Temel Sakat...

Sevgili okuyucularım iyi bir Pazar günü geçirmeniz dilerim.

Bugün değineceğim konu güncel bir hadise olan SADAT meselesi. Tabi bu konularda tarihi geçmişimiz ve birikimimiz olduğu için konuya başka bir yönden giriş yapacağım.

Şahsım bu ülkenin en güzel şehirlerinden olan SELÇUKLU imparatorluğunun başkentliğini yapmış KONYA ilimizdenim, köklerim ordan geliyor.

Daha evvelki yazılarımda belki bahsetmiştim rahmetli BABAANNEM devletimizin kurucusu MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN yakın silah arkadaşı.

Milli mücadele başlarken ani gelen bir rahatsızlıkla hayatını kaybediyor.

Milli Mücadele devam ederken ANKARA hükümeti ile milliciler tüm yurtta faaliyet götürürken, İNGİLİZ ordusu komutanları ANADOLUNUN bir çok yerinde verdikleri örtülü para desteği ile isyanlar ve ayaklanmalar çıkartıyorlar.

Bunlardan biride KONYA ilimize merkeze ilçelerden gelmek sureti ile başlayan DELİBAŞ lakaplı MEHMET isimli bir zatın ön alması ile başlayan bir isyan.

İsyanın ilk anında delibaş Mehmet ve adamları KONYA ilimizde devlet dairelerini, karakolları basarak bir çok insanımızı katlediyor.

Propagandası DİN elden gidiyor, hilafet sancağı elden gidiyor, kafir milliciler diye söylem getiriyorlar.

Konya’da üç katlı evimizde babaannem olayları izlerken iki TÜRK subayının kaçmaya çalıştıklarını görüyor hemen onlara kapıyı açıp eve çağırıyor ve üst kattaki ardiyeye saklıyor.

İki gün sonra ANKARA’DAN gelen KUVVAYI MİLLİYE birlikleri trenlerden inip Konya’yı yeniden ele geçirip güvenliği sağlıyor.

Babaannem MELEK hanım iki subaya çıkabilirsiniz diyor ve serbest bırakıyor.

Bu iki subay şehre gelen KOMUTANLARLA tekrar evimize dönerek teşekkür ediyorlar ve sohbette bulunuyorlar.

KONYA ,KONYA olalı böyle YİĞİTLER görmemiştir….

Buraya nerden geldim MUSTAFA KEMAL ve arkadaşlarının kurduğu bu CUMHURİYET büyük nimet saçma sapan şeylerle yıpratmaya çalışıyoruz hiç iyi etmiyoruz.

İşimiz DERİN izlemek bizim kimseyi takip etmek gibi bir misyonumuz olmadı, TANRI bize öyle bir misyon verdi, dolaştığım oturduğum her yerden insanları izledim.

O günlerdeki İNGİLİZ,AMERİKALI neyse şimdide O..!

Bir değişiklik yok, ben oturduğum yerden bakarım,laik,dinci,asker,siyasetçi bunlardan icazet almak için geliyorsa bana muhakkak takılır.

1984 yılında TÜRKİYE gazetesi kurulurken ihlas pazarlama şirketi kurulmuştu elde dolaşarak ilk küçük ev eşyaları satıyorlardı.

Bunların içinde TSK (TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ) içinden emekli veya müstafi olmuş subay, astsubay personel bu pazarlama şirketlerinde çalışıyorlardı.

SADAT dediğiniz kuruluşun ilk tohumları bu gelenekten gelir.

Ama görünen yüzün maskesi kalktığında kimsenin kimseden bir farkı olmadığını anlayacaksınız.

Azınlıklar kitleleri tüm dünyada bu şekilde yönetiyor.

Adnan hoca dindar bir insandı ,emperyalizime, masonlara, batı dünyasına düşmandı ama sonra bir baktım kendi anlatımı başından beri masonmuş, televizyonlara İtalyan mason üstatları ile çıktı ve onlardan çeşitli ödüller ve belgeler aldı.

Yani sakalı olanın illaki hizmeti hep ALLAH ve VATAN istikametinde olacak diye bir şey yok.

SADAT yani PARAMİLİTER özel kuruluşlara gelirsek.

Bu ilk ABD ordusu icadı olan bir konu. Felsefesi deniz aşırı görevlerde devletin sorumluluğunu özel sektöre yükleyerek uluslararası alanda sorumluluğu hafifletmek, gayri nizami harp operasyonlarında sorumlulukları azaltmak bunla beraber örtülü tüm faaliyetlerde malzeme ve silah sistemlerine tüm dünyadan ulaşıp istenilen noktalara yada talep eden devletlere, kontra faaliyet gösteren ayrılıkçı güçleri desteklemek yada malzeme veya silah ticaretini kolaylaştırıp bundan menfaat sağlamak.

Bu konular her dönemde olur ülkemizde hep bu işler sivil seferberlik yapısı ve TOPYÖKÜN savaş komutanlıklarımızın kontrolünde yapılmıştır.

Bunlardan en geniş hacimlisi KIBRIS BARIŞ harekatı başlamadan evvel 1960 ve 1974 yılları arasında yapılan örtülü faaliyetlerdir.

1995 yılında ÇELİK HAREKATINDAN önce gerçekleşen faaliyetlerdir.

Bu faaliyetler devletin gerçek denetimi dışında olursa uluslararası alanda yaptığın tüm örtülü faaliyetlere dikkat etmezsen ileriye dönük sıkıntı olur, nedir bunlar?

Bankacılık ,finans kapital, tedarik zinciri iyi seçilip düşmanın eline daha sonra koz verilmeyecek şekilde olursa başarılı operasyonlardır.

Ama katliam, hukuksuzluk, yanlış gayrinizami harp faaliyetleri olursa bir gün bu ULUSLARARASI MAHKEMELER ve insanlık suçu ve diğer bir çok örtülü faaliyet organize suç ve terör suçları olarak bu tip paramiliter şirketlere ve bulundukları devletlere suç yüklenebilir.

Bu işleri yapabilecek insanlar EBK(ET BALIK KURUMU) kavurmalı konservelerini yiyerek işini yapacak, her gün kaburga dolmasına takıldınmı o zaman bu işleri yaparsın yüzüne gözüne bulaştırırsın.

Desteklediğiniz iç savaş geçiren ülkedeki yapıya ŞAHISLARIN isimleri yazılı reklam tabelaları ile malzeme yollarsanız yine bir gün size bu işler ters etki ve tepki olarak döner.

Bir konuda FİNANS meselesidir tüm bu işleri deniz aşırı ülkelerde yaparken FİNANS kaynaklarınız neredendi, hangi bankalar üstünden faaliyet gösterildi, yasa dışı ticari faaliyetlerden gelen paralar nasıl, nerde kullanıldı.

İşte tüm bunlar uluslararası alanda sorgulanırsa ortaya İRAN GATE tipi skandallar çıkar.

Türkiye 1989 öncesi IRAK içinde bu gayrinizami harp faaliyetleri ve diğer faaliyetlerde ABD adına taşeronluk yapmıştı, İRAN GATE skandalında çok önemli rolü vardı yine ABD adına.

Televizyonda izledim hemşerimin oğlu belgesi var mı diye bağarıyor.

Batılı güçler sen işini yaparken ruhsatla arabayı beraber alıp götürdün diye davasından vazgeçmez arabasının çalındığını karakola şikayet edip arabanın bulunması için uğraşır.

SAYGILARIMLA,

ALP TUFAN.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.