Yeni Bir Başlangıç, Doğal, Yerel ve Sıfır Atık.
Zoe yaşam demek. Sokaktan gelip bizi seçen, 13 yıldır yaşamımızı paylaştığımız ve 20 gün önce kaybettiğimiz köpeğimiz çiftliğimize adını verdi. Zoe çiftliği böyle doğdu.
15 Ekim dünya kadın çiftçiler günüydü. Bu bahane ile bugün iznizle köşemde sözü emekli olunca beraber kurduğumuz köy yaşamında tüm cefayı benimle çeken Menekşe Gül Onukar a bırakmak istiyorum.
Belki "ah bir kaçsam bu şehirden diyenlere" biraz ışık tutarız.
Not: 15.10.2025 Bornova Belediyesince düzenlenen sempozyum konuşma metnidir.
***
Yeni Bir Başlangıç, Doğal, Yerel ve Sıfır Atık.
Zoe yaşam demek. Sokaktan gelip bizi seçen, 13 yıldır yaşamımızı paylaştığımız ve 20 gün önce kaybettiğimiz köpeğimiz çiftliğimize adını verdi. Zoe çiftliği böyle doğdu.
Biz kimiz; eşim ve ben İstanbul'da uzun yıllar özel sektörde mali işler yöneticiliği yaptık. Yoğun bir iş süreci sonrası emekli olduk. Bir süre freelance eğitim ve yönetim danışmanlığına devam ettim. Bir Kızımız var, sürekli yanımızda olmasa da yaratıcı fikirleriyle bizi hep destekliyor.
İstanbul'dan ayrılmaya karar verip 3 yıl araştırma yaptık. 250 -300yaşında kadim bir zeytin ağacı bizi kandırdı, araziyi sahiplendik. O ağaç ki ne sevgiler, ne savaşlar gördü, kaç canlıya yuva oldu besledi. Bomboş araziye 450 zeytin ağacı , meyve ağacı dikildi, beş yıl sonra ev bitince göç ettik. Çevrede hiç ev yok, köye 650 metre uzaktayız.
Güneş ve rüzgardan elektrik üretiyoruz. Tilkiler, kartallar ile yaşarken, ekmek alacak bakkalımız bile yok.
ilk üç ay eve yerleşme köy hayatına uyumlanma,burası neresi ben kimim diye geçerken, kişisel sağlık kontrolümde bezelyeyi farkettim. Meme kanseri tanısı kondu ,Tanı sonrası "niye ben!" sürecini atlatıp bunun bir nedeni olmalı diye kabullenmeye geçişi yaşadım ve bezelyecik operasyonla alındı. Aylardan ekim ilk zeytin hasadımızı yapıyoruz,radyoterapinin15. günü beni arı soktu. Hem de operasyon noktasından. Doğanın ilave desteğini de alınca doğru yoldasın dedim kendime.
Benim için her yaşanan saniye değerliydi. İstanbul kafasını terkedip bu coğrafyayı her şeyiyle kabul etmek, benimsemek önemliydi, Zamanda durmayı bilmek koşturmaktan vaz geçmek. Vaz geçtim mi hayır ama en azından farkettiğimde yavaşlamayı öğrendim.
Tedavi bitiminde yerel otlarla ,deniz canlılarıyla ilgili bir çalışmaya katıldım, otları öğrendim. Bitkileri tanımaya başladım. Şehirde pazarda gördüğüm sebzeleri tohumdan yetiştirmeyi öğrendim, öğrenmeye devam ediyorum. Her tohumun ,tomurcuğun büyümesi beni halen heyecanlandırıyor. Sarıkız'ın civcivlerini kartala ve tilkiye karşı savunması, kaz annelerin yavrularını gezdirmesi, baba kazların nöbet tutması,müthiş, bir sihir gibi. Toprak, ona doğru yaklaştığınızda ana kucağı gibi, sıcacık ve bereketli. Eşimle birlikte tüm zamanımızı toprağı zenginleştirmek, zehir kullanmadan üretim üzerine kafa yormak ve üretmeye harcadık. Deneyimli çiftçilerle bir araya gelip araştırmalarımızı derinleştirdik.
Köye geldikten 1.5 yıl sonra Bağarasında yaşayan benim gibi şehirden göç etmiş 4 kadın ile bizim gibi yerel üreticilerle tüketicileri bir araya getirme, köprü olma fikrini Çöpsüz bakkal olarak hayata geçirdik. Öncesinde aylar boyunca süreci netleştirdik. Son derece yaratıcıydı ve geleceğimize, çevremize katkı sağlayacak olmak beni çok heyecanlandırmıştı. Çöpsüz bakkal sosyal platformlarda çok ilgi çekti. Plastiksiz, sıfır atık bir kadın girişimiydi. Bez çantalar ,fileler ,kesekağıtları kullandık. "Kabını getir doldur götür "sloganıyla ambalajsız alışveriş fikrini hayata geçirmeye çalıştık. Sosyal medya aracılığıyla, kargo yapmaya başladık. Kargoda eski karton kutuları kullanıyorduk.
Alışveriş dışında geleneksel mahalle bakkalı fikrini yaşatmaya çalıştık. Bakkal teyzeye kısa bir süre bırakılan çocuklar, nakit olmayınca daha sonra borcunu ödeyenler,sadece doğal yaşamla ilgili sohbete gelenlerle güzel bir topluluk oluşmaya başlamıştı ki ,pandemı günleri, eve kapanma ve herşeyin torbalar da satılma durumu çöpsüz bakkalın sonu oldu.
Sonrasında Buğday derneğine üyeliğimiz gerçekleşti ve tatuta çiftliği olarak gönüllü misafir kabul etmeye başladık. Küçük bir aile işletmesi olduğumuz için kısa süreli farklı ülkeler, Türkiye'den gönüllü kabul ediyoruz. Amacımız doğaya uyumlanmaları, tüm bilgi ve yaşamımızı onlarla paylaşıyoruz. Bana göre gönüllü olayı bir eğitim . Bildiklerimizi anlatıyoruz, gelenler çiftlikte bizimle bir kaç gün geçiriyor.
Zeytin ağaçlarımız, farklı meyve ağaçlarımız, asmalarımız, aromatik bitkilerimiz, kazlarımız, tavuklarımız var. Her canlının kendine özgü davranışlarını gözlemlemek inanılmaz bir öngörü getiriyor. Arazimizde kalabalık bir ailemiz var. Tavşan, köstebek, şahin, çeşitli pek çok kuş,alakarga, kara tavuk, kukumav, yılan, kertenkele, arılar, uğur böceği, tilki, domuz, kirpi, kaplumbağa, vb.
Çiftliğimizde ne yaparsak yapalım çevresel etkileri göz ardı edemezdik. Taş ocakları bölgemizde vahşice doğayı katlettiği, doğanın kendisini iyileştirmesine izin vermediği için bir
platform kurduk, bu mücadelede olumlu başarılara imza attık. Taş ocaklarının yok ettiği bazı endemik bitkileri, karabaş otu, top kekik, dağ çileği gibi arazide çoğaltmaya çalışıyoruz.
Arazimizi sürmüyoruz, kazlar gübreliyor, otlar biçilip budanan dallar malç oluyor. Yeşil gübreleme yapıyoruz. Mümkün olduğunca doğanın istekleri doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Su istemeyen bitkilere ağırlık veriyoruz. Çevremizdeki çiftçileri ot ilacı denen zehir konusunda bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Önce şehirli bilmez dediler, seneler geçtikçe arazideki değişimi gördüler arazi sürmeyi bıraktılar, otları biçmeye başladılar.
Narenciye kabukları, odun külü temizlikte kullanılıyor. Isırgan bizim için ilaç, sirke, sarımsak, karbonat en sevdiğimiz. Çatıdaki yağmur sularını biriktiriyoruz. Evsel atıklar tavuklara, kahve çöpleri toprağa. Sürdürülebilir ,bizimle yaşamını paylaşan tüm canlılarla birlikte eşit, çöpsüz bir hayat kurgulamaya çalıştık.
Gediz gıda topluluğunda üreticiyiz, İzmir büyükşehir belediyesi destekli organik sertifikamızı bugün aldık. Bölgemizin agroekolojik tarım alanı olması için çabalıyoruz.
Yolu düşen herkesi çiftliğimize bekliyoruz.
Menekşe Gül Onukar
İnstagram sayfamız "@zoezeytin"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.