BİZE NE LAZIM?

     Artık şunu kestirmeden söylemek gerekiyor.

     Bize aldanmayacak, yanılmayacak, akşamdan düşündüğünü kimseye sormadan, danışmadan, görüşmeden sabaha hayata geçirmeyecek, devletin kuruşunu yerine harcayacak, ayağını yorganına göre uzatacak, harama giden tüm yolları kesecek ve dini siyasete alet etmeyecek bir iktidar lazım.

     O iktidar ki,Anayasaya sadık kalacak,yasaları aklına estiği gibi değiştirmeyecek,devletin yetişmiş bürokratlarını kapıya koyup,liyakatsiz yandaşlarını işbaşına getirmeyecek, yargıya ve orduya müdahale etmeyecek, her sokağa Üniversite açmak yerine gerçek Üniversitelere ve gerçek bilim adamlarına hürmet edecek.Çakma demokrasilere,çakma yönetim modellerine,çakma basına prim ve yüz vermeyecek bir iktidara,hele şu sıra öyle ihtiyacımız var ki..

     O ihtiyacımız olan yönetim, plansız programsız iş yapmayacak, Devlet Planlamaya sormadan adım bile atmayacak, harcadığı her kuruşun hesabını (zamanım yok)diye vermekten kaçmayacak. Öyle milli eğitimi molla eğitimi gibi anlamayacak, diplomalı işsizler yetiştirmek yerine, ülkenin ihtiyacı olan insanları eğitmeye ağırlık verecek, halkı tembelliğe değil çalışmaya zorlayacak, oy gelecek diye sosyal yardımları tembellik primine dönüştürmeyecek bir iktidara muhtacız.

     Ayakları baş haline getirmek, hiçbir ülkeye fayda sağlamaz. Bakın ileri ülkelere, iktidara geleceğim diye seçkin ve saygın kadrolarını alaşağı edip, ilgisiz ve bilgisiz yandaşları rüyalarında bile göremeyecekleri makamlara oturtanları göremezsiniz. Yaşadığımız yüzyılda hiç duydunuz mu Genelkurmay Başkanını, önemli generallerini, değerli rektör ve profesörlerini kumpaslarla, gizli tanıklarla hapseden bir ülkeyi? Demokratik haklarını kullanmak isteyenlere, eyleme kalkışmamaları kaydıyla her yerde izin veriliyor, müsamaha ediliyor. Böyle bir hoşgörüye, böyle bir demokrasiye saygıya hasretiz. Milleti böyle bir hasretle ahirete yolcu etmeyecek bir iktidar özlenmez mi?

     Her şeyi bilen bir yöneticiye ihtiyacımız yok. Zaten henüz yeryüzüne her şeyi bilen bir kimse de gelmiş değil. Bizim konusunu iyi bilen, onun eğitimini almış, iyi yetişmiş uzmanlara ihtiyacımız var. Ukalası çok bir topluma sahip olmak iyi bir şey değil. Bilgili ve iyi yetişmiş insanı çok bir topluma muhtacız. Ayrıca çok konuşan, her konuda konuşan, başkalarına söz hakkı tanımayan, dediğim dediktir inadındaki kişiler, küpüne zarar veren keskin sirkeden öteye gidemezler. Oysa bizim sakin, mütevazı, efendi görünüş ve tabiatlı idarecilere hasretimiz kabardı. Millet açken o tok yatmayacak, ülkenin onca iyi yetişmiş insanı dururken o, eşini dostunu, akrabalarını işe almayacak, haksızlığa, zulme ve iftiraya uğrayan insanlara kol kanat gerecek idarecileri hepimiz aramıyor muyuz?

     İnsanca, çağdaş ve uygarca yaşam isteği suç olmamalı. Kimse kimsenin fikrine, hayat tarzına, inançlarına, giyim kuşamına, kaç çocuk sahibi olacağına, kaç yaşında evleneceğine filan karışmamalı. Bunu sağlayacak bir iktidara sahip olmak istemez miyiz? Bizim istediğimiz iktidar, bu ülkeyi yoktan var edenlere, Atatürk’ümüze, silah arkadaşlarına, bu ülkeye hizmet eden büyüklerimize saygılı davranmalı, Atatürk ilke ve inkılaplarını, kurumlarını yok etmeye çalışmak yerine, onları titizlikle korumalı, yıkıcı değil yapıcı bir yol izlemelidir.

     Köylere ve köylülüğe zarar vermeyen, Türk tarımını ve hayvancılığını çökertmeyen, topraklarımızda rahatça üretebileceklerimizi ithal etmeyen, yok yerli otomobil, yok kanal İstanbul diye diretmeyen, paralarımızı çarçur etmeyen, devleti israftan, lüks ve ihtişamdan kurtaracak bir iktidar düşlüyoruz artık. O iktidar İslam ülkelerinde at koşturmayı değil, milli sınırlarımızda kuş uçurtmamayı hedeflemeli, tarihi ve güçlü Türk ordusunu paralı askerlerden oluşan bir kuvvete dönüştürmemelidir. Bizim kahraman ordumuz, her belayı kolayca defedecek güçtedir. Yeter ki, siyasetçilerimiz fazla gölge etmesinler.

     Yine öyle bir iktidarı özlüyoruz ki, akşamdan sabaha her şeye zam yapmasın. Milletin belini daha fazla bükmesin, mutfağındaki yangını körüklemesin. Öğretmene 4000 lirayı kâfi görürken, bekçiye 5000 TL vermesin. Muhtarlara bir de yardımcı tayin etmesin, Maaşlara 3 kuruş zam yapıp, elektrik ve doğalgaz ile ulaşım ücretlerini üçe beşe katlamasın. Deprem paralarını başka yerlere harcamasın. Saraylara masraf etmesin. İşsizliği memur kadrolarını şişirerek azaltmaya çalışmasın. Devlette gerçek tasarrufu yapıp bütçeyi rahatlatmak yerine, mali yükümüzü arttıracak yeni uçuk projeler üretmesin. Bizim özlediğimiz iktidar bu işte. Demokrasiyi rayına oturtacak, Parlamenter sisteme geri dönecek, tarikatları devletten temizleyecek, FETÖ’nün siyasi ayağını ortaya çıkaracak bir iktidarı istemek, özlemek de suç mu yoksa?

     Böyle bir iktidara hasretiz de, şöyle bir muhalefeti de aramıyor muyuz yani? Laftan, iktidara cevap yetiştirmekten daha ciddi işlerle uğraşacak, milletin şikâyetçi olduğu konularda yeni projeler üretecek, terörle ve dağdaki militanlarla flörtten vazgeçecek bir muhalefeti de özlemedik mi sanki? Anayasaya sadakati, Parlamento kürsüsünden edilen yeminlere sadakati iktidardan bekliyoruz da, muhalefetten beklemiyor muyuz? Milliyetçiliği ayaklar altına aldığını söyleyen bir iktidarla birleşen Milliyetçi muhalefet partisini görmezden gelebilir miyiz hiç? Nasıl Türkiye’ye yeni bir iktidar lazım diyorsak, yeni bir de muhalefet, en azından anlayışı da gerekmiyor mu?

     Böyle iktidara böyle muhalefet demek yerine, taşları yerine oturtmaya çalışmak daha akıllıca bir iş olmaz mı?

Müslümanlığı tarikatların, yobazların, sapık fikirlere sahip din adamı müsveddelerinin anladığı ve anlattığı şekilde değil, kutsal kitabımız Kuran’ın emrettiği şekilde uygulayacak bir iktidar

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum