BİR DEVLET BİTİYOR MU?

Yazı başlığını, ‘Bir devlet bitiyor mu?’ diye belirleyince,  hemen ardından şunu sormak gerekiyor:

Recep Tayyip Erdoğan 13. Cumhurbaşkanı mı? Yoksa 1. Başkan mı?

Bu konuda henüz ne Ak Parti, ne de Tayyip Erdoğan tarafından geliştirilen bir terminoloji yok.

Kuşkusuz bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’deki yemin töreninden sonra, yeni dönem resmiyet kazanacak. Belki o zaman da bu sorunun cevabını öğrenebileceğiz.

Şu ana kadar yapılan açıklamalardan anladığımız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bir değişim sistemi. Kuşkusuz, sıkıntı ve sorun olma noktası ise bu değişimin dönüşüme evrilmesi olasılığıdır. 

Peki bu değişimin, dönüşüme evrilmesi ne kadar olası ,ya da ne kadar mümkündür? Devlet aklı bu konuda ne gibi tedbirler almıştır? Sürprizlere açık alan var mıdır?

Bunları önümüzdeki ilk 6 ayda belki ancak hissedip görmek mümkün olabilecektir. Yani bunun için zamana ihtiyaç vardır.  Bunu izleyerek öğrenebileceğiz. 

Peki bir devlet hangi şartlarda biter? Ya da Türkiye Cumhuriyeti’ndeki değişimin sinyallerini nasıl okumalıyız? Tehlike alanları nelerdir? Aslında neler olmaktadır?

Bu sorulara cevap verebilmek için bölgemizde ve küresel alandaki gelişmelere de bakmak mecburidir.

Aslında bu soruları sorarken kendi , ‘ paranoya mı yapıyorum. Yoksa bu soruları sormak ve olumsuz alanları aramak yanlış mı doğru mu olur’ diye de kendimi sorgulamadım dersem yalan olur. Ancak aydınların görevi de bu noktada başlamaktadır.

Elbette SSCB nasıl dağıldıysa,  Yugoslavya nasıl dağıldıysa, Irak nasıl parçalandıysa, Suriye nasıl parçalandıysa, Katalonya üzerinden Avrupa’ya 14 devlet geliyorsa,  Condoleezza Rice’ın açıkladığı projede 22 ülkenin sınırlarını değiştirmek planlanıyorsa, ABD Genelkurmay Başkanı , ‘Ortadoğu’da 7 devlet parçalanacak’  diyorsa; o zaman mevcut devletler düzeninin devam edemeyeceği ve siyasi gelişmeler sonucunda devletlerin çökmek, dağılmak ve de parçalanmak gibi durumlarla karşı karşıya olduğu da ortadadır.

Bu çerçevede eğer Katalonya İspanya’dan ayrılarak bağımsız hareket edebilecekse, diğer Avrupa ülkelerinin de parçalanmasını gündeme getirecektir. 

Bu aşamada Türkiye ; (Avrupa ve Asya arasında bir ülke olarak ) Avrupa’daki demokratik değişim sürecinin getirdiği dağılma ile ve de Asya Kıtası’ndaki sıcak çatışmaların ortaya çıkardığı parçalanma tehlikeleri ile karşı karşıyadır. 
Tam da bu noktada;  Türkiye’de  köklü bir Anayasa değişikliği ile devlet modelini değiştirmek, Atatürk Cumhuriyeti  ortadan kalkıyormuş gibi bir durum ortaya çıkarmaktadır.

Küreselleşme sürecinde tüm dünya ülkeleri tekelci şirketler üzerinden baskı altına alınıp yönetilirken , böyle bir tehlike tüm devletleri tehdit ederken, Türkiye’de köklü bir Anayasa değişikliği ile değişime gerek var mıydı? Belki öncelikle tartışmamız gereken konu tam da budur.

Elbette Başkanlık sisteminin ülkemiz açısından getireceği avantajları da göz ardı etmek mümkün değildir. Ancak bölgeden başlayan ve neredeyse tüm dünyaya yayılan bugünün karmaşası,  bu avantajları ne kadar mümkün kılacaktır? 

Genellikle bütün devletler, tarih boyunca kargaşa ortamında dağılmamak için mevcut yapılarını korumaya öncelik verirler. Dere geçerken at değiştirilemeyeceği gibi, karışıklık dönemlerinde devlet yapısı da değiştirilemez. 
Türkiye’nin uluslararası konsensüsün ortadan kalktığı bir dönemde, bir devlet yapısını değiştirmeye kalkması , ciddi bir tartışma konusudur. Ve bugünden itibaren bu süreci yönetmek de bir o kadar zordur. Özetle bu süreci yöneteceklerin önünde bir ‘Sırat Köprüsü’ vardır. Ve bugün açıklanacak bakanlar kurulunda kimlerin  olacağı ve hangi ehliyetlerinin olduğu da bu nedenle çok çok önemlidir.

Öte yandan devlet teorisine göre, devletler kurallarla büyürler, genişlerler ve belli bir zaman dilimi içinde güçleri en üst noktaya gelince de durağan bir döneme girer -gerileme ve çöküş dönemine sürüklenirler. Bunun en iyi örneği de bizim için Osmanlı İmparatorluğu’dur.  

Osmanlı 700 yıl yaşamıştır. Türkiye Cumhuriyeti ise 70 yıl sonra bugün böyle bir tehlike ile karşı karşıya kalmıştır. Peki neden?  Neler olmuştur? Neler olmaktadır? Neler olabilir? Nelere dikkat etmek mecburiyetimizdir? Yarın devam edeceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.