Doğan Satmış

Doğan Satmış

Veikko’dan bizim Keko’ya Yapay Zeka, gelecekte gazeteciliği nasıl etkileyecek?

Doğan SATMIŞ
 

download-(1).jpg

Basın Konseyi geçen hafta UNESCO ve Avrupa Birliği ile işbirliği yaparak bir toplantı düzenledi. “Medyada Özdenetimin Önemi” ve “Dijital Çağda Özdenetimi” konularını içeren toplantıda, uluslararası düzeyde medyanın bugünkü durumu ve özellikle de geleceği hakkında çok önemli görüşler dile getirildi. 

Finlandiya Basın Konseyi Başkanı ve gazetecilik profesörü Elina Grundström’ün sunumu özellikle zihin açıcıydı. Kendisi, giderek gelişen “Yapay Zeka” teknolojisinin geleceği ve medyayı nasıl etkileyeceğini anlattı. 

Hem bu toplantıdan, hem de uluslararası medyaya yansıyan bazı bilgilerle size medyada neler yaşandığını aktarmak isterim.

Bilindiği gibi “Yapay Zeka” alogritmaya dayanıyor. Algoritmayı en basitinden “belli bir sorunu çözmek için tasarlanan yol” olarak tanımlıyorlar. Yani bir bilgisayara, ya da bir robota sorunları çözmesi için göstereceğiniz yöntem. 

Daha basit anlatımı da şöyle: 

“En iyi lezzeti elde edinceye kadar yeniden yazılacak bir yemek tarifi.”

Facebook, Google, Twitter, İnstagram gibi günümüzün sosyal medya devleri algoritmayı artık çok sık ve sıradan bir şekilde kullanıyorlar. Siz internette bir ayakkabı tıklayınca, günlerce ayakkabı ilanları karşınıza çıkıyor. Ya da twitter’da bir güzel kadın fotoğrafına basınca, artık önce onu görüyorsunuz. Avrupa Birliği, bu sosyal medya hesaplarını bu açıdan düzenlemek için hareket geçmiş durumda. Şimdilik gazeteciliği muaf tuttular bu düzenlemelerden.

Ancak gazeteciler de algoritmanın önemini henüz anlamış değil. Algoritmanın yeni medya düzeninde giderek daha çok kullanılması karşısında biraz cahil kaldılar ve ağır tepki veriyorlar. Daha doğrusu önemini erkenden fark edemediler. Algoritma kullanımının gazetecilik değil, teknik bir şey olduğunu sandılar.

Eskiden gazeteciler, fotoğraf ve grafik dizayn konusunda da aynı körlüğü göstermişti. Bu yüzden fotoğrafla, grafik, ancak gazetecilerde jeton düştükten sonra önemini kanıtlamıştı. Benzer bir durum şimdi algoritmada da yaşanıyor. Oysa gazeteciler artık anlamalı ki, bizzat algoritmanın kendisi, gazeteciliğin önemli bir parçası olmak üzere.

Peki medya algoritmayı nasıl kullanıyor? Üç şekilde kullanılıyor:

  • Yapay zeka öncelikle haberlerin otomasyonunda kullanılıyor. Hatta neredeyse bu konu sıradanlaştı. Son olimpiyatlarda ve Amerika’nın son başkanlık seçminde yapay zeka bol bol haber yazdı. Olimpiyatta aynı anda 5-10 yarışma beraber yapıldığı için bir gazetecinin bu haberlerin tümüne hakim olması mümkün değil. Oysa “Yapay Zeka” tümünü görüp, sonuçları anında yazılı hale getirebildi. Ayrıca ABD’nin son başkanlık seçimlerinde de işe yaradı bu yöntem. Bir çok merkezden gelen sonuçlar anında değerlendirilip, yazıya döküldü. Mesela Finlandiya’da yapılan son seçimde de Fin Radyo Televizyon Kurumu “Veikko” adını verdikleri “Yapay Zeka”dan yararlandılar ve sandık sayımından bir saniye sonra Veikko sonuçları hemen verebildi. ABD’nin Washinton Post Gazetesi geçen yıl 850 haberi “Heliograf” adını verdikleri Yapay Zeka’ya yazdırdı. AP Ajansı da benzer şeyler yapıyor. Ayrıca borsa haberleri için de bu çok kullanılmaya başlandı.  Böylece gazetecilerin daha başka konulara daha fazla zaman ayırma imkanı bulacağını söyleyerek yöntemi destekliyorlar.
  • Yapay Zeka ayrıca, içeriğin kişiselleştirilmesinde kullanılıyor. Yani bilgisayarınızı açınca, sadece sizin ilgi duyacağınız haberler karşınıza çıkıyor. Ya da size özel bir birinci sayfa yapılabiliyor. Aynı şekilde başlıklar, daha önceki alışkanlıklarınıza dayanılarak seçiliyor. Haberler ve fotoğraflar da önceki alışkanlıklarınız göz önüne alınarak önünüze getiriliyor. Sporla ilginiz yoksa spor hiç gelmiyor. Sağlık çok dikkatinizi çekiyorsa, en çok sağlık haberleri karşınıza çıkarılıyor.
  • Ayrıca Yapay Zeka gazeteciliği destekleyen bir yan faktör olarak karşımıza çıkıyor. Haber merkezleri sibernetikleşiyor. Bilgilerin aranmasında, analiz edilmesinde kullanılıyor. Haberlerin daha düzgün yazımında da yine yapay zeka devreye giriyor. Amaç, gazeteciliğin yerini almak değil, onlara yardım etmek. Metin yazarken yapılan otomatik düzeltmeleri ve internetteki otomatik çevirileri de bu açıdan değerlendirmek gerekir.

Yapay Zeka’yı kullanmaya başlayan medya devleri, bunu savunurken, gazeteciliğin yerini almayacağını da söylüyorlar. Mesela Reuters Ajansı, “Sibernetik Haber Merkezi”ni anlatırken, “Lynx Insight” adını veriyor ve şöyle diyor:

“Ulaştırma için hangisi daha iyidir? Atlar mı, araçlar mı? Cevabı değişir. Eğer uzak bir yere hızla gitmek istiyorsanız, tabii ki araçlar. Ama çevreyi, bir nehri, kırları gezmek, havayı koklamak istiyorsanız tabii ki at. İki taraf da masaya farklı şeyler getiriyor ve ikisi de birbirine üstün değil.” 

Bu arada, Türkiye’de henüz kimse medyadaki “Yapay Zeka”ya bir isim takmadı ama Finlandiya’nın Veikko’sundan ilham alarak ‘Keko’ demeyi öneriyorum. 

Önümüzdeki bu manzaraya bakarsak, yapay zekanın şu an için gazeteciliğin yerini alacağını söylemek zor. Sonuçta hala gazeteciler işin başında. Haberi yazan Veikko da olsa, bizim “Keko” da olsa, yayınlayan bir editör olacak. Yani canlı-kanlı bir gazetecinin elinden geçecek.

Finlandiyalı Prof. Elina Grundström de, benzer yaklaşımda bulundu ve gazeteciler işin başında olduğu sürece Veikko-Keko’dan zarar gelmeyeceğini söyledi. Ama Veikko-Keko’ların şu 5 koşula uyması şartıyla:
 

  • Gazetecilik bağımsızlığı ve bütünlüğü korunacak.
  • Yazılan haberlerin kaynağı şeffaf olacak.
  • Haberler gerçek ve doğru olacak.
  • İnsan haysiyetine dokunulmayacak.
  • Özel yaşamın dokunulmazlığına saygı gösterilecek.

Peki Veikko-Keko biraz daha gelişir, insan zekasını geçecek duruma gelirse ne olacak derseniz, işte o sorunun cevabı çok kolay değil.

Şöyle diyelim. Yapay Zeka gazetecilikte insanları yenerse, bu her alanda yenecek demektir ki, “Beka-zeka” meselesi işte o zaman ortaya çıkacak. 

Ama korkmayın daha o zamana çok var...

SON BİR NOT: Bugünlerde Türkiye’de böyle zihin açıcı uluslararası toplantılar çok sık yapılmıyor. Bu toplantıyı Türkiye’ye getirme başarısı gösteren ve Türkiye’nin dört bir yanından gazetecileri de toplayıp, beyin fırtınası yapan Basın Konseyi’ni ve Başkanı Pınar Türenç’i de kutlamak gerekir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar