Unutulmaz

Prof. Dr. Erkan SEVİNÇ

Her ne kadar onu meşhur eden şarkı “Unutulur”ise de o hiçbir zaman unutulmaz. Banu Kırbağ müziğe 1969 yılında lise öğrencisi iken okul orkestrasında amatör olarak başladı. Okulu ile birlikte İstanbul Belediye Konservatuvarı Şan ve Solfej Bölümü'ne devam etti. Daha sonra profesyonel sahne hayatına atıldı.

1972 yılında Zafer Dilek ve kardeşi Hülya Kırbağ ile üçlü müzik grubu olarak başladığı çalışmalarını 4 adet 45'lik ve 1 adet albümle 3 yıl boyunca sürdürdü. “Banu” olarak müzik hayatına solo olarak devam eden sanatçının 1978 yılı müzik kariyerinde dönüm noktası oldu. “Ölsem de Bir Kalsam da Bir” ve “Unutulur” ile büyük başarı elde etti.

“O dönem bestelerin yeni yeni yapıldığı dönemlerdi. Plak teklifleri geliyordu ancak nasıl bir şarkı söylemem gerektiğini kafamda oluşturamamıştım. Bana biçilen elbiseyi itirazsız giymeye hazırdım. İlk 45'liğim belki ses getirmişti ama yaptığım iş içime sinmemişti. Sesimin güzel olması yeterli değildi. Bana yakışan şarkı henüz yazılmamıştı. Ta ki 1978'e kadar... 1978 yılında yaptığım "Ölsem de Bir Kalsam da Bir" isimli şarkım müzik listelerinde aylarca 1 numarada kaldı ve arkası geldi. Bir de "Unutulur" şarkım... Bu iki şarkı yorumculuğumu ortaya çıkardı. Gideceğim yol belliydi ve bunu ben belirlemiştim.”diyor

Timur Selçuk yönetimindeki Çağdaş Dershane'de 5 yıl şan, solfej, armoni, kontrşan, kontrpuan, düzenleme eğitimleri aldı daha sonra. Dönemin Kültür Bakanı Ahmet Taner Kışlalı'nın daveti ile “Sovyet-Türk Kültür Etkinlikleri”nde Moskova, Bakü, Aşkabat gibi şehirlerde konserler verdi. Kendisi için yazılmış bir Umur Bugay müzikalinde Alpay İzer ile birlikte rol aldı ve ilk tiyatro-müzikal deneyimini bu oyunla kazandı.Son zamanlarda yine bir müzikal “Çingeneler Zamanı”ile kendisinden söz ettirdi.

Banu “Anlatamıyorum” albümü için birçok besteci ile görüşmüş ancak sonuç alamamıştı. O dönemde yavaş yavaş başladığı beste çalışmalarına ağırlık verdi, 2 yıl boyunca yoğun çalıştı. Albümün 6 şarkısını ürettiklerinden seçerken Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet Kutsi Tecer, Ümit Yaşar Oğuzcan gibi şairlerin şiirlerine besteler yaptı. Bu bestelerden birini düzenleyerek ilk Türk kadın aranjör unvanını aldı. Albüm 1984 yılında yayınlandı.

1987 Kuşadası Altın Güvercin Müzik Yarışması'nda Aysel Gürel'in sözlerini yazdığı ve kendi bestelediği Bir Bahar Aşkısın'ı Ayşegül Aldinç seslendirdi. Yarışmada Kırbağ şarkının düzenlemesini yaparak 30 kişilik orkestrayı 20 bin kişilik seyirci önünde yönetti ve Türk pop müzik tarihinde ilk kadın orkestra şefi unvanını aldı.

Müzik bilgim elbette düzenleme yapmaya müsaittir ama bir pop müzik orkestrasının yönetilebilirliği ile klasik müzik orkestrasının yönetebilirliği de ayrıdır. Ben sadece öğrendiklerimi, belli bir çerçevede izleyiciye sundum. Çok yönlü olmak güzel ancak hedefi tek bir noktada toplamak gerek. Başarının sırrı çok çalışmada, yetenekleri doğru biçimde kullanmada saklı sanırım”diyen sanatçı 1991 yılında ise Zerrin Özer’in seslendirdiği Bırak Ellerimi ile TRT yılın en iyi bestesi dalında birinciliğe layık görüldü.

Banu “Dünle bugünü karşılaştırır mısın?” sorusuna şöyle yanıt veriyor.

“Dünle bugün arasında en önce dinleyici algılamasında fark var. Bugünkü pop şarkıcıları teknolojik açıdan daha şanslı ancak bu zenginlik içinde duygular öldü diyebilirim. Bir de kalıcı besteler üretilmiyor eskisi gibi. Tek kanallı dönemde belki kalıcı olmak daha kolay gibi bir anlam çıksa da biz o dönemde TRT'nin denetiminden geçiyorduk. Klip kanalı yoktu. Buna rağmen kalıcı olabildik. 70'li 80'li yılların şarkılarının kalıcı olmalarının sebebi, anlaşılabilir bir dil, söz ve müziğin yorumcuyla birlikte el- eldiven gibi bütünleşmesidir. Bir de o dönem şarkıları birbirine benzemez. Bugün üretilene bakacak olursak görselliğe dayanan, sözlerin anlaşılmadığı, bestenin ayrı telden sözlerin ayrı telden çaldığı eserler görebiliriz. Bir de müzik türleri birbirine karıştı”

2000 yılında Ankara Büyükşehir Kent Orkestrası'nda solistliğe başlayan,bir dönem MESAM'da da görev alan sanatçının en son “En İyileriyle Banu” adını taşıyan 3 CD lik bir çalışması yayınlandı.

Yaşamını Bodrum’da sürdüren sanatçının her yapıtı lay lay lom bir tarihin sofrasında oturarak gün doldurmamış bir tanıklığın , sevda ve özgürlük vatanında yaşama onurunun notalar zinciridir."Bırak ellerimi" dese de bırakmaz yurdunun insanını. Umut kapıları açılsın diye rüzgarı çağırır. Demokrasi Bayrağı’nın en önde taşıyıcısıdır. Nerede bir haksızlık varsa çıkar karşısına . Dünya çocuk kalsın, yaşam sevda ile aksın ister.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.