Takım Tutar Gibi Siyaset: Aynaya Bakma Zamanı

Bir muhalefet partisi, kendi seçmenine umut vermeyi başaramıyorsa, iktidara nasıl alternatif olabilir?

Bir muhalefet partisi, kendi seçmenine umut vermeyi başaramıyorsa, iktidara nasıl alternatif olabilir?

AKP, iktidara geldiği günden bu yana aynı stratejiyle yoluna devam etti. Doğru ya da yanlış, çizgisinden hiç sapmadı. Ancak bu yazıda esas mesele iktidarın tavrı değil; ana muhalefetin bugünkü durumudur. Çünkü CHP’ye baktığımızda karşımıza çıkan tablo endişe vericidir.

Parti içinde farklı gruplar birbirini suçluyor, önemli isimler cezaevinde, kamuoyuna güven veren bir birliktelik görünmüyor. Bu noktada sadece partiyi değil, seçmeni de sorgulamak gerekiyor. Çünkü bizler yıllardır “AKP seçmeni partiye takım tutar gibi bağlı” diyerek eleştirdik, ama benzer bir alışkanlığın içinde olmadığımızı kesin olarak söyleyebilir miyiz?

Hatırlayalım: Ekmeleddin İhsanoğlu aday gösterildiğinde ses etmedik. Seçim süreçlerinde anayasal tartışmalar görmezden gelindi, biz farkına bile varmadık. Seçim gecesi sandıklara sahip çıkmamız istendi, sokaklarda bekledik ama “adam kazandı” denilince usulca evlerimize döndük. Parti binasına üç gün sonra gelenler, bize “partimize sahip çıkın” çağrısı yaptı.

Peki biz hangi değere gerçekten sahip çıkıyoruz? “Atatürk’ün partisi” demek elbette önemli, ancak tek başına yeterli mi? Eğer bu partiyi bırakamıyorsak, sebebi ideallere olan bağlılığımız mı, yoksa değişmeyen alışkanlıklarımız mı? Zafer Partisi’ni, Bağımsız Türkiye Partisi’ni ya da diğer alternatifleri neden görmezden geliyoruz?

Unutmayalım: Muhalefet, iktidar karşısında en önemli denge ve kontrol mekanizmasıdır. Ne kadar güçlü olursa, demokrasi de o kadar sağlam olur. Eğer muhalefet, koltuğunu korumak adına iktidarla uzlaşmayı tercih ederse, o ülkede siyaset adına dürüstlükten söz etmek zorlaşır.

Bugün sorulması gereken soru nettir: Biz gerçekten muhalefet miyiz, yoksa sadece muhalefet rolünü mü oynuyoruz?

Bütün bunların ötesinde temel soru şu: Biz, birey olarak, değişimi dışarıdan beklemek yerine neresinden tutuyoruz? “Bir gün biri gelir ve düzeltir” umudu cazip; fakat demokrasi, iş bölümü bilinciyle hareket eden seçmenlerin toplam emeğidir. Muhalefet seçmeni, kendi mahallesinde talepkâr bir kalite güvence birimi gibi davranabildiği ölçüde, siyaset de kendini düzeltir.

Son söz: Bu yazı bir suç isnadı değil, demokratik öz-eleştiri çağrısıdır. Ne bir partiye övgü-yergi, ne de bir kesimi karalama niyeti taşır. Ülkenin siyasal sağlığı; iktidarın icra kapasitesi kadar, muhalefetin kendini yenileyebilme yeteneğine ve seçmeninin talepkâr aklına bağlıdır. Aynaya bakmanın vakti geldi de geçiyor.

ANIL AKIN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri