Türkiye İçin 'Kurtuluş' Reçetesi/1

Cüneyt Şaşmaz

Bugün, "2025 ŞİTA" itibariyle Türkiye'deki siyasi durum, oldukça dinamik ve karmaşık bir tablo sunuyor.

Eldeki veriler ve genel trendler doğrultusunda, şu anki siyasi atmosfer şu şekilde:
Türkiye, ekonomik zorluklar, bölgesel meseleler ve iç politik gerilimlerle şekillenen bir dönemden geçiyor.
Siyasi durum, büyük olasılıkla bu faktörlerin devam eden etkileriyle belirleniyor.
Hükümet, AK Parti liderliğinde Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığıyla yönetilmeye devam ediyor.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un 28. dönem başkanlığı da sürmekte.
Ancak, siyasi sahnede önemli tartışmalar ve kutuplaşmalar mevcut.
Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan'a yönelik çağrıları, ardından başlayan "çözüm süreci" tartışmaları gündemi meşgul ediyor.
Bu süreç, 2025’e gelindiğinde ya sonuçlanmış ya da tıkanmış olabilirdi?!
Mevcut verilere göre, bu konu hala hassas bir mesele olarak öne çıkıyor.
DEM Parti’nin bu süreçteki rolü, kayyum atamaları ve bazı belediye başkanlarının tutuklanması gibi gelişmeler,
Kürt meselesine dair gerilimlerin devam ettiğini gösteriyor.
CHP, 31 Mart 2024 yerel seçimlerindeki başarısının ardından ana muhalefet partisi olarak konumunu koruyor.
CHP lideri Özgür Özel’in Erdoğan ile görüşmeleri ve "yumuşama" süreci, 2024’te dikkat çekmişti.
Bu diyalog, 2025’te de siyasi dinamikleri etkilemeye devam ediyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik soruşturmalar ve hapis cezası talepleri,
Muhalefetin üzerindeki baskının arttığına işaret ediyor.
İYİ Parti’nin ise iç çalkantılar ve vekil kaybıyla zayıfladığı görülüyor.
Ekonomik sorunlar, yüksek enflasyon, cari açık, halkın alım gücündeki düşüş de siyasi atmosferi şekillendiren temel unsurlar..
Bu durum, iktidara yönelik eleştirileri artırırken, muhalefetin bu konuları gündemde tutma çabası dikkat çekiyor.
Suriye'deki gelişmeler ve sığınmacı meselesi, dış politikayla iç politikayı kesiştiren önemli bir gündem maddesi.
Erdoğan’ın Suriye’de yeni yönetimle ilişkileri güçlendirme ve Şam’a ziyaret planları gibi adımları,
İktidarın dış politikada "zafer" algısı yaratma çabası olarak yorumlanıyor.
Hasılı:
Türkiye'de bugün siyasi durum; ekonomik kriz, Kürt meselesi ve çözüm süreci tartışmaları,
Muhalefet-iktidar gerilimi, bölgesel gelişmeler ve toplumsal hoşnutsuzluk ekseninde şekilleniyor.
Hal böyleyken...
Türkiye'deki siyasi dinamikler ve mevcut durum üzerinden genel bir çerçeve çizmek gerekirse;
Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin iktidarı, 2002’den beri devam ediyor.
Bu süre zarfında çeşitli seçimler, referandumlar ve krizlerle güçlerini korudular.
Türkiye’nin AK Parti’den ve Erdoğan’dan “kurtulması” gibi bir senaryo;
Demokratik süreçler, halkın tercihi ve siyasi alternatiflerin gücü gibi faktörlere bağlı.
Mevcut Durum:
- Seçimler:
Erdoğan son olarak 2023'te cumhurbaşkanlığı seçimini kazandı ve görev süresi 2028’e kadar uzanıyor.
AK Parti ise TBMM’de çoğunluğu Cumhur İttifakı ile sürdürüyor.
Erken seçim olmadığı sürece, bir sonraki genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimi 2028’de olacak.
- Anayasal Sınır:
Türkiye Anayasası’na göre, bir kişi en fazla iki dönem cumhurbaşkanı olabilir.
Erdoğan, 2014 ve 2023’te iki kez seçildi (2018 seçimi ilk dönem olarak sayılıyor).
Yeniden aday olabilmesi için ya anayasa değişikliği ya da erken seçimle Meclis'in yenilenmesi gerekiyor.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bu yönde önerileri olsa da, şu an bunu sağlayacak 360 milletvekili desteği yok.
- Muhalefet:
CHP, İYİ Parti, DEM Parti gibi muhalefet partileri, 2023 seçimlerinde ortak aday çıkarsa da Erdoğan'ı deviremedi.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde CHP’nin başarısı, muhalefetin güç kazandığını gösterse de, bu ulusal ölçekte henüz bir değişim yaratmadı.
Olası Senaryolar:
1. Seçimle Değişim:
AK Parti ve Erdoğan'ın iktidardan “kurtulması” için muhalefetin 2028’de (veya erken seçimde) daha etkili bir stratejiyle kazanması gerekir.
Ekonomik kriz, enflasyon ve genç nüfusun memnuniyetsizliği, muhalefetin lehine kullanılabilir.
Ancak, muhalefetin birlik sağlaması ve karizmatik bir lider çıkarması kritik.
2. Erken Seçim:
Eğer ekonomik veya siyasi bir kriz derinleşirse, Erdoğan erken seçime gidebilir ya da muhalefet bunu zorlayabilir.
CHP lideri Özgür Özel, Kasım 2025’i erken seçim için son tarih olarak önerdi, ama bu şu an spekülatif.
3. İç Dinamikler:
AK Parti içinde bir bölünme veya Erdoğan sonrası liderlik krizi, partinin gücünü zayıflatabilir.
Ancak, Erdoğan'ın parti üzerindeki kontrolü şu an güçlü görünüyor.
4. Halk Hareketi:
Gezi Parkı gibi toplumsal hareketler geçmişte etkili oldu, ama bunların iktidarı devirmesi için çok daha geniş bir destek ve organizasyon lazım.
Ne Zaman ve Nasıl?!
- Zaman:
En erken 2025’te bir krizle erken seçim gündeme gelebilir, ama gerçekçi bir değişim için 2028 seçimleri daha olası.
Erdoğan'sız bir AK Parti ise onun görev süresinin bitiminden sonra şekillenebilir.
- Nasıl:
Bu, halkın oyuyla, yani demokratik yollarla olabilir.
Alternatif olarak, AK Parti’nin içten çökmesi veya muhalefetin olağanüstü bir başarı göstermesi gerekir.
Şiddet veya antidemokratik yöntemler, Türkiye’nin tarihinde genelde ters tepmiştir.
Sonuç olarak, bu sorunun cevabı belirsiz ve birçok değişkene bağlı.
Erdoğan ve AK Parti’nin iktidarı, halk desteği, ekonomik koşullar ve muhalefetin performansıyla şekillenecek.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.