SORU SORMAK, KAMU ADINA CEVAP ARAMAK?!

Cüneyt Şaşmaz

Sorulan soru'yu doğru anlamak, cevap'ın yüzde 99'udur.

Demem o ki:

"Gazeteci'nin görevi" yerinde ve zamanında doğru soru'ları sormaktır.

Mümkünse "çığ düşmeden" önce haber vermek, uyarmak; felaket'in yaşanmasına engel olmak ya da felaket yaşandı ise sorumlular'ın ortaya çıkartılmasına katkı sağlamaktır.

Ortada bir yanlış, hata, eksiklik var ise altını, üstünü çizmektir.

Bu tür durum'larda, hesap vermesi gereken kişiler, güç kullanarak bu süreç'leri önlemeye çalışsalar da, zamanı gelen meyve'nin kendiliğinden dal'ından düştüğü gibi öyle ya da böyle yaptıklarının hesap'ını vermek zorunda kalıyorlar.

Bir şey değişir, her şey değişir...

VATAN demek, NAMUS demek.

Genel kanı'ya göre, Kanal İstanbul projesi, ticaret gemilerin geçişleriyle ilgili uygulamada çeşitli sorunları beraberinde getirecek?!

Bu çerçevede işte, Kanal İstanbul ile ilgili cevap'ını arayan sorular:

1. Karadeniz’den Ege’ye geçmek isteyen bir ticaret gemisi, kanal için geçiş ücretini ödeyerek Marmara Denizi’ne girse, geriye kalan yolculuğunda Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı için de Montrö’de mevcut olan ücretleri ödemek zorunda mıdır?!

Çünkü Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı da Montrö’ye göre Türk Boğazları'nın parçası.

2. Çanakkale Boğazı’ndan giriş yapan bir gemi, Montrö’ye göre ödeme yapsa, Marmara’dan sonra Kanal İstanbul’u tercih etse, bu geçiş için de ayrıca ödeme yapması gerekir mi?!

Konu, savaş gemilerinin geçişi açısından ele alındığında, daha hassas bir duruma dönüşüyor.

Türkiye, tüm yabancı savaş gemilerinin kanaldan geçişini yasaklayabilir?!

"Tüm savaş gemileri, Montrö kapsamında anlaşmada belirlenen güzergahtan geçecektir" diyebilir.

Böyle bir uygulama, savaş gemilerinin geçişi için net çözüm olur.

Ancak, savaş gemilerinin her ne suretle olursa olsun kanaldan geçişi söz konusu olursa, bu durumun Montrö Sözleşmesi açısından tartışmalı bir hal alacağını söylemek zor değil?!

3. Karadeniz’e komşu bir ülkenin savaş gemisi ziyaret amaçlı Kanal İstanbul’u kullanarak İstanbul’da ki limana gelse, ziyaret sonrası Marmara ve Çanakkale Boğazı’nı takip ederek Ege’ye geçecek olsa, İstanbul’dan sonraki geçişi için diplomatik yollardan geçiş izni alması gerekir mi?!

Çünkü, Montrö’de belirtilen tam geçiş yapılmış oluyor.

4. Karadeniz’e sahili olmayan bir ülkenin savaş gemisi İstanbul’a ziyaret amacıyla gelse ve ziyareti sonrası kanalı kullanarak Karadeniz’e geçmek istese, Montrö’ye tabi tutulur mu, diplomatik izin alması gerekir mi?!

5. Eğer, "tam geçiş yapılmıyor, izin alınması gerekmez” diye yorumlanırsa, bu ve benzeri durumlarda Karadeniz’deki yabancı gemilerin toplam tonajı (45 bin ton) nasıl kontrol edilebilir?!

6. Geminin, Montrö’de belirtilen şartlara uygun olup olmadığı kontrol edilebilir mi?!

Diplomatik izin gerekir mi?!

Gerekirse, 15 gün önceden müracaat etme şartı nasıl uygulanır?!

7. Montrö, 1936 yılından bugüne kadar hassas bir şekilde uygulanmasına rağmen, ülkelerin kendi çıkarları ve güvenlik endişelerinden dolayı, II. Dünya Savaşı sırasında Alman gemilerinin geçişleri, 2008 Rusya-Gürcistan savaşı sırasında NATO gemilerinin geçişleri ve 2014 Rusya-Ukrayna krizi sonrası Amerikan gemilerinin geçişleri gibi birçok tartışmaya sebep olmuşken, yukarıda belirttiğim muhtemel sorunlar için diplomatik girişimler çözüm bulmak için yeterli olacak mıdır?!

Neticede her masal'ın da "gökten düşen üç elma" ile bağlanan bir final'i vardır.

Kimi zaman ne’yin söylendiği önemlidir, kimi zaman kim’in söylediği, kimi zaman da kimin neyi söylediği vb.

İçinden geçiyoruz zaman'ın!

Özenle bulandırılan su'daki duruluk nedir, ne değildir!?

15 Temmuz'dan bu yana devlet'i temsil eden irade, "Kanal İstanbul yapılacak" diyor ise bu "dandini dandini dastana" hikaye'nin sonu nerede nasıl biter?!  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.