Arap Kazanında Kepçe Olmak

21.Yüz yıl  Arap yöneticilere uğurlu gelmedi.

Uğurlu gelmediği gibi tüm uğursuzluğu ile tepelerine çöktü.

Söylentilere bakarsak diktatörlere karşı ayaklanma olduğuna inanabiliriz.

Hatta bazı eksik akıllılar olanlara “devrim” bile dediler.

Arap ülkelerinde bir şeyler olacağı Irak’ın başına gelenlerden sonra önceleri sorular şeklinde akılları işgal etmeye başlamıştı.

Önce nerede, neler olduğuna bakalım;

Saddam Hüseyin Abdülmecid el-Tıkriti Irak Devlet Başkanıydı.

16 Temmuz 1979’da iktidara geldi.

Kitle imha silahları bulundurduğu gerekçesiyle ABD’nin hedefi oldu.

Önce baba, sonra oğul Bush Irak halkını diktatörden kurtarmak için halkın üzerine bomba yağdırdı. 9 Nisan 2003’de ABD işgali ile Saddam’ın iktidarı son buldu.

30 Aralık 2006’da asılarak idam edildi.

Zeynel Abidin Bin Ali Tunus Devlet Başkanıydı.

1987’dee Habib Burgiba’nın sağlığının bozulmasıyla Tunus Cumhurbaşkanı oldu.

14 Ocak 2011’de protestoların baskısına dayanamayarak   ülkesini terk etti

Suudi Arabistan’da yaşamını sürdürüyor.

Ali Abdullah Saleh Yemen Devlet Başkanıydı.

17 Temmuz 1978’de Cumhurbaşkanı ve Silahlı Kuvvetler Baş Kumandanı olarak meclis tarafından seçildi.

23 Şubat 2011’de protestolar sonucu istifa etti.

Haziran  başında başkanlık sarayına yapılan bombalı saldırıda yaralandı.

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da tedavi ediliyor.

Muhammed Hüsnü Said Mübarek Mısır Devlet Başkanıydı.

6 Ekim 1981’de Enver Sedat’ın  suikast sonucu öldürülmesi üzerine devlet başkanı oldu.

1987, 1993, 1999 ve 2005 yıllarında yapılan ve muhalefetin kısıtlandığı seçimleri kazandı.

25 Ocak 2011’de başlayan protestolar sonucu 11 Şubat  2011’de istifa etti.

Mısır’da yargılanıyor.

Muammer Ebu Minyar el-Kaddafi Libya Devlet Başkanıydı.

1 Eylül 1969’da Kral l.İdris’e karşı darbe yaparak iktidarı ele geçirdi.

ABD Kaddafi’yi tanıyınca kral 7 Eylül 1969’da görevi bıraktı.

2011’de Kaddafi’ye karşı ayaklanma başlatıldı.

Petrol gelirlerini paylaştırdığı, refah içinde yaşattığı insanların ihaneti  sonucu öldürüldü.

Medyamız Libya’da neler olup bittiğine hiç değinmiyor.

Kaddafi  bir diktatördü. Devrilip öldürüldüğüne göre Libya’ya demokrasi ucundan kıyından gelmiş olmalı.

Dr.Beşşar Esad Suriye Devlet Başkanı. 17 Temmuz 2000’de cumhurbaşkanı seçildi.

Arap ülkelerinde başlatılan ayaklanmalar Suriye’ye de sıçrayınca sert önlemler aldı.

Medya yüzlerce kişinin öldüğünü yayıyor.Devrilmesi için el birliği ile çalışılıyor.

Üstüne bir de kimyasal katliam yüklemeye çalışıyorlar.

Suriye halkının Esad’ı sevip desteleyebileceğinden hiç söz edilmiyor.

Bir de başka yöne bakalım:

Kral Halid  2 Mart 1975’de Suudi Arabistan’ın başına geçiyor.

13 Haziran 1982’ de Halid ölünce yerine kardeşi Fahd Bin Abdul Aziz Kral oluyor.

Türkiye’de çirkin kral olarak tanınan Fahd 1 Aralık 2005’de ölünce yerine kardeşi

Abdullah Bin Abdul Aziz Suudi tahtına oturuyor.

Katar Emir’i tahtını sevgili oğluna bırakıyor.

Ayaklanmalar sonucu devrilenlere  diktatör  deniyor ama Suudi Krallar demokratlar familyasından sayılıyor.      

Dünyayı tehdit eden Bin Ladin ailesi de Suudilerin gözde iş adamlarından.

Kuveyt, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri de çok demokrat olmalılar.

Ellerin, kafaların kesildiği ülkelere ses çıkarmayıp isyan bastırmaya çalışan Suriye Devlet Başkanı’nın üzerine yüklenmenin bir anlamı olmalı.

Arap ülkelerinde iktidarlar devriliyor ama krallara, emirlere, şeyhlere yan gözle bakan yok.

Türkiye bu kaosta taraf olmamalıydı ama balıklama atladık.

Kayalıklardan atlayan bizim ülke ama Hasan Sabbah kim?

Kim afyonlayıp uyutuyor bizi?

Arap kazanında kepçe olduk ama sap kimin elinde?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.