"Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.
Milletin iradesini hiçe sayanlar, ihanetin bedelini tarih önünde öder."
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
...
Hayatın matematiği deniz seviyesinde farklı işler.
Eylül 2025'te Türkiye, derin bir dalışın sancılarını yaşıyor.
Kademeli çıkış şart, yoksa sistem "vurgun" yer!
Hayat, matematiktir.
Belirsizlik, ekonomik kriz, siyasi ittifaklar ve istihbaratın gölgesi, sahneyi domine ediyor.
Makyavel'in sözü yankılanıyor: İnsanlar korktuğuna saygı duyar.
Peki, 2025'te Türkiye'de kim kime saygı duyuyor?!
MİT, artık sadece bir figür değil; karmaşık bir ağın merkezinde.
Suriye'deki gelişmeler, mülteci meselesi ve iç protestolar, ülkeyi kırılgan bir noktaya taşıdı.
Şubat 2025'te Irak'ta PKK/KCK sorumlusu Murat Keleş'i etkisiz hale getiren MİT, dış operasyonlarda gücünü gösteriyor.
Ancak iç'te, CHP'li belediyelere yönelik operasyonlar ve siber casusluk ağlarına karşı sahte baz istasyonlarıyla yapılan hamleler, tartışmaları alevlendiriyor.
İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'nun Mart 2025'te "suç örgütü ve rüşvet" iddialarıyla tutuklanması, sanal medyada MİT'in rolüne dair yoğun spekülasyonlara yol açtı.
CHP'li belediyelere atanan kayyumlar, halk iradesini hiçe sayıyor; İstanbul'da metro projeleri durdu, borçlar arttı.
AB ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu adımları "otokratikleşme" olarak kınıyor.
Jeopolitik sahnede son bomba:
Geçen hafta Dolmabahçe Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Donald Trump'ın oğlu Donald Trump Jr. ile gizli bir görüşme yaptığı iddiası.
CHP lideri Özgür Özel'in mitingde açıkladığı bu buluşma, ABD kaynaklarınca doğrulandı.
Erdoğan'ın Beyaz Saray'a davet karşılığında büyük zarara uğrayan Boeing uçaklarını (300 adetlik dev sipariş vaadiyle) almayı taahhüt ettiği öne sürülüyor.
Halktan gizlenen bu pazarlık, Filistin meselesini arka plana atarak uluslararası ilişkilerde yeni bir şüphe dalgası yaratıyor?!
Trump'ın 25 Eylül'deki kabulü ve Boeing alımı gündeminde, Türkiye'nin ekonomik yükü daha da ağırlaşıyor.
Dahası, emekli Albay Orkun Özeller'in 17 Eylül 2025'te tutuklanması, sistemin eleştirel sesleri susturma çabasını gözler önüne seriyor.
Özeller, MHP lideri Devlet Bahçeli'yi sosyal medyada eleştirdi; "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasıyla hapse atıldı.
Avukatı Doğukan Kozan, Özeller'in MHP'den gelen tehditlere rağmen korunmadığını, adaletin seçici uygulandığını vurguluyor.
Bir gazinin fikir özgürlüğü için hapsedilmesi, demokrasiye vurulan yeni bir darbe.
Ekonomik tablo da alarm veriyor.
Dolar 41,35 TL'yi geçti, enflasyon %32,95 (Ağustos 2025).
Asgari ücret 22.104 TL'ye yükseldi, ancak alım gücü eriyor, cari açık 15,8 milyar dolar.
Kayyum politikaları, yerel gelirleri merkeze aktararak hizmetleri aksatıyor, halkın öfkesini körüklüyor.
Sanal medyada yankılanan iddialar, İBB'de 560 milyar TL'lik "kayıp" ve TÜRGEV bağlantılı usulsüzlükleri işaret ediyor.
Sayıştay "temiz" dese de, güven sarsılıyor.
Boeing taahhüdü gibi hamleler, bu krizi derinleştirerek halkın tepkisini daha da alevlendiriyor.
Medya da baskı altında.
Fatih Çekirge, Hürriyet'te "Mavi Vatan" tatbikatını övüyor; Fehmi Koru, Karar'da eleştirel yazılar kaleme alıyor.
Ancak Özeller gibi isimlerin susturulması, basın özgürlüğünün ve eleştirel seslerin kısıtlandığını gösteriyor.
İstihbarat, devletin bekası için mi çalışıyor, yoksa iktidarı korumak için mi?!
Sorular cevapsız.
Netice:
Eylül 2025'te Türkiye, istihbarat gölgesinde, yolsuzluk iddiaları, kayyumlar ve gizli uluslararası pazarlıklarla sarsılıyor.
Özeller'in hapsedilmesi, demokrasinin değil, otoriterliğin matematiğini yansıtıyor.
Ezcümle:
Atatürk'ün uyarısı kulaklarda:
Milletin iradesine ihanet, tarih önünde hesap sorar.
Sakin kal, ama uyanık ol!
Kademeli çıkmazsan, vurgun kaçınılmaz.
Cüneyt Şaşmaz