ORTADOĞU KAZANI

Sadullah Özcan

Ortadoğu’da kazan kaynamaya devam ediyor. Türkiye olarak Suriye ve Doğu Akdeniz ile uğraşırken bölgedeki diğer gelişmelerden uzak kaldık. İç gündemde lüzumsuz konularla meşgul zaten.

Dünyanın değişik bölgeleri ile birlikte İran, Irak, Lübnan gibi ülkelerde başlayan gösteriler Türkiye’nin gündemine pek girmedi. Oysa bu gösteriler hem dünya açısından hem de bölgeler açısından yeni dönemin habercisi mahiyetindedir. 
Özellikle Irak’ta aylardır devam eden gösteriler Ortadoğu oyuncuları açısından açık sahne oluşturuyor.  Öylede oldu. ABD Büyükelçiliği işgali farklı senaryoların sahneye konulmasının gerekçesi. 

ABD Büyükelçiliği işgalinin kimler tarafından planlandığı bilinmiyor. Bilinen işgalin Iraklı göstericiler tarafından yapılmadığıdır. Büyükelçiliğin işgali karşısında ABD’nin tavrının sert olacağını aslında herkes biliyor. Öyleyse bu işgali planlayanların asıl amacının bölgede asker azaltma ve güç eksiltmeye giden ABD’yi geri çağırma olacağı da bilinmelidir. 

İşte bu noktada kim kimi kullandığı bahane ettiğinin iyi bilinmesi gerekmektedir. 

Şu bir gerçektir; Ortadoğu’da düşman kardeşler oyunu vardır. Bazı güçler bir birlerinin bölgede varlığını devam ettirmek ve ortak çıkarlarını gerçekleştirmek için bölgeyi düşman kamplarına böler. Ortadoğu tam da bu gerçeğin alanıdır. Bunun en önemli örneği ABD-İsrail-İran’dır. Her biri bölgedeki varlığını diğerinin varlığına bağlamıştır. Bu bazen “Tavşan kaç, köpek kovala”, bazen “Köpek kovala, tavşan kaç” tarzında gerçekleşir. 

ABD’nin Obama döneminde Ortadoğu’da Arap emirliklerine karşı İran’ın nüfus alanını genişletmesi strateji izlediği unutulmamalıdır. Eğer bugün Yemen’de iç savaş devam ediyorsa bu ABD’nin İran’a yol vermesinden başka bir şey değildir. Bu konuda Bahreyn’de Suudi Arabistan’da BAE’de ve benzeri yerlerde izlediği stratejilerdir. Körfez ülkelerinin önemli nüfusları Şii’dir. Silahlı bir ayaklanma durumunda körfez ülkelerinin direnme imkânı yoktur. Yani körfez ülkeleri ABD’nin korumacı gücü olmadıkça ayakta kalamaz. İran korkusu Körfez ülkelerini, ABD varlığı İran halkını korkutmaya yeter. Aynı zamanda dünya petrol piyasasının kontrolü de karşılıklı ayrı bir denge. 

Bölgede bir süredir asker azaltma politikası izleyen ABD Başkanı Trump’ı Büyükelçilik işgali ve ABD askeri birliğine saldırı ile geri adım attıran güç nedir? Bu olayları organize ettiği gerekçesi ile İran Kudüs Birlikleri Komutanı Kasım Süleymani hedefe nasıl yerleştirildi?

Oysa ABD askerleri ile birlikte Süleymani Suriye’de, Irak’ta, Musul’un IŞID’tan temizlenmesinde hatta Suriye konusunda Türkiye’ye karşı birlikte mücadele ettiler. Türkiye’nin Suriye’de önünün kesilmesi operasyonlarında ABD’nin Süleymani’yi dolaylı yoldan kullandığı unutulmamalıdır. İran’ın ABD ile Suriye’de ki birlikteliği açılacak koridor üzerinden petrol hatlarının Akdeniz’e açılmasıdır. Eğer ABD bu hattı oluşturabilseydi Musul-Kerkük Petrolleri ile birlikte İran petrolünü de Akdeniz’e çıkarmayı planlıyordu.  

Gerçek olan şu ki İran Kudüs Birlikleri Komutanı Kasım Süleymani’nin varlığı gizli değil tam aksine bugüne kadar ABD tarafından muhatap alınan biriydi. Bunu geçmiş arşivler kurcalandığında ABD Askerleri ile IŞID mücadelesi sırasında kol kola çekilmiş fotoğraflardan görülebilir. Bağdat’ta sanki gizli örgüt lideriymiş gibi özel istihbaratlarla tespit edilip öldürülmesi havası verilmesi çok anlaşılır değil.

Öyle anlaşılıyor ki İran derin devleti ile ABD derin devleti bu olay üzerinden Ortadoğu’da uzun süre düşük yoğunluklu savaş hali için anlaşmış durumda. İran derin devleti İran’da kahramanlaştırılan Süleymani’nin muhtemel iç operasyonundan kurtuldu. ABD Derin devleti ise Ortadoğu’dan geri çekilme politikasında Trump’a geri adım attırdı. 
Yani Ortadoğu’da İsrail-ABD, İran orta oyunu devam edecek. Türkiye bu oyuna Kuzey Irak üzerinden dâhil olması için uğraşılacak. Bu nedenle Türkiye kendisinin yazmadığı ve sahip olmadığı hiçbir yerde sahne almamalıdır. Türkiye gelişen durumda Akdeniz’de gerçekleştirdiği stratejik hamleleri tamamlamayı, Suriye’de kazandığı mevzileri, Kuzey Irak ve Kerkük üzerinde sağladığı üstünlüğü korumanın uğraşında olmalıdır. 

İsrail-ABD, İran’ın sahnelediği orta oyununa kulak asmadan yoluna devam etmelidir. 

Kalın sağlıcakla…