Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

500 YILLIK OSMANLI ARŞİVİ SULAR ALTINDAYKEN ÇEVRE DOSTU GÖKDELEN DİKMENİN NESİ TÂRİHÎ OLAY?

1977’den beri bizim olan ve yıkılıp genişletilen Türkevi, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından dün New York’da açıldı. Hayırlı uğurlu olsun!

Erdoğan, açılış konuşmasında Türkevi’nin sergüzeştini ve önemini anlatarak emeği geçenlere teşekkür etti. Daha sonra söz alan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise târih bilgimizi alt üst eden bir cümle söyledi:

“Bugün 500 yıllık hâriciye târihimizin önemli anlarından birine şâhitlik etmekten gurur duyuyoruz.”

Eğer Çavuşoğlu’nun bu cümlesini görmeseydim, “500 Yıllık Türk dış politika târihinin en önemli günlerinden bir tânesi.” mesajını yayınlayan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Özlem Zengin’e seslenerek, “Yeter artık, bir bulaşık makinesi alın!” diyecektim. Zengin, en parlak fikirlerinin bulaşık yıkarken aklına geldiğini söylemişti de.

Süleyman Seyfi Öğün’ün “kıvamsız muhâfazakârlık” yazısını hatırladım. Öğün, tam iki ay evvel sanki bu açılışı ve bu sözleri tahmin etmişçesine şöyle yazmıştı:

“Modern dünyâda ölçüsüzlüğe îtirâz, ağırlıklı olarak, statik ve dinamik hesapların dengesini savunan mühendislikten gelir. Modern muhâfazakârlık da tamâmen olmasa bile büyük miktarda buradan beslenir. Ama bu îtiraz, bir hesap dengesidir. İtirâz ettiği ölçeklerde yaşananlar değildir. New York’daki bir gökdelen, mühendis kafalı bir muhâfazakârı, bu sebeple rahatsız etmez. Bu sebeple pek çok muhâfazakâr, Hac farizesini yerine getirirken ‘Kâbe’yi yukarıdan seyrettiren hotellerden’ yer ayırtma yarışına girmeyi mesele etmez.
Kıvamsız muhâfazakârlık…Yaşadığımız bu! Süleymâniye’den Nûr-i Osmâniye’ye, Topkapı’dan Dolmabahçe’ye… Ölçülerimizi büyütürken ölçüsüzleşmek… Ölçüsüzlük içinde kaybolup gitmek… Büyütürken aslında küçülmek... Hazin!”

Evet, dün hazin bir gündü aslında. Dünyâyı sömüren ABD’nin gök delme yarışında biz de yerimizi aldığımızı haykırdık. Ölçüsüzlük içinde kaybolduk.

Çavuşoğlu’nun niye “500 yıllık dış politika târihi” dediğini anlayamadım. Kânûnî’den evvel dış politikamız yok muydu? Yoksa batıya hiç sefer yapmadık mı?

Muhâfazakârlık kıvamsız olunca sarf edilen sözler de kıvamsız oluyor maalesef.

Dün, başka bir açıdan da hazîn bir gündü. Mezkûr gökdelen hakkındaki bilgileri okuyunca çok esef ettim. Çok utandım. Lâle formunda inşâ edilen çevre dostu binâ, yağmur sularını biriktirip kullanıma sunuyormuş. Ne güzel! Mübârek binâ, nisan tası gibi.

Buradan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Özlem Zengin’e seslenmek istiyorum:

500 yıllık Osmanlı belgeleri, yağmur yağınca Kağıthane’deki Osmanlı Arşivi’nde yerin altında zarar görürken, yağmur suyunu muhâfaza edip kullanan ABD’deki gökdelene, “500 yıllık dış politika târihimizin önemli olayı” diye sevinmem için bana bir sebep söyleyin!

Neye sevineyim?

Tevhîdin sembolü lâle şeklinde yapılarak Kör New York’un göbeğine, “hak yol İslâm” yazdığımıza mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.