cemaat liderleri bile soyulmuş, sarışın domates alıyorlar artık!

Bu yüzden nefsine eziyet etme! Git, şöyle yaşına uygun, açık renkli, dallı güllü bir şeyler giyin!

Ayrıca sen, sen ol kızım, fazla iddiâlı olma!

Çünkü bundan 30-40 yıl evvel senin ettiğin lafların benzerini edenler, paraya pula, makama mevkiye kavuşunca hepsini unuttular. Ne çarşaf kaldı ne pardesü!

Olur da yarın bir gün siyâsete girersen veya müstakbel eşin girerse bu söylediklerini yalatırlar hanım kızım!”

Emine Merve, şu anda nerede ne yapıyor bilemem. Bilemem de onun erkek versiyonu Yakup Köse’yi hayret ve ibretle izliyorum. 

Kravat takmayan, saçı sakalı birbirine karışmış dolaşmayı Büyük Doğu dâvâsı zanneden Yakup Köse, köşe yazarı olunca saç sakal kısaldı. Yüzü gözü ortaya çıktı. Sağa sola konferanslara gitmeye başladı. Elbette emeğinin karşılığında eli para gördü. Beş yıldızlı otellerde ağırlanıyor artık.

Burada bitse iyi. Uçağa çağrıldı ve muhtemelen “medeniyet yuları” diye reddettiği kravatı taktı. Diğer gazeteci arkadaşları gibi şık kıyâfetler giyindi ve “Kahrolsun!” dediği Amerika’nın sarayı önünde gâyet yakışıklı bir poz verdi.

Bundan sonrası kolay artık. Belki Meclis’e de girer. Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağına şerefi nâmusu üzerine yemin eder. Sonra da gider, seçmenlerine Büyük Doğu dersleri verir.  

Yavaş yavaş hem mütevâzı yaşantısı hem de eşinin, yerlere kadar simsiyah kıyâfeti değişir.

Nereden mi biliyorum?

“Çamuriyet” diyerek, sâyesinde vekil olduğu Cumhuriyet’i aşağılayan Büyük Doğucu vekil öyle yaptı da oradan biliyorum.

Ne dersiniz, Emine Merve’ye, “Nefsine zulmetme kızım!” demekte haksız mıyım?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.