TERÖRLE MÜZAKERE TERÖRLE MÜCADELEYE ZARAR VERMİŞTİR!..

Şevket Bülent Yahnici

Ülkemiz önce 12 Mart'ı yaşadı.12 Mart'ın evveli ve sonrasında işlerin karışacağı ve işlerin silahlı mücadele noktasına geleceği belliydi.
O zamanlar, marksist, devrimci, sol hareketler henüz "bölucülük" diye adlandırılır nitelikte değildi. Elbette sol cenahta bölünmeler oldukça fazlaydı; ancak DDKO (Devrimci Doğu Kültür Ocakları) dışındaki bütün gruplar için ana mesele, devrimin, Marksizm ya da Maoculuğun şeklini, tarzını, metodunu tartışmaktan geçiyordu. Bir kısmı Ruscuydu, bir kısmı Maocu...Enver Hocacılar (bunlar bile birkaç gruptu...) Ho Chi Minhciler,    Trockistler, "devrimci yol", "devrimci sol", THKPC, Kurtuluş, Halkın Kurtuluşu, MLKP, DHKPC daha onlarcası sol hareketler içindeki faraksiyonların adıydı. Aydınlıkcılar iki grup olunca "sosyalist aydınlık"  ile, "proleter devrimci aydınlık" arasında bir rekabet ve öncelik, öndelik kavgasına şahit olduk. Kimi devrimi kırsaldan başlatalım diyordu, kimi şehir gerilla hareketini savunuyordu.
Bütün bu gruplar içerisinde "bölücü" fikirler, kişiler, kümelenmeler elbette vardı, ama neticede hepsi de birinci öncelikle bölücülüğü/yani kürtçülüğü iş edinmiş yapılanmalar değildi.
DDKO , o iş için dizayn edilerek 1969 da kurulmuş, 12 Mart ta da kapatılmıştı.
Devrimci sol gruplar arasındaki bütün bu yarışmalar, yol, yöntem tartışmaları, çeşitli sol grupların karıştığı silahlı eylemler, kırsalda ve şehirde gerilla girişimleri 12 Eylül'e kadar yoğunlaşarak ve Ülkenin büyük kaos yaşamasına sebep olarak devam etti.
Aydınlık isimli bir gazetenin hedef gösterip adres verdiği insanlar katledildi. Bazen kırsalda, kimi zaman üniversitelerde, şehirlerde yürütülen beşinci kol faaliyetleri birçok can aldı.  Silahla, gerillayla, solun terör öncelikli gruplarıyla hiçbir ilgisi, alakası bulunmayan pek çok sol düşünce sahibi insan da, ölümlerinin ve öldürülmelerinin kime, hangi gruba ne faydası vardı sorularını arkada bırakarak saldırılara hedef oldular. Neticede, ülkeyi sevdiklerini söyleyen, memleketin soygununa, haksızlıklara karşı mücadele iddiasında olan ve emperyalizmi kovmak için yol yürüdüğünü söyleyen ülke insanlarının birbirini kırdığı talihsiz yıllar yaşandı.
Sonra 12 Eylül geldi. Kavgaya, ölümlere, öldürmelere son vermek, huzur ve sükun ortamını sağlamak, ülkeyi yaşanan kaostan kurtarmak iddiası 12 Eylül'ün gerekçesiydi.
İşte, tam da bu 12 Eylül'e yaklaşılan yıllarda sol hareketlerin, devrimci kavganın içerisinden, belki de kökünün aslında  eski DDKO yapılanmasına dayandığı bir kolun etkinliğini arttırmaya ve sol düşüncenin, devrimci kavganın önüne geçecek bir nitelik kazanmaya başladığı görüldü...  12 Eylül'e gelinen yıllarda APO ve PKK adının henüz daha çok geniş bir şekilde duyulan ve telaffuz edilen sözler olmadığı açıktır. Konunun solculuktan, devrimden, devrimcilikten  kürtçülüğe, bölücülüğe dönüşmesi/evrilmesi  daha ziyade 12 Eylül sonrası yıllara sarkmıştır. Böylelikle,12 Eylül ve sonrasında yaşanan yıllar icersinde adı "BÖLÜCÜLÜK/KÜRTÇÜLÜK" olan   bir gercek hayatımıza yerleşti ve hepimizi adeta esir alarak; Ülkenin maddi/manevi yıpranmasına ve büyük kayıplar verilmesine sebep olan süreç ve   karanlık günler başladı.
Demek ki, 40 seneyi geçen bir dönemi sebebi ve gerekçesi "kürtçülük" olan BÖLÜCÜ TERÖR" tarihi olarak yaşadık, yaşamaktayız...
Bütün bu anlattıklarım bilinen, hepimizin birlikte yaşadığı,  yaşayarak görüp şahidi olduğumuz yakın tarihtir. 
40 yıldır ara vermeksizin devam eden; binlerce insanımızın hayatına mal olan; asker, polis, jandarma, öğretmen ailelerimiz başta olmak üzere ocaklara ateş düşüren ve devletimizin hazinesine, maliyesine, Türkiye'mize milyarlarca dolar zarar sebebi bir felaket/musibet/karanlık üzerimize çökmüş vaziyettedir.
ADI TERÖRDÜR FAİLLERİ DE TERÖRİST...
AdI "terör" olan ve failleri de bu terörü yürüten "terörist" dediğimiz kürtçü /bölücü kişi ve gruplar olan (PKK ve PKK'lılar) bu şekilde günlük hayatımıza öylesine girip yerleşti ki; aslında büyük bir suçlama vasıtası olabilecek; insanların, siyasetçilerin kullanırken ve birbirlerini suçlama vesilesi ederken kılı kırk yararak kullanabilecekleri "terör" ve "terörist" kelimelerini sarfedebilmek vakayi adiye haline geldi;  siyasetin ve siyasetçilerin birbirlerini kolaylıkla itham edip suçladıkları  -adeta küfürlerleşme yolu- bir konu halini aldı.
Siyaset dilinde bu suçlama ile itham etme alışkanlığının en büyük örneklerini de cumhurun müttefiklerinin vermekte olduklarını görüyoruz.
40 yıllık bu tarih süreci içinde "müzakerecilik" uydurmacası hatta yutturmacası ile neler yaşadığımıza bir bakalım.
Oslo'yu yaşamadık mı?...
Habur rezaletini görmedik mi?...
Çadıra mahkeme ve hakim olayı  bir gercek olarak yaşanmadı mı?...
Barış süreci uydurması ile uyutulmadık mı?

Akillerden heyet kurup milleti kandırmadık mı?
Imralı görüşmeleri yapılmadı mı?
Şivan Perver'le pozlar vermedik mi?
Barzani'nin poşusundan konfeti temizlemedik mi?
Karayılan'ın basın toplantısına övgüler düzmedik mi?
Güvenlik güçlerine PKK ve PKK eylemlerine karışmama talimatı vermedik mi?
Apo'dan seçime selam mektubu getirtmedik mi?
TRT den Osman Öcalan'lı seçim desteği aramadık mı? (kürt vatandaş oylarının millet ittifakına değil, cumhurun gitmesi amaçlı)...
...vb. ,vs. , gibi gibi... olaylar yaşandı.
Bütün bu yapılan işlere de isim konuldu. TERÖRLE VE TERÖRİSTLE UZLAŞMA...TERÖRLE VE TERÖRİSTLE MÜZAKERE...
Işte bu 40 yıllık TERÖRLE MÜCADELE TARİHİNİ , TERÖRLE MÜZAKERE DÖNEMLERİNE KURBAN ETMESE İDİK, bugünlerde belki de günlük hayatta birbirimizi kolayca suçlayıverdiğimiz "terörist" ithamını ve "terörü" halletmiş olabilirdik.
 

TERÖRLE MÜZAKERE ADI ALTINDA BU MİLLETE YAŞATILAN  OLAYLAR DOLAYISIYLA TERÖRLE MÜCADELE KAVGASI SEKTEYE UĞRAMISTIR.
"TERÖRLE MÜZAKERE" HEVESİ/BUNDAN OY APARMA KURNAZLIĞI, BU SAFLIĞI HALA "DEVLET AKLI" DİYE İZAH ETME GAYRETİDİR Kİ , BU ÜLKENİN TERÖRLE MÜCADELESINDEKI ZAAFİYETİN SEBEBİDİR...
Aslında bu konuyla ilgili olarak sayın Bahçeli'nin zamanında yapmış olduğu uyarıcı(!) konuşmalara itibar edilseydi herşey çok farklı olurdu...
Sağa sola, en başta da Kılıçdaroğlu'na "terör" ve "terörist" suçlamasını yol edinenler AYNAYA BAKMALI !..

Yukarda arza çalıştığımız "terörle müzakere" yıllarının, 40 yılı bulan "terörle mücadele" yıllarına verdiği zarar sebebiyle biraz sorumluluk duymayı bilmelidirler.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.