TURAN’DA SAKALIMIZ NE KADAR AK?

Kerime Yıldız

1989 yılının kasım ayı.

S.S.C.B ile dünya kupası eleme maçımız vardı. Bir feribot, maçtan iki gün evvel Türkiye’den Yalta Limanı’na doğru yola aldı. Seyahat esnâsında bir adam, masaya çıktı ve Rus kızlarının bir sakıza, bir külotlu çoraba nasıl kandırılacağını anlattı. Ertesi gün aynı adam, hazırlıksız yola çıktıklarına esef eden yolcuların önüne, çorap ve sakızları yığdı. Pazarlık bile yapmayan yolcular, malları yağmaladılar.
Gemi Yalta Limanı’na yaklaşırken aşağıda bekleyen beş altı kişi, “Hoşgeldiniz gardaş!” diye el sallayınca güvertedekiler, mukâbele etiler:
“Karılar nerede?”
Aşağıdakiler, yine seslendiler:
“Bayrak, Kur’an getirdiniz mi gardaş?”
O an Karadeniz, bir başka çırpındı.

…….

Aşağıdakiler, Mustafa Cemiloğlu’nun adamlarıydı. Gemiye taraftar gibi binen rahmetli arkadaşım gazeteci Kemal Çapraz, Cemiloğlu’yla gizlice buluşup yanında götürdüğü Türk bayrağını ve Kuran-ı Kerim’i teslim etti. Hem maçı hem de kızları kaçırmak istemeyen taraftarlar ise maç başlayana kadar deli dana gibi dolaştılar. (Bu hâdiseyi, Bekir Hazar 22 Ekim 2006’da köşesinde anlattı.)

…..

Aradan yıllar geçti. Sovyetler dağıldı; yasaklar kalktı. Karadeniz’in çırpınması bitecekti.

Türkî Cumhuriyetler açılımı başladı. Ağabey Türkiye, bölgeyi ticârî ve kültürel olarak kalkındırmak için harekete geçti. Kültürel açılım, iki koldan ilerledi. Türk milliyetçileri ve Gülen cemaati. Çok şükür gidenlerin ellerinde çorap ve sakız değil, Bayrak ve Kuran vardı. Komünizmin pençesinden kurtulan kardeşlerimizi diriltecektik. Benzetmek gerekirse Gülenciler modern dervişlerdi. Milliyetçiler ise modern Malkoçoğulları. İkincilerin ellerinde çorap ve sakızdan daha tehlikeli bir şey vardı: Dolar.

Diğerleri, dedim ya derviş gibiydiler. Aza kanaat ediyorlardı. Karı kız işleri yoktu. Okulların inşaatında bile çalıştılar. İslâm’ı dirilteceklerdi. Fakat onların da ellerinde tehlikeli bir şey vardı: Dinlerarası diyalog.

Devletlülerimiz, Turan’daki kardeşlerimize, “Gönderdiğimiz insanlara güvenin! Çocuklarınızı okullarına gönderin! Kızlarınızı emânet edin!” dediler. Onlar da öyle yaptılar.

Sonuç?

Bölge kalkındı ama bölge halkı, kızlarının nâmusuna göz diken ağabeylerden nefret etti. Cemaat okullarına çocuklarını verenler, bin pişman oldular.

Karadeniz çırpınmaya devam etti.

…….

“Bunlar geçmişte kaldı.” diyerek romantik bir “Turan” yazısı kaleme almayı çok isterdim. Türk Konseyi, “Türk Devletleri Teşkilatı” adını alınca sevindirik olup Turan’a sefere çıkmaya hazırlanan yazarları, acı acı gülümseyerek okuyorum. Onlar da biliyorlar yazdıklarımı. Hattâ biri, daha bu temmuzda Türkî Cumhuriyetlerde şâhit olduğu, tekrar etmeye elimin varmadığı uçkur rezâletini yazdı. Yazar, ahlâkî sorunların, 1989’da maça gidenlere benzeyen vasıfsız insanlardan kaynaklandığını sanıyor. Bir bilse vasıflı olanların isimlerini!

Türkî Cumhuriyetlerin birinde üst düzey görev yapmış ve hâtıralarını yazmış bir profesör, kitapta her şeyi anlatmadığını, çok hatâlar yapıldığını söyleyince aramızda şöyle bir konuşma olmuştu:

“Hocam, niye buradan giden milliyetçiler, uslu durmadılar?”

“Yıllarca hepimizde bozkırın çekik gözlü kızları ütopyası vardı. Hoşgörün!”

“Hocam, bizde de at üstünde uçarken saçları uçuşan çekik gözlü Kürşad ütopyası var. Biz de yapsak böyle hoş görür müsünüz?”

“Siz feministsiniz!”

“Yok Müslümanım!”

…….

2014 ve 2015’de Bosna’ya gittim. İlk gidişimde yemek yediğimiz köfteciye sonraki sene de uğradık. Dükkân sâhibi, yemek olduğu hâlde son derece soğuk bir tavırla “Yemek yok!” dedi. Bu, öylesine bir reddediş olmazdı. Önceki sene hesâbı da ödemiştik. Savaşta Aliya’nın karargâhı olan yerde çay içerken iki Türk öğrenciye yaşadığımız olayı anlatıp, “Burada neler oluyor?” diye sordum. Oy oy oy! Duymaz olaydım anlatılanları. Diyânet görevlilerine kadar…. “Anlaşıldı. Türkî Cumhuriyetlerde yaptığımız açılımı burada da yapmışız.” dedim.

Bu sene 14 Kasım’da yapılan 8. Türk Konseyi Zirvesi sonrası “aksakal” tâyin eden Türkiye’nin Turan’da alnı ne kadar ak? Turan halkı, bize niye güvensin?

Ağabey olarak yaptığımız hatâlarla yüzleşmeden Türkî Cumhuriyetlerle nasıl birlik olacağız?



Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.