YILDIRAY ÇİÇEK, SELÇUK ÖZDAĞ ÜZERİNDEN CUMHURBAŞKANI’NA HAKÂRET ETTİ

Kerime Yıldız

Öncelikle Selçuk Özdağ’a yapılan saldırıyı kınıyor ve geçmiş olsun diyorum. Dün saldırı gerçekleştiğinde Türkgün gazetesi yazarı ve Devlet Bahçeli’nin basın danışmanı Yıldıray Çiçek’in, Selçuk Özdağ’ı FETÖ’nün kurşun askeri olmakla suçladığı yazısı yayınlanalı saatler olmuştu.

Yıldıray Çiçek, Selçuk Özdağ’ın 15 Temmuz gecesi silahını alıp önce Çankaya Köşkü’ne, sonra Meclis’e gittiğini; şöförü Bayram Polat’ın da hiç tereddüt etmeden ona eşlik ettiğini; yeğeni Volkan Canöz’ün şehid olduğunu bilmiyor olamaz. Dolayısıyla, “FETÖ’nin kurşun askeri” suçlaması, abesle iştigâldir. Tutmaz! Adama, “Sen, o gece neredeydin?” diye sorarlar.

Selçuk Özdağ’ın geçmişte cemaati ve Gülen’i öven sözleri, mensubu olduğu AK Parti’nin ve liderinin duruşuyla aynıydı. Özdağ, kurşun askerse o dönemdeki lideri Erdoğan ve AK Partililer de kurşun asker demektir. O hâlde MHP, şu anda o kurşun askerlerle ittifak hâlindedir.

17-25 Aralık öncesi Gülen’i öven Özdağ kurşun askerse Anasol-M hükûmeti zamanında yurt dışındaki cemaat okullarını ziyâret edip övgüler dizen MHP milletvekilleri neydi? Gülen’i neredeyse canı pahasına koruyan Ecevit’ten niye rahatsız olmadılar?

Peki ya 17-25 Aralık sonrasında paralel yapının medyası kapatılırken koşa koşa Bugün TV’ye direnişe giden Şükrü Alnıaçık kimin danışmanıydı? Ya Kanaltürk’e direnişe giden Celâl Adan ve İzzet Ulvi Yönter hangi partidendi?

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Selçuk Özdağ’a yapılan saldırıyı kınadı. Anladığım kadarıyla Yıldıray Çiçek, bunu beklemiyordu. Beklese şu tviti atmazdı:

“Tamam Selçuk Özdağ’a yapılan saldırıyı kınayın, kınayalım da ‘Fethullah Gülen’i kırmak Allah’ı gücendirmektir’ diyen düşünce ve inanç sapığını da ‘O bir Bozkurt’ diye pazarlamak nedir yahu? Ömrü Fethullah Gülen’i övmek ve MHP’ye düşmanlıkla geçirmiş birisinin neyi Bozkurt??”

En iyisi Türkgün yazarları, bir bozkurtmetre bir de fetömetre îcad etsinler. Kim bozkurt, kim fetönün askeri, bir güzel fişlesinler!

Yıldıray Çiçek, 15 Ocak günü kaleme aldığı mezkûr yazısında Selçuk Özdağ’ı hedef göstermekle suçlanınca şöyle cevap verdi:

“O, MHP lideri ve kadrosuna saldırdı; biz de bugün köşe yazımızda kalemimizle gereken cevâbı verdik.” dedi.

Hayır efendim! O yazı, Selçuk Özdağ’a cevap değildi. Ahmet Davutoğlu ve Selçuk Özdağ üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakâret yazısıydı. Ahmet Taşgetiren’i, “Sakalını tek tek yolarlar!” diye tehdit eden Çiçek, bütün tüylerinin yolunacağından korkan papağan misâli, Erdoğan’a “Şşşit anlarsın ya!” demişti.

Bir kere yazının girişi fiyasko!

“Ne mutlu Türk’üm diyene, sözüne alerji duyan ‘çakma Türkmen ve yörük’ Serok Ahmet, geleceği olmayan Gelecek isminde bir parti kurdu ve o partiye de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik kuyruk acıları olan, MHP düşmanlıkları iflah olmayan ne kadar müptezel var, hepsini doldurdu.” (Türkgün-15 Ocak 2021)

Allahaşkına Ahmet Davutoğlu, “Ne mutlu Türküm diyene” sözüne alerji duyuyor da Cumhurbaşkanı Erdoğan, her sabah Külliye’de Andımız’ı mı okutuyor?

8 Ekim 2013’de Andımız’ı kaldıran konuşmayı, Serok Ahmet değil, Başbakan Tayyip Erdoğan yaptı. Birileri, Yıldıray Çiçek’e, Andımız’ı kaldıran Erdoğan ile ittifak ettiklerini söylesin! Duymamış zaar!

Çiçek, bu kadarla kalsa iyi. Yazısının bir yerinde Erdoğan’a ve AK Partililere öyle bir hakâret var ki kesinlikle hesâbı sorulmalı.

“Tunceli dağlarına askerlerimiz tarafından yazılmış ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ sözüne Türkiye’de ilk karşı çıkan parti olma kansızlığını ve soysuzluğunu daha temizlemeden, her zaman Doğu Türkistan dâvâsının yanında olan MHP’ye akıl vermeye kalkmayın!”

Yok yok vazgeçtim, hesâbı sorulmasın! Adam, “kansız ve soysuzlarla ittifak ettik” diyor. Bu kadar cezâ, yeter de artar!

Vah vah! Gerçekten çok acıklı, çok vahim bir durum. Hazmetmek kolay değil.

Geçin Serok Ahmet’i, geçin FETÖ’nün kurşun askerini Yıldıray Bey! Tüyleriniz yolunmasın diye daha ne kadar böyle yazılar yazacaksınız?

Daha ne kadar, mecbûriyetlerinizi yiğitlik olarak sunacaksınız?

Not: Yeri gelmişken Andımız konusundaki fikrimi tekrar edeyim. Erdoğan’ın andımızı kaldırmasını, bütün kalbimle destekledim ve hâlâ destekliyorum. Türk olmaktan gurur duyan biri olarak, Türkçüleri üniversiteden attıran Reşid Gâlib’in bir 23 Nisan sabahı yazdığı müsâmere şiirinin, âdeta İstiklâl Marşı gibi okunmasından rahatsızdım. Aynı şekilde Necip Fâzıl’ın bâzı şiirlerine böyle yaklaşılmasından da rahatsızım. Bu milletin bir tâne İstiklâl Marşı var. O da İstiklâl Harbi’nde yazıldı. Nokta!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.