Uğur Dündar’dan Bülent Arınç’a Methiye: Sahte Kozmik Oda Suikastını Unutmuş

Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın, FETÖ mağduru Prof. Dr. Mehmet Haberal’ı ziyaretini Uğur Dündar, “gecikmiş bir hakkın teslimi” olarak yorumladı.

Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın, FETÖ mağduru Prof. Dr. Mehmet Haberal’ı ziyaretini Uğur Dündar, “gecikmiş bir hakkın teslimi” olarak yorumladı. Akıllara ise "kozmik oda" geldi...

Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, 17 Ekim'de Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi gören önceki dönem CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin’i ziyaret etti. Arınç, Çetin'i ziyaretinin ardından Başkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal ile de çalışma ofisinde bir araya geldi.

Gazeteci Uğur Dündar, Sözcü gazetesinde, "Bülent Arınç’ın Prof. Dr. Mehmet Haberal’ı ziyareti ve bir hakkın teslimi..." başlıklı köşe yazısında, ziyaret için "Bu, sadece bir nezaket buluşması değil, aynı zamanda geç kalmış bir hakkın, tarih önünde teslim edilişiydi" dedi.

ARINÇ'IN DİLE GETİRDİĞİ İTİRAF

Arınç'ın ziyarette söylediklerinin, "tarihin vicdanı karşısında dile getirilmiş itiraf" olarak nitelendiren Dündar, şöyle devam etti:

"Arınç, Prof. Dr. Haberal’ın tıp alanındaki öncülüğünü ve uluslararası başarılarını hayranlıkla dile getirdikten sonra 'Haberal Hoca’nın dünya çapındaki başarıları, sadece onun değil, Türkiye’nin de gururudur. Kendisinin vizyonu, Türkiye’nın bilimsel ve akademik alanda dünyaya açılan penceresidir. Haberal Hocamıza geçmişte büyük haksızlık yapıldı... Buna rağmen o, ülkesine küsmedi. Bütün yatırımlarını Türkiye’ye yaptı. Bu büyük yurtseveri tebrik ediyorum...' dedi."

"Bu cümleleri duyduğunuzda bir an durup düşünüyorsunuz" diyen Dündar, şunları yazdı:

"Öyle ya, bir bilim insanının özgürlüğü en verimli çağında, bir iftirayla elinden alınıyor, hayatı gasp edilip zindana atılıyor ama o, bu süreci sarsılmaz vatan sevgisinden aldığı güçle büyük bir metanetle göğüslüyor.

Arınç’ın da dediği gibi, onun uğradığı bu haksızlığın binde birine maruz kalan herhangi bir kişi, 'Lanet olsun böyle memlekete' deyip her şeyini toplar, dünyanın bir başka köşesinde el üstünde tutulacağı bir hayata yelken açardı.

Ama Prof. Dr. Haberal bunu yapmadığı gibi, gitmeyi aklının ucundan dahi geçirmedi.

Silivri zindanının demir parmaklıklarının ardındayken bile ülkesine laf söyletmediğini Bülent Arınç şöyle anlattı:

'Madem Türkiye Mehmet Haberal’ı cezaevine attı, o halde hazırlıklarını yürüttüğü Dünya Tıp Birliği Başkanlığı’nın kongresi Türkiye’de yapılmaz” diyen yabancılara karşı, kendisine özgü onurlu kükreyişiyle şu cevabı verdi: Bu benim ülkemin iç meselesidir. Kongre İstanbul’da yapılacaktır!'

Bu cevap, doğal olarak küsmenin, darılmanın beklendiği bir süreçte ülkesine ve milletine duyulan koşulsuz sevginin, sarsılmaz imanın tezahürüydü.

ARINÇ HAYRANLIKLA GEZDİ

Ziyaret sırasında, Arınç’ın hayranlıkla gezdiği o çalışma ofisi, aslında bu örnek duruşun belgeleriyle dolu. Vitrinlere sığmayan ödüller, bir hafriyat deposundan bir bilim ve hayat vahasına dönüşen 50 bin nüfuslu Başkent Üniversitesi... Şifa bulan on binlerce insan...

Bütün bunlar, o zor günlerde bile 'Bu ülkeye daha ne katabilirim?' diye düşünen bir aklın ve asla pes etmeyen bir yüreğin eseriydi.

Peki, nedir bu bitmeyen enerjinin, bu tükenmeyen hizmet aşkının sırrı? Nedir onu en büyük haksızlığa uğradığı topraklara daha da sıkı bağlayan o sihirli güç?

Cevabı, ziyaretin sonunda Prof. Dr. Haberal’ın kendi sözlerinde bulduk. Odasındaki, Atatürk için çıkarılan idam fermanının orijinal belgesini gösterirken, aslında her şeyin başlangıç noktasını işaret ediyordu. Onun için mesele şahıslar, makamlar veya haksızlıklar değildi. Mesele, o fermanı yırtıp atan iradenin kurduğu Cumhuriyet’ti. Mesele, şehit kanlarıyla sulanmış bu vatanın ta kendisiydi.

'Bizlerin görevi, bu güzelim ülkeye sahip çıkmak, eserler kazandırmaktır. Yaşamım boyunca tek bir hedefim oldu: Ülkemizi nasıl yükseltiriz? Önemli olan bu ülkenin varlığıdır. Mesele budur, başka bir şey değil.'

İşte o an anlıyorsunuz ki, Prof. Dr. Mehmet Haberal için hayat, kişisel kırgınlıkların ve beklentilerin çok ötesinde vatana adanmış bir görevden ibarettir. Ve Bülent Arınç’ın bu ziyareti, sadece bir hakkın gecikerek de olsa teslimi değil, aynı zamanda bu büyük vatanseverliğin önünde saygıyla eğilmenin de bir ifadesidir."

SAHTE KOZMİK ODA SUİKASTI NEDİR

Dündar'ın, Arınç'a yönelik sözleri, "Sahte kozmik oda suikastını unutmuş" dedirtti.

"2009 yılında dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast yapılacağı iddiasıyla gündeme gelen “kozmik oda” soruşturması, Türk siyasetinin en tartışmalı davalarından biri oldu.

Ankara’da Arınç’ın evinin yakınında yakalanan iki subay, suikast hazırlığı yapmakla suçlandı. Bu olayın ardından Seferberlik Tetkik Kurulu’nun “kozmik odaları”na girildi ve devletin en gizli belgeleri FETÖ'cü savcılar eşliğinde incelendi. Süreçte gizlilik ilkesine aykırı biçimde belgeler kopyalandı, kritik bilgiler dışarı sızdırıldı.

Daha sonra bunun FETÖ’nün kumpası olduğu ortaya çıktı. FETÖ mensubu savcı ve hâkimlerin kurguladığı iddialar ile TSK itibarsızlaştırldı. Suikast planı iddiasının temelsiz olduğu anlaşıldı. Arınç’a yönelik gerçek bir tehdit bulunmadığı belirlendi. Kozmik odadaki bilgilerin açığa çıkarılması devlet güvenliğinde ciddi risk yarattı.

Soruşturma, Türkiye’de yargı ve orduya karşı yürütülen kumpas davalarının sembollerinden biri haline geldi."

MEHMET HABERAL KİMDİR, KENDİSİNE YAPILAN HAKSIZLIKLAR

Başkent Üniversitesi kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal, 2009 yılında FETÖ kumpası Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Ankara’dan İstanbul’a götürülen Haberal, “örgüt üyeliği ve darbeye teşebbüs” suçlamalarıyla tutuklandı.

Yaklaşık dört yıl süren tutukluluk süresinin ardından 2013 yılında tahliye edildi. Aynı yıl Yargıtay, Haberal hakkında verilen 12 yıl 6 ay hapis cezasını bozdu. Böylece Haberal, cezaevinde geçirdiği süre göz önünde bulundurularak özgürlüğüne kavuştu.

Tahliye edilmesinin ardından aktif olarak üniversite yönetimine geri döndü. Haberal’ın cezaevinde bulunması, hem akademi dünyasında hem de siyasette uzun süre tartışma konusu oldu.

Bugün hâlâ Ergenekon davasının en dikkat çekici isimlerinden biri olarak anılmakta.

DÜNYA ÇAPINDA TANINIYOR

1944 yılında Zonguldak'ta doğan Haberal, tıp alanında özellikle organ nakli çalışmalarıyla tanınan bir cerrah. Haberal, 1982’de Başkent Üniversitesi’nin temellerini atarak Türkiye’nin önde gelen vakıf üniversitelerinden birini kurdu.

Dünya genelinde saygın bilim kuruluşlarında yer alan Haberal, Türkiye’de ilk başarılı böbrek ve karaciğer nakillerini gerçekleştiren ekibin başında bulundu. Sağlık alanındaki çalışmaları kadar, siyasetle de ilgilendi ve 2011 yılında Cumhuriyet Halk Partisinden (CHP) milletvekili seçildi.

Akademisyen, hekim ve siyasetçi kimliğiyle tanınan Haberal, bugün hâlâ hem sağlık alanındaki katkıları hem de siyasi geçmişiyle gündemdeki isimlerden biri.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri