Cüneyt Şaşmaz

Cüneyt Şaşmaz

65 YAŞ YOL’UN SONU MU!?

Yaratan, azgın kullarını bu kez "Koronavirüs" üzerinden silkeliyor.

Koronavirüs kapsamında anlaşılması gereken, ölü sayısı değil; insan'ların bu salgın'a verdikleri refleks.

Suriye’de savaş'tayız, art arda şehid cenazeleri geliyor, medya film izler gibi tepki veriyor, sosyal yapı günlük yaşıyor, derken Koronavirüs diye bir şey çıktı ve aynı "sosyal vatandaş" kendi can'ı sözkonusu olunca, fahiş fiyata kolonya alıp, yüze takılan maske ile dolaştı, evde karantinaya girdi.

Maske'nin psikolojik etkisi dışında bir faydası yok.

Dünya’da öne çıkan ise Virüs'ten ziyade, korku'nun boyutu, derinliği.

Televizyonlar’dan akan haberlere bakıldığında, bakan da ölüyor, başbakan ve Hollywood star'ları da bu maraz'a yakalanıyor.

Medyatik ve de ünlü, zengin, siyasi vb de tanımıyor.

Dün'e kadar kalp'ten gitti denilenler, bugün virüs'ten ölüyor.

Süreç'in şakası yok.

Arka kapı'lar açık olsa da, Azrail tüm kapı'ları tutmuş...

Devlet’leri yöneten akıl'ların IQ/EQ'ları tek tek ortada?!

Süreç ne akademik ne de ideolojik.

Önce sorun'u anlayacaksın, sonra çözüm'ü üretmeye veya aşı'sını bulmaya çalışacaksın!

Aksi halde, grip'in bir tık ötesindeki "virüs" üzerinden tehdit ederler, karantina'lı gündem ortada.

Suni deprem'e “çare” aramak ne ise Corona'ya "aşı" aramak benzer hikaye!

Neticede, grip ya da nezle'nin iki gömlek üstü hastalık için "aşı" aranıyor.

Önceki yıllarda da, burun'u akıtmayan ama boğaz'ı yakan virüs icat olmuştu, kış bitti, o virüs de gitti.

Coronavirüs'ten kaynaklı ölüm'ler var ama ölüm'e giden yol'da asıl sebep, tehdit altında olan yaşlı'nın kronik rahatsızlığı.

Kalp, ciğer, böbrek, tansiyon vb.

Vücudun direnç'i düştüğü için nefes'leri kesiliyor.

Grip, post modern zaman'larda da "ölümcül" içerik kazandı.

Trump, 1 milyar dolar karşılığında, aşı'nın patenti'ni almaya talip.

Almanlar ise "insanlık adına" panzehir'i geliştirmek için "Euro" akıtıyor.

Londra, Boris'in Başbakanlığı'nda, Coronavirüs salgını sırasında savruldu.

Hasılı:

"Koronavirüs"e "deva" aramak, sorunu anlamamak'la eş'mana!

Nüans'lı soru şu:

Nükleer bomba mı daha çok insan öldürür yoksa Coronavirüs mü?!

Soru'nu doğru anlamak, çözüm'ü üretmenin yüzde 50'si ise kim neyi ne kadar anlamış, cevaplar tek tek ortada.

Çin'den Avrupa'ya kayan "Coronavirüs tehdidi" kapsamında, Batı "Neo Orta Çağı" yaşıyor.

"Cadı avı"na dönüşen virüs'lü vatandaş arayışı ya da karantina altına alınan şehir hayatı!

Basınç altında sakin kalmak, herkesin harcı değil.

Hayat memat nüans, karantina'dan çıkışta, stok'lanmış öfke'nin patlayacağı adres neresi olacak?!

İstanbul başta olmak üzere, İzmir vb büyük şehirlerde hayat felç.

Dükkanlar kapalı!

Küresel marka kahve zincirleri de öyle.

Hal böyleyken, cevabını arayan basit soru şu:

Taşıma akıl ile Coronavirüs üzerinden ortaya konulan tehdit'ten korunmak ne kadar mümkün?!

İnsanlar büyülenmiş halde, ne söylenir ise onu yapıyor!

Coronavirüs'e aşı arayan o kafa'lar, yapay deprem ya da nükleer'e aşı bulabilmiş mi?!

Coronavirüs üzerinden ortaya konulan tehdit, en alt düzeydeyken bunlar yaşandı ise...

İstiklal Marşı "Korkma" diye başlıyor.

Ne var ki, şehir'de yaşayan insan'lar gölgelerinden korkar oldu.

Korktukları için mi yoksa gerçek tehdit'in ne olduğunu anlamak veya anlamlandırmakla ilgili kargaşa'dan kaynaklı "yüksek endişe" hali mi?!

Gözlerdeki perdeler tek tek kalkarken, cevap'ını arayan basit soru şu:

Coronavirüs diye ortaya konulan tehdit'in, grip'in iki gömlek üstü basit bir salgın olduğu ortadayken, İtalya ve/veya Türkiye'de ortaya konulan "yönetsel akıl" çerçevesi'nde, vatandaş kandırıldığını ya da "Orantısız Panik"letildiğini öğrenecek olur ise yükselecek öfke'nin odak'ında kim ya da kimler yer alır?!

Nüans?!

Çin öyle diyor, böyle diyor ile olmaz, Çin de çıkarları gereği "büyük yalan"ın parçası ise devlet sen'sen, en minik detay'ına kadar inceleyeceksin, en ince detay'ına kadar bileceksin...

Yalan ise yalan'a hakim olacaksın ki, süreç'in içinde savrulmayasın!

II. derecede istihbarat üreten adres'ler tarafından yönlendirilen ülke'nin hali ortada!

Okullar tatil, cami'ler kapalı, hayat durdu, "hapşu" diyene "olağan şüpheli" muamelesi yapılıyor.

Virüs'ün ölümcül olmadığı, sadece kronik rahatsızlığı bulunan hastalarda ölümcül sonuçlar ürettiği, konunun uzmanları tarafından ilan edildiği halde, toplum'un tamamını ayırt etmeksizin panik'e sevk etmek ne kadar doğru!?

Devlet'i yönetenlerin görevi, kamu'nun güvenlik'i kadar, kamu'nun huzur'unu da temin etmektir.

Ne var ki, "önlem alıyoruz" adı altında devlet'i idare eden akıl, panik'i körüklüyor.

Çözüm yerine yasak üretiyor!

Kronik rahatsızlığı olanları enterne etmek yerine, herkes'i aynı anda "hasta" kabul edip, mekanları kapatmak, yaşam'ı yasaklamak...

"Coronavirüs" ve/veya "COVID 19" ya da "SARS 2" diye kod'lanan "Karantina"lı günler çerçevesi'nde düzen alt üst.

Bu noktada cevap'ı aranan basit soru şu olmalı:

Coronavirüs'ten öldüğü ilan edilenler, şartlar farklı olsaydı, hayatta olurlar mıydı?!

Belli yaş'ın üzerindeki grup'ta, basit grip/nezle vak'ası dahi, "kronik rahatsızlık"ı olanların hayatını tehdit ediyor ise bir başka basit soru:

Günlük "rutin" ölüm rakam'larının içinde, kronik rahatsızlığı olanların sayısı nedir!?

İtalya, İspanya, Çin, ABD, İran, Türkiye vb.

Demem o ki:

Kronik rahatsızlığı yok ise 65 yaş ve üstüne, sırf yaşlı diye "sokağa çıkma yasağı" koymak, ne insani ne de vicdani.

"Hayat kurtarıyoruz", "Salgın'la mücadele ediyoruz" adı altında, belli bir yaş gurubu'nu "günlük yaşam"dan tecrit etmek, ölmeden diri diri toprağın altına sokmak ile eş anlamlı değil midir?!

Hasta, bunak ya da kronik rahatsızlığı olmadığı halde, bu insanlara "vebalı" muamelesi yapmak, ne kadar doğru!?

Bu insanların psikolojileri ne olacak?!

Hasılı:

Basit bir grip'in dahi yatağa düşürüp öldüreceği bünye'ler ile sırf nüfus kağıdında 65 yaş üstü yazıyor diye o insanları "olağan şüpheli" görmek, göstermek doğru değil.

Ezcümle:

Her daim gördüklerinin yarısına, duyduklarının hiçbirisine.

İstiklal Marşı "Korkma" diye başlıyor.

Ne var ki, "korku'nun kaynağı" yönlendirilen devlet network'ü.

Kaldı ki, Hz İsa ya da Hz Muhammed'e virüs bulaştı diye dedikodu çıkartılsaydı, bu ortamda peygamberler'in akibeti nice olurdu ya da 65 yaş üstü deyip onları da eve hapsederler miydi?!

Kronik rahatsızlığı olan hangi yaş grup'undan olursa olsun, o vatandaşları koruma altına almak, sokağa çıkmasını ya da diğer insanlarla temas'ını engellemek varken, 65 yaş ve üstünü komple yasaklamak, metal dedektör'ünden geçerken öttü diye "bir daha geç" diyen kafa'dan farklı değil!

Hasta değil ise 65 yaş ve üstüne yasak doğru değil!

Kronik rahatsızlığı var ise 65 yaş ve altı olsa dahi, tecrit etmemek doğru değil!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.