Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Akademisyenlikten Ölü Yıkayıcılığına

Ayasofya Câmisi açıldığı zaman imâmet görevine bir profesörün tâyin edildiğini, daha doğrusu bir profesörün, fesi sâhilde bırakıp bu göreve atladığını öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Bir profesörün, Ayasofya bile olsa imamlıkta ne işi vardı? Fakültede akademisyenken İstanbul İl Müftülüğü’ne bağlı binlerce imamdan biri olacaktı. (Nitekim işler karıştığında müftülükten yapılan açıklamayla bu vazifesi hatırlatıldı.)

Bence “düz profesör” krizine giren Prof. Dr. Mehmet Boynukalın, Ayasofya Müzesi Müdürlüğü’ne atanan rahmetli Prof. Dr. Haluk Dursun’un bakan yardımcılığına kadar yükselmesinin tesirinde kalmıştı.  

Düz profesör krizinin ne olduğunu yaşanmış bir hikâyeyle açıklayayım. İki profesör karşılaşmışlar. Biri bürokratik görevinden bahsedip diğerine, ne yaptığını sormuş. Cevap çok ilginç: “Hiç. Böyle düz profesör kaldım.” Maalesef hocalık gibi şerefli bir meslekle tatmin olmayan akademisyenler, bürokrasiye geçmek için hocalığa yakışmayan ilişkilere giriyor, siyâsetçilerin hoşuna gidecek, bilimsellikten uzak açıklamalar yapıyorlar. Hatta atandıklarında milletvekillerine teşekkür ediyorlar.

Mehmet Boynukalın, akademisyenleri esir alan bu hastalığın kurbanı oldu. Onu atayanların bir gece rüya görüp karar vermediklerini, bu tip atamaların nasıl yapıldığını tahmin etmek zor değil. Boynukalın soyadına gencecik yaşında hangi vasfıyla bakan yardımcısı olduğunu anlayamadığımız yeğenden âşinayız.

İmamlığı, fakülte hocalığına tercih eden ve “şerefli ve ağır bir yük omuzumda” diyerek yeni vazîfesine başlayan Boynukalın, bu sefer de “düz imam” krizine girdi ve acemisi olduğu tvittırdan yürümeye kalktı. Kadın cinâyetlerine ilişkin tepki çeken açıklamalarına AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, şöyle karşı çıktı:

“Bu açıklamalar siyâsetin yükünü arttırıyor. Siyâset çok ağır bir iş. O yüzden bence herkes kendi işini yapmalı diye düşünüyorum. (13 Mar 2021)

Kendi işini yapmamakta direnen, siyâsilerin dikkatini çekmekte ısrarlı olan Boynukalın’ın hâli, Diyânet’in de hoşuna gitmemiş olacak ki imamlığa vedâ etti ve fakülteye döndü. Fakat tvittırın büyüsüne kapılmıştı bir kere. Yazmaktan ve tartışmaktan geri duramadı. İçki yasağı meselesine girdi. En son yazdığı, hepimizin tüylerini diken diken etti:

“Merak etmeyin ey gürûh, haram (!) ettiğiniz vergilerinizden bana düşen hisseden hepinize kaliteli pamuk aldım, artık helâl edersiniz, ne yapayım."

Bu cümleyi didik didik edip, Boynukalın’ın şuuraltını okumak, benim işim değil. Beni şaşırtan bambaşka bir konu. 

Bu memlekette imamhatip ve ilâhiyatlılar, yıllarca sistem tarafından “ölü yıkayıcı” olarak dışlandılar. İmamhatipliler, sâdece ölü yıkayıcı değil, doktor, avukat, öğretmen, akademisyen vs. olabileceklerini ispat ettiler. Başarı hikâyeleri yazdılar. ÖSS imtihanında dereceye girdiler. 

Belli ki Mehmet Boynukalın da bunlardan birisi. Okumuş, dokumuş, gayret etmiş ve akademisyen olmuş. Profesörlüğünü de almış. 

Koskoca profesörün, akademik değil, iptidâî bir tartışmaya girip âniden gassallığa tenzil etmesine hayret ettim. Aynı hayretim, Boynukalın’a ilk tepkiyi gösteren Özlem Zengin için de geçerli.

Bu memlekette yıllar boyunca başörtülü kadınlar, “hizmetçi, ev kadını” olarak kategorize edildiler. Onlardan, doktor, mühendis, öğretmen olmazdı. Başörtülü genç kızlar, gayret ettiler. Çok çalıştılar. ÖSS dereceleri yaptılar. TBMM’ne girip vekil oldular. Cumhurbaşkanına başdanışman bile oldular.

Sonra ne oldu? Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Özlem Zengin, gitti Bingöl’de girişimci kadınları motive etmek için, “Samimiyetle i söylüyorum, en iyi fikirlerim, hep bulaşık yıkarken aklıma gelir.” dedi. (26 Eylül 2017)

Çiçek sularken, tarhana yaparken, nakış işlerken dese neyse. Bulaşık yâhû, bulaşık!

Aynen Boynukalın gibi, dön başa! Ev hanımlığına, hizmetçiliğe tenzil et!

Yazık, çok yazık! 

Boynukalın, Ayasofya imamlığının yükü altında; Zengin, siyâsetin yükü altında ezilirken bizler, bugüne kadar imamhatiplileri ve başörtülüleri hafife alanlara yaptığımız savunmaların altında eziliyoruz.  

 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.