SİBEL KAYBOLDU VE DAHA DA BETERİ

Çidem Ayözger Ergüvenç

Amacım bu sıkıntılı günlerde yine sizleri biraz farklı konulara çekmek.

Sevgili arkadaşlarım Sibel ve eşi Ömer, Sibel’in annesi ile birlikte İstanbul’dan Ankara’ya geliyorlar. Malûm yaşlılık, Sibel’in annesini öne oturtuyorlar. Ömer direksiyonda, Sibel de arkada. Gişeleri geçtikten sonra benzin almak için duruyorlar. Ömer benzini alıp ödemesini yapmak üzere arabadan iniyor. Sibel’in annesi de fırsat bu fırsat deyip tuvalete gidiyor. Arabada yalnız kalan Sibel, bari su falan bir şeyler alayım diye inip benzincinin marketine gidiyor. Markette alışverişini tamamlayıp dışarı çıkınca bir de ne görsün arabanın yerinde yeller esiyor. Öne arkaya dolaşıyor, araba yok. Benzincide görevli olan beylerden biri yanına gelip, “Arabanızı arıyorsanız o çıktı gitti, ama üzülmeyin daha önce başka hanımların da başına geldi, birazdan yokluğunuzu fark edip döner beyefendi. Siz buyurun bir çay ikram edelim,” diyerek Sibel’i işletme odasına alıyorlar. Mikrop bir delikanlı çayı Sibel’in önüne koyarken kulağına eğilip, “Ablacığım geçenlerde bir bey köpeğini unutmuştu, ama o anında dönüp geldi” diye fısıldıyor!

O günlerde henüz cep telefonları ya yok ya da yaygın değil ki bunlar taşımıyorlar. Sibel çayını içe dursun, Ömer ve kayınvalidesi çoktan yola koyulmuşlar. Sibel’den doğal olarak çıt yok. Epey ilerledikten sonra anne Sibel’e bir şey söylüyor, cevap alamayınca da fazla üstünde durmuyor. Bunun üzerine Ömer dikiz aynasından arka koltuğa bakarak “Sibel uyudun mu?” diye soruyor, yine tık yok; başını çevirip arkaya bakıyor Sibel yok! “Anne Sibel nerede?” diye soruyor, kadıncağız bir anlam veremeden arka koltukta olduğunu, hiç sesi çıkmadığına göre muhtemelen uyuduğunu söyleyerek şöyle bir başını arkaya çevirince o da Sibel’in kayıplara karıştığını anlıyor ve telaş içinde “Eyvah, Sibel arabadan düşmüş herhalde, Allah’ım ne yapacağız sakatlanmış falan olmasın!” diye feryat figana başlıyor; “Pabuçları da yok, düşse hiç değilse bir pabucu ayağından çıkar, ne oldu bu kıza” diye kara yaslara bürünüyor. Neyse ki Ömer muhtemelen benzincide unutmuş olduklarını anlıyor, geri dönüyorlar, Sibel’i alarak yeniden yola koyuluyorlar ve üç saat kadar gecikmeli olarak Ankara’ya ulaşıyorlar.

Bu aslında şaşkınlıkla dalgınlıktan kaynaklanan bir yanlışlık. Bir de yanlış duymanın yol açtığı durumlar var. Herhalde en acıklısı benim başıma geldi. Senelerdir tanıdığım, otizmli oğlunu takip etmeye çalıştığım bir anne var. Zaman, zaman bir sorunu olduğunda danışır ben de dilim döndüğünce yardımcı olmak isterim. Bir gün yine bir görüşmemiz sırasında, “Sormayın, bu aralar ‘ci..sal’ sorunu var ne yapacağımı bilemiyorum,” diye yakında. Ben de, hanımın telâffuz hatası yaptığı düşünerek ishal sorunu olduğuna kanaat getirip “patates yedirin, sürdürür, sonra yoğurt, ayran antiseptiktir iyi gelir, çiğ sebze meyve falan yemesin bir iki gün, haşlanmış makarna, kızarmış ekmek, peynir yesin. Yine geçmezse bir barsak antiseptiğini ilaç olarak verin daha da devam ederse mutlak bir doktora danışın. Ama bu süreçte bol su içirmeyi ihmal etmeyin” diye anlata durayım kadıncağız giderek artan bir hayretle yüzüme bakıyor ve “yaa! Demek öyle, emin misiniz iyi geleceğinden? Hiç duymamıştım. Yani hızını mı kesiyor?” gibi benim pek anlam veremediğim şeyler mırıldanıyor. Koskoca kadın, bunca yıllık anne, nasıl olur da çocuğunun bağırsakları bozulunca yapması gerekenleri söylememe bu kadar şaşırır! “Çocuğunuzun ishal sorununun olduğunu söylediniz, aklıma bunlar geldi; ben seneler önce kolera geçirmiştim. Böyle bir diyet vermişti doktor.” dedim. Kadıncağız başladı gülmeye, utana sıkıla, “Çiğdem Hanım, isal değil, cinsel sorunu var demiştim, yani cinsel istekleri bu ara epey arttı da…”!!!

Yine bir yemek tarifi, Patlıcanlı yumurta:

İstediğiniz miktarda bostan patlıcanını közleyin. Kişi başına büyük boy olanından ½ tane düşecek gibi hesaplayabilirsiniz. İyice ayıkladıktan sonra rendeleyin ya da robottan geçirin. Teflon tavada az miktarda sıvı yağ ile iyice macunlanana kadar öldürün. İçine tereyağı ve az miktarda rendelenmiş taze kaşar ekleyin. Patlıcanları göz, göz ayırıp istediğiniz miktarda yumurtaları içine kırıp gerektiği adar pişirin. Afiyet olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.