Türkiye için kuraklık uyarısı

Türkiye'de yağışsız geçen aylar ve özellikle son dönemlerde baraj göllerinden yansıyan korkutucu fotoğraflar kuraklık konusunu gündemin üst sıralarına taşıdı.

Türkiye'de yağışların azalması ile başlayan 'meteorolojik kuraklık' kısa zamanda barajlarda etkisini gösterdi. Sonbahar aylarında beklenen yağışların düşmemesi' 'tarımsal kuraklık' tehlikesini beraberinde getiriyor. 

Uzmanlar, kuraklığı mevsimsel hava olaylarının etkisine bağlamasının yanı sıra bu duruma corona virüs salgınını ve bilinçsiz su tüketimi ekliyor.  

Peki Türkiye'deki baraj doluluk oranları neyi işaret ediyor, 'aşırı kuraklık' kapıda mı? İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen, ntv.com.tr'ye özel açıklamalarda bulundu. 

Türkiye'nin son yıllardaki en şiddetli kuraklığı yaşadığını belirten Orhan Şen, Anadolu'nun bazı yerlerinde sosyo-ekonomik düzeyi oldukça derinden etkileyecek olan tarımsal kuraklığın da başladığını belirtti. 

''KURAKLIK ETKİSİNİ DAHA SIK HİSSETMEYE BAŞLADIK''

Kış aylarında alınan yağışların yaz yağışlarına oranla daha besleyici olduğunu söyleyen Şen, ''Türkiye, eskiden 10-15 senede bir kuraklık yaşardı. 1990 ve 2008'de kuraklık yaşadık. Ancak 2008'den itibaren kuraklık etkilerini daha sık görmeye başladık'' dedi. 

 

Prof. Dr. Orhan Şen

 

''BU DURUM DOĞAL AFETE DOĞRU GİDİYOR''

Ülkede şu an etkili olan kuraklığın, doğal afet sınırına çoktan girdiğini söyleyen Şen, ''Anadolu'da, Trakya ve Marmara'nın büyük bölümü dahil olmak üzere 6 aydır şiddetini artıran kuraklık son 3 ayda etkisini daha da artırdı'' açıklamasını yaptı.

Şen, ''Türkiye'de su baskınları taşkınlar ve orman yangınları gibi afetler, kuraklıktan ziyade daha ön planda duruyor. Ancak biz daha kuraklığın 'sıcak nefesini' hissetmedik. Bunu yavaş yavaş hissedeceğiz'' ifadelerini kullandı.

''KURAKLIK SİNSİCE GELİR''

Kuraklığın diğer doğal afetlerin aksine sinsice geldiğini belirten Şen, evrelerini şu şekilde açıkladı: 

''Yağışların azalması meteorolojik kuraklıktır, bunun ardından gelen nehir ve göllerin düşmesi de hidrolojik kuraklıktır. Hidrolojik kuraklık da sulama ve içme suyunda sıkıntı yaşadığımız anlamına geliyor. Üçüncü kuraklık ise tarımsal kuraklıktır. Tohumu ekip sulayacak su bulamadığımız evre, ki bu durum da çiftçiler açısından belirgin bir rekolte kaybına neden olur''

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı ‘Aylık Kuraklık Analizi’nde yer alan 3 ve 12 aylık verilere göre Türkiye'de artan kuraklık etkisi gözler önüne serildi.

‘Aylık Kuraklık Analizi’ haritalarını da yorumlayan Orhan Şen, kuraklık şiddetinin gittikçe arttığını belirterek, ''Renkler siyaha doğru gidiyor yani aşırı kuraklığa sürükleniyoruz. Kuraklık etkisi aslında kendini 1 seneden beri göstermeye başlamış. Ancak etkisi, özellikle 3 aylık periyotta daha çok artmış'' dedi. 

Şen, Anadolu'nun büyük bir kısmının aşırı kuraklıkla karşı karşıya kaldığını ve haritada siyahla boyanmış yerlerin kuraklığı doğal afet niteliğinde yaşadığını söyledi.  

 

MGM'de yer alan 12 aylık kuraklık haritası (Kasım 2019-Ekim 2019) 

MGM'de yer alan 3 aylık kuraklık haritası (Ağustos 2020-Ekim 2020)

 

''İSTANBUL'UN 50 GÜNLÜK SUYU KALDI''

Barajlarda bir dip suyunun olduğunu belirten Şen, ''Havzadaki suyun yüzde 100'ünü kullanamazsınız. Barajların içinde canlılar var. İstanbul'da şu an İSKİ Baraj Doluluk Oranları verilerine göre yüzde 24'lük bir dolulukta var. Bu da aslında yüzde 10-12 seviyesinde bir suyunuz kaldığını işaret ediyor. Bu oranda hesaplarıma göre, hiç yağış yağmazsa, 45-50 günlük suyumuz kaldığına işaret ediyor'' dedi. 

Şen, barajlardaki doluluk oranına en çok kar yağışının etki ettiği söyledi. Ancak bu sene tahminler noktasında su kaynakları bakımdan besleyici kar yağışı beklemediklerini söyledi.

ÖNLEM ALMAKTA GEÇ Mİ KALDIK?

Kuraklığa karşı etkili önlem almak için geç kalındığını belirten Şen, ''Biz haziran ve temmuz ayında tahminlerimiz doğrultusunda yağışlar az olacak dedik. Ancak baktığımızda 1 Ekim'den itibaren başlayan Su Yılı hala etkisini göstermedi. Bizi kuraklık gibi bir tehlikenin beklediği ekim ayından belliydi'' dedi.  

PANDEMİDE SU TÜKETİMİ ARTTI MI?

Şen, su tüketimi noktasında corona virüs salgını ile birlikte evde geçirilen sürenin artmasındaki etkisinin yüzde 20'ye yakın olduğunu söylerek sözlerine şu şekilde son verdi:

''Pandemi ile birlikte su kullanımı da arttı. Hastalığa yakalanmaktan korkan kişiler ellerini oldukça sık yıkamaya, temizliği daha çok önemsemeye başladı. Evde geçirilen süre de oldukça arttı. Yazlıklarından dönmeyen kişiler de bağ bahçe sulayarak bu duruma etki etti''

Tuğba Öztürk / ntv.com.tr

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri