Gülçin K. İNCEİPLİK

Gülçin K. İNCEİPLİK

Aşı Ligi

Son günlerde koronavirüsle mücadelede en kötü günleri geride bıraktıracak haberler almaya başladık. Dünyanın dört bir yanından başarılı aşı haberleri gelince çoğumuzun içine bir umut doğdu. 
Öte yandan azımsanamayacak çoğunluktaki bir kısım insan da aşılara şüpheyle bakıyor. Üstelik konu üzerine inanılmaz komplo teorileri geliştirenler var. Aşıyla insanlara çip takılacak diyenlerden tutun da, insanlık kısırlaşacak diyenlere kadar uzanan garip senaryolar yazılıyor.  Bu yazıda bu konuya girmeyeceğim. Pandeminin ilk zamanlarında da fazlasıyla sesini yükselten komplo teorisyenleri için Komplosuz Korona adlı bir yazı yazmıştım. İlgilenenler 5 Nisan tarihli yazımı okuyabilir, aşağıya linkini bırakıyorum*. 
Bugünkü yazımızda ülkelerin hangi aşıyı tercih ettiğini ve Türkiye’nin bu ülkeler arasında nerede yer aldığını tartışacağız. 
İngiltere’den başlayalım. İngiltere aşıya ilk onay veren ülke oldu ve 8 Aralık’tan itibaren Pfizer ve BioNTech'in birlikte geliştirdiği koronavirüs aşısı ülkede uygulanmaya başladı. İlk aşamada 1 milyona yakın aşılama yapılacağı konuşuluyor. 40 milyon doz sipariş ise yolda. Aynı zamanda, Moderna aşısı için de bahar aylarında 5 milyon doz geleceği söyleniyor. Oxford/AstraZeneca aşısı için ise 100 milyon sipariş edildi. 
Kanada, 20’şer milyon doz Pfizer-BioNTech ve Oxford/AstraZeneca aşıları ile birlikte 56 milyon doz da Moderna aşısı almak için anlaşma yapmış durumda. Hatta kişi başına düşen aşı siparişlerinde liderliği kimseye bırakmıyor. 
Suudi Arabistan, İngiltere ve Kanada’dan sonra Pfizer-BioNTech aşısının hem ithalatına hem de kullanıma onay veren ikinci ülke oldu. 
Amerika, hem Pfizer-BioNTech hem de Moderna aşılarının Aralık ayı içerisinde son onay aşamasını bekliyor. Kurul kararlarında bir sıkıntı çıkmazsa önümüzdeki günlerde aşılamaya başlayacak. Planlanan eyaletlerin vaka sayısı durumuna göre ilk 3 milyon doz aşılama, Aralık sonuna kadar da 20 milyon kişinin aşılanması planlanıyor. Tabii bununla bitmiyor. Ülkede Oxford/AstraZeneca, Novavax vb… aşılarla birlikte toplamda 800 milyona yakın aşı planlanması yapılmış durumda. 
Almanya tahmin edebileceğimiz gibi en büyük yatırımı Pfizer-BioNTech aşısına yaptı. Aşı için ilk pilot bölge Berlin’e kuruldu. Aralık ayının ikinci yarısından sonra günde 4 bin kişinin aşılanması hedefleniyor. Bu sistem sonrasında diğer kentlere de kurulacak. Almanya’nın şu ana kadar 300 milyon doz aşı sipariş ettiği söyleniyor. 
Aslında Avrupa Birliği üye ülkelerinin çoğu aşı uygulamasına geçmek için Avrupa İlaç Ajansı’nın onayını bekliyor. Bilim kurulunun değerlendirmeleri Ocak ayına kadar devam edecek. Eğer onay verirlerse, Avrupa Birliği üye ülkelerinin 2 milyar doz aşıya erişimleri olacak. 
Biraz rotamızı uzaklara çevirelim. Japonya 120 milyon doz Oxford/AstraZeneca, 50 milyon doz Moderna ve 120 milyon doz Pfizer-BioNTech aşısı olmak üzere toplamda 290 milyon doz sipariş etti. 
Endonezya 100 milyon doz Oxford/AstraZeneca aşısı sipariş etmiş durumda. 
Meksika 80 milyona yakın Oxford/AstraZeneca aşısı, 15 milyon doz civarı da Pfizer-BioNtech aşısı sipariş etti. 
Çin kendi ürettikleri aşılar hariç Oxford/AstraZeneca aşısı için 200 milyon dozluk anlaşma yaptı. 
Liste her geçen gün uzayıp gidiyor. 
Gelelim Türkiye’ye…
Dünyada vaka sayısında ilk beşte bir aşağı bir yukarı gidip gelirken aşı konusunda hangi aşamaya geldiğimiz günlerdir tartışma konusu oldu. Çünkü yukarıda da gördüğünüz gibi gelişmiş ülke ya da gelişmekte olan ülke fark etmeksizin, çoğu ülke aşıları hem üretim hem de tedarik etme noktasında adeta yarışa girmiş durumda. 
Peki, Türkiye aşı stratejisini neden sadece 50 milyon doz Çin aşısı Sinovac’e bağladı? Çin bile kendi ürettikleri aşılar hariç Oxford/AstraZeneca aşısından 200 Milyonluk doz sipariş etmişken, biz neden hem tek aşıda hem de 50 milyon dozda sınırlı kaldık? Ya da başka aşı siparişleri için neden bu kadar geç kaldık?
Evet, yerli üretimler de belirli bir aşamaya geldi ama onların onay alıp uygulanabilmesi için en iyi ihtimalle aylar gerekiyor. 
Aşı liginde bu kadar vaka ile bu kadar arka sıralarda yer almak, 2021 yılında Türkiye’nin Ekonomi Ligi’nde ilk 20’den çıkabilme ihtimalini daha da artırmayacak mı? 
Aşı uygulamalarından sonra yeni normalde Türkiye yerini nasıl alacak? Yoksa yine herkesin tersine mi gideceğiz? 
Neden derseniz?..
Gelişmekte olan ülkeler kategorisinde başka hiçbir ülkenin politika faizi enflasyonun altında değilken bizim altında oldu. 
Ülkeler rezervlerini korumaya çalışırken hatta artırmanın yoluna bakarken biz rezervleri erittik.
Rasyonel kararların alınması gereken konularda herkesin tersine kürek çekmekte ısrarcıyız. Hal böyle olunca, aşı konusunda da endişeleniyorum. Faz 3 çalışmaları bile henüz netleşmemiş tek bir aşı (Çin aşısı) ile salgın kontrol altına alınabilir mi diye.
Kriz dönemlerinde sürekli değişen çevre şartlarına ayak uyduramayan, hazırlıksız olmakta direten, alternatif ve hızlı çözümler üretemeyen bireyler ya da toplumlar krizlerin acı sonuçlarını ne yazık ki önleyemezler. Tüm dünya sağlık kriziyle birlikte ekonomik ve hatta toplumsal bir krizi aynı anda yaşarken bu zor durumdan çıkışın mutlaka iyi planlanmış bir yol haritası olmalı. Ülkeler şu anda bu zor günlerden çıkışı tamamıyla aşılara bağlamış durumda. Peki, bizim yol haritamızda aşının yeri nerede? Yoksa yine herkesin gittiği yoldan değil de tersten mi gideceğiz?
Umarım bu hesap; 2021 2020’den iyi, 2022 de 2021’den daha iyi olacak hesabına dönmez. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.